Arefe günü yayımlanan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın bayram mesajından bir cümleyi TRT Haber sitesi başlık altından duyuruyor; konuşmanın en önemli kısmı saydığından.

“Türkiye olarak bugüne kadar bölgeye sevk ettiğimiz toplam 45 bin tonu aşan yardım malzemesiyle bu zor günlerinde Filistin halkının yanında olduğumuzu gösterdik.”

TRT Haber’den aldığımız bu Sayın Erdoğan cümlesinin aklımıza düşürdüğü sorular var.

Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez, “Katil İsrail–İşbirlikçi AKP” pankart görüntülü Meclis konuşmasını 14 Aralık günündeki oturumda yapmıştı.

16 Aralık’ta “İsrail biter, işbirlikçiler biter; bizim mücadelemiz Hasan, Bitmez!” başlıklı yazımızda, adı Özlem Zengin olan AKP yöneticisi, partidaşlarının anlama ve kavrama eksikliklerine sığınırken, bir diğerini; “15 Temmuz’dan sonra en çok ‘Neredeydin’ sorularına muhatap olan (45 gün sonra), 31 Ağustos’ta İçişleri Bakanlığı’ndan istifası kabul olan ve bugün AKP milletvekili ve yöneticisi olan Efkan Ala”nın Meclis’teki konuşmasını not etmişiz.

“Siz ambargo nedir biliyor musunuz? Siz hangi silahı göndermekten bahsediyorsunuz? Ambargo nedir, nasıl bilinmez? Silah gönderebilsek göndermez miyiz? Hiç takip etmediğiniz anlaşılıyor beyler!”

İktidardan bakışlı ve istihza kokulu bu “Beyler” hitaplı izahtan anladığımıza göre Sayın Erdoğan’ın “Yardım malzemesi” dediklerinin arasında “Silah” yok; savunma amaçlı kullanılanları dahil.

“İsrail’e, fazlası var eksiği yok 350 (Üçyüzelli) gemi ile petrol, hammadde ve ihtiyaç maddeleri gönderenlerin sözcüsü” Efkan Ala’nın o Meclis konuşmasında Gazze yok, Filistin yok, yardım malzemesi gönderiyoruz veya gönderdik fiili yok! Ambargo korkularından kıpırdayamadıklarının yazıklanması var.

Sayın Erdoğan’ın 45 bin ton dediği yardım malzemelerini kaç gemi taşımıştır? İsimleri nedir o malzemelerin?

16 Aralık’ta 350 olan gemi sayısının yüklenip götürdükleri kaç milyon tonla tanımlanır?

Bir ilimizdeki deprem felaketinin hemen ertesinde “Algımız çok iyi Sayın Bakanım” raporu sunan yöneticilere sahip AKP iktidarının algı oluşturucu nutuk yazıcılarına, milletimizin hafızasına ve kayıt defterlerine yazılmış örnekler verelim ki, gelecekte çok gülünç olacaklarının ikazı olsun.

Yağ sıkıntısının yaşandığı Ecevit iktidarının bir gününde, TRT spikeri bir haber okuyor: Bugün Malatya şehrine on bin kilo margarin gönderildi.

Stokçulara göz açtırılmadığı vurgulu bir haber de şöyle idi: Bir çimento fabrikasında elli teneke margarin ele geçirildi.

On bin kilonun bir kamyon, elli teneke yağın bin işçi çalıştıran fabrikanın bir aylık yemek malzemesi olduğu bilgisini saklayanların galiba çocukları bugün, AKP propagandasını böyle yazıyorlar.

Hani yeni milenyuma girmiştik? Zor İnsan az kullanılmış bir metod bulur; o kadar maaş alıyorsunuz hem. Yoksa ANAP günlerinden hatırladığımız örnekleri de çağrıştırırsınız.

Süt ve süt ürünleri üreteceğimiz çiftlik kurduk, müracaatı ile çok kişi, devlet bankalarından çok çok krediler almıştı; ödememek niyetli, niyetli.

