Söz konusu katmanlarda, sosyal örgütlenmeyi ve yerleşik hayata geçişi simgeleyen duvar resimleri, rölyefler, heykeller ve diğer sanatsal öğeler yer almaktadır. Batı Höyüğü ise M.Ö. 6.200 ve 5.200 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik Döneme ait kültürel özellikler göstermektedir.

Bu özellikleriyle Çatalhöyük, aynı coğrafyada 2000 yıldan fazla bir süredir var olan köylerden kentsel hayata geçişin de önemli bir kanıtıdır. Çatalhöyük’teki içlerine çatılardan girilen birbirine bitişik evler ile sokağı olmayan yerleşim ünik bir özellik sergilemektedir.

Ortadoğu ve Anadolu’da diğer Neolitik alanlar bulunmuş olmasına rağmen, Çatalhöyük Neolitik Kenti, kalıntıların boyutu, yaşayan toplumun yoğunluğu, güçlü sanatsal ve kültürel gelenekler ve zaman içindeki sürekliliğin benzersiz bileşimi ile olağanüstü evrensel değer taşımaktadır.

Çatalhöyük Neolitik Antik Kenti, Konya'nın Çumra İlçesi sınırlarında olup, ilçenin 10 km. doğusunda yer almaktadır. Höyük, farklı yükseklikte iki tepe düzü olan bir tepe şeklindedir. Bu iki yükseltisi nedeniyle çatal sıfatını almıştır. Çatalhöyük 1958 yılında J. Mellaart tarafından keşfedilmiş, 1961-1963 ve 1965 yıllarında kazısı yapılmıştır.

Yüksek tepenin batı yamacında yapılan araştırmalar neticesinde, 13 yapı katı açığa çıkarılmıştır. En erken yerleşim katı (1) ise M.Ö. 5500 yıllarına tarihlenmektedir. Stil kritiği yolu ile yapılan bu tarihleme, C 14 metodu ile de doğrulanmış bulunmaktadır. İlk yerleşme, ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapılara ait özgün buluntuları ile insanlık tarihine ışık tutan bir merkezdir.

Çatalhöyük’ü en güzel tanımlayan niteliklerinden bir tanesi, yerleşik halkın evlerini kademeli ve devamlı olarak inşa etmeleridir. Bu evler fiziki, sosyal ve dini öğeler başta olmak üzere hayatlarının her yönü için oldukça önemlidir. Çatalhöyük’teki evler kabaca dikdörtgensel ve aralarında sokak barındırmayacak kadar birbirine oldukça yakın bir şekilde inşa edilmiştir. Çatıların etrafında gezinen insanlar, evlerine girişlerini ise tahta bir merdiven yardımıyla tavandan açılan bir delikten yapıyorlardı.

Çatalhöyük'teki yerleşimin, yani şehirciliğin en iyi bilinen dönemi 7. ve 11. katlardadır. Dörtgen duvarlı evlerin duvarları birbirine bitişiktir. Ortak duvar yoktur, her evin kendi müstakil duvarı vardır. Evler ayrı ayrı planlanmış ve ihtiyaç duyulunca yanına başka bir ev yapılmıştır.

Evlerin bitişik duvarları nedeniyle şehirde sokaklar mevcut değildir. Ulaşım düz damlar üzerinden olmaktadır. Şehri sınırlayan ve koruyan sur duvarları niteliğinde herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır. Bina yapımında kullanılan malzeme kerpiç, ağaç ve kamıştır. Evlerin temel derinlikleri azdır.

Çatalhöyük’te bulunan evlerin hepsi farklı boyutlarda ve şekillerde olsa da genel olarak ortak bir yerleşim planına sahiptirler. Merkez odaların hepsinde, insanların yemek pişirmek gibi ev ile ilgili işlerini gördüğü merdiven altında bir ocak bulunuyordu. Ocağın merdivenin hemen yanına yapılmasının amacı is ve dumanın çatıdaki giriş deliğinden çıkmasını sağlamak olsa gerek…

Odaların içerisindeki nispeten daha yüksek olan platformlar ise uyumak ve diğer evsel aktiviteler için kullanılmaktaydı. Bu platformların altlarına ise, ölen kişilerinin bedenlerini gömüyorlardı. Yan odalar ise merkez odaya bağlı olmalarının yanında önemli depolama alanları olarak kullanılıyordu.

