“Vicdan azabından kurtulsanız, tarihin azabından kurtulamazsınız. Tarihin azabından kurtulsanız, Allah’ın gazabından kurtulamaz sınız!”

Sadet Partisi Milletvekili Hasan Bitmez’in, “Katil İsrail–İşbirlikçi AKP” pankart görüntülü Meclis konuşmasında, “Sezai Karakoç’un size atfen yazdığı satırlarla bitiriyorum” diyerek, düşmeden önce okuduğu son cümleydi bu.

Bir önceki oturumu yöneten başkanın, “Hatip kürsüde iken bağırmak sokak adabıdır” dediğini hatırlatırken Hasan Bitmez, AKP yöneticilerinden Özlem Zengin, bir amigo gibi arkadaşlarını yönlendiren sloganları haykırıyordu.

“Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun!”

“Yürü! Siz öyle olacaksınız!”

Özlem Zengin’in ağzından çıkan sokaktaki avam hitabının en belirgin kelimesi “Yürü”den sonra zabıtlara yazdırdığı “Siz öyle olacaksınız!” beklentilerinin izahı acaba şu düşünce olabilir mi?

“Gazze Müslümanları gibi...”

AKP milletvekillerinin “Allah’ın gazabı böyle olur işte” diye bağırmalarını ertesi gün savunmuş AKP yöneticisi Özlem Zengin.

“Bazı arkadaşlarımız arkalarda olduğu için olayın ne olduğunu hemen anlayamamış olabilirler.”

Denilenleri kabul var.

Kendisini hariç tutarak ve farklı sayarak kabul var hem de. Çünkü o önlerde ve olayı iyi anladığı iddiasında.

Mazeretine bak, Meclis bahçesinde mangal partisi yap.

“Bazı arkadaşlar arkalarda olduğu için” eksik maaş alıyorlar veya oyları tam sayılmıyor, ya da hata yapma hakları vardır, gibi bir cümle kurulması mümkün değil iken...

“Olayın ne olduğunu hemen anlayamamış olabilirler.”

Özlem Zengin’in partidaşlarının hemen anlayamadıkları Filistin’deki İsrail zulmü müdür? Yoksa Hasan Bitmez’in belgeleriyle anlattığı İsrail zulmüne destek olmak fiili midir?

Hasan Bitmez düşmese, yerine otursa, AKP milletvekilleri kurtulamayacakları tutanaklara yazdırılan gazabı, rakiplerinin vefatında görmeyecekler, kendi üzerlerinde mi arayacaklardı?

Tek doğrusu var Özlem Zengin savunmasının. Arkadaşlarındaki anlama eksikliği. Onları yönetendir. Tercih sebeplerini ve kapasitelerini iyi biliyordur.

HOROZUMUN TÜYÜ ALA KONUŞUYOR EFKAN ALA

“Siz ambargo nedir biliyor musunuz? Siz hangi silahı göndermekten bahsediyorsunuz? Ambargo nedir, nasıl bilinmez. Silah gönderebilsek, göndermez miyiz? Hiç takip etmediğiniz anlaşılıyor beyler!”

1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan hemen sonra Irak’ın yönlendirmesiyle, ilişki kurulan Libya, Kaddafi’nin kapattığı ABD üssüden 4 uçak dolusu silah ve malzemeyi Türkiye’ye gönderir.

Ödeme yapma teklifimizi kabul etmeyen Libya, kapattığı ABD üslerinden Türk subaylarının seçtiği silah ve malzemeleri 4 DC9 uçağına yükleyerek Türkiye’nin mühimmat ihtiyacını karşılar.

O günün Babı-ı Ali gazetelerinde, uçaklara malzeme taşıyan Kaddafi resimleri yayımlanmıştı.