Müracaat formunda yazılı hayvanların oradan oraya nakledilmesiyle gerekli izni koparanlara, siyasi güçleri dolayısıyla karşı duramayan bir görevlinin (müfettişin) sitemi kulaktan kulağa yayılmıştı.

“Kapıdaki köpekleri değiştirseydiniz bari. Bize o kadar alıştılar ki, havlamadıkları gibi paçalarımızı yalıyorlar.”

“Bu zor günlerinde Filistin halkının yanında olduğumuzu gösterdik.”

Ara başlık olarak da TRT Haberce kullanılan bu Sayın Erdoğan cümlesine gelmeden, “İsrail saldırıları sonucu 33 bin Filistinli şehit düşerken, 75 binden fazla kardeşimizde yaralandı” bilgileri de veriliyor.

Bu rakamlar, “Zor günler” karşılığı mıdır?

“Tüm insanlığın kalbinde, tüm insanlığın vicdanında kanayan yara” neden sadece “Zor günler” içinde kalsın; kalabilir mi?

En yüzeysel anlatımla bir “Zulüm”, bir “Soykırım” olan ırkçı bir işgal, faşist bir tecavüz, emeklilerimizin yaşayışlarının sıradanlaşmasına vurgu yapar gibi, “Zor günler” denilerek geçilir mi?

Karacaoğlan der ki: Kara gündür gelir, geçer; gamlanma gönül gamlanma!

Hayır!

“Vicdan azabından kurtulsanız, tarihin azabından kurtulamazsınız. Tarihin azabından kurtulsanız, Allah’ın gazabından kurtulamazsınız!”

KİM, KİMİ KOLLAR BİLEZİKLİ KOLLAR

Demirel’i seçim otobüsü üstünde şova hazırlayan parti görevlileri vardı. Yazdıkları notları okuyacağı yerlere koyarlar, arada bir halkla muhatap olmasını sağlarlardı. Bugünkü teknoloji ve hazırlanmış nutuk okuma aleti (promter) hem yoktu, hem onlar irticalen konuşurlardı.

Mesela giyimi ile yerini tarif ettikleri ve tanınmış olmak özelliği olan bir vatandaşa dönerdi Demirel, “Filan köyün muhtarı falanca, ben bir önceki seçimde bu meydanda, asfaltlanmamış köy yolları kalmayacak dediğimde sen, köylülerine konuşurlar fakat yapamazlar demedin mi? Binaenaleyh yaptık, o yoldan geldin buraya. Şimdi yaptılar, ama kenarına ak çizgi çızmadılar mı diyeceksin?

Meydan gülmek fiiline geçtiğinde, muhtarı dolayısıyla adı anılan köydeki oyları da artmış olurdu Demirel’in partisinin.

Sayın Erdoğan da görme uzaklığındaki kadınlara konuşmuş: “Altın bilezikleri takmışsınız. Hakkını vermeniz lazım, ona göre.”

Sayın Erdoğan’ın konuşacağı meydanı doldurmak için topladıkları kadınların kolu bilezikli olanlarını kürsüye yakın dizenler, “Bize baktığında altınlarımızı mı gördün?” demeyeceklerini biliyorlardı.

Hatta içlerinden en mizaha yatkın olanın, “Satma sırası bizim bileziklerimize mi geldi de baktın, gördün?” nüktesini ederse, “İsrail’le ticareti kes” pankartı açmış kız–kadın muamelesi göreceğinin hazırlığını yapmışlardı.

Yevmiyecilerinden belli olur bir politikacı, maddesinin izahını böyle yazdık.

HERKES Mİ EKONOMİST OLURMUŞ?

Hayatiyetini Cumhur İttifakının ve özellikle AKP’nin mali pompalarına bağlamış tetikçi medya gazeteleri, “İsrail ile ticaret koca bir yalan” manşetleriyle utanmazlıklarını sergilerken, Ticaret Bakanlığı 54 ürün grubunu kapsayan kısıtlama kararı aldığını duyurdu resmi haber bültenleriyle.

Hemen önümde oturan saçları erken ağarmış yorgunluğundaki orta yaşlı adam, kulağına gelen haberden ne anladığını paylaştı kahvehane cemaatiyle.

