Diğer

27 Aralık 2023

Ekonominin işleyişi için Kur'an'ı Kerim'i referans alan politik söylemin, yani "nas"ın Cumhurbaşkanı nezdinde hakim ve emredici kılındığı zamanların üzerinden çok geçmedi. Faizler için arttırım beklenirken art arda indirim kararlarının alındığı, rezervlerin sürekli azaldığı haberlerini okuduğumuz dönemler.

İşte tam o dönemlerde -ki, bir ay sonra iki yıl dolacak- Merkez Bankası, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile bir swap anlaşması imzaladığını duyurmuştu. "İkili Para Takası" anlaşması adıyla imzalanan metinde nominal büyüklük de karşılıklı olarak 18 milyon dirhem ve 64 milyar TL olarak açıklandı.

Bu tutar o günkü döviz kuruyla, yaklaşık 5 milyar dolara karşılık geliyordu. Anlaşma üç yıllıktı ve karşılıklı uzlaşıyla uzatılabilecekti. (Halen yürürlükte olan bir anlaşmadan söz ediyoruz.)

İki ülkenin Merkez Bankası başkanları açıklama yaparak iki ülke arasındaki ticaret ve yatırım alanındaki işbirliğini iradesini yansıttığını söyledi.

Bir ara 15 Temmuz darbe girişiminde sorumluluk da atfedilen BAE ile bu anlaşmanın nasıl imzalandığı merak edildi doğal olarak ama bir çok kişinin de bu ani yakınlaşmanın tamamen "duygusal" (!) sebeplerden kaynaklandığını bilecek kadar AKP iktidarın konusunda fikri vardı artık.

Bugün TBMM'de görüşülecek olan Türkiye ile BAE arasındaki Stratejik İşbirliği Çerçeve Anlaşması, o günlerde başka bir kimlik kazanan ilişkilerin bir sonucu.

Swap anlaşmalarının öncelikli amacı kur riskini belirli bir süre için bertaraf edilmesini mümkün kılmak. Her bankanın bilançosunda diğer ülke adına açılan hesaplarda korunuyor. Ülkeler bu anlaşmayla herhangi bir para kazanıp kaybetmediği söyleniyor. Ama iki sene önce ekonomisi alarm sinyali veren Türkiye için AKP kamuoyuna "rezerv varmış" gibi göstermeye yaradı.

Ancak piyasa aktörleri mış gibi yapıldığını bilip hesaplarını swapların düşüldüğü rezervler üzerine yaptığı için onları etkilemedi. AKP yine seçmenine oynadı.

Önceki yazımda kamuoyuna duyurduğum ve kapitülasyon benzeri bir anlaşma olarak tanımladığım Türkiye ile BAE arasındaki enerji alanına dair stratejik çerçeve anlaşması, işte böyle bir sürecin uzantısı. Kapalı kapılar ardında yapılan hesaplardan her zaman haberdar olamasak da bugün olduğu gibi bu tip ikili anlaşmaları bir kanunla uygun bulmak Anayasal zorunluluk olduğu için bir gün ortaya çıkıyor.

Söz konusu anlaşmanın BAE'ye hangi alanlarda büyük imtiyazlar verdiğini, önceki yazımda listeledim. Eklenmesi gereken bir düzenleme de şu ki, Türkiye BAE için listelenmiş enerji projelerini gerçekleştirebileceği sahaları önceden belirleyip ona tahsis edilecek.

Peki Türkiye'nin dört bir yanında yüzlerce dönüm anlamına gelecek bu sahalar BAE'ye ne zaman tahsis edilecek?

Meclis'te görüşülmeye başlanacak olan bu anlaşma kanunla uygun bulunup yürürlüğe girince. Yani ülkemiz topraklarının bir kısmı mart ayı sonuna kadar enerji projeleri yapsın diye BAE'ye tahsis edilecek. Bu "seç seç al" anlamına gelen ikram gibi bir düzenleme olduğunu söyleyebiliriz. Yanı sıra, Türkiye BAE'nin ona tahsis edilen Türk topraklarında yapacağı projeler için bir de ayrıca ulusal iletim hattını her an hazır tutacak. Bu da anlaşmaya bir madde olarak konulmuş durumda.

Türkiye'de bir enerji, havalimanı gibi altyapı projeleri gündeme geldiğinde, hayata geçirilmesinin ne kadar uzun bürokratik işlemler gerektirdiğini biliriz. Sadece Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu bile bir -iki yıldan önce hazırlanıp -yargı süreçleri de dahil edildiğinde- tamamlanamaz. Türkiye BAE'ye arazi tahsis ettikten sonra bunları yapması için de bürokratik kolaylık sağlama sözü veriyor.

Altın tepsi içinde binlerce megavatlık santral, yüzlerce dönüm arazi, milyarlarca dolarlık projenin BAE'ye sunulmasının tek nedeninin ,yazının başında söz ettiğim swap anlaşması olamayacağını düşünüyorum. Kamuoyunu ikna etmek üzere rezervleri dolu göstermeye yarayan swapların politik amacı, sınırlı bir süreyi kapsar.

