Diğer

27 Şubat 2024

Türkiye'nin 24 Ocak 1980 kararlarıyla aşmaya çalıştığı derin ekonomik kriz sırasında Cumhuriyet gazetesine dışardan katkı yapan çaylak gazeteci olarak 25 dolayında tanınmış ekonomistin bu kararlarla ilgili görüşlerini almıştım. Anımsadığım kadarıyla söz konusu ekonomistlerin büyük bir çoğunluğu bu kararların derde deva olmayacağını ifade etmişti. Muhalefet lideri Bülent Ecevit ise bu kararların demokratik rejimde uygulanamayacağını ileri sürmüştü.

Ben 1981 yılının Mayıs ayından itibaren Cumhuriyet gazetesinde ekonomi sayfası editörü olarak göreve başladıktan sonra 12 Eylül 1981'de ise Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuş ve ekonominin yönetimine de 24 Ocak kararlarının mimarı Turgut Özal'ı getirmişti. Ecevit'in öngördüğü gibi 24 Ocak kararları ancak askeri rejimde uygulanabildi ve Türkiye piyasa ekonomisine sancılı bir geçiş yaptı.

Ben 1992 yılında Cumhuriyet gazetesinden ayrıldıktan sonra 2010 yılına kadar Sabah ve daha sonra Milliyet gazetelerinde ekonomi yazarı olarak çalıştım ve Türkiye ekonomisinin nasıl krizden krize sürüklendiğine tanık oldum, bu konuda kitap bile yazdım.

Türkiye'nin 2017 yılı sonundan itibaren yetersiz kaynakla hızlı büyümeye heveslenmesinin nelere mâl olacağını anlatmak için de 2013'te bana köşe açmış olan Dünya gazetesinde 100'den fazla yazım yayımlandı. "Tek Adam" yönetiminin ekonomiyi siyasetin bir aracı olarak kullanmaya başlamasının nelere yol açabileceğini anlatmaya çalıştım. Ne yazık ki Türkiye'deki muhalefet Beştepe Sarayı'ndan yönetilen ekonominin ülkeye ve topluma maliyetinin kapsayıcı bir bilançosunu ortaya koyamadı. Yerel seçime de böyle girilecek herhalde.

Türkiye ekonomisi şu anda Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "rasyonel" yani akılcı ekonomi politikalarına geri dönme izni alarak Maliye ve Hazine Bakanı olmayı kabul eden Mehmet Şimşek ve TC Merkez Bankası'ndaki (TCMB) yeni kadro tarafından yönetiliyor. Ancak bu yeni kadronun inandırıcı olabilmesi için, iktidarın önünde bir seçim olduğunu dikkate almadan birinci önceliği enflasyonla kararlı mücadeleye vermesi şart.

Geçen hafta TÜSİAD tarafından düzenlenen 2024 Yılında Türkiye Ekonomisi başlıklı etkinliğe katılan ekonomistler de bu konunun önemini vurguladı. Türkiye'nin şimdi gelinen noktada ekonomi yönetiminin tutarlı bir "dezenflasyon" yani "enflasyondan arınma" programı ortaya koyup şu ya da bu nedenle bu programdan ödün vermeden yoluna devam etmesinin başarının ön koşulu olduğu vurgulandı bu toplantıda. Ekonomiyi siyasete alet etmenin bedeli mutlaka ödenecek eğer enflasyondan kurtulmak isteniyorsa.

Bugün gelinen noktada iç talebin zayıflamasını da göze alan, kapsamlı ve gerçekçi hedeflere odaklanmış bir programın henüz ortaya konmadığı da belirtildi konuşmacılar tarafından. Yerel seçimler öncesinde iktidarın durumu kritik görüp seçmene yeni vaatlerde bulunmasının ise Türkiye'deki gelişmeleri yakından izleyen dış dünyada olumsuz yansımaları olacağı da belirtildi TÜSİAD toplantısında.

Gelinen noktada bir yandan Ukrayna'nın Rusya'ya karşı direnme gücü, diğer yandan Batı'nın Ukrayna'ya verdiği desteği sürdürme niyeti ve gücü sorgulanırken Putin'in Mart'tan sonra atacağı adımlar daha da büyük önem kazanıyor

Financial Times'ın başyazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a duyulan derin güvensizliğin hiç de azalmadığı ve bu nedenle yabancı sermayenin Erdoğan'ın nihayet doğru yola girdiğine ikna olarak hemen Türkiye'ye akmasını beklemenin gerçekçi olmadığı vurgulanıyor

TCMB'nin politika faizini enflasyonu aşağı çekecek noktaya kadar yükseltmesi halinde enflasyon lobisinin tadını çıkardığı ahlaksız fiyat anarşisi önlenebilecekti. TCMB'nin politika faizini yüzde 45'e kadar yükseltmesi kötü haberdi

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Ekonomide normalleşme sancılı olacak   - Osman Ulagay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ekonomide normalleşme sancılı olacak  

32 0
27.02.2024

Diğer

27 Şubat 2024

Türkiye'nin 24 Ocak 1980 kararlarıyla aşmaya çalıştığı derin ekonomik kriz sırasında Cumhuriyet gazetesine dışardan katkı yapan çaylak gazeteci olarak 25 dolayında tanınmış ekonomistin bu kararlarla ilgili görüşlerini almıştım. Anımsadığım kadarıyla söz konusu ekonomistlerin büyük bir çoğunluğu bu kararların derde deva olmayacağını ifade etmişti. Muhalefet lideri Bülent Ecevit ise bu kararların demokratik rejimde uygulanamayacağını ileri sürmüştü.

Ben 1981 yılının Mayıs ayından itibaren Cumhuriyet gazetesinde ekonomi sayfası editörü olarak göreve başladıktan sonra 12 Eylül 1981'de ise Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuş ve ekonominin yönetimine de 24 Ocak kararlarının mimarı Turgut Özal'ı getirmişti. Ecevit'in öngördüğü gibi 24 Ocak kararları ancak askeri rejimde uygulanabildi ve Türkiye piyasa ekonomisine sancılı bir geçiş yaptı.

Ben 1992 yılında Cumhuriyet gazetesinden ayrıldıktan sonra 2010 yılına kadar Sabah ve daha sonra Milliyet gazetelerinde ekonomi yazarı olarak çalıştım ve Türkiye ekonomisinin nasıl krizden krize sürüklendiğine tanık oldum, bu konuda kitap bile yazdım.

Türkiye'nin 2017 yılı sonundan itibaren yetersiz kaynakla hızlı büyümeye heveslenmesinin........

© T24


Get it on Google Play