– Koyacak yer kalmamıştır İsrail’de herhalde.

Kısıtlama listesi alüminyum, bakır, demir–çelik, çimento, kimyasal maddeler, kovalar, kepçeler, boyalar vesaire diye sayılıp dökülürken, en köşedeki oyun masasından da bir yorum geldi.

“Bu saydıkları burada da kalmadı.”

Yerin kulağı var. İktidarın “kol” sayan valisi var. Altıncı, yedinci, dokuzuncu kolları da tespit ettik demeden kalktım o kahvehaneden.

Şaşırmadığım nokta: AKP’ye, Ortaasya hayatımızdan bulup getirdiği, “Askıda ekmek” projesiyle seçimler kazandıran Sayın Bahçeli’nin ekonomistliğinin dama atılmasıydı; yorumcu vatandaşlarımız tarafından.

Tek kazancımız galiba bu.

QOSHE - Fay’dasız iktidarcılara karşı tezler - Necati Tuncer
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Fay’dasız iktidarcılara karşı tezler

8 1
13.04.2024

Arefe günü yayımlanan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın bayram mesajından bir cümleyi TRT Haber sitesi başlık altından duyuruyor; konuşmanın en önemli kısmı saydığından.

“Türkiye olarak bugüne kadar bölgeye sevk ettiğimiz toplam 45 bin tonu aşan yardım malzemesiyle bu zor günlerinde Filistin halkının yanında olduğumuzu gösterdik.”

TRT Haber’den aldığımız bu Sayın Erdoğan cümlesinin aklımıza düşürdüğü sorular var.

Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez, “Katil İsrail–İşbirlikçi AKP” pankart görüntülü Meclis konuşmasını 14 Aralık günündeki oturumda yapmıştı.

16 Aralık’ta “İsrail biter, işbirlikçiler biter; bizim mücadelemiz Hasan, Bitmez!” başlıklı yazımızda, adı Özlem Zengin olan AKP yöneticisi, partidaşlarının anlama ve kavrama eksikliklerine sığınırken, bir diğerini; “15 Temmuz’dan sonra en çok ‘Neredeydin’ sorularına muhatap olan (45 gün sonra), 31 Ağustos’ta İçişleri Bakanlığı’ndan istifası kabul olan ve bugün AKP milletvekili ve yöneticisi olan Efkan Ala”nın Meclis’teki konuşmasını not etmişiz.

“Siz ambargo nedir biliyor musunuz? Siz hangi silahı göndermekten bahsediyorsunuz? Ambargo nedir, nasıl bilinmez? Silah gönderebilsek göndermez miyiz? Hiç takip etmediğiniz anlaşılıyor beyler!”

İktidardan bakışlı ve istihza kokulu bu “Beyler” hitaplı izahtan anladığımıza göre Sayın Erdoğan’ın “Yardım malzemesi” dediklerinin arasında “Silah” yok; savunma amaçlı kullanılanları dahil.

“İsrail’e, fazlası var eksiği yok 350 (Üçyüzelli) gemi ile petrol, hammadde ve ihtiyaç maddeleri gönderenlerin sözcüsü” Efkan Ala’nın o Meclis konuşmasında Gazze yok, Filistin yok, yardım malzemesi gönderiyoruz veya gönderdik fiili yok! Ambargo korkularından kıpırdayamadıklarının yazıklanması var.

Sayın Erdoğan’ın 45 bin ton dediği yardım malzemelerini kaç gemi taşımıştır? İsimleri nedir o malzemelerin?

16 Aralık’ta 350 olan gemi sayısının yüklenip götürdükleri kaç milyon tonla tanımlanır?

Bir ilimizdeki deprem felaketinin hemen ertesinde “Algımız çok iyi Sayın Bakanım” raporu sunan yöneticilere sahip AKP iktidarının algı oluşturucu nutuk yazıcılarına, milletimizin hafızasına ve kayıt defterlerine yazılmış örnekler verelim ki, gelecekte çok gülünç olacaklarının ikazı olsun.

Yağ sıkıntısının yaşandığı Ecevit........

© Milli Gazete


Get it on Google Play