Diğer

03 Ocak 2024

Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyonu "en büyük baş ağrımız" diye nitelemiş. Daha doğrusu "en büyük baş ağrımız, hayat pahalılığının tetiklediği enflasyondur" ifadesini kullanmış.

Ama dış ticaret verileri toplantısında bunu söylerken, ülkeyi tam 22 yıldır yöneten bir siyasetçi olarak, sorumluluk almamak için olsa gerek, cümleye, "Dünyadaki diğer ekonomiler gibi" diye başlamış.

Yanlış faiz politikasıyla, ekonomi bürokrasisine Kur'an'ı Kerim'i referans gösterdiği "nas" inadıyla yükselen enflasyonu uzaydan gelmiş bir olgu gibi anlatmayı sürdürmüş. Tıpkı yardımcıları ve bakanlarının sık sık yaptığı gibi.

Mesela bütçe görüşmeleri sırasında, ekonomiyle ilgilenen iki isim, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de böyle yapmıştı.

Enflasyon deyince hemen "Zaten Avrupa'da Amerika'da da yüksek. Jeopolitik koşullar" ezberini vaaz edip durmuşlardı. Aksi takdirde mücadele etmek zorunda bırakıldıkları enflasyona Erdoğan'ın yol açtığını kabul etmek durumunda kalırlardı ki bunun da imkansız olduğunu biliyoruz. Tam da bu nedenle, kürsü önlerinde, törenlerde, açılışlarda steril bir biçimde kaleme alınmış metinler üzerinden, sorumluluğu üstlerinden tamamen atarak durumu idare etmeye çalışıyorlar.

Cumhurbaşkanı, Batı'daki enflasyondan adeta teselli bulan halini şu cümlelerle açıyor:

"Avrupası'ndan Amerikası'na zirveye çıkan enflasyon oranları alınan önlemlere rağmen yüksek seyretmeye devam ediyor. Enflasyonu tekrar tek haneli rakamlara indirmeyi hedefliyoruz. Hayat pahalılığına karşı mücadelemizi bir tarafta denetimlerin, diğer tarafta tedbir ve düzenlemelerin olduğu çift kulvarlı bir şekilde yürütüyoruz."

Oysa Cumhurbaşkanı yatırım yapan kuruluşlarına, ihalelerde daha dikkatli olmalarını, bütçe kaynaklarını gözetmelerini, anlaşmalı ihale yapmamaları talimatını verse, çok daha hızlı sonuç alır. (Neyse bunu en az benim kadar kendisi de iyi biliyordur.)

Batı'daki enflasyon gelişmelerinden teselli devşirildiğini görünce, kasım ayı verilerine göz attım. Almanya'da yüzde 3,2, İngiltere'de 3,9, Euro Bölgesi'nde 2,4, ABD'de ise 3,1 olarak açıklanmış enflasyon. Türkiye'deki enflasyonun da kasım ayında 3,28 olarak açıklandığını göz önüne alırsanız, enflasyon konusundaki Batı dayanağının temelsiz olmadığı anlaşılır.

Fakat "Enflasyon sadece bizde değil, Batı'da da yüksek" diyebilmeniz için, Amerika'da, İngiltere'de, Almanya'da ve Euro bölgesinde satın alma gücünü, emekli maaşlarını, emeklinin hayat koşullarından da söz etmeniz gerekiyor. Euro bölgesinde temel gıda ürünlerinin fiyatlarının ne olduğunu, asgari ücretlinin bunlardan kaçar tane alabildiğini de. Emeklisini aç bırakan bir ülke olduğunuzu ihracatçılara ödül töreninde saklamak zor olmasa gerek. İhracat sonuçlarına dair "gurur tablosu" ise geçen yıla göre yüzde 0,6 artış.tan ibaret. 255 milyar 890 milyon dolara ulaşıp Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmıştır diye övünüyor Cumhurbaşkanı ama aynı sene Türkiye, Avrupa'da enflasyonu en yüksek ülkeler arasında başa yerleşti. BAE'den Suudi Arabistan'dan Katar'dan rezervleri dolu göstermek için para istedi, hesap açtırdı. Karşılığında Türkiye'deki enerji kurulu güç kapasitesinin yüzde 23'üne karşılık gelen bir kapasiteyi BAE'ye devretmek için kapitülasyon benzeri anlaşma imzaladı.

Yukarıda verdiği yüzde 23 oran, TMMOB verisi. TMMOB Maden Mühendiseleri Odası dün yaptığı açıklamada, bizim size ve tüm kamuoyuna iki ayrı yazıyla duyurduğumuz BAE ile anlaşmanın TBMM tarafından imzalanmaması çağrısında bulundu. Toplam 24 bin 500 megavat kurulu gücün BAE şirketlerine sunulmasının ilerleyen süreçlerde geri dönülmez sorunlara yol açacağı uyarısını yaptı.