Türkiye, MSP–CHP Koalisyonunun şanlı iktidarında Kıbrıs zaferini yaşarken 9 yaşında olan, 15 Temmuz’dan sonra en çok “Neredeydin” sorularına muhatap olan, 31 Ağustos’ta İçişleri Bakanlığı’ndan istifası kabul olan ve bugün AKP milletvekili ve yöneticisi olan Efkan Ala, Meclis’te konuşuyor.

“Ambargo nedir biliyor musunuz?” diye sorduğu kişiler, seçilmiş milletvekilleridir; tıpkı kendisi gibi.

“Ambargo nedir, nasıl bilinmez?” kuş bakışı da Sayın Efkan Ala’ya ait.

Eski Meclis günlerini yaşıyor olsaydık, kürsüdeki Efkan Ala’ya, latifeli cevaplar gelirdi muhalif sıralardan. Nükteli cümlelerin mesela biri şöyle olabilirdi: Biz de çocuktuk senin gibi. Ne Erbakan’ı bildik, ne Ecevit’ten haberimiz vardı.

“Silah gönderebilsek, göndermez miyiz?”

İsrail’e, fazlası var eksiği yok 350 gemi ile petrol, hammadde ve ihtiyaç malzemeleri gönderenlerin sözcüsü acındırma telaşında; merhamet dileniyor, aman diyor.

“Hiç takip etmediğiniz anlaşılıyor beyler!” (Karşısındaki kadın milletvekillerini görmezden geliyor. Mevkidaşı Zengin hanımla bir sorunu mu var?)

Filistin’e yardıma gitmeyen gemiler takip edilemeyeceğine göre, yedi düvel ambargo uygularken, Türkiye’ye silah gönderen Kaddafi ve Libya’nın NATO destekli cezalandırılması mıdır; Sayın Efkan Ala’nın takipten kastı, endişesi, korkusu?

Tarih yazsın gayri:

Savunucuları Efkan Ala

Hesapçılıkları Aliyy-ül Â’la.

İVMELİ BAŞARI,ÇİZMELİDENDİR!.

“Ortak paydada buluşulur ise, herkes kazançlı çıkar. Yunanistan ile son dönemde ilişkilerimizi bu anlayış çerçevesinde şekillendirme yönünde gayet iyi bir ivme yakaladık.”

Bir yıl önce “Bir gece ansızın gelebiliriz” dediği Yunanistan ziyaretinden önce AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, bir soruyu cevaplarken söylemiş bu güzel Türkçe örneği cümleyi.

“Herkes kazançlı çıkar” vurgusu, yol arkadaşı, partidaşı Sayın Bülent Arınç’ın Filistinlilere yönelttiği, “Bizim çıkarımız ne?” sorusunun benzeri gelebilir ihtimaliyle yapılmamıştır elbette.

Yakalanan ivmenin kâr payının yüksekliğinden ziyade, biz bu ivmenin yakalanmasındaki Sayın Bahçeli planlaması ve çalışmasına dikkat çekeceğiz.

Eski bir Sezen Aksu şarkısı dolayısıyla verilen “Hz. Adem Efendimize kimsenin dili uzanamaz; o dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir” demeci sonrasında da Sayın Erdoğan’ın, ivme yakalandığı yazılmıştı AKP medyasında.

İvme yakalamak alışkanlıkları mı oldu, bilemeyiz ama, bu ikinci ivme yakalanmasında büyük emek Sayın Bahçeli’nindir.

Körüklü çizmelerini giyip, altı düğmeli ceketi üzerinde ve bir eli pantolon cebinde pozuyla, dairesinin salonunda, Zeki Müren şarkısı eşliğinde yürüdüğünde Sayın Bahçeli, Yeni Şafak gazetesi, “Bahçeli çizmeleri Ankara’da giydi, sesi Yunanistan’dan geldi” manşetini atmıştı. Dış güçler ne çıldırmıştı ama…

Yunanistan ile son dönemdeki ivme kazançlı ilişkilerimizde Sayın Bahçeli katkısının daha iyi anlaşılmasını ve takdir edilmesini sağlamak için, çok bilinen bir Temel fıkrasından yardım alacağız.

