Diğer

05 Aralık 2023

Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye ekonomisinin gidişatından çok memnun görünüyor, umut verici açıklamalar yapıyor son haftalarda.

Erdoğan, Cezayir’den yurda dönerken uçaktaki gazetecilere “Ekonomide faziletli bir sürece giriyoruz” müjdesini verdikten sonra Türk Lirası’nın değer kaybettiği sürecin sona erdiğini de açıklamış. Ford Otosan’ın Yeniköy fabrikasının açılış töreninde yaptığı konuşmada da “enflasyonu kalıcı olarak tek haneli rakamlara geriletmek en önemli hedefimiz” demiş. Sayın Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada da “Ekonomide dengeleri tekrar kurmak vakit alıyor” diyerek doğru yolda olduklarını anlatmış.

Cumhurbaşkanı Erdoğan toplumu iyi tanıyan bir siyasetçi. Toplumun çoğunluğunun nasıl tavlanacağını ve avutulacağını, nelerin hesabını sorup sormayacağını çok iyi bilen bir lider. Türkiye’nin çok partili demokrasiye geçtiği 1950 yılından bu yana, en yakın rakibine büyük fark atarak, 21 yıldır kesintisiz iktidarda kalması da bunun bir kanıtı zaten. Bunun verdiği bir cesaretle topluma ağır bedel ödeten icraatını bile hiç sıkılmadan savunabiliyor.

2017 yılının kasım ayında o dönemde ekonomiden sorumlu bakan olan Nihat Zeybekçi’nin yaptığı iddialı bir bir açıklama üzerine Dünya gazetesine yazdığım yazıda, Türkiye gibi bir tasarruf potansiyeli yüksek olmayan bir ülkenin dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olmaya heves etmesinin tehlikeli bir girişim olduğunu vurgulamıştım. Ne yazık ki bu konu fazla ciddiye alınmadı ve Türkiye ekonomisi bu çıkmaz yola sokuldu.

Ondan sonraki dönemde kendi özgün faiz teorisini açıklayarak finans dünyasını şaşırtan Cumhurbaşkanı Erdoğan, TC Merkez Bankası’nı da emriyle karar alan bir kuruluş haline getirmiş ve faizin zararlarını vurgulayarak Türkiye ekonomisini bir kez daha enflasyon çıkmazına sürüklemişti.

Bu arada ekonomi yönetimini de Nureddin Nebati adlı bir komedyene teslim etmişti. Türkiye ekonomisi bu dönemde bir deneme tahtası haline getirildi TCMB’nin bütün merkez bankalarının faiz artırdığı dönemde faizleri düşürmekte ısrar etmesi ekonomiyi tam bir çıkmaza soktu, enflasyon patladı. Daha sonra ipin ucunun iyice kaçırıldığı bir seçim ekonomisi uygulandı ve ekonominin çıkmazı daha da derinleşti. Erdoğan’ın faiz teorisi çok ağır bir bedel ödetmişti Türkiye’ye.

Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimi kazanınca 2018’de yanından uzaklaştırmış olduğu Mehmet Şimşek’i ekonominin başına getirmek zorunda kaldı. Mehmet Şimşek bu görevi kabul ederken “irrasyonel” yani akıl dışı politikalardan vazgeçileceğini ve “rasyonel” politikalara, yani aklın yoluna geri dönüleceğini vurguladı. Bu aslında Erdoğan’ın faiz fobisinin çöpe atılması anlamına geliyordu. TC Merkez Bankası’nın başına da Şimşek’in önerdiği bir isim getirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdi “Ekonomide faziletli bir sürece giriyoruz” derken tam olarak neyi kastediyor bilmiyorum ama 2017’den 2023 seçimine kadar Türkiye ekonomisinde yaşananları tam bir “rezalet” olarak niteleyebiliriz.

Bu talihsiz deneyimin Türkiye’ye verdiği zararın hesabının kimden sorulması gerektiği bellidir. Eğer Türkiye’de bir muhalefet varsa ilk yapması gereken şey de bu rezaletin hesabını derhal sormak olmalıdır.

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

- 24 Ocak Deneyimi Üzerine

- Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

- Özal'ı Aşmak İçin

- Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

- Aklınla Uçur Beni

- Küreselleşme Korkusu

- Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

- Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

- AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

- Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

Ders kitapları da yazmış bir ekonomist olan Milei'nin neoliberalizmi hortlatarak ekonomiyi ayağa kaldırma girişiminin umulan sonuçları vermesi olanaksız görünürken bu girişimin köklü ve örgütlü sendikalara sahip bir ülke olan Arjantin'de yaygın toplumsal tepkilere yol açması da güçlü bir olasılık

Arjantin örneği son on yılda seçimli demokrasiden yararlanarak ülkelerinde "Tek Adam" rejimleri kuran liderlerin sayısını artırırken bunun nedenleri üzerinde yeniden düşünmeyi de gerektiriyor

Yeni CHP umut olabilir mi?

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Rezaletten fazilete Erdoğan mucizesi - Osman Ulagay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Rezaletten fazilete Erdoğan mucizesi

39 1
05.12.2023

Diğer

05 Aralık 2023

Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye ekonomisinin gidişatından çok memnun görünüyor, umut verici açıklamalar yapıyor son haftalarda.

Erdoğan, Cezayir’den yurda dönerken uçaktaki gazetecilere “Ekonomide faziletli bir sürece giriyoruz” müjdesini verdikten sonra Türk Lirası’nın değer kaybettiği sürecin sona erdiğini de açıklamış. Ford Otosan’ın Yeniköy fabrikasının açılış töreninde yaptığı konuşmada da “enflasyonu kalıcı olarak tek haneli rakamlara geriletmek en önemli hedefimiz” demiş. Sayın Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada da “Ekonomide dengeleri tekrar kurmak vakit alıyor” diyerek doğru yolda olduklarını anlatmış.

Cumhurbaşkanı Erdoğan toplumu iyi tanıyan bir siyasetçi. Toplumun çoğunluğunun nasıl tavlanacağını ve avutulacağını, nelerin hesabını sorup sormayacağını çok iyi bilen bir lider. Türkiye’nin çok partili demokrasiye geçtiği 1950 yılından bu yana, en yakın rakibine büyük fark atarak, 21 yıldır kesintisiz iktidarda kalması da bunun bir kanıtı zaten. Bunun verdiği bir cesaretle topluma ağır bedel ödeten icraatını bile hiç sıkılmadan savunabiliyor.

2017 yılının kasım ayında o dönemde ekonomiden sorumlu bakan olan Nihat Zeybekçi’nin yaptığı iddialı bir bir açıklama üzerine Dünya gazetesine yazdığım yazıda, Türkiye gibi bir tasarruf potansiyeli yüksek olmayan bir ülkenin dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olmaya heves etmesinin tehlikeli bir girişim olduğunu vurgulamıştım. Ne yazık ki bu konu fazla ciddiye alınmadı ve Türkiye ekonomisi bu çıkmaz yola sokuldu.

Ondan sonraki dönemde kendi özgün faiz teorisini açıklayarak finans dünyasını şaşırtan Cumhurbaşkanı Erdoğan, TC Merkez Bankası’nı da emriyle karar alan bir kuruluş haline getirmiş ve faizin zararlarını vurgulayarak Türkiye ekonomisini bir kez daha enflasyon çıkmazına sürüklemişti.

Bu arada ekonomi yönetimini de Nureddin Nebati adlı bir komedyene teslim etmişti. Türkiye ekonomisi bu dönemde bir deneme tahtası haline getirildi........

© T24


Get it on Google Play