1960’lı yıllarda kilosunda serbest güreş şampiyonu Turan Kurt, Almanya’da bir güreş kulübüne antrenör olarak gider.

Orada emekli olur, orada vefat eder.

Ben, onunla hacda tanıştım.

Yine milli güreşçi ve aynı zamanda hoca olan, İbn-i Kayyim el Cevzi’nin “Zadü’l-Mead” isimli eserini Arapçadan Türkçeye terceme eden Muzaffer Can hocanın, Almanya’dan getirdiği hacı adaylarının arasında idi Turan.

Turan’a “Emeklisin, şimdi Almanya’da ne yapıyorsun” dediğimde güreşçi diliyle, “Güreşçi iken sırtını yere getirdiğim kişilerin, şimdi alnını secdeye getirmeye çalışıyorum” demiş ve Avrupa Millî Görüş hareketi içinde birçok insanımıza faydalı olduğunu anlatmıştı.

Bugüne kadar, konferans için gittiğim her yerde, dernek veya vakıf yöneticilerine yaptığım ve iyi sonuçlarını duyduğum üç nasihati anlatayım:

Bir: İnsanları, kendi görüş veya meşrebinize değil, onu da seni de yaratan Allah’ın en son gönderdiği İslam dinine çağırınız.

İki: Buluşmalarınızı dernek binanızda, vakıf binanızda veya evinizde değil caminizde yapınız.

Üç: Bulunduğunuz şehirde, telefonunu tespit ettiğiniz Müslüman Türk vatandaşları arasında hiçbir ayrım yapmadan, her Cuma günü namaza bir saat kala toplu mesajla, “Hayırlı Cumalar” dileğinde bulunun.

Sayıları çok az olsa da Cuma namazıyla, bayram namazıyla bile alakasını kesen vatandaşlarımız üzerinde bu üçüncü maddenin çok çok etkisi olmuştur.

Başlarda biraz rahatsız olsalar da, alışmışlar, sevmeye başlamışlar, Cuma’yı beklemeye başlamışlar ve sonunda mahallesindeki camiye önce Cuma namazından başlayarak dernek üyeliğine kadar gelenleri olmuştur.

Yurt dışındaki Müslüman vatandaşlarımızdan, bunu yapanlar var ama yapmayanlar da bu günden itibaren başlayıversinler ve camilerde buluşsunlar.

Türkiye’de olanlar, akrabalarınızla, eşinizin akrabalarıyla, çocukluğunuzdan bugüne kadar okullarda, askerde, işyerlerinde ve her yerde tanıştığınız insanlarla temasınızı kesmediğiniz gibi kuvvetli tutmanın yollarından biri ve bu günlerde en etkilisi telefon etmek veya toplu mesaj göndermektir.

Arkadaşınız, sizin hoşunuza gitmeyen günah çeşitlerinin hepsini yapmış olsa da küsmenizin hiçbir faydası olmaz, ama temasınızdan biri, onun en hassas olduğu güne denk gelir, onun o kötülüklerden ayrılmasına sebep oluverir.

Eşinizin en uzak akrabasını bile kendinize en yakın olduğunu hissettirin.

Kardeşleriniz, amcalarınız, dayılarınız, halalarınız, teyzeleriniz ve onların çocukları, sizin yakın akrabalarınızdır.

Onların akrabalarını da kendinize akraba bilin ve seksen dört milyonu akraba gibi görmeye çalışın ve sokakta, çarşıda, iş yerlerinde, dairede, kışlada, karakolda… ona göre davranalım.

