Diğer

15 Kasım 2023

Yakınları için "Chelle", daha az yakınları için "Leydi O." O da, en yakın arkadaşlarından biri olan Beyoncé'ye "King Bey" diyor zaten. Birlikte dans etmişlikleri bile var! Ama hepimiz biliyoruz ki o, eski "first lady". Hatta "first lady"lerin en ünlüsü. Amerikalılar için "gönüllerin ebedi ve ezeli first lady"si. Neredeyse kocasından daha ünlü.

Hatta o kadar ki, daha iki hafta önce, 2008 seçimlerine Başkan Yardımcısı olarak giren, "Çay Hareketi"nin kurucusu, Cumhuriyetçi ve eski Alaska senatörü Sarah Palin X'de (eski Twitter) şöyle bir mesaj paylaştı: "Sakın şaşırmayın. 2024 seçimleri için Demokratlar'ın adayının hâlâ Michelle O. olacağını düşünüyorum. Biden defteri kapanacak." Yine geçtiğimiz günlerde, Fox TV'de, Cumhuriyetçi senatör Ted Cruz da aynı şeyleri tekrar ediyordu.

Geçtiğimiz ay Fox News tarafından yapılan bir ankete göre, Demokrat ön seçmenlerin yüzde 37'si Biden'ın partilerinin adayı olarak kalmasını isterken, yüzde 53'ü başka birinin aday olmasını istediklerini söyledi. O başka biri, Amerikalılar tarafından "bu budur!" olarak tanımlanıyor. Anketlerde 82 yaşındaki Biden'ın popülaritesi düştükçe düşüyor ve "bu budur" için adı en çok geçen de, eski "first lady" Michelle Obama.

Bu yaygın dedikodunun bir nedeni de, Obama'nın 2008 ve 2012 seçim kampanyalarının baş stratejisti olan David Axelrod'un geçen haftaki paylaşımlarında Trump'ın "tehlikeli, akli dengesi yerinde olmayan bir demagog" olduğunu söyleyerek 2024 seçimleri için şunları söylemesi: "Bu seçim için bir yanlış hesaplamanın riskleri göz ardı edilemeyecek kadar dramatik". Ve şunları eklemesi: "'Bu kararı sadece Joe Biden verebilir. Aday olmaya devam ederse Demokrat Parti'nin adayı olacaktır. Karar vermesi gereken şey bunun akıllıca olup olmadığıdır; bu kendisinin mi yoksa ülkenin mi yararınadır?"

Bu sorunun sorulması bile, Biden'a "artık git" demenin bir yolu. Tartışma Newsweek'ten USA Today'e, The Telegraph'a, tüm medyaya yayılmış durumda.

Ancak Michelle Obama defalarca, hatta en son Oprah Winfrey ile yaptığı bir konuşmada, "aday olmayı düşünmüyorum" dediyse de, konuşmayı dinleyenler, bu lafın arkasından gelen cümlelerin gayet afaki, her yöne çekilebilir olduğu konusunda hemfikir: "Ülkem için gereken neyse yapmaya hazırım" ya da "kişi durduğu yerde durmamalı, yükselmeyi düşünmeli". İstemem, yan cebime koy, dermiş gibi geldi bana. Yani, 2024 değilse bile, 2028'deki seçimlerde Demokrat Parti'nin adayı olma ihtimali çok yüksek.

Peki kimdir bu Michelle Obama? Ya da 1992'deki evlilik öncesi soyadıyla, Michelle Robinson?

Michelle LaVaughn Robinson, 1964 yılında Chicago'da, kentin siyahîlere ayrılmış bölgelerinden biri olan South Side mahallesinde doğar ve büyür. Mahalle, bilen bilir, Chicago Üniversitesi kampüsünün hemen dibindedir ve sınıfsal fark, sokaklarda burunlarından sümükler akarak oynayan çocukların tel örgünün arkasındaki zengin çocuklarına bakışlarından bile anlaşılır.

Annesi Marian Shields Robinson, katalogdan satış yapan bir mağazada sekreter, babası Fraser Robinson ise şehrin içme suyu tesisinde çalışan bir işçidir. Annesi, Michelle ortaokula başlayana kadar hiç çalışmamıştır ve baba Fraser da kısa bir süre sonra çoklu skelerosis'e (MS) yakalanır.

