İnsanlık dramı, Yahudi bombardımanı, Gazze katliamı, soykırım ve benzeri tabirlerle ifade edilen şimdiki zamanın en önemli meselesinin başladığı tarihten yedi ay sonra ticari ilişkilerini askıya çıkaran, pardon askıya alan vicdan, insaf, akıl ve izan sahiplerini tebrik etmek gerekir. Mümkünse onurlandırmak, konu komşuya anlatmak, diplomasi destanı yazan yetkili diplomat ve sermayedarlarına üstün cesaret madalyası takmak, yetmiş beş yıl önce Teodor Herzl’in mezarını taşıdıkları anıt önünde hizaya geçirerek gönendirmek de yararlı olabilir. Yahudi’yle ticaretin sekteye uğramasından kaynaklanan zararı karşılamak da uğruna bu denli fedakâr davranılan halka düşer. Öyle ki dokuz buçuk milyar dolarlık fedakârlık, mikrofonlara yansıyacak kadar can acıtıcı, her gün anacak kadar hırpalayıcı olmalıdır. Bu zamana değin aşırı sosyal sayfalardan; Elon Musk, Mark Zuckerberg gibi reklâm uzmanı tüccarların tek amaçlı medya kuruluşlarında sergilenen boykot listelerini artık boşa alıp Yahudi’yle ticaretten el etek çektirilen yerli ve milli, hatta mazlum yatırımcıların alabildiğine helal, hem de artık insan kanı bulaşmayacak olan ürünleri reklâm edilmelidir. Ki söz konusu ürünler elde kalmasın, satıcı ve taşıyıcı zarar etmesin için ne yapılsa, nasıl gayret gösterilse az kalır.

Aslolan ticarettir. Adına pandemi denen ya da bin türlü isim uydurulan salgın hastalıklardan, hasta garantili yap-işlet-sat modeliyle boy vermiş hastanelerden, hâlâ içeriğinin ve etkisinin ne olduğu bilinmeyen aşılardan, maske-dezenfektan- test kitine kadar ticarete, kazanca, yani ranta hizmet eder. Herhangi bir doğal afet; mesela deprem, yeni binalar, alt yapılar, üst yardımlar, IBAN’lar, imarlar, arsalar ve kutsal TOKİ inşaatlarıyla rant kapısıdır. Sadece ölen insanları saymakla sanki bir şey yapılmış gibi gösterilen savaş aynı rantiyeye hizmet eder. Hem de korkak ve kalleş düşmanın, Yahudi’nin gıdasından silahına, barutundan demirine, borundan yakıtına tedarikçiliğini, lojistiğini, levazımatçılığını üstlenerek… Dolayısıyla o ticareti, rantı, doymak bilmezliği kısıtlamak bile üzücüyken akamete uğratmak can yakıcıdır. Darbe söyleminden bile insanları işinden gücünden edip mallarına el koyarak, çöktüğü kurum ve kuruluşları yandaşlarına peşkeş çekerek rant sağlayan bir oluşum için, kısıtlanan, sınırlanan, sürdürülemeyen ve dahi duraksayan ticaret, kış gecelerinde buz tutmasın diye kürek kürek asfaltlara boşaltılan tuzların olduğu gibi yaraya dökülmesidir. Hele de anlaşmalar falan sonuçsuz kalmışsa dünyanın bütün mikrofonlarına yedi gün yirmidört saat ‘ne büyük şey yaptık’ diye konuşulsa bu acı hafiflemez. Derttir işte, söyletir. Artık moda olduğu üzere Ferdi Tayfur’dan ‘Her Şeyi Bitirdik’ şarkısını açıp bağda bahçede yürümeye çalışmak gerekir: “Her şeyi bitirdik bir yalan gibi / Biz aşkı yarına götürmedik / Ne günler yaşadık bir roman gibi / Ne yazık sonunu getiremedik...” Ki bu ilginç varlıkların aşkı ıstırabı ticarettir. Bitirilmemişse de askıya alındığı söylenir. Hani aşama aşama; önce inkâr, sonra itiraf, nihayet inkıtaya uğrar. Ağır olsa gerektir.

