Diğer

09 Şubat 2024

Türkiye Varlık Fonu'nun (TVF) yurt dışında yaptığı 5 yıl vadeli tahvil ihracına 7 milyar doların üzerinde talep alınmış. Financial Times gazetesinde, JP Morgan'dan Banc of America'ya birçok finans devinin Türk ekonomisine daha çok güvenmeye başladığı yazılmış.

AKP iktidarının "ikinci Hazine" gibi tasarladığı TVF, sekiz sene önce anonim şirket biçiminde kuruldu. Kamu sermayesiyle kurulmuş asırlık kurumlar bu şirkete devir yoluyla adeta hediye edildi. Zahmetsizce "portföy" sahibi olan Türkiye Varlık Fonu'nu Sayıştay denetleyemiyor. Ama Türkiye Varlık Fonu, Sayıştay'ın denetlediği birçok kurumun tabiri caizse "patronu" konumunda. Öte yandan TVF bünyesindeki alt fon olarak kurulmuş bazı şirketler de Sayıştay denetimine tabi değil.

Bu ucube yapı içinde TVF, eski alışkanlıkla kamu bankası dediğimiz Ziraat Bankası da dahil şu kuruluşların hisselerinin tamamına sahip:

- Ziraat Bankası, PTT (Posta ve Telgraf Teşkilatı), BOTAŞ (Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş) TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı), Eti Maden, İzmir Alsancak Limanı, Türksat Uydu Haberleşme Kablo, Çaykur, Türkiye Şeker Fabrikaları, Türkiye Katılım Sigorta

- TVF'nin portföyünde yani hisselerine sahip olduğu diğer kamusal nitelikli şirketlerin bazıları ile payları şöyle:

(TVF bünyesindeki bazı kuruluşlar ise Sayıştay denetimine tabi değil. )

Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan olan TVF'nin yönetimi, şu isimlerden oluşuyor:

TVF'nin 5 yıllık dolar bazlı tahvil ihracı için JPMorgan, Standard Chartered ve BBVA'yı yetkilendirdiğini birkaç gün önce Bloomberg HT duyurmuştu. AA'nın 7 Şubat tarihli haberine göre de Amerika dışındaki yatırımcılara sunulan Reg S yapısında olan 5 yıl vadeli işlemin başlangıç fiyatı yüzde 9,125 olarak belirlenmiş. 500 milyon dolarlık tahvil ihracına 14,5 kat talep gelmesi "yabancı yatırımcıların Türk ekonomisine olan güvenini pekiştirdi" diye yorumlanmış.

Buradan bir soruyu not düşelim: TVF'nin içinde Ziraat, Halk, PTT, Alsancak Limanı, BOTAŞ, TPAO olmasaydı yine aynı talep gelir miydi?

Financial Times'ın analizine göre TVF, Hafize Gaye Erkan'ın Merkez Bankası başkanlığından "affını istemesi' diye duyurulan görevden alınmasının ardından, yatırımcıların ülke varlıklarına olan ilgisini test etmek amacıyla tahvil anlaşmasına girişmiş. Gelen ilgiye bakılırsa da Merkez Bankası'ndaki değişikliğin yarattığı "küçük kaos" görmezden gelinmiş. TVF yetkilileri yorum yapmaktan kaçınmış.

Kendi sayfasına baktığınızda TVF'nin 4 temel ilke ve değer doğrultusunda hareket ettiği belirtiliyor:

- Ulusa Hizmet ve Değer Yaratma: TVF, Türkiye'nin geleceği için kurulmuştur. Tüm iş ve faaliyetlerinde ulusa hizmeti ve yaratacağı ek değeri gözetir. TVF, bu değerlerin olmadığı iş ve faaliyetlerde yer almaz.

- Hesap Verebilirlik ve Şeffaflık: TVF, tüm iş ve faaliyetlerinde hesap verebilir ve şeffaf olmayı hedefler. Bu ilkeleri uluslararası kurumsal yönetim standartları ile tüm iş ve karar süreçlerinde gözetir.

- Disiplin, Profesyonellik ve Takım Çalışması: TVF çalışanları hem bireysel hem de takım olarak fon ilkelerine uygun davranış biçimi ve disiplinle hareket eder. Tüm çalışanlar yüksek seviye profesyonelliğe ve disipline bağlıdır. Çalışanlar ve kurum birbirlerini destekler ve birbirlerine saygı duyar.

- Sonuç Odaklılık: TVF, ulusa hizmet ve değer yaratma anlayışıyla üstlendiği işlerde başarı ve sonuç odaklıdır.

İlk iki ilke, TVF'nin son tahvil ihracı açısından önem taşıyor. TVF, bu ihraçla ulusa yaptığı hizmeti kamuoyu ile daha ayrıntılı paylaşmalıdır.