Ağabeyi Craig, ailenin ilk yırtanıdır: 1.98'lik boyu, müthiş basketbol yeteneğiyle, Princeton Üniversitesi'ne kabul edilir ve takımda en skorer oyuncu olur. Sonraki kariyeri de etkileyicidir: Brown Üniversitesi takımını yönetir ve halen de ABD Basketbol Koçları Birliği'nin başkanıdır.

Michelle ile Barack Obama'nın basketbol tutkusunu zaten biliyoruz, durum, en azından Michelle için, neredeyse genetik. Çünkü onun da boyu 1.80'in üzerinde. Uzun boylu kadınlar aslında çok zorluk çekerler, herhalde Michelle de çekmiştir bir dönem –ama daha sonra bunu bir avantaja çevirmesini de bilecektir.

Bütün gençliği de herhalde Beatles'ın 1965 yılında yayınladığı "Michelle" şarkısıyla geçmiş olsa gerektir: Büyük ihtimalle herkes ona "Michelle ma belle" demiştir, ama o bundan sıkılmış mıdır, yoksa hoşuna mı gitmiştir? "Michelle, Güzel. Bu iki sözcük yan yana iyi gider." "I love you, I love you" kısmını herhalde daha sonraları Barack söylemiştir!

Orta öğrenimini Chicago'da tamamladıktan sonra, ağabeyi gibi Princeton Üniversitesi'ne kabul edilen Michelle Robinson, 1985 yılında Sosyoloji bölümünden Cum Laude derecesiyle mezun olmuştur: Niye acaba "Summa Cum Laude" değil? Tembellik mi etmiştir?

Daha sonra Harvard Hukuk Fakültesi'nde eğitimine devam eder ve 1988 yılında Juris Doctor (Hukuk Doktorası) derecesini alır. Ardından Sidley Austin hukuk bürosunda pazarlama ve fikri mülkiyet alanında çalışmaya başlar ve 1989 yılında yanına Barack diye biri "asistanı olarak" gelir. Büroda birlikte çalışan tek iki Afro-Amerikalı onlardır. 3 Ekim 1992'de evlenirler. İlk kızları Malia 4 Temmuz 1998'de, ikinci kızları Natasha (Sasha olarak bilinir) ise 7 Haziran 2001'de dünyaya gelir.

2002 yılında Chicago Üniversitesi Hastanesi'nde Toplumla İlişkiler İcra Direktörü olarak çalışmaya başlar ve "mutfak masası arkadaşları"na, yani en yakınlarına göre "inanılmaz" işler yapar -- maddi durumu olumsuz olan topluluklar için. Başta da Siyahîler, Afro-Amerikalı çocukların sağlık koşullarının düzeltilmesi için çalışır. "Blackness" doğal kimliğidir ve onu hep savunacaktır: "Kara Panterler"e yakın olduğunu bile düşündürtecek kadar.

2008 başkanlık kampanyası sırasında kısa sürede medyanın ilgi odağı haline gelir. Olumlu ve olumsuz anlamda (çünkü ırkçılar ağza alınmayacak aşağılamalarla saldıracaklardır ona). Temmuz 2007 ve 2008'de Amerikan Vanity Fair dergisi onu dünyanın en iyi giyinen on kişisi arasında gösterir. Özellikle azınlık modacılarının pazı kaslarını açıkta bırakan tasarım elbiselerini giyer: Tracy Reese, Naeem Khan, Duro Olowu, Maki Oh falan...

2008 seçimleri sırasında Lady O. Denver'da bir konuşma yapar: Demokrat Parti kongresinde kendi yazdığı bir metinden hareketle, promptersız, içten ve özgürce konuşması neredeyse tarihi bir konuşmadır, Amerikalılar hüngür şakır ağlarlar söylenenlere göre.

4 Kasım 2008 tarihinde Barack Obama Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçilir. Michelle Obama, Amerikan toplumundaki yaygın ırkçılığa rağmen, Birleşik Devletler tarihindeki ilk Afro-Amerikan "first lady" olur.

2010 yılında Forbes onu dünyanın en güçlü kadınları listesinde bir numaraya yerleştirir. 2011'de 8., 2012'de 7., 2013'te 4., 2014'te 8. ve 2015'te 10. sırada yer alır.

Beyaz Saray'dayken ve oradan ayrıldıktan sonra medyada öne çıkması ona büyük bir siyasi güç kazandırmıştır artık. Siyasi aktörlerle toplantılar düzenler, okulları ziyaret eder ve dokunaklı konuşmalarını sürdürerek siyasi etkinliğini arttırır dersek, az demiş oluruz! Şöyle ifade edelim: 2016'da, Obamalar Hillary Clinton'ın adaylığını desteklerlerken Barack'ın yüzde 50 olan popülaritesine karşılık Michelle'inki yüzde 64'dür!

