Diğer

10 Kasım 2023

Anayasa kuralları herkes için bağlayıcıdır. Eğer üzerinde yaşanan bir ülke ve kurumları, kurallarıyla işleyen bir devlet varsa; birilerinin Anayasa'ya uymaması, sırf onlar egemen diye Anayasa kuralını bağlayıcı olmaktan çıkarmaz. (Burası, hukukun yazılı olmayan kısmıdır.)

Anayasa'ya uygunluk denetimini Anayasa Mahkemesi (AYM) yapar. Denetim yaparken, Anayasa'yı yorumlamak, AYM'nin görev tanımının gereğidir. Kendisine yapılmış başvuruda ihlal, aykırılık olup olmadığını, yorumlara göre saptar. Yorum dediğimiz hadise; mantığıyla, ilkesiyle, yöntemleriyle derya deniz bir konudur. Bazen ipe götürüp bazen ipten alacak kadar derya deniz… Bu nedenle, yani tarihselliği ve ağırlığı dolayısıyla hukuk fakültelerinde dersi okutulur

Biz kendi halindeki vatandaşlar, bu yorumlarla şekillenen kararlardan bazen hoşlanmayabiliriz. Hatta gazeteci vatandaşlar olarak da -henüz çok taze- "sansür" maddesi iptalini reddinde olduğu gibi Anayasa'ya, hukuka aykırı da buluruz. Bu kararın, gazeteciliği ve gazetecileri iktidar gücü karşısında daha da savunmasız bırakacağını düşünebiliriz.

Fakat biliriz ki sonuç ne yönde olursa olsun görev ve yetkisi gereği Anayasa'yı yorumlayan ihlalleri buna göre saptayan Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları kesindir. Kesin!

Bir yüksek yargı organı olan Yargıtay'ın, en yüksek yargı organı olan AYM'nin kararlarına uymayacağını açıklaması, AYM kararını alanlar hakkında suç duyurusunda bulunması eşi benzeri görülmemiş, bambaşka bir boyuttur.

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir boyut. Ne söyleseniz, hangi kavramı kullanıp hangi cümleyi kursanız, hangi anlatıya koyulsanız eksik kalacağını, daha söze başlarken bildiğiniz kadar kifayetsiz bir boyut.

Ama belki de tam bu nedenle; hukuk eğitimi aldığı halde böyle bir karara imza atıp, suç duyurusunda bulunabilenlerin cüreti kadar, en az onlarınki kadar bir cürete sahip olmayı gerektiren bir boyut.

AYM kararlarını beğenmemek, bize sadece eleştiri hakkı verir. O kadar.

AYM'nin hak ihlali kararına rağmen, Yargıtay'ın seçilmiş milletvekiline ilişkin hak ihlali kararını uygulanmaması, kararı veren yüksek yargıçlar hakkında suç duyurusunda bulunulması, aynı anda hem AYM'ye, hem yasama organı TBMM'ye hem Hatay Milletvekili Can Atalay'ı seçen seçmenlere had bildirmek değilse nedir?

Hukuk fakültesi mezunu olmak şöyle dursun, doğru düzgün üniversite eğitimi almamış insanların, atanmış ünvanlarını kullanarak "Türk milleti adına" gibi iri iri laflarla hukuk fetvası verme hakkını kendinde görmesi nasıl bir cürettir?

AYM'yi de gazeteciliği de eğmeyi amaçlayan rüzgarların aynı iklime ait olduğunu bilirken, hukuku savunma cüretinde buluşmalıyız.

En meşru, en Anayasal sınırlar içindeki kelimelerimiz, hürriyeti bağlayıcı cezalar terazisinde tartılsa da savunmalıyız hukuku.

Külliyat bilmek gerekmiyor emin olun: "Ben vatandaş olarak hukukun başlangıç ilkelerini istiyorum" demek yeterli.

