Son bakışta şair
Şair üniversite yıllarında bir kız sever. Bir şiir yazar. Şiir çok sonra dillere destan olacak bir aşk şiiridir. Aşka değen herşeyin ölümsüzleşmesi gibi bu şiir de bir nevi beka kazanır. Şiir nispeten basit ama ziyadesiyle inceliklidir. Aşkın nesnesi, şiirin bahanesidir. Şairin ruhu letafette gökdelenler (belki saraylar, belki saadetten bir ev, yok hayır, şiirden bir hayat) inşa edecek ustalıktadır ancak aşkın nesnesi oralı değildir. Aşka seyirci kalmıştır. İçine girilmedikçe aşk gariptir. Garip, yabancı olan herşeyin yüzünde bir aşırılık vardır. Bu ya bir artı değer ya da bir artı keder olarak tecelli edecektir. Aşkın dili süperlatiftir. Aşkta ifade bulan sevginin en büyük özelliği taraflarını teslim almasıdır. Başa gelen bir şey olarak aşk gerçek anlamda bir kazadır. İki anlamıyla kaderin bir kazası. Aşktan yaralı çıkar bir insan (veya iki).
Aşk kuyusuna düşen şair, mecazda başladığı yolculuğunu hakikatte sürdürmek ister. Maddeden manaya, yerden göğe, kaderden takdire yükselmek için didinir. Onun hasret dolu duyarlılığında bir medeniyet dirilmiş gibidir. Eski bir his kuyudan minareye çıkmak ister. Doğu’nun bu kaçıncı oğlu kendi kalmak........
© Serbestiyet
visit website