Giyim tarzı ve hatta bazen teninin rengiyle ilgili yorumlar South Side'da büyümüş bir genç kız için, çok hafif kaçmıştır herhalde. Demokrasinin eleştiriye dayandığına kalben inanır Chelle ve arkadaşlarının hepsinin söz birliği etmişçesine dedikleri gibi "olduğu gibidir", "kendisidir", "samimi ve içten"dir. Ama çeşitli görüntüleri izleyenler görmüştür, kızdığında ya da gerildiğinde sol kaşı hafiften yukarı kalkar!

Kocasının başkan olarak görev yaptığı iki dönem boyunca, obeziteyle mücadele, gazilere ve ailelerine destek, LGBTQ+ hakları ve dünya çapında genç kızların eğitimi de dahil olmak üzere bir dizi konuyla ilgilenmekle kalmayıp, aktif olarak çalışmıştır da: Nijerya'da Boko Haram tarafından kaçırılan 276 kız çocuğunu desteklemek için #BringBackOurGirls (Kızlarımızı Geri Getirin) hashtag'ini taşıyan bir posterle Twitter'da poz vermiş; Haiti'de meydana gelen depremin kurbanlarına destek olmak üzere Amerikan Kızıl Haçı'na katılmış; obeziteyle mücadele için Let's Move! (Hadi Hareket Et!) kampanyasını başlatmıştır.

2012 yılında okul kantinlerinde daha az tuz, yağ ve şeker içeren yemeklerin sunulması için okulları beslenme önlemleri almaya zorlayan bir yasanın kabul edilmesine önayak olur. Bunun için de Beyaz Saray'ın bahçesinde bir sebze bahçesi, bir bostan kurar ve Beyaz Saray'da verilen ilk büyük yemek (Hindistan Başbakanı onuruna), bu bahçeden toplanmış sebzelerle yapılır. Tabii ki davetli şef, siyahî şeflerin en ünlüsü Marcus Samuelsson'dur.

2018 yılında Beyaz Saray'daki günlük yaşamını, çocukluğunu, kariyerini ve aile hayatını anlattığı Becoming (Olmak) adlı otobiyografisini yayımlar. Dünyanın her tarafında milyonlarca satar. Ardından da, pandemi döneminde kaleme aldığı The Light We Carry (İçimizdeki Işık) başlıklı kitabını yayınlar, geçen yıl!

Bakalım, tahmin edelim kitap ne üzerine. Arka kapak yazısı şöyle demektedir: Michelle Obama, okuyuculara değişim, meydan okuma ve güç üzerine bir dizi taze hikâye ve anlayışlı düşünceler sunuyor ve başkaları için ışık tuttuğumuzda, etrafımızdaki dünyanın zenginliğini ve potansiyelini aydınlatabileceğimize inanıyor. Bir anne, kız, eş, arkadaş ve First Lady olarak deneyimlerinden yola çıkarak, değişime başarılı bir şekilde uyum sağlamak ve çeşitli engellerin üstesinden gelmek için geliştirdiği alışkanlıkları ve ilkeleri paylaşıyor.

Michelle O. kitabında "nezaket", "nereden başlayacağını bilmek", "yükseklere varmayı hedeflemek" ve güvenilir arkadaşlar ve akıl hocalarından oluşan bir "mutfak masası" kurmak gibi, yaptıklarını ya da yapacaklarını anlatıyor. Yani, Michelle Obama, "Olmaya" devam etmek niyetinde. Sizce "ne olmaya"nın yanıtı ne olabilir? Başkan? Kim bilir, belki de Michelle?

Levent Yılmaz kimdir?

Levent Yılmaz, 1969’da Ankara’da doğdu. Tevfik Fikret Lisesi’ni bitirdi ve sonrasında bir yıl ABD’de kaldı (1987). 1993 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirdi. 1988 yılında Gece Yayınları’nın kuruluşunda yer aldı, 1991 yılına kadar yayın yönetmenliğini yürüttü. Gergedan, Gösteri, Defter gibi dergilerde şiir, çeviri ve yazıları yayımlandı.

17. yüzyıl Avrupa tarihyazımı ve modernliğin doğuşu üzerine doktora çalışmasını 2002 yılında EHESS’te (Paris) tamamladı. Çalışmalarına 1996-99 yılları arasında Fondazione San Carlo’nun (Modena) davetlisi olarak İtalya’da devam etti.

