Duruşunu sevdiğim bir dostum var. Eskimez dostlarımızla bir araya gediğimizde onu da çağırırım.

Saatlerce dost sohbetleri havasını tüttürürken biz, o, yalnız dinler, tüttürülen havayı solur ve ayrılacağımıza yakın çok nazik bir eda ile, beş kelimeyi geçmeyecek şekilde, “Hocam, şunu, böyle de anlayabilir miyiz?” gibisinden bir soru havasında doğruyu ortaya koyuverir.

Aslında bu türden insanlar, sözlerin akışına su kadar yumuşak ifadelerle yön veren insanlardırlar.

Bu dünyada herkes yolcu ve herkes yol rehberidirler.

Başta babalar ve anneler, kendilerine gösterilen öz yolu, söz yolu, eğitim yolu, sağlık yolu, oyun şekli, saadetin veya kederin yollarını da öğrendikleri şekilde öğretirler.

Anne, doğan çocuğuna besmeleyle, ilk sütünü vermeden önce çocuk bu dünyadan ilk nefesini alır.

Ardından doktorlar ve ebeler, onun sağlığı için tıbbın kanatlarını onun üstüne sererler ve İslam’a göre sünnettir diye kulağına ezan okunur.

Anne, gıdasını verir, baba ezanla ona iman esaslarını fısıldar ve şeytanın yolunu keser, doktor veya ebe de çocuğun sağlıklı olarak devamını sağlamaya çalışır.

Ama bütün bunlar yani, nefes Allah’tan, bir gün önce annede süt yokken çocuk doğunca gelen süt de Allah’tan, ezanı okutan din de Allah’tan, tıbbın bütün devalarını ve doktorun bütün organlarını da yaratan Allah celle celalühtür.

Asıl gösterilmesi gereken yol, İslam yoludur.

Son durak olarak yalnız kabri görenlerin aldığı bütün tedbirlerin fayda tarafı en fazla yüz yıl sürer ama kabirden sonra kalkış ve cennet veya cehennem yolcularının sonu gelmez bir hayatı yaşadıklarından ahiret yolunun eşkıyalarından, şeytanlarından, şeytanlaşmış insanlarından kurtulmanın yollarını göstermek, o yolda nasıl yürüneceği konusunda rehberlik etmek en güzel delilliktir.

Ezanla başlayan ilk eğitim yolunun yolcuları ilk nefesten son nefese kadar, hayatlarının her anında ekonomik, sosyal, zihinsel, duygusal… konularda sorun üretmez, hep çıkış yolları ona açık olur.

Bizim köyde ölen birinin vârisleri, malları bölüşürken “hayrına” diye bir bölüm de ayırırlardı.

O ayrılan bağ, bahçe veya tarla satılır, yol, çeşme gibi topluma hizmet eden yerlere harcanırdı.

Günümüzde insanların işlerini kolaylaştırmak için yapılan hizmetleri yapanlar ve yazanlar, bu işi Allah rızası için yaparlarsa hem sevaplarını alırlar hem paralarını alırlar.

Mesela Küresel Konumlama Sistemi (GPS) navigasyon sistemiyle karada, denizde ve havada yolları bulmak kolaylaştı.

Eskiden kara ve deniz yolcuları gündüz güneşe göre yön tayin ederken, geceleri yıldızlara göre belirlerlerdi.

Gemi kaptanlığından emekli bir dostum, “Navigasyona göre gemiler gider ama navigasyonun merkezi yine yıldızlarla yön tayinine devam eder” dedi bana.

Çünkü tariflerde, sabit yer lazım ki, oraya göre yeriniz bilinsin.

Hepimizin, her an yön tayinine ihtiyacımız var.

Sabahleyin derin uykudan uyanınca beyninizdeki kayıtlı olanlar harekete geçer ve abdest alacağınız yeri, sabah namazı kılacağınız yeri size gösterir.

Bir gün o navigasyon bozulunca eşimizi, kardeşimizi, çocuklarımızı, sağımızı, solumuzu bilemez hale geliverebiliriz.

Onun sağlıklı halinde iken bu beynindeki navigasyonu yaratanı aklına getirdiğini zannetmiyorum.

Şu andan itibaren Rabbimize bir de bundan dolayı şükredelim.

Duruşunu ve davranışını sevdiğim dostum Ebubekir Alagözü’m, Uluslararası Akıllı Ulaşım Sistemleri Ödül Töreni Ankara 2, 3, 4 Mayıs 2024’te engelli vatandaşlarımızın belediye otobüslerinden yararlanmalarını kolaylaştırmak için hazırladığı yazılımdan dolayı bir ödül almış.

Konya’da uygulamaya da geçilmiş.

Kendisinden dinlediklerimden anladığım kadarıyla, özürlü vatandaşlarımız, bu programı ücretsiz indirdiği takdirde durağa gelince yalnız düğmeye basıverecek.

Program onu saniyeler içinde merkeze bildiriyor, merkez de o tarafa gitmekte olan otobüse bildiriyor ve otobüs o durağa durduğu anda görme özürlüler için “Bu otobüs filan yere gitmektedir” diye otomatik olarak anons yapıyor.

Kur’an-ı Kerim’de sekiz defa yolda kalmışlara yardımdan bahsederken, binlerce ayet cennete giden yolda yürümenin yollarını öğretirken, yoldan çıkanlara yardım, yol kesen inkâr eşkıyalarını temizlemeyi öğretir.

Yolunuz İslam, yönünüz cennet olsun.

İki dünyamız güzel olsun.

QOSHE - Yol açan olun, yol kesen değil - Mahmut Toptaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yol açan olun, yol kesen değil

46 1
06.05.2024

Duruşunu sevdiğim bir dostum var. Eskimez dostlarımızla bir araya gediğimizde onu da çağırırım.

Saatlerce dost sohbetleri havasını tüttürürken biz, o, yalnız dinler, tüttürülen havayı solur ve ayrılacağımıza yakın çok nazik bir eda ile, beş kelimeyi geçmeyecek şekilde, “Hocam, şunu, böyle de anlayabilir miyiz?” gibisinden bir soru havasında doğruyu ortaya koyuverir.

Aslında bu türden insanlar, sözlerin akışına su kadar yumuşak ifadelerle yön veren insanlardırlar.

Bu dünyada herkes yolcu ve herkes yol rehberidirler.

Başta babalar ve anneler, kendilerine gösterilen öz yolu, söz yolu, eğitim yolu, sağlık yolu, oyun şekli, saadetin veya kederin yollarını da öğrendikleri şekilde öğretirler.

Anne, doğan çocuğuna besmeleyle, ilk sütünü vermeden önce çocuk bu dünyadan ilk nefesini alır.

Ardından doktorlar ve ebeler, onun sağlığı için tıbbın kanatlarını onun üstüne sererler ve İslam’a göre sünnettir diye kulağına ezan okunur.

Anne, gıdasını verir, baba ezanla ona iman esaslarını fısıldar ve şeytanın yolunu keser, doktor veya ebe de çocuğun sağlıklı olarak devamını sağlamaya çalışır.

Ama bütün bunlar yani, nefes Allah’tan, bir gün önce annede süt yokken çocuk doğunca gelen süt de Allah’tan, ezanı okutan din de Allah’tan, tıbbın bütün devalarını ve doktorun bütün organlarını da yaratan Allah celle celalühtür.

Asıl gösterilmesi gereken yol, İslam yoludur.

Son durak olarak yalnız........

© Milli Gazete


Get it on Google Play