Hatta Sevgili Peygamberimiz, Mısırlı eşi Mariye anamız üzerinden Mısırlıların erkeklerinin dayımız, hanımlarının teyzemiz olduğunu bildirerek insanlar arasında en küçük bağların güçlendirilmesini istemiş:

Sevgili Peygamberimiz, “Mısırı kesinlikle fethedeceksiniz. Orada hakaret etmek için “Bastırdım parayı…” derler. Fethettiğiniz zaman, Mısır halkına iyi davranın. Çünkü onların gayrimüslim vatandaşlık hakları vardır ve bir de akrabalık hakları vardır. İki adam bir tuğla yeri kadar (basit) bir şey için kavga ederlerse hemen oradan çık” buyurmuş. (Müslim, Sahih, K. Fezail’üs-Sahabe bab 56)

Sevgili Peygamberimiz, Medine’ye hicret ettiğinde onu karşılayanlara yaptığı konuşmanın ilk cümlelerine dikkat ediniz:

Yusuf Aleyhisselam’ın neslinden, İsrail oğullarından, Beni Kaynuka Yahudilerinin hahamı olan Husayn isimli zat anlatır:

“Peygamber (Allah’ın selamı onun üzerine olsun) Medine’ye gelince insanlar koşarak onu görmeye gittiler.

Koşarak gidenler arasında ben de vardım. Ben onun yüzünü araştırdım. Bildim ki, onun yüzü yalancı yüzü değildi. Ondan ilk duyduğum söz:

“Selamı yayınız,

Yemek yediriniz,

Akrabalık bağlarını kuvvetlendiriniz,

İnsanlar uyurken gece namaz kılınız,

Ve Cennete selam/selametle giriniz.”

(Tirmizi Sünen, K. Sıfat’ül-Kıyamet ve’r-Rikak bab 42, İbni Mace, Sünen, K. İkamet’üs-Salat, bab 174, K Et’ıme, bab 1, Nesai, Hakim Müstedrek, Ahmed Müsned, Abdullah bin Selam hadisi)

Haham Husayn, hemen Müslüman olur ve Sevgili Peygamberimiz onun adını Abdullah bin Selam olarak değiştirir.

İran’ın, Kudüs’ün fethinde bulunur ve Hicri 43, miladi 663 yılında Medine’de vefat eder. (Allah ondan razı olsun)

QOSHE - Üç şeyi yapınız - Mahmut Toptaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Üç şeyi yapınız

23 8
28.02.2024

1960’lı yıllarda kilosunda serbest güreş şampiyonu Turan Kurt, Almanya’da bir güreş kulübüne antrenör olarak gider.

Orada emekli olur, orada vefat eder.

Ben, onunla hacda tanıştım.

Yine milli güreşçi ve aynı zamanda hoca olan, İbn-i Kayyim el Cevzi’nin “Zadü’l-Mead” isimli eserini Arapçadan Türkçeye terceme eden Muzaffer Can hocanın, Almanya’dan getirdiği hacı adaylarının arasında idi Turan.

Turan’a “Emeklisin, şimdi Almanya’da ne yapıyorsun” dediğimde güreşçi diliyle, “Güreşçi iken sırtını yere getirdiğim kişilerin, şimdi alnını secdeye getirmeye çalışıyorum” demiş ve Avrupa Millî Görüş hareketi içinde birçok insanımıza faydalı olduğunu anlatmıştı.

Bugüne kadar, konferans için gittiğim her yerde, dernek veya vakıf yöneticilerine yaptığım ve iyi sonuçlarını duyduğum üç nasihati anlatayım:

Bir: İnsanları, kendi görüş veya meşrebinize değil, onu da seni de yaratan Allah’ın en son gönderdiği İslam dinine çağırınız.

İki: Buluşmalarınızı dernek binanızda, vakıf binanızda veya evinizde değil caminizde yapınız.

Üç: Bulunduğunuz şehirde, telefonunu tespit ettiğiniz Müslüman Türk vatandaşları arasında hiçbir ayrım yapmadan, her Cuma günü namaza bir saat kala toplu mesajla, “Hayırlı Cumalar” dileğinde bulunun.

Sayıları çok az olsa da Cuma namazıyla, bayram namazıyla bile alakasını kesen vatandaşlarımız üzerinde bu üçüncü maddenin çok çok etkisi olmuştur.

Başlarda biraz rahatsız........

© Milli Gazete


Get it on Google Play