Ben de bilmiyordum, bu hafta rast geldim; ibretlik bir analiz ve sizinle paylaşayım istedim: Bir 50 liranız var mı acaba?
Varsa lütfen çıkarıp arka yüzüne bakar mısınız.
Orada bir hanımefendinin fotoğrafını göreceksiniz.
Para üzerine fotoğrafı basılan ilk Türk kadını.
Kendisi ilklere pek yabancı değil aslında. İlk Türk kadın roman yazarı, ilk Türk kadın çevirmen, ilk “muhafazakâr” feminist…
Eserleri Batı dillerine ve Arapçaya çevrilen ilk Türk kadın yazar ve düşünür...
Evet, Ahmet Cevdet Paşa’nın muhterem kerimesi Fatma Aliye Hanımdan bahsediyoruz.
Ne kadar parlak bir kariyer ve ışıltılı bir hayat değil mi? Değil maalesef...
Madalyonun bir de öbür yüzü var.
Döneminin hemen hemen tüm muhafazakârları gibi “Batı’nın iyi yönlerini almak lazım” diyen Fatma Aliye Hanım dört kızından ikisini, Nimet ve İsmet’i o dönemde yeni açılan Fransız okulu Dame de Sion’a kayıt ettirir.
Nimet okuldaki hocaların Hristiyanlık telkinlerinden rahatsız olur ve okuldan ayrılır. Fakat İsmet durumdan pek şikâyetçi değildir ve okulda kalmakta ısrar eder. İki kız kardeş daha sonra yüksek tahsil için Fransa’ya giderler. Nimet tahsilini tamamlayıp döner fakat İsmet geri dönmeyeceğini annesine bir mektupla bildirir. Ve uzun süre iletişimleri kopar.
Ve nihayet yıllar sonra sevgili kızından bir haber alır Fatma Aliye Hanım;
İsmet bir Katolik rahibesi olmuştur!..
Görülen o ki biz ne kadar sağlam ve tutarlı bir dünyada olduğumuzu zannetsek de çocuklarımız propagandaya, etkiye ve dönüştürülmeye açık. Düşünsenize, Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa’nın yeğeni Raif Bey’den olma, Osmanlı Devleti’nin son dönemine tanıklık eden dâhi devlet ve ilim adamı, mütefekkir, tarihçi, şair ve İslam hukuku Mecelle’nin yazarı olan, henüz 22 yaşındayken kadılığa layık görülmüş ve hatta Osmanlı’nın ilk modern Hukuk Fakültesi olan ve bugünkü ismi ile İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin kurulmasında çok büyük emeği olan bir aydın, anlı şanlı Ahmet Cevdet Paşa’nın torunu İsmet rahibe olmuştur!.. “Ölmeden önce ölmek bu olsa gerek” der Fatma Aliye Hanım. Bütün yazı hayatına son verir ve ömrünün bundan sonraki kısmını kızını aramakla geçirir. Babasından kalan serveti kızını bulmak için harcar fakat nafile.
Nihayet muzdarip ruhu yorgun ve küskün bedenini terk eder ve kızını bulamadan bu dünyadan göçüp gider... 50 lira hâlâ elinizde mi?
Onunla varsa kızınız veya oğlunuza bir hediye alın. Çikolata filan da olur tabii, ama başka şeyler de olabilir. Bir Elif Bâ, Namaz Kitabı veya bir İlmihâl Kitabı mesela...
Yavrunuzu kimselerin eline bırakmayın ve O’nu iyi bir Müslüman olarak yetiştirmenin bir yolunu bulun…

Ninem diyor ki; Çocuğa nasihatten çok, iyi örnek gerek.

QOSHE - Dört göz bir evlat için - Halime Gürbüz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Dört göz bir evlat için

30 3
16.04.2024

Ben de bilmiyordum, bu hafta rast geldim; ibretlik bir analiz ve sizinle paylaşayım istedim: Bir 50 liranız var mı acaba?
Varsa lütfen çıkarıp arka yüzüne bakar mısınız.
Orada bir hanımefendinin fotoğrafını göreceksiniz.
Para üzerine fotoğrafı basılan ilk Türk kadını.
Kendisi ilklere pek yabancı değil aslında. İlk Türk kadın roman yazarı, ilk Türk kadın çevirmen, ilk “muhafazakâr” feminist…
Eserleri Batı dillerine ve Arapçaya çevrilen ilk Türk kadın yazar ve düşünür...
Evet, Ahmet Cevdet Paşa’nın muhterem kerimesi Fatma Aliye Hanımdan bahsediyoruz.
Ne kadar parlak bir kariyer ve ışıltılı bir hayat değil mi? Değil maalesef...
Madalyonun bir de öbür yüzü var.
Döneminin hemen hemen tüm muhafazakârları gibi “Batı’nın iyi yönlerini almak lazım” diyen Fatma Aliye Hanım dört kızından ikisini, Nimet ve İsmet’i o dönemde yeni açılan Fransız okulu Dame de Sion’a kayıt........

© Türkiye


Get it on Google Play