Kalbin temizse sana söylenen yalanlar bir gün gelir, ortaya çıkar. Ve sen sesini çıkarmadıysan bu senin aptal olduğunu göstermez, kendine saygını ve aslında karşındakinin ne kadar aptal olduğunu gösterir. Bu hafta bunu sevdiğim, değer verdiğim birinde yaşadım. Yıllardır hukukumuz var. Herkese, her zaman övgüyle söz etmişimdir kendisinden. 2 gündür arka arkaya sıraladığı yalanları izliyorum. Ve bu yalanların en fazla 1 saat içinde önüme düşüşünü. Derler ki; Yalan çok hızlı yol alsa da, gerçek son süratle onu sollayacaktır. Yüzüne vuruyor muyum, hayır. Bekliyorum zamanını. Yalan söylemenin en büyük sebebi korkaklıktır. Görüyorum ne kadar korkak olduğunu. Bekliyorum, "ah, ben bu hataya nasıl düştüm? Niye sormadım, araştırmadım, nasıl kandım?" diyeceği günü. İşte o zaman verilecek bir cevabım var. Şimdi niye mi uyarmıyorum? Çünkü biri senden bir şey istemeden, sen onun için çabalarsan onun kul hakkına girmiş olursun. Ve en sevdiğim atasözüdür "her koyun kendi bacağından asılır" İzleyelim görelim.

Hamilelik boyunca değişen ve doğum için hazırlanan anne vücudu, doğumdan sonra lohusalık adı verilen sürece girer. Vücut bu süreç içerisinde hamilelikten önceki haline dönmeye çalışır. Genellikle doğumdan sonraki ilk altı haftalık süreçtir. Annenin vücudu bu dönemde doğum etkilerini atlatırken, hassasiyet, ağrı, duygusal geçişler gibi çeşitli problemler yaşayabilir. Çoğu kadının başından bu duygular geçmiştir. İşte sevgili Gupse Özay burdan yola çıkarak tatlı bir film hazırlamış. Lohusa filmi, taze ebeveynlerin yaşadığı komik olayların bir kahkaha tufanına dönüştüğü ilk 40 günü anlatıyor. Burcu ve Onur, çocuklarına kavuşma gününü heyecanla bekleyen bir çift olarak hikayenin merkezinde yer alıyor. Hamilelik sürecinde, doğum sonrasındaki hayatın getireceği değişikliklere aldırmayan Burcu, lohusa depresyonuyla tanışmayacağına inanıyor. Fakat hiç de düşündüğü gibi olmuyor. Yönetmen koltuğunda Kıvanç Baruönü'nün oturduğu komedi türündeki Lohusa filminin başrolünde Gupse Özay ve Onur Gürçay yer alıyor. İzlenesi bir film.

BİR YEMİN UĞRUNA

Pop müziğin sevilen ismi Metin Özülkü, Ossi Müzik etiketiyle yayınlanan "Şimdi 90'lar 3" albümünün altıncı single'ı "Bir Yemin Uğruna" ile müzikseverlerle buluştu. Şimdi 90'lar 3” ten altıncı single

Metin Özülkü sözleri Eda Özülkü’ye ve kendine, müziği Aykut Gürel’e ait olan “Bir Yemin Uğruna” isimli şarkısını “Şimdi 90'lar 3” albümü için yeniden yorumladı. Metin Özülkü’nün, ilk olarak 1996 yılında yayınlanan “Aşk Masalı” isimli albümünde seslendirdiği “Bir Yemin Uğruna” isimli şarkılarının orijinaline sadık kalınarak hazırlanan yeni düzenlemesinde Hasan Çiçek'in ve Metin Özülkü’nün imzası var.

KISA FİLM UZUN ETKİ

Sabancı Vakfı’nın “Kısa Film Uzun Etki” sloganıyla bu yıl sekizincisini düzenlediği Kısa Film Yarışması’nın kazananları belirlendi. Sabancı Vakfı’nın Kısa Film Uzun Etki” sloganıyla bu sene sekizincisini düzenlediği Kısa Film Yarışması’nın kazananları belli oldu. “Su krizi” temasıyla, Sabancı Center’da düzenlenen yarışmanın ödül töreni; Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın ev sahipliğinde gerçekleşti.

