Diğer

06 Aralık 2023

Türkiye 2021 yılından bu yana "gri liste"de. "Gri liste" kavramını ilk kez okuyanlar, işitenler için kısa anımsatma: OECD çatısı altındaki kara para ile mücadele grubunun kısa adı olan FATF'in belirlediği bir liste bu. Anlamı ise ilgili ülkenin kara paranın aklanması, suç gelirlerinin elde edilmesi ve sisteme sokulmasına karşı politikalarda etkin olmadığı yeterince mücadele etmediği.

Daha teknik bir söyleyişle, FATF'in dünyadaki gelişmelere uygun olarak sık sık güncellediği standartlara ve ölçütlere uygun bir gelişme göstermediği anlamına geliyor. Bu standartlara göre yapılan değerlendirmede, ilgili ülkenin ne kadar uyumlu olduğu yönünde karne notları veriliyor.

Türkiye'nin gri listede kalmasına yol açan sebep sayısı birden fazla idi. Hazine ve Maliye Bakanlığı'na Mehmet Şimşek'in atanmasının ardından, yapılan düzenlemeler ile gerekçe sayısı bire indirildi. O da sanal varlıklar, daha doğrusu kripto paraları da içine alan sanal varlıkların kara para aklamada kullanılmamasını sağlayacak ayrıntılı düzenlemeleri kapsıyor.

Bir ülkenin gri listede olmasının en önemli sonuçlarından biri de o ülkenin yatırım yapılabilirlik açısından alt sıralara düşmesi oluyor.

Bu raporlamayı yapan FATF, geçen ay çok önemli bir çalışma daha hazırladı. Bünyesi altında olduğu OECD ile ortak bir program şeklinde hazırlanan bu rapor geçtiğimiz günlerde yayımlandı.

Türkiye'yi de özellikle son vakalar dikkate alındığında yakından ilgilendiren daha doğrusu ilgilendirmesi gereken bu raporun başlığı:

"Yatırım Yoluyla Vatandaşlığın ve İkametin Kötüye Kullanımı"

(Misuse of Citizenship and Residency by Investment Programmes)

Bu ortak raporun; bir ülkenin yatırım çekmek amacıyla yabancı uyruklu kişilere vatandaşlık vermesinin, emlak alımını, ikameti kolaylaştırmasının ve emlak alımı yoluyla da vatandaşlık sağlamasının yol açtığı yolsuzluk, rüşvet, karapara gibi mali suçları arttırması üzerine hazırlandığını belirtelim. Raporda "yatırım göçü" programlarının popülaritesi arttıkça, yasadışı aktörlerin bunları kendi çıkarlarına kullanımının yaygınlaştığı tespiti yer alıyor.

Özellikle yatırım amaçlı vatandaşlığın çok süratli verilmesinin illegal aktörler için çok çekici olduğu vurgulanıyor.

Raporun girişinde amaçlar şöyle sıralanıyor:

- Vatandaşlık ve emlak yoluyla yatırım sağlamadan kaynaklanan mali suç tehditlerinin

- Yasadışı aktörlerin istismar ettiği bu programlardaki güvenlik açıklarının anlaşılması

- Vatandaşlık ve emlak yoluyla yatırım davet eden bu programlarda biriken "risk stokunu" azaltmak

- Riskleri azaltmak için de yeni araçlar belirlemek

Ülkelerin doğrudan yabancı yatırımı çekmek üzere, program hazırlayıp sunmalarının "finansman kaynağı" haline geldiğinin altı çiziliyor. Yani yabancı sermaye çekmenin yanı sıra, belki ondan da önemli olarak, bütçe geliri olarak dikkate alındığı vurgulanıyor.

Çarpıcı bir örnek: Rapora göre, vatandaşlık veren pasaport satışlarının 2016 yılında Dominik Cumhuriyeti'nin Milli Gelir'inin üçte birini oluşturmuş.

Vatandaşlık ve İkametin Yatırım Yoluyla Kötüye Kullanımı raporuna katkı veren ülkeler arasında Türkiye'nin de yer aldığını belirtelim. Raporda, söz konusu yatırım programlarında koruma önlemleri bulunmadığı için kötüye kullanımın arttığı ve kara para aklama ve yolsuzluk olaylarının, asıl amacı baltaladığı, ülkelerin de itibarını kırdığı tespitine yer veriliyor.

Konuyu daha iyi aktarmak amacıyla bazı ülkelerde meydana gelen vakalardan da örnekler sunuluyor raporda. Türkiye ile ilgili örnek şöyle:

"Yatırım Yoluyla Vatandaşlık Başvurularının İşlenmesinde Yurt İçi Koordinasyon"

"Bay A, 2023 yılında bir finans kuruluşuna başvurarak, 2017 yılından bu yana aktif olmayan hesabını kullanmak istedi. Amacını gayrimenkul satın almak olarak bildirdi. Türkiye'ye turistik amaçla geldiğini açıkladı.

Finans kurumu Bay A ile işlem başlattıktan sonra durumu MASAK'a Şüpheli İşlem Bildirimi olarak bildirdi. Mali analiz ve açık kaynak araştırması sonucunda Bay A, başka bir yargı bölgesinde öncül suçlara ve kara para aklamaya karışmıştı.

Bunun üzerine MASAK'ın hazırladığı rapor Cumhurbaşkanlığına iletildi. Bay A'nın engellenmesi için Göç İdaresi ve Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nın ulusal düzeyde önleyici tedbirler, ulusal düzeyde analiz ve işbirliği ile bu programa başvurması engellendi."

