Göremediğimiz Tüm Işıklar” Netflix'te izlediğim bir dört bölümden oluşan mini dizi... Dizi 1944 yılında Nazi Almanya'sı işgali sırasında görme engelli Marie'nin yaşadıklarını onun gözünden anlatıyor, İşgal zamanı şifreli radyo yayını yapan Marie Nazi askerleri tarafından sinyal aramalarıyla bulunmak üzere aranmaktadır. Paris'ten kaçmak zorunda kalan Marie ile müzede çalışan babası hikayeside anlatılıyor. “Göremediğimiz Tüm Işıklar” adlı mini dizi Pulitzer ödüllü Anthony Dorerr'in aynı adlı romanından uyarlanmış. İyiki de uyarlanmış. Bir çok Nazi hikayesinin olduğu sinema dünyasında iyi bir uyarlama olmuş diyebilirim. Televizyon kanallarımızda izleyecek bir şey bulamadığımız bu zamanda dijital platformlar imdadımıza yetişti diyebilirim. Televizyon kanallarımızda ilham veren hikayeler şöyle dursun hep kötülüklerin olduğu kötülerin kazandığı yapımlar yeralmakta... Bu da benim için sıkıcı bir hal almakta... Konumuza dönecek olursak, “Göremediğimiz Tüm Işıklar” ilham veren bir hikaye olarak karşımıza çıkıyor. Oyuncu kadrosunun mükemmeliğide cabası... Marie rolünde Aria Mia Loberti Marie'nin amcası ve ters köşe bir rol ile karşımıza çıkan House dizisinden tanıdığımız Louis Hoffman performansıyla harikalar yaratmış diyebilirim. Louis Hoffman'ın performansından bahsetmişken Aria Mia Loberti'nin performansınıda es geçmemek gerekir. Görme engelli Marie'yi canlandıran Loberti için söylemek istediğim bir şeyde görme engelli bir kişiyi canlandırmanın kolay olmadığı ve bu rolün altından başarıyla kalktığı... “Kadın Kokusu” filminde görme engelli bir kişiyi canlandıran Al Pacino sabit olarak bir noktaya bakmaktan dolayı gözlerinden rahatsızlık geçirmiş. Filmden sonra belli bir süre tedavi görmüştür. Bu yüzden görme engelli birini canlandırmak zordur. Ek olarak usta işi bir fiziksel performans gerektirir. Böyle bir rolü gerçekçi olarak yansıtmakta önemlidir. Aria Mia Loberti'den bu gerçekçiliği aldığımı söyleyebilirim. Birkaç romantik komedi ve fantastik filmde rol alan Mark Rufallo ise ters bir rol ile karşımıza çıkıyor. Marie'nin babasını canlandıran Rufallo'nun dizideki karakteri bana “Çok gürültülü Ve Çok Yakın” filminde Tom Hanks'in canlandırdığı baba karakterini hatırlattı. İki yapımda da baba karakterlerini canlandıran Tom Hanks ve Mark Rufallo'nun çocuklarını kendisinden sonraya hazırlamaya çalışan karakterlerle karşımıza çıkıyor. “Çok Gürültülü Ve Çok Yakın”dan bahsetmişken izlemenizi tavsiye ederim. Şu ana kadar 11 Eylül saldırılarıyla ilgili çekilmiş en iyi film diyebilirim “Çok Gürültülü Ve Çok Yakın” filmi için bu arada filmde Sandra Bullock'ta yer alıyor. “Göremediğimiz Tüm Işıklar” mini dizisi ise sürükleyici ve yumuşak anlatım tarzı izlenilirliliği arttırıyor. Sizde İkinci Dünya Savaşı ve Nazi hikayelerine meraklıysanız. “Göremediğimiz Tüm Işıklar” mini dizisini Netflix'te mutlaka izleyin.

QOSHE - “GÖREMEDİĞİMİZ TÜM IŞIKLAR” - Canberk Turan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“GÖREMEDİĞİMİZ TÜM IŞIKLAR”

11 0
15.12.2023

Göremediğimiz Tüm Işıklar” Netflix'te izlediğim bir dört bölümden oluşan mini dizi... Dizi 1944 yılında Nazi Almanya'sı işgali sırasında görme engelli Marie'nin yaşadıklarını onun gözünden anlatıyor, İşgal zamanı şifreli radyo yayını yapan Marie Nazi askerleri tarafından sinyal aramalarıyla bulunmak üzere aranmaktadır. Paris'ten kaçmak zorunda kalan Marie ile müzede çalışan babası hikayeside anlatılıyor. “Göremediğimiz Tüm Işıklar” adlı mini dizi Pulitzer ödüllü Anthony Dorerr'in aynı adlı romanından uyarlanmış. İyiki de uyarlanmış. Bir çok Nazi hikayesinin olduğu sinema dünyasında iyi bir uyarlama olmuş diyebilirim. Televizyon kanallarımızda izleyecek bir şey bulamadığımız bu zamanda dijital platformlar imdadımıza yetişti diyebilirim. Televizyon kanallarımızda ilham veren hikayeler şöyle dursun hep kötülüklerin olduğu kötülerin kazandığı yapımlar yeralmakta... Bu da benim için sıkıcı bir hal almakta... Konumuza dönecek........

© Önce Vatan


Get it on Google Play