Hafta içi 17 Aralık’ta Mevlana’nın 750. Vuslat Yıldönümüydü. Bu gece “Şeb-i Arus” olarak adlandırılır. Şeb-i Arus’un Türkçe anlamı düğün gecesi. Mevlana ölüm gününü “Allah’a Kavuşma” olarak kabul etmiş. Mevlana için ölüm, kişinin aslına dönüşü, Allah’a dönüşüdür. O nedenle öleceği günü düğün günü olarak kabul eder. İlahi aşkın yanı sıra, koşulsuz ve saf sevginin ve barışın simgesidir Mevlana. “Kendindeki şu müthiş savaşa bak. Başkalarının savaşı ile ne meşgul olup durursun?” sözüyle, etrafımızdaki kavgaların asıl nedeninin iç çatışmalarımız olduğunu, kesin barışın iç dünyamızla barışmakla mümkün olduğunu anlatmak istemiştir. Öyleyse o günden bugüne ülkemizde neler olup değişmiştir? Ülkemizde artan şiddet olayları, hiç Mevlana kültürüyle uyuyor mu?

Televizyonda haberleri her açtığımızda kadına şiddet olayları, birlikte hayat yolunda yürüme yolunda söz verilip, evlenince soldurulan hayatlar… Ya da trafikte şiddet olayları… Hatalı solladı diye işlenen cinayetler. Sahi ne oldu bize? Mevlana, Yunus Emre gibi tasavvuf önderlerinin yetiştiği bu coğrafyaya kim ya da kimler nefret tohumları ekti?

Ailede şiddet, evde şiddet, dışarı çıkıyorsun trafikte şiddet. Haftasonu dışarı çıkıyorsun eğlence merkezlerinde ve sporda şiddet. Tasavvufun en güzel sevgi ve ilahi aşk sözlerinin yazıldığı bu topraklarda maalesef ki artık şiddet ve nefret hüküm sürüyor.

“İnsanların savaşı, çocukların kavgasına benzer. Hepsi anlamsız ve saçmadır.” sözlerine bakılırsa, Mevlana’nın anlayışına hepimiz çok uzağız.

Teröre bugüne kadar 40 binin üzerinde şehit verdik. Şehit Jandarma Komando Murat Akman’ın yazdığı mektup tam da bugünleri anlatıyor. Yetiştirme yurdunda büyüdüğü için mektubu ailesi gibi gördüğü Türk milletine yazan şehidimizin sözlerin biraz olsun bakmak, sokağa çıktığımızda ona göre hareket etmek gerek. Bu mektuptan sonra, bu konu üzerine, tek bir kelime dahi yazılamaz. İşte gözyaşları içinde okuyacağınız o sözler:

“Bu yazı bir komando er mektubudur ve siz bu mektubu gazeteden okuyorsanız ölmüşüm demektir. Bir ailem olsaydı bu mektubu onlara yollamak isterdim ama yok.

Size koğuştaki ranzamdan yazıyorum. Şu an etrafımda Adana, Ağrı, Sivas, Edirne, Diyarbakır, Ankara, Antalya, İzmir, Urfa, Trabzon… Türkiye’nin dört bir yanından birbirini tanımayan ama birbirlerinin canını korumaya yemin etmiş bir sürü asker var. Birazdan operasyona gideceğiz, tek dileğimiz kayıp vermeden geri gelmek.

İlerde ölürsem eğer diye bir mektup yazmak çok zor. Aklına getirmek istemez ya insan ölümü, hani her zaman bir umut vardır ya. Askerliğim bittikten sonra yırtıp atacaktım bu mektubu ama şu an okuyorsanız yırtamadım demektir. Zaten pek de kalem tutmaz elim. Silah tutmayı daha iyi bilirim. Sizi korumam için siz öğrettiniz silah tutmayı.

Tuhaf olan siz bu mektubu okurken ben neden öldüğümü bile bilmiyor olacağım. Ya bir mayına bastım ya da yediğim birkaç kurşun. Bileniniz var mı ben nasıl öldüm?

Kışlada her televizyona bakışımda birbirinizi öldürdüğünüzü birbirinizin canını yaktığınızı gördüm. Müziğin sesini çok açtı diye komşusunu vuranlar. Gücü kadına yetenler. Cebindeki on lirası için adam vuranlar. Kız arkadaşına baktı diye alayını bıçaklayanlar.

Bileniniz var mı ben, kimi korumak için öldüm?

Eti az pişti diye garsona çıkışan adam; sen rahat uyu diye kurşunlar başımın üstünden geçerken ben dağda her bulduğumu kesip yedim.

Arabasını solladılar diye levyesini kapıp arabadan inen adam, beni bir çöp bidonuna atıp giden anam; söylesene ben kimin için öldüm?

Yetimhanede ve askerde en güzel şeyin ekmeğini bölmek olduğunu öğrendik biz. Peki size neyi bölmeyi öğrettiler?”

QOSHE - SİZE NEYİ BÖLMEYİ ÖĞRETTİLER?  - Korkut Eyüp Anlı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

SİZE NEYİ BÖLMEYİ ÖĞRETTİLER? 

15 0
23.12.2023

Hafta içi 17 Aralık’ta Mevlana’nın 750. Vuslat Yıldönümüydü. Bu gece “Şeb-i Arus” olarak adlandırılır. Şeb-i Arus’un Türkçe anlamı düğün gecesi. Mevlana ölüm gününü “Allah’a Kavuşma” olarak kabul etmiş. Mevlana için ölüm, kişinin aslına dönüşü, Allah’a dönüşüdür. O nedenle öleceği günü düğün günü olarak kabul eder. İlahi aşkın yanı sıra, koşulsuz ve saf sevginin ve barışın simgesidir Mevlana. “Kendindeki şu müthiş savaşa bak. Başkalarının savaşı ile ne meşgul olup durursun?” sözüyle, etrafımızdaki kavgaların asıl nedeninin iç çatışmalarımız olduğunu, kesin barışın iç dünyamızla barışmakla mümkün olduğunu anlatmak istemiştir. Öyleyse o günden bugüne ülkemizde neler olup değişmiştir? Ülkemizde artan şiddet olayları, hiç Mevlana kültürüyle uyuyor mu?

Televizyonda haberleri her açtığımızda kadına şiddet olayları, birlikte hayat yolunda yürüme yolunda söz verilip, evlenince soldurulan hayatlar… Ya da trafikte şiddet olayları… Hatalı solladı diye işlenen cinayetler. Sahi ne oldu bize? Mevlana, Yunus Emre gibi tasavvuf önderlerinin yetiştiği bu coğrafyaya kim ya da kimler nefret tohumları ekti?

Ailede şiddet, evde şiddet, dışarı çıkıyorsun trafikte şiddet. Haftasonu........

© Önce Vatan


Get it on Google Play