Duvarlar arasında ağaç dikmeler vardır. Bu dikmeler üzerine gelen kirişler düz tavanı taşımaktadır. Tavan üst örtüsü kamış üzerine sıkıştırılmış kil topraktır.(Kilin su geçirmeme ve ısı yalıtım özelliği bu dönemde keşfedilmiş olmalı. Evler tek katlı olup, eve giriş damda açılan bir delikten merdivenle olmaktadır.

Her ev bir oda ve bir depodan oluşur. Odaların içinde dörtgen ocaklar, duvarların ön kısımlarında taban döşemesinden yüksekliği 10-30 cm. arasında değişen sekiler ve duvar içinde dörtgen nişler bulunmaktadır.

Duvarlar sıvalıdır, sıva üzeri beyaza boyandıktan sonra sarı, kırmızı ve siyah tonlarda resimler yapılmıştır. Kutsal odalar diğer odalara nazaran daha büyüktür. Bu evlerin içindeki duvar resimleri yanında ise orijinal boğa başı, koç başı ve geyik başlarının sıkıştırılmış kil ile konserve edilmiş trofeleri duvarlara aplike edilmiştir. Bunların yanında rölyef halinde insan figürleri ile hayvan figürleri de görünmektedir.

Tıpkı günümüzde olduğu gibi, geçmişte de insanlar evlerini süslemeye özen gösteriyordu. Çatalhöyük evlerinde de beyaz sıvalı duvarlar ve zeminler üzerinde avlanma sahnelerini ve geometrik desenleri barındıran detaylı ve incelikli resimler bulunuyordu. Kanıtlar gösteriyor ki, ıslak kil karışımları ya lata arasında direkt olarak duvara yapıştırılıyor ya da harç ve güneşte kurutulmuş tuğla kullanılarak yapılandırılıyordu.

Günümüzde, yerel bölgede de benzer yapım metotlarını gördüğümüz için bu geleneğin geçmişten günümüze kadar sürmekte olduğunu söyleyebiliriz. Bunlara ek olarak, merkez odaya monte edilen ahşap direklerin evin içerisinde bölmeler yaratmanın yanında inşaatı daha güçlü hale getirmek için kullanılıyordu.

İnsanlar evlerinin bakımı ile çok iyi ilgilenmişti ve titiz planlama inşa etme sürecinin en önemli parçalarından biriydi. Evlerin sürekli olarak doldurulduğunu, sık sık yandığını ve sit alanı içerisinde yeniden inşa edildiğini biliyoruz. Sonuç olarak da bugün alanda gördüğümüz höyük meydana gelmiş bulunuyor.

O dönemde en az 8 bin üzeri insanın yaşadığı tahmin edilen Çatalhöyük’te konutlar birbirine bitişik olarak planlanmıştı ve evlerin hepsi farklı boyutlardaydı. Evler güneşte kurutulmuş çamur ve saman karışımı, kerpiç, kamış, ağaç direkleri ve sıva kullanılarak inşaa edilmiş. Ayrıca bitişik düzenle yapılandırılan evler “sokak” kavramının oluşmasını da sağlamış.

Bu evlerde pencereler yoktu ve insanlar evlerine çatılardan giriyordu. İnsanların giriş çıkışı sağladığı çatılara tahtadan yapılmış bir merdiven aracılığıyla ulaşıldığı düşünülüyor. Ana odalardaki bu merdivenin altında insanların yemek pişirebileceği bir ocak da bulunuyordu. Odaların içindeki daha yüksek kısımlar ise uyumak ve diğer aktiviteler için kullanılmış. Ayrıca ölen kişilerin bedenleri bu odaların altına gömülüyordu. Yan odalar ise depo işlevi görmekteydi.

