hanayvazadiguzel@gmail.com

YAZI ARŞİVİ

Meşhur İslam filozofu İkbal: “Kader ezelden tayin edildi inancı, zayıfların dinidir” diyor. Ne dersiniz? Ayrıca diyorlar ki, kader, cahilin mezarıdır.

İslam’da kelamın ilk konusu “Kader” konusudur. Keşke onu ilk olarak seçmeselerdi. Saplandı kaldılar oraya, ellerine ayaklarına bulaştırdılar. Ali şöyle diyor: “Eğer sizlere kaderi anlatırsam, kuyuya sallanmış ipler gibi titrer dururdunuz!” Ali kendi ekibine bunu anlatmıştır, Ali’nin bir irfan ekibi vardı.

Kader olgunlaşmış insanların ilgisini hep çekmiştir. Aslında Kur’an ayetleri, kader meselesini hep öne çıkarmıştır. Real dünyada kader dersi, yoksullara daha bir hoş gelir.

Kaderi anlamak isteyenlere şöyle bir ışık sunmak istiyorum: Kaderi anlayandan ölüm korkar!

Şimdi dünyanın en eski sorusunu sormak istiyorum: “Kaderimiz belirlenmiş midir, buna ek olarak; Kaderimizi kim belirliyor?”

Bakınız, kaderimiz hakkında bilincimiz susuyor. Bilincin katmanları ve bu katmanların sınır halleri vardır. Acaba biz değişik bilinç katmanlarımızın sınır ötesini kadere kurban mı verdik? Bilincimizin sınır ötesinde biz yok muyuz? Keza, bilincimizin sınırı var mı ki ötesi olsun? Bir başkası; Kader anlayışını kabul eden İslam, bizleri tehdit mi ediyor, bu saha Allah’ın sahasıdır diye. Peki, Allah kendi kaderini biliyor mu? Kendisi mi belirlemiş bunu? Ayrıca; Kader, ihtiyaç hissettiğimiz bir düşünce midir? Eğer öyleyse; peki, bu bir ahlaki konu mudur? Kaderin bilimsel bir değeri var mı? İnsan kaderi fark mı etti yoksa onu tayin mi etti?

Görüldüğü gibi kaderle ilgili belirleyici sorularla karşı karşıyayız. Bu sorular kader konusuna yabancı olmamak için sorulmuştur. Acaba bizleri meşgul eden kader mi yoksa kadercilik mi? Eğer kadercilikse, bu geleneğe ancak cahiller sığınır.

şimdi bir soru daha: Eğer kader varsa biz ona hakim olunmaz bir halde mi yöneldik?

Bakınız, iman kaderi öğrenmeye şiddetli ihtiyaç duyuyor lakin bu konuda kendisini de bir o kadar kabiliyetsiz görüyor. Şunu diyeyim: insanlarımız kader meselesinde güçlüdürler lakin bilgide mahrum. İşte sancı buradadır. Şimdi araştırma sonuçlarından bazı kapsayıcı cümleler sunmak istiyorum:

Okuyucu şu sözcüğe dikkat etsin: “Vaka!” Yani hadise, olay!

Kâinat vakalardan ibarettir. Her şey bir vakadır, adım atışından tut, vuku bulan kazalara kadar. Ata binmenden, inmenden, yüzmenden, ceketini düğmelemeden, sevgilini öpmeden vb. Mesele anlaşılsın diye örnekleri çeşitlendirdim. Evet, tekrar söylemek istiyorum. Kâinat hücre hücre vakalardan ibarettir, bu durum mahşere kadar sürecektir. Peki, bunun kaderin belirlenmesiyle ne ilgisi var? Dostlar, kader belirlenmez seçilir. Biz, var olan ve sonsuz olan vakaları seçeriz. O vakalar soyut olarak hep vardır, hep malzeme halindedir, kişinin karar vermesiyle o kurulur düzene girer. Eyleme geçmek isteyince o da zuhura çıkar. Kaderimizi ne Tanrı ne de kendimiz belirlemiş değiliz. Bizler tercih ederiz, irademiz ve aklımızla özgürce…

Kader ve özgürlük kata birbirlerinden ayrılmaz.

Kimi gider kılıcı alır Hüseyin’in başını keser kimi onun yolunda can verir. Bu bir seçim meselesidir, sen buna kadirsin.

Kişinin eylemi düşüncelerinden ve kararlarından kaynaklanır. Verdiğimiz karalar ve elde ettiğimiz sonuçlar, hepsi bu!

Bir daha belirtmek istiyorum: Senin düşünüp karar verdiğin eylem soyut olarak gerçekleşmemiş bir vaka idi ama soyut olarak vardı. Sen onu seçtin. Eğer seçmeseydin o hiç bir zaman gün yüzüne çıkmayacaktı.

Hak katında kişinin imtihanı verdiğin kararla, yani ettiğin tercihle başlar.

Her an imtihandayız. Kur’an’ın dediği de budur zaten: “Ben sizi kulluk-iş için yarattım!”

İş dönüp dolaşıp karar ve tercih meselesine dayanıyor. “Abd!” yani kulluk, hizmet, çalışmalar, seçmeler vb. Bu saydıklarımız zaten ibadetin mahiyetlerindendir ve insan her daim fasılasız ibadet halindedir.

Ya bir yerde espri yapıyor ya bir yerde baş kesiyor ya bir yerde elini kaldırmış dua ediyor, vb. Yani bunların birini tercih etmiş. Böylece kaderini icraata koyulmuştur.

QOSHE - Kader Üzerine Bir Araştırma… - Han Ayvaz Adıgüzel
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kader Üzerine Bir Araştırma…

41 2
30.04.2024

hanayvazadiguzel@gmail.com

YAZI ARŞİVİ

Meşhur İslam filozofu İkbal: “Kader ezelden tayin edildi inancı, zayıfların dinidir” diyor. Ne dersiniz? Ayrıca diyorlar ki, kader, cahilin mezarıdır.

İslam’da kelamın ilk konusu “Kader” konusudur. Keşke onu ilk olarak seçmeselerdi. Saplandı kaldılar oraya, ellerine ayaklarına bulaştırdılar. Ali şöyle diyor: “Eğer sizlere kaderi anlatırsam, kuyuya sallanmış ipler gibi titrer dururdunuz!” Ali kendi ekibine bunu anlatmıştır, Ali’nin bir irfan ekibi vardı.

Kader olgunlaşmış insanların ilgisini hep çekmiştir. Aslında Kur’an ayetleri, kader meselesini hep öne çıkarmıştır. Real dünyada kader dersi, yoksullara daha bir hoş gelir.

Kaderi anlamak isteyenlere şöyle bir ışık sunmak istiyorum: Kaderi anlayandan ölüm korkar!

Şimdi dünyanın en eski sorusunu sormak istiyorum: “Kaderimiz belirlenmiş midir, buna ek olarak; Kaderimizi kim belirliyor?”

Bakınız, kaderimiz hakkında bilincimiz susuyor. Bilincin katmanları ve bu katmanların sınır halleri vardır. Acaba biz değişik bilinç katmanlarımızın sınır ötesini kadere kurban mı verdik? Bilincimizin sınır ötesinde biz yok muyuz? Keza, bilincimizin sınırı var mı ki ötesi olsun? Bir başkası; Kader anlayışını kabul eden İslam, bizleri tehdit mi ediyor, bu saha Allah’ın sahasıdır diye. Peki, Allah kendi........

© Tanyeri Haber


Get it on Google Play