İnsaniyet hisarının azametini gösteren müstahkem bir burç olan fütüvvet; medeniyete ruh üfleyen asâlet ve muhabbet nizamının adıdır. Gençlik, yiğitlik, cömertlik ve mertlik anlamlarının içini doldurduğu bir gönül kandilidir. Usûl ve esas meselesi olan insanlık dâvâsının yol azığıdır. Civanmertlik ve yiğitlik denince akla gelen, mânâ ehlinin can-beraberi olmakla Hak’la bir eden ruhî ve ahlâkî mehabettir.

Fütüvvet, diğergâm olmak, insan hak ve hürriyetini hürmete lâyık görmek, kadir bilmek, hiçbir çıkar/menfaat beklentisi içinde olmadan başkasını düşünmek, kendini hep bir sonraki yerine koymak, muhtaca yardım etmek, başkalarının sıkıntılarının çaresi sunmak gibi anlamlara da gelen bir şahikadır.

Kelimenin kökü “fetâ”dır. Allah için cihad eden, gazâ yapan, fetihlerle yol açan, inançları koruyan, zulme ve haksızlığa karşı duran, nefsini terbiye eden, ilim yolunda çalışan, iyilik yapan, iyilikleri artırıp hayırda yarışan has kulları ifade eder.

Fetâ, bu vasıflarla hemhâl olması istenen ezel bahtlısı civanmert genç insandır.

Fetâ ve fütüvvet, gençlikteki kuvveti ifade etmektedir. Çünkü kişi, kuvvetinde olmadığı bir hususta fütüvvet ehli olamayacağı için yaşı ne olursa olsun, fütüvvete dahil fiilleri yerine getirme kuvvet ve iradesine sahip her iman eri, fetâ’dır. Akleden kalp sahibi her fert, yaşını hayli eskitmiş olsa da, sahip olduğu ahlâkî değerlerle taçlanmış bir fetâ’dır.

Her hâl ve etvârıyla bütün insanlığa en güzel örnek olan Hazreti Fahr-i Kâinât Efendimiz dahi “Seyyidü’l-Fityân” yani “Yiğitlerin Efendisi,” fütüvvetin Şâhıdır… Fetâ, O Güzellerden Güzel Resûl-i Ekrem Efendimize tam tâbiyetle, gündüz, kendisini Hak’tan alıkoyan her şeyi kırılması gereken bir put olarak gören “alp,” gece de “eren” olandır.

Fütüvvet; Cenâb-ı Peygamberin teslimiyet mülkünde ve merhamet sarayında, ceddimiz Hazreti Âdem gibi pişmanlık ateşinde kavrulup gözyaşı ile yıkanan bir tövbekâr, Hazreti Nûh gibi kurtarıcı bir kaptan, Hazreti İbrâhîm gibi vefâ ve sehavet timsâli, Hazreti İsmâil gibi teslim olmuş ihlaslı bir adanmış ve Hazreti Eyyûb gibi bir sabır abidesi olma derdi ile yaşamaktır.

Fütüvvet; Hazreti Ebûbekir gibi hamiyet-perver, Hazreti Ömer gibi âdil, Hazreti Osman gibi pür-hayâ, Hazreti İmam Ali gibi bilge bir yiğit ve Hazreti Hamza gibi kurmay zekâsına sahip bir bahadır aşkına fedâ olarak, Hazreti Şâh Hüseyin gibi hakikat ehli olup dünyalığa değer vermeme ve zalim karşısında Hakk’ı tutma hassasiyetinden pay alabilme maksûdudur.

Fütüvvet; nefisle yapılan büyük cenkte, Hazreti Resûl-i Ekrem Efendimizin yed-i saâdetlerince bir ihsân-ı Nebevî olarak verilen, yegâne vasfı arındırma/temizleme olan; Hazreti Hamza, Hazreti Ali ve Hazreti Hüseyin Efendilerimizin mübarek ellerindeki mukaddes kılıçtır.

Fütüvvet, İslâm’a kılıç olmak, zâlime karşı Hakk için cehdetmek, kutsal gönüllü Hüseynî ariflerin himmetli elleriyle zaman ve mekân aşarak çağlar ötesine uzanmak ve nesilden nesile var ve yâr olmaktır.

Fütüvvet, Hazreti İbrahim’in tevhid uğruna nâr-ı Nemrut’a atılmayı göze alması, oğulcuğunu kurban etmesi emredildiğinde oğlunu fedâ etmekten çekinmemesi yani Hak uğruna canını/canından bir parçayı adaması, oğlu Hazreti İsmail’in de bu uğurda kendini ortaya koymaktan geri durmamasıdır.

Fütüvvet, Hazreti Yûsuf’un haset ve kin zulmüne maruz kalmasına rağmen kardeşlerini affetmesi, her türlü zorluk karşısında atıldığı kuyuda, düştüğü zindanda, Hakk’a güvenip yılmadan dosdoğru yürümesidir.

