Diğer

02 Ocak 2024

Geride bıraktığımız 2023 yılı, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra tarihin sona erdiğine inanan, ekonomik kalkınmanın küreselleşeceği ve liberal demokrasinin yaygınlaşacağı bir döneme girildiğini düşünenler için hayallerin yıkıldığı bir yıl oldu.

Dünyada barışın korunması için kurulmuş bulunan Birleşmiş Milletler'in İsrail'in Gazze'deki vahşi saldırısı karşısında etkisiz kalması ve Batı'nın demokrasi modelinin birçok ülkede tehdit altında bulunduğunu gösteren örneklerin çoğalması, 2024 yılının da barışın ve demokrasinin korunması açısından kaygı verici gelişmelere sahne olabileceğini düşündürüyor.

Kapitalizmin küreselleşmesi dünya ekonomisinin yapısını değiştirdi, Çin 30 yılda benzeri görülmemiş bir ekonomik dönüşüme imza atarak ABD ile boy ölçüşebilecek bir ekonomik güç haline geldi.

Ancak bu çarpıcı atılım Çin'in siyasi rejimini değiştirmesine ve liberal demokrasiyi benimsemesine yol açmadı. Sovyetler Birliği'nin çökmesi Doğu Bloku ülkelerinin çoğunda seçimli demokrasiye geçilmesine yol açtı ama seçimler Rusya dahil birçok ülkede çoğulcu demokrasinin gelişmesini değil otoriter "tek adam" rejimlerinin yaygınlaşmasını sağlayan bir araç haline geldi. ABD gibi küreselleşmenin ve liberal demokrasinin bayraktarlığını yapan bir ülkede bile Donald Trump'ın 2024'ün Kasım ayında yapılacak seçimde yeniden başkan seçilmesi halinde demokrasiyi tehlikeye düşürecek gelişmelerin gündeme gelmesinden korkuluyor.

2024 yılında dünya ekonomisinin yüzde 60'ını kapsayan 50 ülkede 2 milyarın üstünde seçmenin katılacağı genel seçimler yapılacak. Başta ABD ve Rusya olmak üzere Hindistan, Endonezya, Meksika, Güney Afrika'da ve 27 Avrupa Birliği ülkesinde sandığa gidilecek.

Rusya'daki seçimin savaş yorgunu Putin'in bir gövde gösterisine sahne olacağı şimdiden belli ama ABD dahil 2024'te seçim yapılacak olan diğer ülkelerde seçimlerin demokrasinin geleceğini nasıl etkileyeceği tartışılıyor. ABD'de Trump'ın seçimi kazanması halinde demokrasinin tehdit altında kalacağı iddiası tartışılırken birçok Avrupa Birliği ülkesinde de aşırı sağdaki popülist partilerin güç kazandığı, soldaki partilerin ise gerilediği görülüyor. Yoksul Afrika ülkelerinde de askeri darbeler yeniden moda olmaya başladı.

Dünyada barışın ve demokrasinin geleceği için iyimser tahminde bulunan bir uzmana rastlamak çok güçleşti bu ortamda. Otoriter tek adam rejimlerinin popülarite kazanması, seçimle iktidara gelmiş olan liderlerin ülkelerini savaşa ve maceraya sürükleme eğimini artırdı. Rusya'da Putin'i, İsrail'de Netanyahu'nun izlemesi ve savaşın bir siyaset aracı olarak kullanılması jeopolik gerilimleri körükledi. İsrail'in bütün konvansyonları çiğneyen son saldırısı karşısında Birleşmiş Milletler'in aciz kalması da dünyadaki karamsarlığı daha da artırdı.

Financial Times gazetesinin konunun uzmanları arasında düzenlediği toplantıya katılan Avrasya Grubu adlı thinktank kuruluşunun Başkanı Ian Bremmer Japonya gezisi sonrasında yaptığı açıklamada şunları söylemiş:

"Japonya'da bile 'ya Trump geri gelirse' paniği yaşanıyor. Joe Biden dört yılda ABD'deki siyasi havayı değiştiremedi, toplumdaki kamplaşmayı yıkamadı. Savaş tehdidinin arttığı bir dünyada, ABD demokrasisinde sorun var."

