Halkın yönetim üzerinde bir gücü var mı bu tartışılır. Seçimler yoluyla bir güç ipucu veriliyor olsa da aslında pek de inandırıcı gelmiyor. Demokratik yönetim tarzında halkın söz hakkı olduğu varsayım olarak doğru olmakla birlikte gerçekte yani uygulamada doğru mudur? Söz hakkının var olması bir fiile dönüşür mü, dönüşür ise yönetimi ne kadar harekete geçirir. Söz hakkı olmakla harekete geçirme gücü olmak arasında epey mesafe vardır. Eğer her söz hakkı harekete geçirme gücü taşısa o zaman iktidarı harekete geçirirken muhalefeti de harekete geçirir dahası seçime girmiş bütün partileri harekete geçirir. Bütün partilerin harekete geçmesi gibi bir durum söz konusu olmadığına/olamayacağına göre demek ki söz hakkı demek harekete geçirme gücü demek değil. Söz hakkı hadi bakalım sıra sende sözünü söyle ve otur demek gibi bir durumdur. Her seçimde seçmenlerin yarısı söz hakkını kullanıyor ve sonucu sadece söz hakkını kullanmış olarak kalıyor. Sözünü söyle. Tamam. Yerine geçebilirsin. Bu kadar. Diğer yarısı sözünü söylüyor ve harekete geçirme ihtimali az da olsa oluyor. Harekete geçirmenin hangi yöne doğru olacağı ise yine ‘gündem’in kanatları altında. Gündemse medyanın ekranlarda ya da sayfalarda oluşturduğu hayali görüntüdür. Neden hayali? Çünkü medyanın yarıdan fazlası iktidar borazanı olduğu için her borazan halkın kulağında bir uğultu oluşturuyor. Uğultuların ne dediği pek belli olmasa da yön tayininde halka hayaller satılıyor. Yani seçmenlerin yarısının yönetimi harekete geçirme gücü kendi istekleri doğrultusunda oluşmuş istek değil de medyanın halkta yapılandırdığı hayallerden oluşuyor. Bu da demek oluyor ki halkın söz hakkı var fakat bu sözün içeriği halkın istekleriyle oluşmuş değil, başkası yani medya tarafından oluşturulmuştur.

Seçimin harekete geçirdiği bir hayalden söz etmek mümkündür. Seçmenlerin yarısının harekete geçirdiği bir hayal. İktidar partisi seçimde ikinci parti olunca neden ikinci parti olduğuna dair araştırmalarda görüldü ki Gazze’ye sahip çıkmadığı için ikinci parti oldu. İsrail’le ticareti kesmediği için ikinci parti oldu. Emekli maaşları çok düşük olduğu için iktidar partisi ikinci parti oldu. Hemen İsrail’e ticaret kısıtlaması yani ihracat kısıtlaması getirdi iktidar. Altı aydır İsrail Gazze’de katliam yapıyor, 33 binden fazla Müslüman katletti. İktidar altı aydır İsrail’le ticareti kesmedi ama seçimde ikinci parti olunca hemen apar topar İsrail’e ihraç edilen ticari mallarda kısıtlamaya gitti. Neden 7 Ekim’de böyle bir karar almadı iktidar? Gerçekten Gazze’ye sahip çıkıyordu da neden altı ay önce bir adım atmadı? Neden altı aydır İsrail’e fiili bir tepki göstermedi? Yapılan ihracat kısıtlaması tamamen göz boyamadır. Gerçekten kısıtlama olup olmadığı zaten meçhul. Seçimde ikinci parti olmanın verdiği telaşla alınan bu karar iktidar medyasında sanki İsrail’e karşı savaş açılmış gibi veriliyor. Tamamen seçim göz boyamasıdır bu. İktidar, İsrail’e herhangi bir şey yapamaz. Yapacak olsaydı bu zamana kadar yapardı. İkinci parti olmanın sebeplerinden biri Gazze konusu yani iktidarın İsrail’e tepki vermemesi olduğu anlaşılınca hemen böyle ‘hayali’ karar alındı. İsrail tınmıyor tabi. Askeri güce karşılık kâğıt üzerinde alınan kararın ne hükmü olabilir. Çok sert kınamak gibi bir şey bu.

İkinci parti olmanın sebeplerinden biri de emekli maaşlarının çok düşük olması. Bakalım bu konuda nasıl bir göz boyama yapılacak. Normalde en düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyinde olması gerekir. İktidar, en düşük emekli maaşını asgari ücret düzeyine çıkarmalıdır. Emekli maaşlarını yükseltmeden, en düşük emekli maaşını asgari ücrete çıkarmadan birinci parti olamaz. Emeklilerin bayram ikramiyesini yüzde elli artırdım diyerek seçmeni kandıramayacağı anlaşıldı. Yapısal düzenleme yapmadan kimse ikna olmaz. Gazze konusunda İsrail’e getirilen kısıtlama gibi emekli maaşları konusunu da benzer şekilde yapıp çözdüğünü söylerse kimse bunu yutmaz.

Göz boyamak seçimde harita boyamaya yardım etmez!

QOSHE - Hayali Kısıtlama - Cafer Keklikçi
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hayali Kısıtlama

8 1
13.04.2024

Halkın yönetim üzerinde bir gücü var mı bu tartışılır. Seçimler yoluyla bir güç ipucu veriliyor olsa da aslında pek de inandırıcı gelmiyor. Demokratik yönetim tarzında halkın söz hakkı olduğu varsayım olarak doğru olmakla birlikte gerçekte yani uygulamada doğru mudur? Söz hakkının var olması bir fiile dönüşür mü, dönüşür ise yönetimi ne kadar harekete geçirir. Söz hakkı olmakla harekete geçirme gücü olmak arasında epey mesafe vardır. Eğer her söz hakkı harekete geçirme gücü taşısa o zaman iktidarı harekete geçirirken muhalefeti de harekete geçirir dahası seçime girmiş bütün partileri harekete geçirir. Bütün partilerin harekete geçmesi gibi bir durum söz konusu olmadığına/olamayacağına göre demek ki söz hakkı demek harekete geçirme gücü demek değil. Söz hakkı hadi bakalım sıra sende sözünü söyle ve otur demek gibi bir durumdur. Her seçimde seçmenlerin yarısı söz hakkını kullanıyor ve sonucu sadece söz hakkını kullanmış olarak kalıyor. Sözünü söyle. Tamam. Yerine geçebilirsin. Bu kadar. Diğer yarısı sözünü söylüyor ve harekete geçirme ihtimali az da olsa oluyor. Harekete geçirmenin hangi yöne doğru olacağı ise yine ‘gündem’in kanatları altında. Gündemse medyanın ekranlarda ya da sayfalarda oluşturduğu hayali görüntüdür. Neden hayali? Çünkü medyanın yarıdan fazlası iktidar borazanı olduğu için her........

© Milli Gazete


Get it on Google Play