Her yerel seçim sonrasında aynı manzara... Eskiler yenilere ya tamtakır kasa ya da birkaçı hariç bankada kazara unutulmuş bir avuç bozuk para devrediyor. Dr. Recep Sanal, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele konusunda uzman bir isim. Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlığı, Fahri Öztürk’ün Devlet Denetleme Kurulu (DDK) Başkanlığı döneminde, Sanal da DDK’da görev yaptı.

Sanal, Kaymakamlık, Mülkiye Başmüfettişliği görevlerinde de bulundu. Yıllarca belediyeleri denetledi. Belediyelerin borçlarıyla ilgili olarak bize şu notu gönderdi: “Medyadaki kalemi düzgün bazı yazarlar, belediyeyi borçsuz devreden birkaç kişi üzerinden, seçim rüşvetlerine ağzı sulanık toplumda duyarlılık yaratmaya çalışıyorlar! Halk arasında başkasının hakkını yemeye dünden teşne, belediye binasının gölgesinde rant pususuna yatmış, kamu varlıklarını çalma sırasının kendine gelmesini bekleyen mide ve cüzdan düşkünü zavallılar var. Temiz devlet, dürüst belediye filan bunların umurunda olmaz.”

PANKART ASMAK YETMEZ

Asıl üzerinde durulması gereken, görevi devreden her başkanın, belediyenin varlıklarını basiretli bir şekilde (kendi şahsi varlıkları gibi) yönetip yönetmediğidir. Belediyeye takılan borçların alacaklıları kimlerdir? Bunları anlayabilmek için her partinin kendi içinde bir “Hesap sorma” sistemini (yolsuzlukla mücadele birimini) kurması gerekir. Zira kendi hırsızına “Hırsız” diyemeyen bir siyaset anlayışıyla yapılan göstermelik işler hoşaf soğutmaktan öteye gitmiyor.

“Belediyemizin şu kadar borcu var!” diye dev pankartlar asmak yetmez. Bu borçların alacaklılarının adlarının ve sıfatlarının da o pankartlara yazılması gerekir ki belediyeyi kimlerin nasıl hortumladıkları ortaya çıksın. En azından kendileri yiyemediği için hortumculara kinlenip “Amma da yemiş şerefsizler!” diye aleyhlerinde konuşarak, hırsızları insan içine çıkamaz hale getirsinler.

Dün bu köşede, Gaziantep Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu’nun, CHP’li belediyeye nasıl bir belediye teslim ettiğini anlatmıştım. Sayıları az olan bu tür başkanlara da teşekkür edilmeli.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 39 ilçe adına toplam 317 meclis üyesi görev yapıyor. Hem İlçe meclisi hem de büyükşehir meclisi aynı listeden çıkıyor. Meclis üyeliğinden maaş alınmıyor. Ancak katıldıkları toplantı sayısına göre “Huzur hakkı” adı altında kendilerine ödeme yapılıyor. Genelde ayda 5 toplantı yapılıyor.

Bazı kişilerin belediye meclis üyesi olarak seçilmesinin arkasında hemen başka niyetler aranır. Kadıköy Belediye Meclis Üyeliği’ne seçilen ve iki dönemdir başkan yardımcılığı görevinde bulunan yeminli mali müşavir Ediz Zeyrek de kardeşi meslektaşımız Deniz Zeyrek’e kızanlar tarafından hedef alınıyor. Ediz Bey, o görevi hak ediyorsa, Deniz’in ağabeyi diye getirilmesin mi?

GARİP OLAN NE VAR?

Deniz Zeyrek’in, ağabeyini aradığımdan da, bu yazıyı yazdığımdan da haberi yoktu. Ediz Zeyrek, 1991’de İstanbul’da mali müşavir olarak çalışma hayatına başlıyor. Siyasetle ilgisini de şöyle anlattı:

“Siyasette 2000 yılından itibaren, Mahalle Delegeliği, İlçe, İl ve Kurultay Delegeliği, İl Yönetim Kurulu Üyeliği, Parti Meclisi Üyeliği, Belediye Meclis Üyeliği, Milletvekili adaylığı olmak üzere partide her kademede görev ve sorumluluk aldım. 2009 yılından bu yana Meclis üyeliği yapıyorum. 2019 yılında Bütçe Komisyon üyeliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Denetim Komisyonu üyeliği yaptım. 2021 yılında Kadıköy Belediye Başkan Yardımcılığı’na atandım. 31 Mart 2024’de de Kadıköy ve İBB Meclis üyeliğine seçildim. Kadıköy Belediye Başkan Yardımcılığı, aynı zamanda İBB Bütçe Komisyon üyeliği görevini yürütüyorum.”