Yarışma kapsamında 12 eser finale kalırken birincilik ödülünün sahibi Düşlerdeki Hayat” filmiyle yönetmen Can Yeşiloğlu’nun oldu. Yeşiloğlu’na ödülünü Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı takdim etti. Yarışmanın ikincisi Sona Doğru filminin yönetmeni Cihan Yıldırım’a ödülünü Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan verirken, üçüncü olan Antroposen filminin yönetmeni Mehmet Gürü Avcu’ya ödülü yarışmanın sanat yönetmeni Zeynep Atakan tarafından sunuldu. Yarışmanın Mansiyon Ödülü, Vahşi filmiyle Sinan Kaldan’a verilirken; Sosyal Etki Ödülü de ikincilik ödülünün de sahibi Sona Doğru filmiyle Cihan Yıldırım’ın oldu.

Ödül almaya hak kazananlar; 8. Kısa Film Yarışması’nın jürisi film eleştirmeni Alin Taşçıyan, tiyatronun ve önemli yapımların başarılı oyuncuları Salih Bademci ve Tilbe Saran, dünya sinemasından yapımcı ve yönetmen Jamillah Van Der LustHulst ile yaratıcı yapımcı, senaryo danışmanı Suzanne Pradel’in değerlendirmeleriyle belirlendi. Yarışmanın Sosyal Etki Jürisi’nde ise Gazeteci Nilay Örnek, Mimar Özgül Öztürk ve Sosyal Girişimci Yasemin Kırkağaçoğlu yer aldı.

KÜÇÜK PRENS

Çocukluğumdan beri okumaktan hiç sıkılmadığım bir başucu kitabıdır. Küçük Prens kitabında bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası ele alınmaktadır. Eser toplamda yirmi yedi bölümden oluşmaktadır. Hikaye Sahra Çölü'ne düşen bir pilotun Küçük Prens ile karşılaşması ile başlamaktadır. Küçük Prens bu karşılaşmada yazara yaşadığı yeri ve yaşadığı maceraları anlatmaktadır. Küçük Prens, kendi galaksisinde, kendi dünyasında tek bir gül ile yaşayan bir Küçük Prens'in başka galaksileri gezmek için tek gülünü tek başına bırakıp yolculuk yapmasını anlatır. Ancak bu yolculuk esnasında vurgulamak istediği şey 'büyümek'tir. İnsanların yaş aldıkça, büyüdükçe insani ve temel değerlerden uzaklaşmalarını, hatta yozlaşmalarını masum Küçük Prens'in gözlerinden bize aktarır. Küçük Prens'te kral Gezegeninde yalnız yaşayan ve her şeye hükmettiğini sanan birisini temsil eder. Kitabın yazarı Antoine de Saint-Exupery, bir pilottu. 1930'lu yıllarda bir uçak kazası geçirdi ve birkaç günlüğüne çölde hayatta kalma savaşı verdi. Hayatta kalmayı mucizevi bir şekilde başaran yazar, başından geçen bu olayı daha sonra yazdığı Küçük Prens'teki 'çöl' detayı olarak eklemiş. Yazar hayal gücünü kullanarak kurguladığı hikâyesiyle, hem çocukları yetişkinliğe hazırlamayı, hem de büyüklere “Nasıl daha iyi bir yetişkin olunur?” sorusunun cevabını vermeyi başarıyor. Çok güzel öğretiler var içinde. Mesela benim öğrendiğim en güzel şeylerden biri " Tilkinin küçük prense verdiği sır. "Küçük Prens) hoşça kal, dedi. Hoşça git, dedi tilki. Vereceğim sır çok basit: insan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez."