Dost Kitabevi Yayınları’nın genel yayın danışmanlığını (bu süreçte Harry Potter’ı, Corto Maltese’yi ve Borges’in Babil Kitaplığı’nı Türkiye’de yayımladı) ve Fransa’da Actes Sud yayınlarında Türk Edebiyatı dizi yönetmenliğini yürüttü.

Le Temps Moderne. Variations sur les Anciens et les contemporains başlıklı Fransızca kaleme aldığı araştırma kitabı 2004 yılında Gallimard yayınevinden çıktı (Türkçesi, Modern Zamanın Tarihi / Batı’da Yeninin Değer Haline Gelişi, Metis, 2010).

Türkiye’de ve Fransa’da çeşitli yayınevlerinde yayın danışmanlığı (YKY, Epsilon, Kıraathane, OF), yayın yönetmenliği (Galaade, Helikopter, Les Novateur.e.s) yaptı. WordsWithoutBorders’ın kuruluşunda yer aldı.

2002 yılından sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Avrupa Kültür Tarihi üzerine dersler verdi. 2011 yılında profesörlüğe atandı. Ardından Koç Üniversitesi, EHESS, NYU ve Collège de France gibi kurumlarda dersler verdi. Bu alandaki İngilizce metinleri Storia della Storiografia, Intellectual News gibi dergilerde yayımlandı. 2009’da Santralistanbul’da açılan Yüksel Arslan Retrospektifi sergisini düzenledi ve kataloğunu yayıma hazırladı.

Ayrıca Yves Bonnefoy’nin Mitolojiler Sözlüğü’nün (2000) Türkçe baskısını yayıma hazırlayan Yılmaz’ın çeviri ve araştırma-inceleme kitaplarının yanı sıra Düşünen Söyleşiler (2005) adlı bir söyleşi kitabı, Giambattista Vico ve Yeni Bilim’in Temel Kavramları (2007) ve The Vico Road (2017) adlı derleme çalışmaları bulunuyor.

Çeviri, deneme, araştırma-inceleme ve söyleşilerinin yanı sıra şiir kitapları da bulunan Yılmaz’ın ilk şiir kitabı 1988’de Gece Şiirleri adı ile yayımlandı. İlk kitabını 1991’de Hayâl ile Fırtına, 1993’te Kayıp Ruhlar İsimsiz Adalar, 1997’de Kaplan Zamanı ve Geçiş izledi. Bu üç kitapta yer alan şiirlerini 2000’de Sonülke’de bir araya getirdi. Ardından 2009’da Afrika’yı, 2017’de ise Ada ile Brunik adlı şiir kitaplarını yayımladı. Şiirlerinden İngilizceye yapılan çeviriler ise Grand Street, Raritan gibi dergilerde yayımlandı. 2000’e kadarki tüm şiirlerini bir araya getiren Sonülke’denbir seçki Ünal Aytür’ün çevirisiyle 2006 yılında Saturn. Selected Poems adıyla The Sheep Meadow Press tarafından yayımlandı.

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - ABD'nin gelecek başkanı; belki de Michelle - Levent Yılmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ABD'nin gelecek başkanı; belki de Michelle

25 1
15.11.2023

Diğer

15 Kasım 2023

Yakınları için "Chelle", daha az yakınları için "Leydi O." O da, en yakın arkadaşlarından biri olan Beyoncé'ye "King Bey" diyor zaten. Birlikte dans etmişlikleri bile var! Ama hepimiz biliyoruz ki o, eski "first lady". Hatta "first lady"lerin en ünlüsü. Amerikalılar için "gönüllerin ebedi ve ezeli first lady"si. Neredeyse kocasından daha ünlü.

Hatta o kadar ki, daha iki hafta önce, 2008 seçimlerine Başkan Yardımcısı olarak giren, "Çay Hareketi"nin kurucusu, Cumhuriyetçi ve eski Alaska senatörü Sarah Palin X'de (eski Twitter) şöyle bir mesaj paylaştı: "Sakın şaşırmayın. 2024 seçimleri için Demokratlar'ın adayının hâlâ Michelle O. olacağını düşünüyorum. Biden defteri kapanacak." Yine geçtiğimiz günlerde, Fox TV'de, Cumhuriyetçi senatör Ted Cruz da aynı şeyleri tekrar ediyordu.