Financial Times'ın tanınmış ekonomi yazarı Martin Wolf da şu görüşleri dile getirmiş aynı toplantıda:

"Gelecek yıl ABD'de seçim var. Her şey olabilir 2024'te. Yeni bir savaş da çıkabilir. Hatta nükleer savaş da çıkabilir. Yeni bir pandemi de yaşanabilir. Avrupa Birliği'nin dağıldığını bile görebiliriz."

Yılın ilk yazısında içinizi daha fazla karartmamak için 2024'e yerel seçimlerle girecek olan Türkiye'deki tabloya hiç değinmeyeyim ve 2024'ün gönlünüzce geçmesini temenni ederek bitireyim yazımı.

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

- 24 Ocak Deneyimi Üzerine

- Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

- Özal'ı Aşmak İçin

- Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

- Aklınla Uçur Beni

- Küreselleşme Korkusu

- Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

- Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

- AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

- Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

2024'ün dünya ekonomisi için de kritik bir yıl olması beklenirken Türkiye'nin hedeflerine sadık kalması gerekiyor

2023 yılının dünyada nefretin zirve yaptığı yıl olarak anılmasını yıllardan beri nefretin mağduru olarak kayrılan İsrail sağladı

Dünyada barışın güvencesi olması gereken Birleşmiş Miletler'in tamamen etkisiz hale geldiği ve İsrail'in bir halkı askeri güç kullanarak yok etme girişiminin uzaktan seyredildiğini, insanlık dışı bir katliama adeta seyirci kalındığını görüyoruz

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - 2024 demokrasinin sınav yılı olacak - Osman Ulagay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

2024 demokrasinin sınav yılı olacak

35 1
02.01.2024

Diğer

02 Ocak 2024

Geride bıraktığımız 2023 yılı, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra tarihin sona erdiğine inanan, ekonomik kalkınmanın küreselleşeceği ve liberal demokrasinin yaygınlaşacağı bir döneme girildiğini düşünenler için hayallerin yıkıldığı bir yıl oldu.

Dünyada barışın korunması için kurulmuş bulunan Birleşmiş Milletler'in İsrail'in Gazze'deki vahşi saldırısı karşısında etkisiz kalması ve Batı'nın demokrasi modelinin birçok ülkede tehdit altında bulunduğunu gösteren örneklerin çoğalması, 2024 yılının da barışın ve demokrasinin korunması açısından kaygı verici gelişmelere sahne olabileceğini düşündürüyor.

Kapitalizmin küreselleşmesi dünya ekonomisinin yapısını değiştirdi, Çin 30 yılda benzeri görülmemiş bir ekonomik dönüşüme imza atarak ABD ile boy ölçüşebilecek bir ekonomik güç haline geldi.

Ancak bu çarpıcı atılım Çin'in siyasi rejimini değiştirmesine ve liberal demokrasiyi benimsemesine yol açmadı. Sovyetler Birliği'nin çökmesi Doğu Bloku ülkelerinin çoğunda seçimli demokrasiye geçilmesine yol açtı ama seçimler Rusya dahil birçok ülkede çoğulcu demokrasinin gelişmesini değil otoriter "tek adam" rejimlerinin yaygınlaşmasını sağlayan bir araç haline geldi. ABD gibi küreselleşmenin ve liberal demokrasinin bayraktarlığını yapan bir ülkede bile Donald Trump'ın 2024'ün Kasım ayında yapılacak seçimde yeniden başkan seçilmesi halinde demokrasiyi tehlikeye düşürecek gelişmelerin gündeme gelmesinden korkuluyor.

2024 yılında dünya ekonomisinin yüzde 60'ını kapsayan 50 ülkede 2 milyarın üstünde seçmenin katılacağı genel seçimler yapılacak. Başta ABD ve Rusya olmak üzere Hindistan, Endonezya, Meksika, Güney Afrika'da ve 27 Avrupa Birliği ülkesinde sandığa gidilecek.

Rusya'daki seçimin savaş yorgunu Putin'in bir gövde gösterisine sahne olacağı şimdiden belli ama ABD dahil 2024'te seçim yapılacak olan diğer ülkelerde seçimlerin demokrasinin geleceğini nasıl etkileyeceği tartışılıyor. ABD'de Trump'ın seçimi kazanması halinde demokrasinin tehdit altında kalacağı iddiası tartışılırken birçok Avrupa Birliği ülkesinde de aşırı sağdaki popülist partilerin güç kazandığı, soldaki partilerin ise........

© T24


Get it on Google Play