"Başkalarını değil kendini yargıla" İlk uğradığı gezegende, tüm gezegen nüfusunu kaplayan ve kendini her şeyin hükümdarı sanan kralla tanıştı. Küçük Prens ne yaptığını tam olarak kavrayamasa da kral ona kendini yargılamanın başkalarını yargılamaktan çok daha zor ve çok daha önemli olduğunu öğretti. Birey olmak kendini yargılamaktan geçiyor. "Sakın " kibirli olma" İkinci gezegende Küçük Prens’i kendini beğenmiş, zamanını başkalarının hayranlığını arayarak geçiren kibirli bir adam karşıladı. Başkalarının hayranlığını kazanmak için yaşıyorsan kendin için asla yaşamayazsın. Ve sadece kendin için yaşıyorsan, kimse seni sevmez ve seninle ilgilenmez. "Kendini fazla ciddiye alma" Küçük Prens, kendini galaksideki tüm yıldızların sahibi olduğunu düşünen bir işadamı ile tanıştı. “Ben onları yönetiyorum. Onları tekrar tekrar sayıyorum. Bu zor bir iş, ve ben ciddi biriyim.” Ama bu ciddiyet onun monoton bir yaşamı olmasına sebep verdi, yalnız bir hayat, sahip olduğu yıldızların güzelliğini göremediği bir hayat. "Sevdiklerinizin yerini hiçbir şey dolduramaz" Küçük Prens, güzel güllerin bulunduğu bahçenin ortasında bile kendi gülünü düşünmekten vazgeçemiyor. Hiç biri kendi gülünün yerini tutmuyordu. "Güzelsiniz ama boşsunuz, diye ekledi. kimse sizin için canını vermez. Buradan geçen herhangi bir yolcu benim gülümün size benzediğini sansa bile, o tek başına topunuzdan önemlidir. çünkü üstünü fanusla örttüğüm odur, rüzgardan koruduğum odur, kelebek olsunlar diye bıraktığımız birkaç tanenin dışında bütün tırtılları uğruna öldürdüğüm odur. Yakınmasına, böbürlenmesine, hatta susmasına kulak verdiğim odur. Çünkü benim gülümdür o…” Bazen sevdiklerinizin özgürce uçmasına izin vermeniz gerekir" Pilot Küçük Prensi tanıması ve sevmesine rağmen, onu Dünya’da tutmanın arkadaşını inciteceğini bilmekteydi. Küçük Prens ayrılmadan önce pilota şöyle dedi: “Yıldızlardan birinde ben yaşıyor olacağım… Ben gülüyor olacağım bir tanesinde.. Ve geceleyin gökyüzüne baktığında, bütün yıldızlar gülüyor gibi olacak…”

Bazen insanların gitmelerine izin vermeliyiz, çünkü onları tutmak, onları kapana, kafese koymak, tutsak etmek gibidir. Ve bu noktada onları salıvermek gerçek aşkın en doğru ispatı olacaktır… Babacığımla en çok okuduğumuz kitaptı ve bana aldığı ilk kitap. Çocuklarınıza en güzel armağan. Okuduysanız bir daha okuyun, okutun.

HÜCRELER

"Yalnız değilsiniz, içinizde sizin için çalışan trilyonlarca sizden var." Yapımını BKM’nin üstlendiği ve Anadolu Sigorta’nın ana sponsor olduğu HÜCRELER, çökmekte olan bir organizmanın içinde, hayatta kalmaya çalışan hücrelerin sürreel ve ironik hikâyesi. Engin Günaydın’ın kaleminden yine Engin Günaydın ve Doğu Yaşar Akal'ın yönetiminde; oyuncu kadrosunda Engin Günaydın, Cengiz Bozkurt, Şinasi Yurtsever, Nilperi Şahinkaya, Kubilay Aka, Deniz Cengiz ve Gökçen Gökçebağ gibi yıldızların parladığı bir komedi...Kalabalık kadro, ışıktan kostüm tasarımına, müzikten hareket tasarımına kadar her detay, bu komedi şölenine renk katıyor. Bu hafta izlenecekler arasında.

İNCİ TANELERİ

İki yıl boyunca özverili bir hazırlık sonucu ortaya çıkan İnci Taneleri, insanları birbirine bağlayan pamuk ipliği üzerine bir hikâyeyi seyirci ile buluşturuyor. "Bir gün öylece durup dururken, hiçbir alamet yokken ortada kıyamet de koparmış. Meğer seninle her günümüz bir cennette geçermiş. Meğer senden sonra zaman yaşamak pahasına ölmekmiş. Şimdi yattığım ranzam mezarın kadarmış senin aşkın değil yalnız, failin olmak da varmış." dizeleri büyük beğeni topladı! İlk tanıtımıyla büyük ilgi toplayan İnci Taneleri dizisinde Yılmaz Erdoğan'la başrolü paylaşan Hazar Ergüçlü, Dilber isimli bir pavyon dansçısını canlandırıyor. Dizi tutar mı tutmaz mı bilemem ama pavyon dansı şimdiden günlük hayatımıza girdi ve etrafa pavyon dansı kursları açıldı. Sınıflarda yer bulmak zormuş. Peki niye birdenbire herkes pavyon dansı yapmaya merak saldı? Bu noktada "ben bilmem susarım"der bu haftayı kapatırım.

Sevgiyle kalın...