Geçtiğimiz ay Fox News tarafından yapılan bir ankete göre, Demokrat ön seçmenlerin yüzde 37'si Biden'ın partilerinin adayı olarak kalmasını isterken, yüzde 53'ü başka birinin aday olmasını istediklerini söyledi. O başka biri, Amerikalılar tarafından "bu budur!" olarak tanımlanıyor. Anketlerde 82 yaşındaki Biden'ın popülaritesi düştükçe düşüyor ve "bu budur" için adı en çok geçen de, eski "first lady" Michelle Obama.

Bu yaygın dedikodunun bir nedeni de, Obama'nın 2008 ve 2012 seçim kampanyalarının baş stratejisti olan David Axelrod'un geçen haftaki paylaşımlarında Trump'ın "tehlikeli, akli dengesi yerinde olmayan bir demagog" olduğunu söyleyerek 2024 seçimleri için şunları söylemesi: "Bu seçim için bir yanlış hesaplamanın riskleri göz ardı edilemeyecek kadar dramatik". Ve şunları eklemesi: "'Bu kararı sadece Joe Biden verebilir. Aday olmaya devam ederse Demokrat Parti'nin adayı olacaktır. Karar vermesi gereken şey bunun akıllıca olup olmadığıdır; bu kendisinin mi yoksa ülkenin mi yararınadır?"

Bu sorunun sorulması bile, Biden'a "artık git" demenin bir yolu. Tartışma Newsweek'ten USA Today'e, The Telegraph'a, tüm medyaya yayılmış durumda.

Ancak Michelle Obama defalarca, hatta en son Oprah Winfrey ile yaptığı bir konuşmada, "aday olmayı düşünmüyorum" dediyse de, konuşmayı dinleyenler, bu lafın arkasından gelen cümlelerin gayet afaki, her yöne çekilebilir olduğu konusunda hemfikir: "Ülkem için gereken neyse yapmaya hazırım" ya da "kişi durduğu yerde durmamalı, yükselmeyi düşünmeli". İstemem, yan cebime koy, dermiş gibi geldi bana. Yani, 2024 değilse bile, 2028'deki seçimlerde Demokrat Parti'nin adayı olma ihtimali çok yüksek.

Peki kimdir bu Michelle Obama? Ya da 1992'deki evlilik öncesi soyadıyla, Michelle Robinson?

Michelle LaVaughn Robinson, 1964 yılında Chicago'da, kentin siyahîlere ayrılmış bölgelerinden biri olan South Side mahallesinde doğar ve büyür. Mahalle, bilen bilir, Chicago Üniversitesi kampüsünün hemen dibindedir ve sınıfsal fark, sokaklarda burunlarından sümükler akarak oynayan çocukların tel örgünün arkasındaki zengin çocuklarına bakışlarından bile anlaşılır.

Annesi Marian Shields Robinson, katalogdan satış yapan bir mağazada sekreter, babası Fraser Robinson ise şehrin içme suyu tesisinde çalışan bir işçidir. Annesi, Michelle ortaokula başlayana kadar hiç çalışmamıştır ve baba Fraser da kısa bir süre sonra çoklu skelerosis'e (MS) yakalanır.

Ağabeyi Craig, ailenin ilk yırtanıdır: 1.98'lik boyu, müthiş basketbol yeteneğiyle, Princeton Üniversitesi'ne kabul edilir ve takımda en skorer oyuncu olur. Sonraki kariyeri de etkileyicidir: Brown Üniversitesi takımını yönetir ve halen de ABD Basketbol Koçları Birliği'nin başkanıdır.

Michelle ile Barack Obama'nın basketbol tutkusunu zaten biliyoruz, durum, en azından Michelle için, neredeyse genetik. Çünkü onun da boyu 1.80'in üzerinde. Uzun boylu kadınlar aslında çok zorluk çekerler, herhalde Michelle de çekmiştir bir dönem –ama daha sonra bunu bir avantaja çevirmesini de bilecektir.

Bütün gençliği de herhalde Beatles'ın 1965 yılında yayınladığı "Michelle" şarkısıyla geçmiş olsa gerektir: Büyük ihtimalle herkes ona "Michelle ma belle" demiştir, ama o bundan sıkılmış mıdır, yoksa hoşuna mı gitmiştir? "Michelle, Güzel. Bu iki sözcük yan yana iyi gider." "I love you, I love you" kısmını herhalde daha sonraları Barack söylemiştir!

Orta........

© T24


Get it on Google Play