Diğer

12 Ocak 2024

Kamu ihalelerinin açık yapılması neden iyidir?

Sorunun cevabı, "açık" kavramıyla kastedileni anlatmaya çalışırsak, daha net ortaya çıkabilir. Çünkü "açıklık", kamu ihalesinde iki anlama geliyor:

Hem kamuoyuna açık, yani ilan edilerek, saydam biçimde yapılması. Hem de kamunun yaptığı ihaleye çok sayıda firmanın katılabileceği bir rekabet etme, yani katılıma açıklık.

İlk anlamıyla açıklık, kamu parası harcandığı için toplumun bu kaynaklar nasıl harcanıyor sorusuna (vatandaşın böyle bir sorduğunu varsayarak tabii…) cevap verir.

İkinci anlamdaki açıklık ise "adrese teslim" diye bilinen yolun önlenmesi, yani rekabetin oluşmasını sağlayarak, kamu kaynaklarının ihaleyi yapan makamların önceden belirlediği bir firmaya değil, yarışma sonucu en uygun teklifi verecek istekliye gitmesidir. İkinci anlamdaki açıklık, usulsüzlükleri azaltarak kamu kaynaklarında tasarruf sağlar.

Bazen bir ihale gerçekten, ideal olarak bilinen, açık usulle yapılır. Ama beklendiği gibi birden çok değil, tek bir firma teklif verir. Tek bir firmanın teklif verdiği kamu ihalesinin ne kadar rekabetçi olduğu ve bununla birlikte kamuya ne kadar tasarruf sağlama kapasitesi sağladığı tartışmalı bir konudur. Kamu ihalelerinde tartışılan diğer bir konu da, isteklinin verdiği teklifin, kamu idaresinin belirlediği "yaklaşık maliyetin" üzerinde olması olgusudur. Buna bazen savunma olarak bizim gibi enflasyonun yüksek olduğu ülkelerde girdi maliyetlerinin çok hızlı artışı gerekçe olarak gösterilir.

Ancak bir kamu ihalesi, hem açık yapılıp, hem tek firma katılıp hem de verilen teklifin yaklaşık maliyetin üzerinde olduğunda, "enflasyon" gerekçesinin ne kadar meşru olduğu iyice tartışmalı hale gelebilir.

Boğaziçi Üniversitesi'nin son dönemlerde yaptığı bazı ihaleler böyle. Söz gelimi Aralık 2022'de yapılan B.Ü Enerji Kalitesi ve Bina Enerji İzleme Sistemi kurulması ihalesi açık usulle yapılmış. Ama EKAP kayıtlarına baktığımızda, en düşük teklif de en yüksek teklif de aynı tutarda: 1 milyon 869 bin 500 TL.

Bu durumda ihaleye tek bir firmanın katıldığını düşünebiliriz. Aşağıda hazırladığım tabloda göreceğiniz gibi (ilk sırada) bu tutardaki teklifi veren Kontrolmatik Teknoloji adlı firmayla sözleşme imzalanmış.

Ama dönüp yaklaşık maliyete baktığınızda 1 milyon 622 bin 752 TL olduğunu görüyoruz. Yaklaşık maliyet, ihaleyi açan makamın, piyasa araştırması yaparak "Bu iş bu kadar çıkar" dediği tutar oluyor kabaca. Boğaziçi Üniversitesi bina enerji izleme sisteminin kurulması için böyle bir yaklaşık maliyet belirlemiş ama kendi belirlediği tutarın yaklaşık 247 bin TL üzerinde teklif veren firmayla sözleşmeyi imzalamış.

Benzer bir durum, "B.Ü. Kampüslerindeki Genel Mekanik Tadilat İşleri" için de geçerli. Boğaziçi Üniversitesi'nin, ihaleyi gerçekleştiren birimi, bu iş için yaklaşık maliyeti (EKAP kayıtlarına göre) 4 milyon 919 bin 389 TL olarak belirlemiş. Ancak 5 milyon 291 bin TL (en yüksek ve en düşük teklif!) teklif veren Aircon Mühendislik adlı şirketle sözleşmeyi (10 Ekim 2023) imzalamış. Aradaki fark, kamu aleyhine 371 bin 611 TL.

Aşağıda listelediğim Boğaziçi Üniversitesi'nce yapılmış 10 ihalenin bir kısmı açık usulle, bir kısmı da pazarlık usulüyle gerçekleştirildi. Ortak olan yönleri ise biri dışında en düşük ve en yüksek teklif tutarlarının aynı olması. EKAP verilerine göre yalnızca, son sıradaki stüdyo malzemeleri alımıyla ilgili olan ve PTT Bilgi Teknolojileri firmasının kazandığı ihalede, en yüksek ve en düşük teklifleri farklı. Onun dışındaki diğer sekiz ihalenin tamamında en yüksek ve en düşük tekliflerin aynı oluşu, bu ihalelerde tek firmanın yer aldığını düşündürüyor. Tek firma yasaya aykırı mı? Değil. Ama kamu kaynaklarının doğru kullanımı açısından rekabet ve tasarrufun sağlanıp sağlanmadığı konusunda net yanıtlar verilmesini gerektiriyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, mali disiplinde hedeflere ulaşmak için valilere büyük görev düştüğünün söylüyordu iki gün önce. Tasarruf konusunda büyük görev düşen kamu görevlileri, valilerle sınırlı olmamalı.