Uğraşıp, didinip, Zeki Demirkubuz’dan sunturlu küfürler yeme işinden arta kalan zamanını düğün salonlarında romantik ve yayvan şiirler okumakla değerlendiren ünlü aktwist Ankaralı İsmail “İsrail’le ticaret yapanın Allah belasını versin” derken, şimdilerde sırf mecburiyetten ticari ilişkilerini kesmek zorunda kalanlara beddua etmiş olur. Söz konusu Twitter kullanıcısı aktwist, aynı samimiyetsizlik ve yüzsüzlükle bedduasını geri almalı, alamıyorsa ‘Bu zamana kadar neyse de bundan sonra yapanın Allah belasını versin’ şeklinde bir düzenlemeye gitmelidir. Ya da beddua ettiği sıralarda dumanı bitmiş, harman kalmışsa belki mazur görülebilir.

Bu ticaret meselesi ve işbirlikçilerdeki yansısı neyin nesidir? İş bu hale karşılıklı vanminitleşmek denir. Sonra eski hamamın eskiyen tasları yenilenir ki ülfet ve muhabbet sürdürülebilsin. Hani sürdürülebilir kalkınma gibi düşünmek gerekir. Havanın günlük güneşlik olduğu bir gün gemiler doldurulup gönderilir. Moderatörün diğer yanında bulunan ama kör alanda kaldığından kadraja alınmayan katiller, memlekete davet edilip atlı muhafızlarla karşılanır. Süvariler neyse, o güzelim atlara nasıl kıydınız da yakılası paçavralar taşıttınız diyenler her zamanki gibi duyulmaz. Bir gün böyle olacağına dair teselli, dokuz buçuk milyar dolarlık ticareti durdurduk diye ağlayanları belki teskin edebilir. Merak etmeyin, Yom Kippur’da sevdikleriniz size incik boncuk alacak da denebilir. Ya da işte Ankaralı İsmail gibi yayvan yayvan beddualar sıralanabilir.

QOSHE - Asrın akameti - İshak Koç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Asrın akameti

33 0
07.05.2024

İnsanlık dramı, Yahudi bombardımanı, Gazze katliamı, soykırım ve benzeri tabirlerle ifade edilen şimdiki zamanın en önemli meselesinin başladığı tarihten yedi ay sonra ticari ilişkilerini askıya çıkaran, pardon askıya alan vicdan, insaf, akıl ve izan sahiplerini tebrik etmek gerekir. Mümkünse onurlandırmak, konu komşuya anlatmak, diplomasi destanı yazan yetkili diplomat ve sermayedarlarına üstün cesaret madalyası takmak, yetmiş beş yıl önce Teodor Herzl’in mezarını taşıdıkları anıt önünde hizaya geçirerek gönendirmek de yararlı olabilir. Yahudi’yle ticaretin sekteye uğramasından kaynaklanan zararı karşılamak da uğruna bu denli fedakâr davranılan halka düşer. Öyle ki dokuz buçuk milyar dolarlık fedakârlık, mikrofonlara yansıyacak kadar can acıtıcı, her gün anacak kadar hırpalayıcı olmalıdır. Bu zamana değin aşırı sosyal sayfalardan; Elon Musk, Mark Zuckerberg gibi reklâm uzmanı tüccarların tek amaçlı medya kuruluşlarında sergilenen boykot listelerini artık boşa alıp Yahudi’yle ticaretten el etek çektirilen yerli ve milli, hatta mazlum yatırımcıların alabildiğine helal, hem de artık insan kanı bulaşmayacak olan ürünleri reklâm edilmelidir. Ki söz konusu ürünler elde kalmasın, satıcı ve taşıyıcı zarar etmesin için ne yapılsa, nasıl gayret gösterilse az kalır.

Aslolan ticarettir. Adına pandemi denen ya da bin türlü isim uydurulan salgın hastalıklardan, hasta garantili yap-işlet-sat modeliyle boy vermiş hastanelerden, hâlâ içeriğinin ve etkisinin ne olduğu bilinmeyen aşılardan, maske-dezenfektan- test kitine........

© Milli Gazete


Get it on Google Play