QOSHE - LOHUSA - Almula Merter
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

LOHUSA

21 0
21.01.2024

Kalbin temizse sana söylenen yalanlar bir gün gelir, ortaya çıkar. Ve sen sesini çıkarmadıysan bu senin aptal olduğunu göstermez, kendine saygını ve aslında karşındakinin ne kadar aptal olduğunu gösterir. Bu hafta bunu sevdiğim, değer verdiğim birinde yaşadım. Yıllardır hukukumuz var. Herkese, her zaman övgüyle söz etmişimdir kendisinden. 2 gündür arka arkaya sıraladığı yalanları izliyorum. Ve bu yalanların en fazla 1 saat içinde önüme düşüşünü. Derler ki; Yalan çok hızlı yol alsa da, gerçek son süratle onu sollayacaktır. Yüzüne vuruyor muyum, hayır. Bekliyorum zamanını. Yalan söylemenin en büyük sebebi korkaklıktır. Görüyorum ne kadar korkak olduğunu. Bekliyorum, "ah, ben bu hataya nasıl düştüm? Niye sormadım, araştırmadım, nasıl kandım?" diyeceği günü. İşte o zaman verilecek bir cevabım var. Şimdi niye mi uyarmıyorum? Çünkü biri senden bir şey istemeden, sen onun için çabalarsan onun kul hakkına girmiş olursun. Ve en sevdiğim atasözüdür "her koyun kendi bacağından asılır" İzleyelim görelim.

Hamilelik boyunca değişen ve doğum için hazırlanan anne vücudu, doğumdan sonra lohusalık adı verilen sürece girer. Vücut bu süreç içerisinde hamilelikten önceki haline dönmeye çalışır. Genellikle doğumdan sonraki ilk altı haftalık süreçtir. Annenin vücudu bu dönemde doğum etkilerini atlatırken, hassasiyet, ağrı, duygusal geçişler gibi çeşitli problemler yaşayabilir. Çoğu kadının başından bu duygular geçmiştir. İşte sevgili Gupse Özay burdan yola çıkarak tatlı bir film hazırlamış. Lohusa filmi, taze ebeveynlerin yaşadığı komik olayların bir kahkaha tufanına dönüştüğü ilk 40 günü anlatıyor. Burcu ve Onur, çocuklarına kavuşma gününü heyecanla bekleyen bir çift olarak hikayenin merkezinde yer alıyor. Hamilelik sürecinde, doğum sonrasındaki hayatın getireceği değişikliklere aldırmayan Burcu, lohusa depresyonuyla tanışmayacağına inanıyor. Fakat hiç de düşündüğü gibi olmuyor. Yönetmen koltuğunda Kıvanç Baruönü'nün oturduğu komedi türündeki Lohusa filminin başrolünde Gupse Özay ve Onur Gürçay yer alıyor. İzlenesi bir film.

BİR YEMİN UĞRUNA

Pop müziğin sevilen ismi Metin Özülkü, Ossi Müzik etiketiyle yayınlanan "Şimdi 90'lar 3" albümünün altıncı single'ı "Bir Yemin Uğruna" ile müzikseverlerle buluştu. Şimdi 90'lar 3” ten altıncı single

Metin Özülkü sözleri Eda Özülkü’ye ve kendine, müziği Aykut Gürel’e ait olan “Bir Yemin Uğruna” isimli şarkısını “Şimdi 90'lar 3” albümü için yeniden yorumladı. Metin Özülkü’nün, ilk olarak 1996 yılında yayınlanan “Aşk Masalı” isimli albümünde seslendirdiği “Bir Yemin Uğruna” isimli şarkılarının orijinaline sadık kalınarak hazırlanan yeni düzenlemesinde Hasan Çiçek'in ve Metin Özülkü’nün imzası var.

KISA FİLM UZUN ETKİ

Sabancı Vakfı’nın “Kısa Film Uzun Etki” sloganıyla bu yıl sekizincisini düzenlediği Kısa Film Yarışması’nın kazananları belirlendi. Sabancı Vakfı’nın Kısa Film Uzun Etki” sloganıyla bu sene sekizincisini düzenlediği Kısa Film Yarışması’nın kazananları belli oldu. “Su krizi” temasıyla, Sabancı Center’da düzenlenen yarışmanın ödül töreni; Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın ev sahipliğinde gerçekleşti.

Yarışma kapsamında 12 eser finale kalırken birincilik ödülünün sahibi Düşlerdeki Hayat” filmiyle yönetmen Can Yeşiloğlu’nun oldu.........

© Önce Vatan


Get it on Google Play