Fütüvvet, Allah’ın gözünden düşme korkusu çekerek her türlü nefsî hevâyı terk etmektir. Serkeşliğe kapı aralamamaktır. Sağlam bir irade ve şuurla, şeytanın peşinden sürüklediği hazların çöreklendiği Nefs-i Emmâre putunu kırmaktır.

Fütüvvet, husumeti terk etmek, kötülüğe iyilikle karşılık vermek ve dövünmemek için övülmekten huzursuz olmaktır. Gönül fethetmek, bilinme derdi taşımamak, bilmek için çabalamak, şöhretten sakınmak ve gizli hazineye mâlik olmanın ağırlığı ile sükûtî olmaktır. Nefsini başkasına tercih etmemek, beşerin süflî hazlarına boyun eğmemektir.

Fütüvvet, “İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır!” buyruğunu tatbik etmektir. Vakıf şuuruyla hareket etmek, fakir fukarayı ve garip gurebayı gözetmektir. Düşküne el uzatmak, dertliye çare bulmak, bunalmış olanın nâra düşmesine engel olmaktır. Cennete giden yolda değil Allah’a giden yolda, türlü kötülüklerden ve yüzkarası kusurlardan temizlenmektir. İnsanlara hizmetten geri durmamaktır. Eziyete uğrasa bile eskiden dostluk yaptığının ayıbını örtmek, sırrını saçmamaktır. Açıkta da gizlide de kabahate karşı temkinli davranıp yapmamaktır.

Fütüvvet, yaradılanı, milletini ve akrabalarını sevmek, yardım ederken ayrım yapmadan merhamet göstermek, kusurları örtmek, hileden uzak durmak, hilekârdan nefret etmek, bağışlayıcı olmak, iyilik/hayır yolunda eziyete katlanmak, hasat umuduyla ekmek ve insanlardan beklenti içinde olmamaktır.

Fütüvvet, mürüvvetli olmak yani, has adamlık, mert, cömert, lütufkâr, vefakâr, dertlinin derdi ile dertlenen, yük alan, yük olmayan, kazandığının helâl olduğundan emin, dert bölüşen, sıkıntı gideren, aklı selim, gönlü halîm, ilim ve irfan ehli, anlayışlı, kabiliyetli, muhabbetli bir şanlı delikanlı olmaktır.

Fütüvvet, ahde vefâ göstermek, daima şükretmek, yardım isteyeni geri çevirmemek, insanlara eziyet etmekten kaçınmak, bol bol ikramda bulunmak, sevgi ve merhametini hayvanlardan dahi esirgememektir.

Fütüvvet, iradesine hâkim yiğitlikle; göründüğü gibi olmak, olduğu gibi görünmek ve göründüğünden daha iyi olmaktır.

Fütüvvet, insanların kötülüklerinden bahsetmemek, kusur ve hataları dedikodu konusu yapmamak ve insanların arasını bozmamaktır. İnsanların ve toplumun ıslâhı için duâ etmek, şer’î hükümlere açıkça/hadsizce/hayâsızca muhalefet eden müfsit dışında kimseyi günahından dolayı ayıplamamaktır. Tevazu göstermektir. Hoş görmek, hor görmemektir. Hatır saymaktır. Gönül almak, âh almamaktır.

Fütüvvet, kal değil hâl, hitabet değil tatbikattır. Beşerî münasebeti güzel ve ölçülü, geçim ehli olmaktır. Rızkın onda dokuzunun olduğu ticarette Hakk’ı ve hukuku gözetmek, gerek esnaf gerek müşteri olsun dostuna destek olmaktır. Aşırı kâr etme kabahatini düşünmemek, lüzumunda karz-ı haseni işletmektir. Zekâtı ve sadakayı eksik etmemektir. Zilleti ve illeti getireceği için cimriliğe ve savurganlığa düşmemektir. Paranın cebe/kasaya girmesi, kalbe sokulmamasıdır çünkü kasası kalbi olanın tasası eksik olmaz.

Fütüvvet, belâdan sakınmak için kendisini Hak’tan uzaklaştıran kişilerle ünsiyet kurmamak, kötü arkadaştan uzak durmaktır. Aile, toplum/millet, töre, vatan, devlet, meşruiyet, adalet, meşveret/şûra, muhafaza/güvenlik, sıhhat, eğitim, bayındırlık ve her alanda hizmet ederken; siyasette, riyasette, devlette istikamettir!

Fütüvvet, Allah’ın emirlerine uyma, güzelce ibadet etme, her türlü kötülüğü bırakma, gizli ve açık ahlâkın en güzeline sarılmaktır. İç âlemi ihyâ için; emanet, sıyanet, sıddıkıyyet, uhuvvet, sadakat şartlarına her an riayettir. Hakk’ın hatırını gözetmek, mütevazı olmak, birbirini sevmek, hoş görmek, saygılı olmak, düşmanlığı terk etmek, hatalardan kaçınmak, eziyeti unutmak, sadece gözden değil gönülden ırak olana da yaklaşmak, eziyet edene iyilik etmek ve haksızlık yapanın özrünü kabul etmektir.