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Kabul edilse, asansör arızalarının belki daha çabuk onarımını, gençlerin lokantaya daha rahat gitmesini sağlayacak yurt yemekhanesinde böceklerin gezmemesine yardımcı olacak önergeler üç saniye içinde reddedildi

Bu hukuksuzluk cevap beklerken, biz de kimbilir kaçıncı kez hukuk dışı durumlara ve kararlara hukuksal yanıtlar aramanın bunaltıcılığını hissediyoruz. Ama bu bunaltı, Tolga Şardan’ın ödediği bedelin yanında keyfekederdir elbette

Milyonlarca insanın açlık yoksulluk sınırında yaşar hale gelmesinin, gençlerin gelecek umudunu yitirmesinin sebeplerini, iktidarın hangi tercihleriyle bu hale gelindiğinin görülmesi, anlatılması, yaygınlaştırılması gerekiyor

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Hak ihlali, Anayasa yargısı ve gazetecilik - Çiğdem Toker
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hak ihlali, Anayasa yargısı ve gazetecilik

110 12
10.11.2023

Diğer

10 Kasım 2023

Anayasa kuralları herkes için bağlayıcıdır. Eğer üzerinde yaşanan bir ülke ve kurumları, kurallarıyla işleyen bir devlet varsa; birilerinin Anayasa'ya uymaması, sırf onlar egemen diye Anayasa kuralını bağlayıcı olmaktan çıkarmaz. (Burası, hukukun yazılı olmayan kısmıdır.)

Anayasa'ya uygunluk denetimini Anayasa Mahkemesi (AYM) yapar. Denetim yaparken, Anayasa'yı yorumlamak, AYM'nin görev tanımının gereğidir. Kendisine yapılmış başvuruda ihlal, aykırılık olup olmadığını, yorumlara göre saptar. Yorum dediğimiz hadise; mantığıyla, ilkesiyle, yöntemleriyle derya deniz bir konudur. Bazen ipe götürüp bazen ipten alacak kadar derya deniz… Bu nedenle, yani tarihselliği ve ağırlığı dolayısıyla hukuk fakültelerinde dersi okutulur

Biz kendi halindeki vatandaşlar, bu yorumlarla şekillenen kararlardan bazen hoşlanmayabiliriz. Hatta gazeteci vatandaşlar olarak da -henüz çok taze- "sansür" maddesi iptalini reddinde olduğu gibi Anayasa'ya, hukuka aykırı da buluruz. Bu kararın, gazeteciliği ve gazetecileri iktidar gücü karşısında daha da savunmasız bırakacağını düşünebiliriz.

Fakat biliriz ki sonuç ne yönde olursa olsun görev ve yetkisi gereği Anayasa'yı yorumlayan ihlalleri buna göre saptayan Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları kesindir. Kesin!

Bir yüksek yargı organı olan Yargıtay'ın, en yüksek yargı organı olan AYM'nin kararlarına uymayacağını açıklaması, AYM kararını alanlar hakkında suç duyurusunda bulunması eşi benzeri görülmemiş, bambaşka bir boyuttur.

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir boyut. Ne söyleseniz, hangi kavramı kullanıp hangi cümleyi kursanız, hangi anlatıya koyulsanız eksik kalacağını, daha söze başlarken bildiğiniz kadar kifayetsiz bir boyut.

Ama belki de tam bu nedenle; hukuk eğitimi aldığı halde böyle bir karara imza atıp, suç duyurusunda bulunabilenlerin cüreti kadar, en az onlarınki kadar bir cürete sahip olmayı gerektiren bir boyut.

AYM kararlarını beğenmemek, bize sadece eleştiri hakkı verir. O kadar.

AYM'nin hak ihlali kararına rağmen, Yargıtay'ın seçilmiş milletvekiline ilişkin hak ihlali kararını uygulanmaması, kararı veren yüksek yargıçlar hakkında suç duyurusunda bulunulması, aynı anda hem AYM'ye, hem yasama organı TBMM'ye hem Hatay Milletvekili Can Atalay'ı seçen seçmenlere had bildirmek değilse nedir?

Hukuk fakültesi mezunu olmak şöyle dursun, doğru düzgün üniversite eğitimi almamış insanların, atanmış ünvanlarını kullanarak "Türk milleti adına" gibi iri iri laflarla hukuk fetvası verme hakkını kendinde görmesi nasıl bir cürettir?

AYM'yi de gazeteciliği de eğmeyi amaçlayan........

© T24


Get it on Google Play