Temel, kahvaltı tabağındaki zeytine çatalı batıramıyor. Zeytin bir o yana bir bu yana kaçarken, karşısındaki oturan bir beyefendi, Temel’den çatalı alır zeytine batırır ve Temel’e, işte böyle diye gösterir. Fakat Temel kabullenmez bu durumu ve dillere düşen o ünlü itirazını söyler:

“Ben yormasaydım, sen zor yakalardın!”

Yakalanan o ivmenin hikayesindeki Sayın Bahçeli emeği gözlerden ırak tutulmasın diye yazdık biz bu yazıyı.

“Ve gülsün diye çocuklar. Küçük mü küçük.”

QOSHE - İsrail Biter, İşbirlikler Biter Bizim Mücadelemiz Hasan, Bitmez - Necati Tuncer
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İsrail Biter, İşbirlikler Biter Bizim Mücadelemiz Hasan, Bitmez

7 1
16.12.2023

“Vicdan azabından kurtulsanız, tarihin azabından kurtulamazsınız. Tarihin azabından kurtulsanız, Allah’ın gazabından kurtulamaz sınız!”

Sadet Partisi Milletvekili Hasan Bitmez’in, “Katil İsrail–İşbirlikçi AKP” pankart görüntülü Meclis konuşmasında, “Sezai Karakoç’un size atfen yazdığı satırlarla bitiriyorum” diyerek, düşmeden önce okuduğu son cümleydi bu.

Bir önceki oturumu yöneten başkanın, “Hatip kürsüde iken bağırmak sokak adabıdır” dediğini hatırlatırken Hasan Bitmez, AKP yöneticilerinden Özlem Zengin, bir amigo gibi arkadaşlarını yönlendiren sloganları haykırıyordu.

“Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun!”

“Yürü! Siz öyle olacaksınız!”

Özlem Zengin’in ağzından çıkan sokaktaki avam hitabının en belirgin kelimesi “Yürü”den sonra zabıtlara yazdırdığı “Siz öyle olacaksınız!” beklentilerinin izahı acaba şu düşünce olabilir mi?

“Gazze Müslümanları gibi...”

AKP milletvekillerinin “Allah’ın gazabı böyle olur işte” diye bağırmalarını ertesi gün savunmuş AKP yöneticisi Özlem Zengin.

“Bazı arkadaşlarımız arkalarda olduğu için olayın ne olduğunu hemen anlayamamış olabilirler.”

Denilenleri kabul var.

Kendisini hariç tutarak ve farklı sayarak kabul var hem de. Çünkü o önlerde ve olayı iyi anladığı iddiasında.

Mazeretine bak, Meclis bahçesinde mangal partisi yap.

“Bazı arkadaşlar arkalarda olduğu için” eksik maaş alıyorlar veya oyları tam sayılmıyor, ya da hata yapma hakları vardır, gibi bir cümle kurulması mümkün değil iken...

“Olayın ne olduğunu hemen anlayamamış olabilirler.”

Özlem Zengin’in partidaşlarının hemen anlayamadıkları Filistin’deki İsrail zulmü müdür? Yoksa Hasan Bitmez’in belgeleriyle anlattığı İsrail zulmüne destek olmak fiili midir?

Hasan Bitmez düşmese, yerine otursa, AKP milletvekilleri kurtulamayacakları tutanaklara yazdırılan gazabı, rakiplerinin vefatında görmeyecekler, kendi üzerlerinde mi arayacaklardı?

Tek doğrusu var Özlem Zengin savunmasının. Arkadaşlarındaki anlama eksikliği. Onları yönetendir. Tercih sebeplerini ve kapasitelerini iyi biliyordur.

HOROZUMUN TÜYÜ ALA KONUŞUYOR........

© Milli Gazete


Get it on Google Play