Ülkemizde yaklaşık 4 bin 500 civarında yeminli mali üşavir var. Bunun yaklaşık 1.000’i İstanbul’da. CHP’de aktif yeminli mali müşavir olarak görev yapanların sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır. Büyükşehir ve Kadıköy Belediye Meclisi’nin tek yeminli mali müşavirinin Ediz Zeyrek olduğunu söylemem de bunu gösteriyor.

BİRLİKTE MECLİSTE 10 YIL

Ediz Zeyrek’in bu görevlere gelmesinde kardeşi Deniz Zeyrek’in ilgisi var mı? Bu soruyu Ediz Zeyrek şöyle cevaplandırdı:

“Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Bey döneminde de ben referansla veya bir zorlamayla başkan yardımcılığına atanmış değilim. Yeni başkanımız Mesut Kösedağ’la birlikte 10 yıl meclis üyeliği görevlerinde bulunduk. Benim yeteneklerimi bilen birisi. Kardeşim Deniz, başkanımız Mesut Beyle tanışmıyorlar, merhabaları bile yok. Yeminli mali müşavir olduğum için başkan yardımcısı olarak mali hizmetlere bakmakla görevlendirildim. Geçen dönemin yaklaşık son üç yılında da ben bakmıştım. Meclisimizde benden başka yeminli mali müşavir yok. İstanbul’da meclis üyesi olan şu anda tek yeminli mali müşavir benim.”

Aslında Deniz’in söylemesine gerek bile yok. Alanında donanımlı, siyasetin içinde olan birisinin meclis üyesi seçilmesinde de, başkan yardımcısı olmasında da bir gariplik yok. Haksızlık, usulsüzlük varsa bunlara hep karşı çıkalım. Ama şunun kardeşi, şunun kızı, oğlu diye kamu görevlilerinin cezalandırıldığı, göreve getirilmediği günleri içimiz acıyarak yaşıyoruz. Hem de ne acı. Bunu ancak yaşayan bilir...

Manisa’nın Turgutlu ilçesi, Atatürk Kültür Merkezi’nde Manisa eski Valisi merhum Refik Arslan Öztürk ve yazar Recai Şeyhoğlu’nun annesi merhum Rasime Şeyhoğlu adına yaptırdığı “Aydınlanma Evi ve Kütüphanesi” nin açılışı yapıldı. Bu kütüphanenin kurulmasına her türlü desteği veren Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın’a, 60. Kütüphanesini açan Recai Şeyhoğlu’na ve kütüphane görevlilerine teşekkür ederim.

QOSHE - Borçları anladık da alacaklıları kim? - Saygı Öztürk
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Borçları anladık da alacaklıları kim?

252 24
24.04.2024

Her yerel seçim sonrasında aynı manzara... Eskiler yenilere ya tamtakır kasa ya da birkaçı hariç bankada kazara unutulmuş bir avuç bozuk para devrediyor. Dr. Recep Sanal, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele konusunda uzman bir isim. Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlığı, Fahri Öztürk’ün Devlet Denetleme Kurulu (DDK) Başkanlığı döneminde, Sanal da DDK’da görev yaptı.

Sanal, Kaymakamlık, Mülkiye Başmüfettişliği görevlerinde de bulundu. Yıllarca belediyeleri denetledi. Belediyelerin borçlarıyla ilgili olarak bize şu notu gönderdi: “Medyadaki kalemi düzgün bazı yazarlar, belediyeyi borçsuz devreden birkaç kişi üzerinden, seçim rüşvetlerine ağzı sulanık toplumda duyarlılık yaratmaya çalışıyorlar! Halk arasında başkasının hakkını yemeye dünden teşne, belediye binasının gölgesinde rant pususuna yatmış, kamu varlıklarını çalma sırasının kendine gelmesini bekleyen mide ve cüzdan düşkünü zavallılar var. Temiz devlet, dürüst belediye filan bunların umurunda olmaz.”

PANKART ASMAK YETMEZ

Asıl üzerinde durulması gereken, görevi devreden her başkanın, belediyenin varlıklarını basiretli bir şekilde (kendi şahsi varlıkları gibi) yönetip yönetmediğidir. Belediyeye takılan borçların alacaklıları kimlerdir? Bunları anlayabilmek için her partinin kendi içinde bir “Hesap sorma” sistemini (yolsuzlukla mücadele birimini) kurması gerekir. Zira kendi hırsızına “Hırsız” diyemeyen bir siyaset anlayışıyla yapılan göstermelik işler hoşaf soğutmaktan öteye gitmiyor.

“Belediyemizin şu kadar borcu var!” diye dev pankartlar asmak yetmez. Bu borçların alacaklılarının adlarının ve sıfatlarının da o pankartlara yazılması gerekir ki belediyeyi kimlerin nasıl hortumladıkları ortaya çıksın. En azından kendileri yiyemediği için hortumculara kinlenip “Amma da yemiş şerefsizler!” diye aleyhlerinde konuşarak, hırsızları insan içine çıkamaz hale........

© Sözcü


Get it on Google Play