Diğer

05 Nisan 2024

31 Mart'ta seçimi kaybetmiş bazı eski belediye başkanları cesur (!) adımlar atıyor.

Misal, Tuzla Belediyesi.

İktidar partisi AKP, -birçok yerde olduğu gibi- Tuzla'da da yenildi. Ama AKP'li eski Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, seçimden iki gün sonra (2 Nisan) 62 milyon TL'lik ihale verebiliyor. (İBB Başkanı İmamoğlu açıkladı.)

Bu kadar değil.

Tuzla'da oyların yüzde 50,92'sini alan CHP'li Eren Ali Bingöl'ün başkanlık mazbatası geciktirilirken, Resmi Gazete'de Tuzla Belediyesi'ne ait bir ihale ilanı yayımlandı.

4620 m2'lik bir taşınmaz satış ilanının onayını, herhalde henüz koltuğa oturmamış Bingöl verecek değil. Ama gördüğünüz gibi yayımında hiçbir sakınca görülmüyor.

Benzer bir durum, Manisa Büyükşehir Belediyesi'nde yaşanıyor. Yönetimi -iktidar ortağı- MHP'den CHP'ye geçen Manisa'nın yeni başkanı Ferdi Zeyrek, MHP'li önceki başkan Cengiz Ergün'ün 610 milyon TL'lik faturanın ödetilmesi için girişimde bulunduğunu açıkladı. (Politikyol)

Faturaların içeriklerinde "promosyon ürünleri, parke taşları gibi şeyler" olduğunu söyleyen Zeyrek, kendisinin neden acele edildiğini sorduğunu, faturalar doğruysa zaten kimseyi mağdur etmeyeceklerini söyledi.

Seçimi kaybeden iktidar partisi ile ortağına mensup eski başkanların, devir teslime beş kala yüzlerce milyonluk ödeme, ihale işlerini alel acele yapma girişimleri ne kadar çok şey anlatıyor!

Aralarında biri var ki özellikle dikkate değer: Rahatlık

Kaybeden başkanların ödeme ihale işlemlerinde gerekçe birden fazladır muhtemelen; yandaşa "diyet", şeffaflık dışı başka hesapların ödemesi..

Asıl dikkate değer olan, bu kadar "rahat" olabilmeleri…

Rahat derken, kafa açısından rahatlığı kastediyorum.

Evet "kalan" ödemeleri, ihaleleri devir teslime kadar yetiştirmeye telaşları apaçık ortada. Ama "Şu yaptığım devlet ciddiyeti, güvenilir bir kamu yönetimi açısından ne kadar doğru?" "Bir yaptırımla karşılaşır mıyım,?" "Kamu kaynakları açısından bir bir takip olur mu?" sorusunu hiç kendilerine sorma gereği duymuyorlar belli ki.

Gayet rahatlar.

Onların bu rahatlığı da bize çok şey anlatıyor. Özellikle de Sayıştay raporları açısından.

Bilen biliyor, ben ve birçok meslektaşım yıllardır ama yıllardır Sayıştay raporu yazıyoruz. Kamu idareleri, genel müdürlükler, bakanlıklar, başkanlıklar, kamu bankaları ve yerel yönetimleri denetleyen Sayıştay'ın her sene yayımladığı (bazılarını yayımlamaz) raporları.

Hepsinin özü, kamu kaynaklarının nasıl harcandığına dayalı.

Bugüne kadar, yüzlerce milyarlık usulsüzlüğe konu yüzlerce rapor yazıldı.

İçlerindeki "bulgu" sayısı ise onbinlerle ifade edilebilir…

Anayasa'ya göre Sayıştay, denetimi TBMM adına yapar. Yani o biziz. Halk… İsteyen millet de diyebilir...

Bu raporlar TBMM'de görüşülür. İçlerinden bazılarında çok ciddi yolsuzluklar yer alır.

Ama ne olur biliyor musunuz?

Hiç. Evet koca bir hiç…

Kimseye bir şey olmaz. O kadar ki, Sayıştay denetçisinin, yasaya usule aykırı bulduğu bazı işlemler, ihale yöntemleri, ödemeler; bırakın yapmaktan kaçınılması ertesi yıllarda defalarca tekrarlanır bile…

Sayıştay denetçisi "biz bunu geçen sene yazdık ama aynı yanlışı tekrarlamışsınız" diye bir daha yazar. Değişen bir şey olmaz.

Orada da benzer rahatlık vardır. Çünkü yanlış mali işler yapan imza atan kamu görevlisi (çok sınırlı istisnalar dışında) yargılanmaz, hesap vermez.

Hatta hesap vermek bir yana, devlette ihale yapan, onay ve karar verici makamlarda olan bu kişiler, kendileri görevdeyken teklif veren ihale alan şirketlerde sonra yüksek maaşlarla CEO olarak, yönetici olarak istihdam edilirler.

İşte bugün gördüğümüz eski başkanların ödeme ihale telaşlarındaki rahatlığın "bilgi"si temelini işte bu geçmiş manzaralarda bulur.

Gelelim bugüne.

İBB Başkanı İmamoğlu, Tuzla eski belediye başkanının -denetim açısından elbette- kendisini rahat hissetmemesini istedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, halktv'de İsmail Küçükkaya'nın programında belediyelere iç denetim mekanizması kuracaklarını açıkladı. CHP'nin yönettiği belediyeler için kurulacak bu iç denetim kurulunda, Sayıştay'dan emekli olmuş ya da Sayıştay'dan el çektirilmiş denetçiler yer alacak.

Bunlar kamu kaynaklarının korunması açısından önemli adımlar.