Çatalhöyük'te duvar resimleri en erken 10. en geç 11. tabakada bulunmuştur. En güzel ve gelişmişleri ise 7. ve 5. tabakalara aittir. Bu resimler paleolitik insanın mağara duvarlarına yaptığı resimlerin bir gelenek olarak devamıdır. İnanç olarak avın bereketi için yapılan resimlerdir.

Geç döneme doğru duvar resimlerinde ev sahnelerinin azaldığı ve kuş motifleri ile geometrik desenlerin ortaya çıktığı görülür. Duvarlara resmedilmiş olan akbabalar tarafından parçalanan başsız insan figürlerinin ölü gömme adetleri ile ilgili olduğu sanılmaktadır.

Akbabalar tarafından et kısmı yenerek temizlenen kemikler toparlanarak hasırlardan yapılmış bir örtüye sarılır ve ev içindeki şekillerin altına gömülürdü. Şekiller altında yapılan araştırmalarda çok sayıda iskelet ortaya çıkarılmıştır. Ölü hediyesi olarak kemikten yapılmış aletler, renkli taşlar, kesici aletlerden taştan baltalar, deniz kabuğundan yapılmış boncuklar konmuştur.

Çatalhöyük kazısında ele geçen heykelcikler bize ana tanrıça kültürünün (tapınma) başlangıcı ve zamanın inançları hakkında özgün bilgiler vermektedir. Pişmiş toprak ve taştan yapılmış bu heykelcikler 5 ila 15 cm. arasında değişen büyüklüktedir.

Şişman, iri göğüslü, büyük kalçalı ve zaman zaman doğum yapar vaziyette tasvir edilmişlerdir. Bu özellikleri bolluk ve bereketi temsil etmeleri nedeniyledir. Çatalhöyük'te ele geçen alet ve malzemelerin hemen hepsi taş, pişmiş toprak, baltalar, sığ tabaklar, yüksek kabartma bereket tanrıçası motifleri ile süs eşyası olarak kullanılan bilezik ve kolyelerdir.

Pişmiş topraktan iri taneli hamura sahip, çarksız siyah ve kiremit renkli kaplar ve çanaklar bulunmuştur. Ayrıca ana tanrıça ve mukaddes hayvan figürü de pişmiş topraktan yapılmıştır. Kemikten yapılmış kesici ve delici aletler ile obsidyen den yapılmış mızrak ve ok uçları Çatalhöyük'te kullanılan en önemli malzemelerdir.

Duvarlara yapılan resimlerin yanında Çatalhöyük’te kadın, erkek ve hayvan gibi küçük insansı figürler de bulunmuştur. Bu ilgi çekici buluntuların hepsi dönemin şartlarında yaşayan insanların düşünce, inanç ve sosyal dünyalarında neler olup bittiğinin simgeleridir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından şehre kazandırılan Çatalhöyük Tanıtım ve Karşılama Merkezi, kısa süre içerisinde şehrin en uğrak noktalarından biri haline geldi.

Türkiye'nin en büyük ahşap konstrüksiyonlu kamu binası olan Çatalhöyük Tanıtım ve Karşılama Merkezi, toplam 26 bin 500 metrekarelik alan üzerinde yer alırken 4 bin 500 metrekare de kapalı alana sahip. 7 farklı bölümden oluşan ve müze niteliği de taşıyan merkez içerisinde; çalışma ofisleri, hediyelik eşya satış alanı, çok amaçlı salonu, seyir kulesi, kafeterya alanları, 151 araç kapasiteli otopark alanı da bulunuyor.

QOSHE - İNSANLIĞIN ORTAK MİRASI 9400 YILLIK NEOLOTİK DÖNEM  ÇATALHÖYÜK YERLEŞKELERİ ADETA TARİHE IŞIK TUTUYOR - İbrahim Güray Aytekin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İNSANLIĞIN ORTAK MİRASI 9400 YILLIK NEOLOTİK DÖNEM  ÇATALHÖYÜK YERLEŞKELERİ ADETA TARİHE IŞIK TUTUYOR

39 1
19.12.2023

Söz konusu katmanlarda, sosyal örgütlenmeyi ve yerleşik hayata geçişi simgeleyen duvar resimleri, rölyefler, heykeller ve diğer sanatsal öğeler yer almaktadır. Batı Höyüğü ise M.Ö. 6.200 ve 5.200 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik Döneme ait kültürel özellikler göstermektedir.