Ekonomisi rekorlar kıran bir ülkede, enerji kapasitesinin dörtte birini başka bir ülkeye ikram etmezsiniz. Ederseniz asıl baş ağrılarını o zaman yaşarsınız.

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Çalışan emekliye yakında ödenecek 5 bin TL ile, bu duyuru ilk yapıldığı zamanki 5 bin TL, aynı 5 bin TL değil değerli okurlar

Ülkemiz topraklarının bir kısmı mart ayı sonuna kadar enerji projeleri yapsın diye BAE'ye tahsis edilecek

Sözlüklere baktığınızda, geniş anlamda kapitülasyonun “baş eğmek, teslim anlaşması yapmak” anlamlarını taşıdığını görüyorsunuz. Hem kapitülasyon benzeri imtiyazlar verip hem de minnettar olmak hakikaten tuhaf

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - "En büyük baş ağrımız" - Çiğdem Toker
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

"En büyük baş ağrımız"

81 1
03.01.2024

Diğer

03 Ocak 2024

Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyonu "en büyük baş ağrımız" diye nitelemiş. Daha doğrusu "en büyük baş ağrımız, hayat pahalılığının tetiklediği enflasyondur" ifadesini kullanmış.

Ama dış ticaret verileri toplantısında bunu söylerken, ülkeyi tam 22 yıldır yöneten bir siyasetçi olarak, sorumluluk almamak için olsa gerek, cümleye, "Dünyadaki diğer ekonomiler gibi" diye başlamış.

Yanlış faiz politikasıyla, ekonomi bürokrasisine Kur'an'ı Kerim'i referans gösterdiği "nas" inadıyla yükselen enflasyonu uzaydan gelmiş bir olgu gibi anlatmayı sürdürmüş. Tıpkı yardımcıları ve bakanlarının sık sık yaptığı gibi.

Mesela bütçe görüşmeleri sırasında, ekonomiyle ilgilenen iki isim, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de böyle yapmıştı.

Enflasyon deyince hemen "Zaten Avrupa'da Amerika'da da yüksek. Jeopolitik koşullar" ezberini vaaz edip durmuşlardı. Aksi takdirde mücadele etmek zorunda bırakıldıkları enflasyona Erdoğan'ın yol açtığını kabul etmek durumunda kalırlardı ki bunun da imkansız olduğunu biliyoruz. Tam da bu nedenle, kürsü önlerinde, törenlerde, açılışlarda steril bir biçimde kaleme alınmış metinler üzerinden, sorumluluğu üstlerinden tamamen atarak durumu idare etmeye çalışıyorlar.

Cumhurbaşkanı, Batı'daki enflasyondan adeta teselli bulan halini şu cümlelerle açıyor:

"Avrupası'ndan Amerikası'na zirveye çıkan enflasyon oranları alınan önlemlere rağmen yüksek seyretmeye devam ediyor. Enflasyonu tekrar tek haneli rakamlara indirmeyi hedefliyoruz. Hayat pahalılığına karşı mücadelemizi bir tarafta denetimlerin, diğer tarafta tedbir ve düzenlemelerin olduğu çift kulvarlı bir şekilde yürütüyoruz."

Oysa Cumhurbaşkanı yatırım yapan kuruluşlarına, ihalelerde daha dikkatli olmalarını, bütçe kaynaklarını gözetmelerini, anlaşmalı ihale yapmamaları talimatını verse, çok daha hızlı sonuç alır. (Neyse bunu en az benim kadar kendisi de iyi biliyordur.)

Batı'daki enflasyon gelişmelerinden teselli devşirildiğini görünce, kasım ayı verilerine göz attım. Almanya'da yüzde 3,2, İngiltere'de 3,9, Euro Bölgesi'nde 2,4, ABD'de ise 3,1 olarak açıklanmış enflasyon. Türkiye'deki enflasyonun da kasım ayında 3,28 olarak açıklandığını göz önüne alırsanız, enflasyon konusundaki Batı dayanağının temelsiz olmadığı anlaşılır.

Fakat "Enflasyon sadece bizde değil, Batı'da da yüksek" diyebilmeniz için, Amerika'da, İngiltere'de, Almanya'da ve Euro bölgesinde satın alma gücünü, emekli maaşlarını, emeklinin hayat koşullarından da söz etmeniz gerekiyor. Euro bölgesinde temel gıda ürünlerinin fiyatlarının ne olduğunu, asgari ücretlinin bunlardan kaçar tane alabildiğini de. Emeklisini aç bırakan bir ülke olduğunuzu ihracatçılara ödül töreninde saklamak zor olmasa gerek. İhracat sonuçlarına dair "gurur........

© T24


Get it on Google Play