Rektörlüklerin harcamaları Şimşek'in kadrajına ne kadar giriyor?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Mobilya için dört ayda yapılan dört alımın toplam tutarı 600 bin TL'yi geçiyor

Anayasal düzene her düzeyde sahip çıkamadığımız her gün, ülkemizi daha büyük bir açmaza sürükleyecektir

"Enflasyon sadece bizde değil Batı’da da yüksek" diyebilmeniz için, Amerika’da, İngiltere’de, Almanya’da ve Euro bölgesinde satın alma gücünü, emekli maaşlarını, emeklinin hayat koşullarından da söz etmeniz gerekiyor.

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Tek firmaya, yaklaşık maliyetin üzerinde ihale vermek - Çiğdem Toker
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tek firmaya, yaklaşık maliyetin üzerinde ihale vermek

130 18
12.01.2024

Diğer

12 Ocak 2024

Kamu ihalelerinin açık yapılması neden iyidir?

Sorunun cevabı, "açık" kavramıyla kastedileni anlatmaya çalışırsak, daha net ortaya çıkabilir. Çünkü "açıklık", kamu ihalesinde iki anlama geliyor:

Hem kamuoyuna açık, yani ilan edilerek, saydam biçimde yapılması. Hem de kamunun yaptığı ihaleye çok sayıda firmanın katılabileceği bir rekabet etme, yani katılıma açıklık.

İlk anlamıyla açıklık, kamu parası harcandığı için toplumun bu kaynaklar nasıl harcanıyor sorusuna (vatandaşın böyle bir sorduğunu varsayarak tabii…) cevap verir.

İkinci anlamdaki açıklık ise "adrese teslim" diye bilinen yolun önlenmesi, yani rekabetin oluşmasını sağlayarak, kamu kaynaklarının ihaleyi yapan makamların önceden belirlediği bir firmaya değil, yarışma sonucu en uygun teklifi verecek istekliye gitmesidir. İkinci anlamdaki açıklık, usulsüzlükleri azaltarak kamu kaynaklarında tasarruf sağlar.

Bazen bir ihale gerçekten, ideal olarak bilinen, açık usulle yapılır. Ama beklendiği gibi birden çok değil, tek bir firma teklif verir. Tek bir firmanın teklif verdiği kamu ihalesinin ne kadar rekabetçi olduğu ve bununla birlikte kamuya ne kadar tasarruf sağlama kapasitesi sağladığı tartışmalı bir konudur. Kamu ihalelerinde tartışılan diğer bir konu da, isteklinin verdiği teklifin, kamu idaresinin belirlediği "yaklaşık maliyetin" üzerinde olması olgusudur. Buna bazen savunma olarak bizim gibi enflasyonun yüksek olduğu ülkelerde girdi maliyetlerinin çok hızlı artışı gerekçe olarak gösterilir.

Ancak bir kamu ihalesi, hem açık yapılıp, hem tek firma katılıp hem de verilen teklifin yaklaşık maliyetin üzerinde olduğunda, "enflasyon" gerekçesinin ne kadar meşru olduğu iyice tartışmalı hale gelebilir.

Boğaziçi Üniversitesi'nin son dönemlerde yaptığı bazı ihaleler böyle. Söz gelimi Aralık 2022'de yapılan B.Ü Enerji Kalitesi ve Bina Enerji İzleme Sistemi kurulması ihalesi açık usulle yapılmış. Ama EKAP kayıtlarına baktığımızda, en düşük teklif de en yüksek teklif de aynı tutarda: 1 milyon 869 bin 500 TL.

Bu durumda ihaleye tek bir firmanın katıldığını düşünebiliriz. Aşağıda hazırladığım tabloda göreceğiniz gibi (ilk sırada) bu tutardaki teklifi veren Kontrolmatik Teknoloji adlı firmayla sözleşme imzalanmış.

Ama dönüp yaklaşık maliyete baktığınızda 1 milyon 622 bin 752 TL olduğunu görüyoruz. Yaklaşık maliyet, ihaleyi açan makamın, piyasa araştırması yaparak "Bu iş bu kadar çıkar" dediği tutar oluyor kabaca. Boğaziçi Üniversitesi bina enerji izleme sisteminin kurulması için böyle bir yaklaşık maliyet belirlemiş ama kendi belirlediği tutarın yaklaşık 247 bin TL üzerinde teklif veren firmayla sözleşmeyi imzalamış.

Benzer bir durum, "B.Ü. Kampüslerindeki Genel Mekanik Tadilat İşleri" için de geçerli. Boğaziçi Üniversitesi'nin, ihaleyi gerçekleştiren birimi, bu iş için yaklaşık maliyeti (EKAP kayıtlarına göre) 4 milyon 919 bin 389 TL olarak belirlemiş. Ancak 5........

© T24


Get it on Google Play