Bu özellikleriyle Çatalhöyük, aynı coğrafyada 2000 yıldan fazla bir süredir var olan köylerden kentsel hayata geçişin de önemli bir kanıtıdır. Çatalhöyük’teki içlerine çatılardan girilen birbirine bitişik evler ile sokağı olmayan yerleşim ünik bir özellik sergilemektedir.

Ortadoğu ve Anadolu’da diğer Neolitik alanlar bulunmuş olmasına rağmen, Çatalhöyük Neolitik Kenti, kalıntıların boyutu, yaşayan toplumun yoğunluğu, güçlü sanatsal ve kültürel gelenekler ve zaman içindeki sürekliliğin benzersiz bileşimi ile olağanüstü evrensel değer taşımaktadır.

Çatalhöyük Neolitik Antik Kenti, Konya'nın Çumra İlçesi sınırlarında olup, ilçenin 10 km. doğusunda yer almaktadır. Höyük, farklı yükseklikte iki tepe düzü olan bir tepe şeklindedir. Bu iki yükseltisi nedeniyle çatal sıfatını almıştır. Çatalhöyük 1958 yılında J. Mellaart tarafından keşfedilmiş, 1961-1963 ve 1965 yıllarında kazısı yapılmıştır.

Yüksek tepenin batı yamacında yapılan araştırmalar neticesinde, 13 yapı katı açığa çıkarılmıştır. En erken yerleşim katı (1) ise M.Ö. 5500 yıllarına tarihlenmektedir. Stil kritiği yolu ile yapılan bu tarihleme, C 14 metodu ile de doğrulanmış bulunmaktadır. İlk yerleşme, ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapılara ait özgün buluntuları ile insanlık tarihine ışık tutan bir merkezdir.

Çatalhöyük’ü en güzel tanımlayan niteliklerinden bir tanesi, yerleşik halkın evlerini kademeli ve devamlı olarak inşa etmeleridir. Bu evler fiziki, sosyal ve dini öğeler başta olmak üzere hayatlarının her yönü için oldukça önemlidir. Çatalhöyük’teki evler kabaca dikdörtgensel ve aralarında sokak barındırmayacak kadar birbirine oldukça yakın bir şekilde inşa edilmiştir. Çatıların etrafında gezinen insanlar, evlerine girişlerini ise tahta bir merdiven yardımıyla tavandan açılan bir delikten yapıyorlardı.

Çatalhöyük'teki yerleşimin, yani şehirciliğin en iyi bilinen dönemi 7. ve 11. katlardadır. Dörtgen duvarlı evlerin duvarları birbirine bitişiktir. Ortak duvar yoktur, her evin kendi müstakil duvarı vardır. Evler ayrı ayrı planlanmış ve ihtiyaç duyulunca yanına başka bir ev yapılmıştır.

Evlerin bitişik duvarları nedeniyle şehirde sokaklar mevcut değildir. Ulaşım düz damlar üzerinden olmaktadır. Şehri sınırlayan ve koruyan sur duvarları niteliğinde herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır. Bina yapımında kullanılan malzeme kerpiç, ağaç ve kamıştır. Evlerin temel derinlikleri azdır.

Çatalhöyük’te bulunan evlerin hepsi farklı boyutlarda ve şekillerde olsa da genel olarak ortak bir yerleşim planına sahiptirler. Merkez odaların hepsinde, insanların yemek pişirmek gibi ev ile ilgili işlerini gördüğü merdiven altında bir ocak bulunuyordu. Ocağın merdivenin hemen yanına yapılmasının amacı is ve dumanın çatıdaki giriş........

© Önce Vatan


Get it on Google Play