İyi biten bu hikâyenin, vaka olarak FATF raporunda yer alması iyi de... Daha ümitli olabilmemiz için aynı koordinasyon ve işbirliğinin neden uyuşturucu baronları için gösterilemediğinin de cevabı verilse keşke.

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Şimşek'in "kurala dayalı politikalar" tanımıyla yalnızca makro finansal istikrar, faiz arttırım adımları gibi başlıkları anlatması ve çerçevelemesi, işin kolayına kaçmaktan başka bir şey değil

Deprem harcamaları kaleminde 2023 yılı bütçesinde 762 milyar TL, 2024 yılı bütçesinde de 1 trilyon 28 trilyon TL kaynak ayrıldı. Cevdet Yılmaz, bu yılki deprem harcamalarının milli gelirinin yüzde 3'ü civarında olduğunu, seneye bu oranın yüzde 2,5 olduğunu kaydetti. Bütçe açığı eleştirileri yapılırken, deprem harcamalarının dikkate alınmasını istedi

Her sene onlarca milyar liralık ihale yapan, müteahhitlik şirketlerine milyarlarca lira ödeyen bir bakanlığın, Kamu Mali Kontrol ve Yönetim Kanunu’nda yer alan saydamlık ve hesap verme düzenlemelerine göre alması gereken bütçe tutumuyla pek uyumlu değildi doğrusu

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Bir yolsuzluk aracı olarak vatandaşlık ve ikamet - Çiğdem Toker
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir yolsuzluk aracı olarak vatandaşlık ve ikamet

151 20
06.12.2023

Diğer

06 Aralık 2023

Türkiye 2021 yılından bu yana "gri liste"de. "Gri liste" kavramını ilk kez okuyanlar, işitenler için kısa anımsatma: OECD çatısı altındaki kara para ile mücadele grubunun kısa adı olan FATF'in belirlediği bir liste bu. Anlamı ise ilgili ülkenin kara paranın aklanması, suç gelirlerinin elde edilmesi ve sisteme sokulmasına karşı politikalarda etkin olmadığı yeterince mücadele etmediği.

Daha teknik bir söyleyişle, FATF'in dünyadaki gelişmelere uygun olarak sık sık güncellediği standartlara ve ölçütlere uygun bir gelişme göstermediği anlamına geliyor. Bu standartlara göre yapılan değerlendirmede, ilgili ülkenin ne kadar uyumlu olduğu yönünde karne notları veriliyor.

Türkiye'nin gri listede kalmasına yol açan sebep sayısı birden fazla idi. Hazine ve Maliye Bakanlığı'na Mehmet Şimşek'in atanmasının ardından, yapılan düzenlemeler ile gerekçe sayısı bire indirildi. O da sanal varlıklar, daha doğrusu kripto paraları da içine alan sanal varlıkların kara para aklamada kullanılmamasını sağlayacak ayrıntılı düzenlemeleri kapsıyor.

Bir ülkenin gri listede olmasının en önemli sonuçlarından biri de o ülkenin yatırım yapılabilirlik açısından alt sıralara düşmesi oluyor.

Bu raporlamayı yapan FATF, geçen ay çok önemli bir çalışma daha hazırladı. Bünyesi altında olduğu OECD ile ortak bir program şeklinde hazırlanan bu rapor geçtiğimiz günlerde yayımlandı.

Türkiye'yi de özellikle son vakalar dikkate alındığında yakından ilgilendiren daha doğrusu ilgilendirmesi gereken bu raporun başlığı:

"Yatırım Yoluyla Vatandaşlığın ve İkametin Kötüye Kullanımı"

(Misuse of Citizenship and Residency by Investment Programmes)

Bu ortak raporun; bir ülkenin yatırım çekmek amacıyla yabancı uyruklu kişilere vatandaşlık vermesinin, emlak alımını, ikameti kolaylaştırmasının ve emlak alımı yoluyla da vatandaşlık sağlamasının yol açtığı yolsuzluk, rüşvet, karapara gibi mali suçları arttırması üzerine hazırlandığını belirtelim. Raporda "yatırım göçü" programlarının popülaritesi arttıkça, yasadışı aktörlerin bunları kendi çıkarlarına kullanımının yaygınlaştığı tespiti yer alıyor.

Özellikle yatırım amaçlı vatandaşlığın çok süratli verilmesinin illegal aktörler için çok çekici olduğu vurgulanıyor.

Raporun girişinde amaçlar şöyle sıralanıyor:

- Vatandaşlık ve emlak yoluyla yatırım sağlamadan kaynaklanan mali suç tehditlerinin

- Yasadışı aktörlerin istismar ettiği bu programlardaki güvenlik açıklarının anlaşılması

- Vatandaşlık ve emlak yoluyla yatırım davet eden bu programlarda biriken "risk stokunu" azaltmak

- Riskleri azaltmak için de yeni araçlar belirlemek

Ülkelerin doğrudan yabancı yatırımı çekmek üzere, program hazırlayıp sunmalarının "finansman kaynağı" haline geldiğinin altı çiziliyor. Yani yabancı sermaye çekmenin yanı sıra, belki ondan da önemli olarak, bütçe geliri olarak dikkate alındığı vurgulanıyor.

Çarpıcı bir örnek: Rapora göre, vatandaşlık veren pasaport satışlarının 2016 yılında Dominik Cumhuriyeti'nin Milli Gelir'inin üçte birini oluşturmuş.

Vatandaşlık ve İkametin Yatırım Yoluyla Kötüye Kullanımı raporuna katkı veren ülkeler arasında Türkiye'nin........

© T24


Get it on Google Play