Diğer

16 Ocak 2024

Meral Tamer ile Cumhuriyet gazetesinde başlayan iş arkadaşlığımızı önce Sabah'ta sonra Milliyet'te sürdürüyorduk. Ben ekonomi yorumcusu olarak Türkiye'yi ve dünyayı izlerken Meral de tüketicinin korunması köşesini hızla geliştirerek özellikle kadınların dikkatini çekmeyi başarıyordu.

Her ikimiz de Soğuk Savaş sonrasında gündeme gelen küreselleşme sürecinin önemini kavramış gazeteciler olarak her yıl Davos'ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu yıllık toplantısına odaklanmıştık. Bu rüyamızın gerçekleşmesi için yapmamız gerekenleri de bankacı dostumuz Vural Akışık'tan öğrenince Davos'un yolu görünmüş oldu bize. Kafasına koyduğunu yapma konusunda benden çok daha atak olan Meral, yaptığı temaslarla Davos toplantılarına gazeteci olarak katılmamızı sağlamış, gazetemiz Milliyet de bu projeyi destekleyince biz ilk kez 1999 yılının Ocak ayında kendimizi Davos'ta bulmuştuk.

Bizim Davos'a gitmeye başladığımız yıllarda Türkiye Davos'ta dikkat çeken ve kendinden söz ettiren ülkelerden biri değildi. Çin ve Hindistan gibi yükselen Asya ülkeleri dünya ekonomisinin yeni yıldız adayları olarak dikkat çekiyordu.

Ben Başbakan Erdoğan'la ilk kez 2003 yılında Davos'ta düzenlediği basın toplantısında el sıkıştım ve "hocam" sıfatına layık görüldüm. Altı yıl sonra, 29 Ocak 2009'da Davos'u sarsan "one minute" çıkışını yaptığı gün bambaşka bir Erdoğan vardı karşımızda. Ben o gün aynı saatte dünya ekonomisinin geleceğinin tartışıldığı başka bir oturuma katıldığım için o anda Erdoğan'ın kükrediği salonda değildim ama o unutulmaz oturumun videosunu defalarca izledim. İsrail Devlet Başkanı 'e karşı parmak sallayarak "Siz zaten adam öldürmesini çok seversiniz" diye çıkışması Davos'ta alışılmışın çok dışındaydı. Erdoğan da bunu bildiği için Davos'a bir daha gelmeyeceğini söyleyerek bitirdi salvosunu.

Bu olaydan yıllar sonra gene Davos'tayken, videosu arşivlenen Davos oturumlarının izlenme oranlarına bakarken "One Minute" videosunun "en çok izlenen video" ünvanını koruduğunu görmüştüm.

Bu unutulmaz sahneyi bizzat yaşamış olan Meral'in bana anlattıkları, İsrail'in Gazze'ye saldırılarının sürdüğü bir dönemde yapılan bu cüretkâr çıkışın aslında fevri bir çıkış olmadığını düşündürüyor. Meral o gün oturumu izlerken salondan çıkmak istediğinde Erdoğan'a yakın olan bir tanıdığı onu durduruyor ve "Bir yere gitme Meral, şimdi büyük olay var" diyor. Meral da bu sayede olayı canlı olarak izleme fırsatını buluyor.

Toplantı sonrasında salondan çıkarken Emine Erdoğan da gözyaşları içinde eşini takip ediyor. Meral'a "Gitme kal" diyen arkadaşı ise muzaffer bir edayla gülümsüyor. Meral'in anlattığına göre o gece yurda dönen Erdoğan havaalanında büyük konvoylarla karşılanıyor ve 2009 Mart'ındaki yerel seçimin startı verilmiş oluyor.

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

- 24 Ocak Deneyimi Üzerine

- Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

- Özal'ı Aşmak İçin

- Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

- Aklınla Uçur Beni

- Küreselleşme Korkusu

- Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

- Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

- AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

- Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

Hamas'ın İsrail'e saldırısından bu yana yaşananlar Netanyahu'nun iktidarda kalabilmek için her şeyi göze aldığını gösteriyor

"Gelecek yıl ABD'de seçim var. Her şey olabilir 2024'te. Yeni bir savaş da çıkabilir. Hatta nükleer savaş da çıkabilir. Yeni bir pandemi de yaşanabilir. Avrupa Birliği'nin dağıldığını bile görebiliriz."

2024'ün dünya ekonomisi için de kritik bir yıl olması beklenirken Türkiye'nin hedeflerine sadık kalması gerekiyor

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - "One minute"ten 15 yıl sonra bir Davos hatırası - Osman Ulagay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

"One minute"ten 15 yıl sonra bir Davos hatırası

21 21
16.01.2024

Diğer

16 Ocak 2024

Meral Tamer ile Cumhuriyet gazetesinde başlayan iş arkadaşlığımızı önce Sabah'ta sonra Milliyet'te sürdürüyorduk. Ben ekonomi yorumcusu olarak Türkiye'yi ve dünyayı izlerken Meral de tüketicinin korunması köşesini hızla geliştirerek özellikle kadınların dikkatini çekmeyi başarıyordu.

Her ikimiz de Soğuk Savaş sonrasında gündeme gelen küreselleşme sürecinin önemini kavramış gazeteciler olarak her yıl Davos'ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu yıllık toplantısına odaklanmıştık. Bu rüyamızın gerçekleşmesi için yapmamız gerekenleri de bankacı dostumuz Vural Akışık'tan öğrenince Davos'un yolu görünmüş oldu bize. Kafasına koyduğunu yapma konusunda benden çok daha atak olan Meral, yaptığı temaslarla Davos toplantılarına gazeteci olarak katılmamızı sağlamış, gazetemiz Milliyet de bu projeyi destekleyince biz ilk kez 1999 yılının Ocak ayında kendimizi Davos'ta bulmuştuk.

Bizim Davos'a gitmeye başladığımız yıllarda Türkiye Davos'ta dikkat çeken ve kendinden söz ettiren ülkelerden biri değildi. Çin ve Hindistan gibi yükselen Asya ülkeleri dünya ekonomisinin yeni yıldız adayları olarak dikkat çekiyordu.

Ben Başbakan Erdoğan'la ilk kez 2003 yılında Davos'ta düzenlediği basın toplantısında el sıkıştım ve "hocam" sıfatına layık görüldüm. Altı yıl sonra, 29 Ocak 2009'da Davos'u sarsan "one minute" çıkışını yaptığı gün bambaşka bir Erdoğan vardı karşımızda. Ben o gün aynı saatte dünya ekonomisinin geleceğinin tartışıldığı başka bir oturuma katıldığım için o anda Erdoğan'ın kükrediği salonda değildim ama o unutulmaz oturumun videosunu defalarca izledim. İsrail Devlet Başkanı 'e karşı parmak sallayarak "Siz zaten adam öldürmesini çok seversiniz" diye çıkışması Davos'ta alışılmışın çok dışındaydı. Erdoğan da bunu bildiği için Davos'a bir daha gelmeyeceğini söyleyerek bitirdi........

© T24


Get it on Google Play