Bu stratejik çerçeve anlaşmanın ardından başka "faydalar" olmalı.

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Sözlüklere baktığınızda, geniş anlamda kapitülasyonun “baş eğmek, teslim anlaşması yapmak” anlamlarını taşıdığını görüyorsunuz. Hem kapitülasyon benzeri imtiyazlar verip hem de minnettar olmak hakikaten tuhaf

Bu yıl 11 ayda 1.3 milyar TL olan bireysel başvuru tazminatı tutarı, 2022 yılının tamamında yaklaşık 280 milyon TL civarındaydı. Bir yıl içinde neredeyse 5 kat bir tazminat artışından bahsediyoruz

Bir tarikat, bir cemaat dernek kuruyorsa, çok laik olmaya karar verdiği için değil, faaliyetlerini daha kolay yayabilmek yasal zeminde muhatap alınabilmek için kurar

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Türkiye'den BAE'ye "seç seç al" ikramı - Çiğdem Toker
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye'den BAE'ye "seç seç al" ikramı

121 38
27.12.2023

Diğer

27 Aralık 2023

Ekonominin işleyişi için Kur'an'ı Kerim'i referans alan politik söylemin, yani "nas"ın Cumhurbaşkanı nezdinde hakim ve emredici kılındığı zamanların üzerinden çok geçmedi. Faizler için arttırım beklenirken art arda indirim kararlarının alındığı, rezervlerin sürekli azaldığı haberlerini okuduğumuz dönemler.

İşte tam o dönemlerde -ki, bir ay sonra iki yıl dolacak- Merkez Bankası, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile bir swap anlaşması imzaladığını duyurmuştu. "İkili Para Takası" anlaşması adıyla imzalanan metinde nominal büyüklük de karşılıklı olarak 18 milyon dirhem ve 64 milyar TL olarak açıklandı.

Bu tutar o günkü döviz kuruyla, yaklaşık 5 milyar dolara karşılık geliyordu. Anlaşma üç yıllıktı ve karşılıklı uzlaşıyla uzatılabilecekti. (Halen yürürlükte olan bir anlaşmadan söz ediyoruz.)

İki ülkenin Merkez Bankası başkanları açıklama yaparak iki ülke arasındaki ticaret ve yatırım alanındaki işbirliğini iradesini yansıttığını söyledi.

Bir ara 15 Temmuz darbe girişiminde sorumluluk da atfedilen BAE ile bu anlaşmanın nasıl imzalandığı merak edildi doğal olarak ama bir çok kişinin de bu ani yakınlaşmanın tamamen "duygusal" (!) sebeplerden kaynaklandığını bilecek kadar AKP iktidarın konusunda fikri vardı artık.

Bugün TBMM'de görüşülecek olan Türkiye ile BAE arasındaki Stratejik İşbirliği Çerçeve Anlaşması, o günlerde başka bir kimlik kazanan ilişkilerin bir sonucu.

Swap anlaşmalarının öncelikli amacı kur riskini belirli bir süre için bertaraf edilmesini mümkün kılmak. Her bankanın bilançosunda diğer ülke adına açılan hesaplarda korunuyor. Ülkeler bu anlaşmayla herhangi bir para kazanıp kaybetmediği söyleniyor. Ama iki sene önce ekonomisi alarm sinyali veren Türkiye için AKP kamuoyuna "rezerv varmış" gibi göstermeye yaradı.

Ancak piyasa aktörleri mış gibi yapıldığını bilip hesaplarını swapların düşüldüğü rezervler üzerine yaptığı için onları etkilemedi. AKP yine seçmenine oynadı.

Önceki yazımda kamuoyuna duyurduğum ve kapitülasyon benzeri bir anlaşma olarak tanımladığım Türkiye ile BAE arasındaki enerji alanına dair stratejik çerçeve anlaşması, işte böyle bir sürecin uzantısı. Kapalı kapılar ardında yapılan hesaplardan her zaman haberdar olamasak da bugün olduğu gibi bu tip ikili anlaşmaları bir kanunla uygun bulmak Anayasal zorunluluk olduğu için bir gün ortaya çıkıyor.

Söz konusu anlaşmanın BAE'ye hangi alanlarda büyük imtiyazlar verdiğini, önceki yazımda listeledim. Eklenmesi gereken bir düzenleme de şu ki, Türkiye BAE için listelenmiş enerji projelerini gerçekleştirebileceği sahaları önceden belirleyip ona tahsis edilecek.

Peki Türkiye'nin dört bir yanında yüzlerce dönüm anlamına gelecek bu sahalar BAE'ye ne zaman tahsis edilecek?

Meclis'te görüşülmeye başlanacak olan bu anlaşma kanunla uygun bulunup yürürlüğe girince. Yani ülkemiz topraklarının bir kısmı mart ayı sonuna kadar enerji........

© T24


Get it on Google Play