Diğer

14 Kasım 2023

Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılı 29 Ekim'de Türkiye çapında coşkulu etkinliklerle kutlandıktan sonra Atatürk'ün ölümünün 85. yıldönümünde de Anıtkabir doldu taştı 10 Kasım'da. Yapılan kamuoyu araştırmaları Türkiye'de Atatürk'ü özleyenlerin sayısının son yıllarda artmaya devam ettiğini gösteriyor. Yunanistan'da yayımlanan Greek Reporter gazetesi 10 Kasım günü Türkiye'den gelen binlerce insanın Atatürk'ün Selanik'teki evini ziyaret ettiğini yazdı.

Atatürk'e duyulan özlemin gerisinde ne olduğunu daha iyi anlamak için kapsamlı araştırmalar yapılması gerekli herhalde ama kendi çevremden kulağıma çalınanlar, Türkiye'nin bugün getirildiği noktada tırmanışa geçen Atatürk özleminin gerisinde onun mirasını korumak isteyenlerin yükselen tepkisi olduğunu düşündürüyor. Umutsuzluk içinde yükselen bir çığlık da diyebiliriz buna.

Bu tepki selinin ardında, Atatürk'ün mirasına sahip çıkma misyonunu üstlenmesi beklenen partilere ve kurumlara karşı duyulan güvensizliğin ve umutsuzluğun bulunduğu da düşünülebilir. Atatürk'ün kurduğu parti olan CHP'nin tam da bu noktada yeni bir genel başkana kavuşması ise umut verici bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Atatürk geri gelemez ama CHP onun gösterdiği hedefe yaklaşmamızı sağlayacak bir dönüşüm geçirebilirse belki de farklı bir tablo ortaya çıkabilir.

İlk bakışda anlamsız gibi görünen bu soruya cevap ararken hemen hatırlatmam gereken bir gerçek var. Bugünün Türkiye'sinde "Erdoğan gidiyor" diye konuşan ya da yazan birinin sabaha karşı gözaltına alınma riskini göze alması gerekir. Sayın Erdoğan'ın kendi seçmediği hiçbir yere gitmeye hiç niyetli olmadığı ortada. Gitmek şöyle dursun, akla gelebilecek bütün yetkileri elinde toplamasına olanak veren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini de yetersiz bularak bir Anayasa değişikliği için kolları sıvamış görünüyor Sayın Erdoğan. Önümüzdeki dönemde böyle bir Anayasa değişikliğinin ne kadar gerekli olduğunu cansiparene şekilde savunacak olan yeni yüzlerle karşılaşabiliriz.

Okurlar bağışlasın, ne Atatürk'ü geri getirebildik, ne de Erdoğan'ı götürebildik ama hayal gücümüzün ölmediğini gösterdik en azından.

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

- 24 Ocak Deneyimi Üzerine

- Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

- Özal'ı Aşmak İçin

- Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

- Aklınla Uçur Beni

- Küreselleşme Korkusu

- Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

- Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

- AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

- Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

Bu kafadaki bir kişinin yerini çok daha genç ve umarım açık fikirli birisine bırakmak zorunda kalması hiç de fena olmadı bence

Gelinen noktada Türkiye'de Cumhuriyet'in 100. kuruluş yıldönümü coşkuyla kutlanırken Mustafa Kemal'in başlangıçtaki hedefiyle mutabık olmayan Sayın Erdoğan'ın bu misyonu kabul ederek Atatürk'ün mirasçısı olabileceğini düşünmek abesle iştigal gibi geliyor bana

1923 yılında bu kez ABD'de yayımlanan ASIA dergisinin muhabiri olarak Türkiye'ye gelen Toynbee'nin 1923 Türkiye'sinde yaptığı gözlem ve değerlendirmeler, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yıldönümünü kutlamaya hazırlandığımız şu günlerde dikkate değer göründü bana

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Atatürk gelir mi, Erdoğan gider mi? - Osman Ulagay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Atatürk gelir mi, Erdoğan gider mi?

34 9
14.11.2023

Diğer

14 Kasım 2023

Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılı 29 Ekim'de Türkiye çapında coşkulu etkinliklerle kutlandıktan sonra Atatürk'ün ölümünün 85. yıldönümünde de Anıtkabir doldu taştı 10 Kasım'da. Yapılan kamuoyu araştırmaları Türkiye'de Atatürk'ü özleyenlerin sayısının son yıllarda artmaya devam ettiğini gösteriyor. Yunanistan'da yayımlanan Greek Reporter gazetesi 10 Kasım günü Türkiye'den gelen binlerce insanın Atatürk'ün Selanik'teki evini ziyaret ettiğini yazdı.

Atatürk'e duyulan özlemin gerisinde ne olduğunu daha iyi anlamak için kapsamlı araştırmalar yapılması gerekli herhalde ama kendi çevremden kulağıma çalınanlar, Türkiye'nin bugün getirildiği noktada tırmanışa geçen Atatürk özleminin gerisinde onun mirasını korumak isteyenlerin yükselen tepkisi olduğunu düşündürüyor. Umutsuzluk içinde yükselen bir çığlık da diyebiliriz buna.

Bu tepki selinin ardında, Atatürk'ün mirasına sahip çıkma misyonunu üstlenmesi beklenen partilere ve kurumlara karşı duyulan güvensizliğin ve umutsuzluğun bulunduğu da düşünülebilir. Atatürk'ün kurduğu parti olan CHP'nin tam da bu noktada yeni bir genel başkana kavuşması ise umut verici bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Atatürk geri gelemez ama CHP onun gösterdiği hedefe yaklaşmamızı sağlayacak bir dönüşüm geçirebilirse belki de farklı bir tablo ortaya çıkabilir.

İlk bakışda anlamsız gibi görünen bu soruya cevap ararken hemen hatırlatmam gereken bir gerçek var. Bugünün Türkiye'sinde "Erdoğan gidiyor" diye konuşan ya da yazan birinin sabaha karşı gözaltına alınma riskini göze alması gerekir. Sayın Erdoğan'ın kendi seçmediği hiçbir yere gitmeye hiç niyetli olmadığı ortada. Gitmek şöyle dursun, akla gelebilecek bütün yetkileri........

© T24


Get it on Google Play