Türkiye'de yıllardır Sayıştay denetimleri hakkıyla yapılsa ve çok önemli raporlar ortaya konulsa da kamu kaynaklarının korunmasının sağlanamadığı bir siyasal atmosferdeyiz.

Bu atmosfer vatandaşın yoksullaşmasına yol açtığı gibi, toplumun bazı katmanlarında yolsuzluklara yönelik duyarlılığı da köreltti.

Kamu kaynaklarının korunmasında, CHP'li yerel yönetimlerden başlayacak etkin bir denetim seferberliği, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadelede yeni bir sayfa açabilir.

CHP'nin denetim sonuçlarını sık ve saydam bir şekilde kamuoyuna duyurmasıyla mümkün olabilecek bu uygulama, vatandaşta mutlaka karşılık bulacaktır.

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Yoksulluğa, türlü türlü yolsuzlukla sebep olanın, yoksulluğu tümüyle gidermek gibi bir derdi de olamaz

Bursa mitinginde Erdoğan emekli maaşlarını Temmuz ayında, yılın 6 ayındaki enflasyona göre tekrar "masaya yatıracaklarını" söylemiş. Yepyeni bir müjde gibi..

Seçim yaklaştıkça her gün bir bakanı İstanbul'un bir köşesinde AKP adayı Murat Kurum'a oy isterken görüyoruz

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Kaybedenlerin ihale/fatura telaşı - Çiğdem Toker
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kaybedenlerin ihale/fatura telaşı

114 1
05.04.2024

Diğer

05 Nisan 2024

31 Mart'ta seçimi kaybetmiş bazı eski belediye başkanları cesur (!) adımlar atıyor.

Misal, Tuzla Belediyesi.

İktidar partisi AKP, -birçok yerde olduğu gibi- Tuzla'da da yenildi. Ama AKP'li eski Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, seçimden iki gün sonra (2 Nisan) 62 milyon TL'lik ihale verebiliyor. (İBB Başkanı İmamoğlu açıkladı.)

Bu kadar değil.

Tuzla'da oyların yüzde 50,92'sini alan CHP'li Eren Ali Bingöl'ün başkanlık mazbatası geciktirilirken, Resmi Gazete'de Tuzla Belediyesi'ne ait bir ihale ilanı yayımlandı.

4620 m2'lik bir taşınmaz satış ilanının onayını, herhalde henüz koltuğa oturmamış Bingöl verecek değil. Ama gördüğünüz gibi yayımında hiçbir sakınca görülmüyor.

Benzer bir durum, Manisa Büyükşehir Belediyesi'nde yaşanıyor. Yönetimi -iktidar ortağı- MHP'den CHP'ye geçen Manisa'nın yeni başkanı Ferdi Zeyrek, MHP'li önceki başkan Cengiz Ergün'ün 610 milyon TL'lik faturanın ödetilmesi için girişimde bulunduğunu açıkladı. (Politikyol)

Faturaların içeriklerinde "promosyon ürünleri, parke taşları gibi şeyler" olduğunu söyleyen Zeyrek, kendisinin neden acele edildiğini sorduğunu, faturalar doğruysa zaten kimseyi mağdur etmeyeceklerini söyledi.

Seçimi kaybeden iktidar partisi ile ortağına mensup eski başkanların, devir teslime beş kala yüzlerce milyonluk ödeme, ihale işlerini alel acele yapma girişimleri ne kadar çok şey anlatıyor!

Aralarında biri var ki özellikle dikkate değer: Rahatlık

Kaybeden başkanların ödeme ihale işlemlerinde gerekçe birden fazladır muhtemelen; yandaşa "diyet", şeffaflık dışı başka hesapların ödemesi..

Asıl dikkate değer olan, bu kadar "rahat" olabilmeleri…

Rahat derken, kafa açısından rahatlığı kastediyorum.

Evet "kalan" ödemeleri, ihaleleri devir teslime kadar yetiştirmeye telaşları apaçık ortada. Ama "Şu yaptığım devlet ciddiyeti, güvenilir bir kamu yönetimi açısından ne kadar doğru?" "Bir yaptırımla karşılaşır mıyım,?" "Kamu kaynakları açısından bir bir takip olur mu?" sorusunu hiç kendilerine sorma gereği duymuyorlar belli ki.

Gayet rahatlar.

Onların bu rahatlığı da bize çok şey anlatıyor. Özellikle de Sayıştay raporları açısından.

Bilen biliyor, ben ve birçok meslektaşım yıllardır ama yıllardır Sayıştay raporu yazıyoruz. Kamu idareleri, genel müdürlükler, bakanlıklar, başkanlıklar, kamu bankaları ve yerel yönetimleri denetleyen Sayıştay'ın her sene yayımladığı (bazılarını yayımlamaz) raporları.

Hepsinin özü, kamu kaynaklarının nasıl harcandığına dayalı.

Bugüne kadar, yüzlerce milyarlık usulsüzlüğe konu yüzlerce rapor yazıldı.

İçlerindeki "bulgu" sayısı ise onbinlerle ifade edilebilir…

Anayasa'ya göre Sayıştay, denetimi TBMM adına yapar. Yani o biziz. Halk… İsteyen millet de diyebilir...

Bu raporlar TBMM'de görüşülür. İçlerinden bazılarında çok ciddi yolsuzluklar yer alır.

Ama ne olur biliyor musunuz?

Hiç. Evet koca bir hiç…

Kimseye bir şey olmaz. O kadar ki, Sayıştay denetçisinin, yasaya usule aykırı bulduğu bazı işlemler, ihale yöntemleri, ödemeler; bırakın yapmaktan kaçınılması ertesi yıllarda defalarca tekrarlanır........

© T24


Get it on Google Play