Her gün emekliye sadaka gibi tutarlarda ek zam ve ikramiyelerin konuşulduğu, depremzedelerin bir sene sonra bile konteynırda yaşamak zorunda bırakıldığı bir ülkede, şeffaf olduğunu iddia eden bir kurumun tahvil operasyonunun, toplumsal refaha katkısı nedir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Türkiye'de siyasetin finansmanı neden ve hâlâ şeffaf değil? Biz seçmenler seçim kampanyaları sürecinde finansman açısından, hangi adayları kimin, ne kadar ve nasıl desteklediğini biliyor muyuz?

Türkiye BAE'ye, anlaşma kanunla yürürlüğe girdikten sonraki üç ay içinde saha tahsis etmeyi taahhüt ettiği için Karaman'da YEKA ilanı, bu taahhüdün bir bileşeni olma ihtimalini içeriyor

Torba Kanun ile getirilen ve birçoğu sektör oyuncuların avantaj ve kolaylık sağlama olarak değerlendirilebilecek düzenlemelerin önemli bir kısmının Birleşik Arap Emirlikleri ile imzalanan ve Dışişleri Komisyonu'nda görüşülmeyi bekleyen anlaşma ile bağlantılı olabileceği belirtiliyor

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Varlık Fonu kime ne satıyor? - Çiğdem Toker
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Varlık Fonu kime ne satıyor?

126 1
09.02.2024

Diğer

09 Şubat 2024

Türkiye Varlık Fonu'nun (TVF) yurt dışında yaptığı 5 yıl vadeli tahvil ihracına 7 milyar doların üzerinde talep alınmış. Financial Times gazetesinde, JP Morgan'dan Banc of America'ya birçok finans devinin Türk ekonomisine daha çok güvenmeye başladığı yazılmış.

AKP iktidarının "ikinci Hazine" gibi tasarladığı TVF, sekiz sene önce anonim şirket biçiminde kuruldu. Kamu sermayesiyle kurulmuş asırlık kurumlar bu şirkete devir yoluyla adeta hediye edildi. Zahmetsizce "portföy" sahibi olan Türkiye Varlık Fonu'nu Sayıştay denetleyemiyor. Ama Türkiye Varlık Fonu, Sayıştay'ın denetlediği birçok kurumun tabiri caizse "patronu" konumunda. Öte yandan TVF bünyesindeki alt fon olarak kurulmuş bazı şirketler de Sayıştay denetimine tabi değil.

Bu ucube yapı içinde TVF, eski alışkanlıkla kamu bankası dediğimiz Ziraat Bankası da dahil şu kuruluşların hisselerinin tamamına sahip:

- Ziraat Bankası, PTT (Posta ve Telgraf Teşkilatı), BOTAŞ (Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş) TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı), Eti Maden, İzmir Alsancak Limanı, Türksat Uydu Haberleşme Kablo, Çaykur, Türkiye Şeker Fabrikaları, Türkiye Katılım Sigorta

- TVF'nin portföyünde yani hisselerine sahip olduğu diğer kamusal nitelikli şirketlerin bazıları ile payları şöyle:

(TVF bünyesindeki bazı kuruluşlar ise Sayıştay denetimine tabi değil. )

Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan olan TVF'nin yönetimi, şu isimlerden oluşuyor:

TVF'nin 5 yıllık dolar bazlı tahvil ihracı için JPMorgan, Standard Chartered ve BBVA'yı yetkilendirdiğini birkaç gün önce Bloomberg HT duyurmuştu. AA'nın 7 Şubat tarihli haberine göre de Amerika dışındaki yatırımcılara sunulan Reg S yapısında olan 5 yıl vadeli işlemin başlangıç fiyatı yüzde 9,125 olarak belirlenmiş. 500 milyon dolarlık tahvil ihracına 14,5 kat talep gelmesi "yabancı yatırımcıların Türk ekonomisine olan güvenini pekiştirdi" diye yorumlanmış.

Buradan bir soruyu not düşelim: TVF'nin içinde Ziraat, Halk, PTT, Alsancak Limanı, BOTAŞ, TPAO olmasaydı yine aynı talep gelir miydi?

Financial Times'ın analizine göre TVF, Hafize Gaye Erkan'ın Merkez Bankası başkanlığından "affını istemesi' diye duyurulan görevden alınmasının ardından, yatırımcıların ülke varlıklarına olan ilgisini test etmek amacıyla tahvil anlaşmasına girişmiş. Gelen ilgiye bakılırsa da Merkez Bankası'ndaki değişikliğin yarattığı "küçük kaos" görmezden gelinmiş. TVF yetkilileri yorum yapmaktan kaçınmış.

Kendi sayfasına baktığınızda TVF'nin 4 temel ilke ve değer doğrultusunda hareket ettiği belirtiliyor:

- Ulusa Hizmet ve Değer Yaratma: TVF, Türkiye'nin geleceği için kurulmuştur. Tüm iş ve faaliyetlerinde ulusa hizmeti ve yaratacağı ek değeri gözetir. TVF, bu değerlerin olmadığı iş ve faaliyetlerde yer almaz.

- Hesap Verebilirlik ve Şeffaflık: TVF, tüm iş ve faaliyetlerinde hesap verebilir........

© T24


Get it on Google Play