Fütüvvet, dünyâ-âhiret dengesini gözeterek, hayâtı sevk ve idâre edebilme gayretinin adıdır. Bencilliğin girdâbında kıvranan, sürekli şikâyet eden, verileni yeterli görmeyen, şükür nedir bilmeyen, doymayan, kendisi dışında var olanı yok sayan, makamı ve mansıbı kendine hak gören, mansıba şımarıp başı dönen, sonradan görmeliğe nutuklar çektiren ve kibirden yanına yaklaşılmayan günümüz insanının sığındığı takdirde en emin limandır.

Hasılı fütüvvet, Mâverâünnehir Ulularının saçtığı ışıkla, tüm bu sayılmaya çalışılan hasletlerle erebilmektir. Ehlisünnete aidiyet, Ehlibeyt’e tâbiyet ve tasavvufla safiyettir. Hak Teâlâ; ariflerin “Mânâ ehliyle otur ki nâil-i ihsân-ı atâ ve fetâ olasın!” tembihini unutturmadan, fütüvvet saadetine nâil eylesin ve yolunca yürütsün…

QOSHE - Bir Civanmertlik Bayannâmesi: Fütüvvet - Burhanettin Kapusuzoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir Civanmertlik Bayannâmesi: Fütüvvet

29 0
29.04.2024

İnsaniyet hisarının azametini gösteren müstahkem bir burç olan fütüvvet; medeniyete ruh üfleyen asâlet ve muhabbet nizamının adıdır. Gençlik, yiğitlik, cömertlik ve mertlik anlamlarının içini doldurduğu bir gönül kandilidir. Usûl ve esas meselesi olan insanlık dâvâsının yol azığıdır. Civanmertlik ve yiğitlik denince akla gelen, mânâ ehlinin can-beraberi olmakla Hak’la bir eden ruhî ve ahlâkî mehabettir.

Fütüvvet, diğergâm olmak, insan hak ve hürriyetini hürmete lâyık görmek, kadir bilmek, hiçbir çıkar/menfaat beklentisi içinde olmadan başkasını düşünmek, kendini hep bir sonraki yerine koymak, muhtaca yardım etmek, başkalarının sıkıntılarının çaresi sunmak gibi anlamlara da gelen bir şahikadır.

Kelimenin kökü “fetâ”dır. Allah için cihad eden, gazâ yapan, fetihlerle yol açan, inançları koruyan, zulme ve haksızlığa karşı duran, nefsini terbiye eden, ilim yolunda çalışan, iyilik yapan, iyilikleri artırıp hayırda yarışan has kulları ifade eder.

Fetâ, bu vasıflarla hemhâl olması istenen ezel bahtlısı civanmert genç insandır.

Fetâ ve fütüvvet, gençlikteki kuvveti ifade etmektedir. Çünkü kişi, kuvvetinde olmadığı bir hususta fütüvvet ehli olamayacağı için yaşı ne olursa olsun, fütüvvete dahil fiilleri yerine getirme kuvvet ve iradesine sahip her iman eri, fetâ’dır. Akleden kalp sahibi her fert, yaşını hayli eskitmiş olsa da, sahip olduğu ahlâkî değerlerle taçlanmış bir fetâ’dır.

Her hâl ve etvârıyla bütün insanlığa en güzel örnek olan Hazreti Fahr-i Kâinât Efendimiz dahi “Seyyidü’l-Fityân” yani “Yiğitlerin Efendisi,” fütüvvetin Şâhıdır… Fetâ, O Güzellerden Güzel Resûl-i Ekrem Efendimize tam tâbiyetle, gündüz, kendisini Hak’tan alıkoyan her şeyi kırılması gereken bir put olarak gören “alp,” gece de “eren” olandır.

Fütüvvet; Cenâb-ı Peygamberin teslimiyet mülkünde ve merhamet sarayında, ceddimiz Hazreti Âdem gibi pişmanlık ateşinde kavrulup gözyaşı ile yıkanan bir tövbekâr, Hazreti Nûh gibi kurtarıcı bir kaptan, Hazreti İbrâhîm gibi vefâ ve sehavet timsâli, Hazreti İsmâil gibi teslim olmuş ihlaslı bir adanmış ve Hazreti Eyyûb gibi bir sabır abidesi olma derdi ile yaşamaktır.

Fütüvvet; Hazreti Ebûbekir gibi hamiyet-perver, Hazreti Ömer gibi âdil, Hazreti Osman gibi pür-hayâ, Hazreti İmam Ali gibi bilge bir yiğit ve Hazreti Hamza gibi kurmay zekâsına sahip bir bahadır aşkına fedâ olarak, Hazreti Şâh Hüseyin gibi hakikat ehli olup dünyalığa değer vermeme ve zalim karşısında Hakk’ı tutma hassasiyetinden pay alabilme maksûdudur.

Fütüvvet; nefisle yapılan büyük cenkte, Hazreti Resûl-i Ekrem Efendimizin yed-i saâdetlerince bir ihsân-ı Nebevî olarak verilen, yegâne vasfı arındırma/temizleme olan; Hazreti Hamza, Hazreti Ali ve........

© Maarifin Sesi


Get it on Google Play