Hep demokrasiden dem vururuz ya, önümüze çetrefilli bir konu gelince. Demokrasi şöyledir, demokrasi böyledir, demokrasiye bırakmak lazım falan filan…

Bunu bir kez daha gördük ki, Dünyada seçmen nezdinde bu kadar güzel uygulayan bir ülke daha yok.

Vatandaş derdini zaman zaman çeşitli mecralarda veya sokakta ifade ediyor elbet ama mesele sandık olunca ne mesaj vermesi gerekiyorsa onu sonuna kadar uyguluyor.

Seçmen iktidara mesaj veya ders mi verecek, sandıkta veriyor. Bizin insanımız bunu çok iyi biliyor.

CHP’nin seçiminde birinci parti olmasının ardından hep 1989 yerel seçimi örneği veriliyor.

Peki ne olmuştu 1989’da?

İktidar ANAP var, ekonomide ben bugün yaşadığımız benzer bir tablo.

ANAP’ın “liberalleşme” politikaları yüzünden özelleştirmeler sürerken geniş kitleler fakirleşmeye başladı. Bununla beraberde toplumsal muhalefet de artmaya başladı. Enflasyonun giderek artması, geçim şartlarının zorlaşması, KİT’lerdeki işten çıkarmalar derken 1989 yerel seçimleri geldi çattı.

O meşhur seçimlerde SHP neredeyse bütün büyükşehirleri alarak birinci parti olmuştu. Seçmen yaşanan ekonomik zorlukların faturasını ANAP’a çıkarmıştı. Aradan iki yıl geçip 1991 genel seçimlerine gelindiğinde ise bu kez SHP yüzde 20 oy oranına düştü. DYP ve ANAP’ın ardından üçüncü parti haline geldi. Sonra koalisyon hükümeti falan filan, gerisini biliyorsunuz.

Gelelim 31 Mart seçimine… Yine önümüzde benzer bir tablo var, yine ekonomik sıkıntılar, bir yanda gayet güzel hayatı sürdürenler ama diğer yanda tenceresini kaynatma derdine düşenler…

Ve tekerrür eden tarih... İktidar ikinci parti oldu.

Süleyman Demirel’in “Boş tencere” fenomeni bir kez daha yerine oturdu.

Peki sonucun iktidar açısından bu denli yıkıcı olacağı bekleniyor muydu? Şahsen ben beklemiyordum.

10 ay önce bir seçim daha yaşadık. O günkü ekonomik şartlar ile bugün arasında dağlar kadar bir fark yok. Seçmen o gün AKP’den iktidarı almadı da neden yerel seçimde çeki düzen vermek istedi?

Bıçak şimdi mi kemiğe dayandı yoksa hala muhalefeti devlet yönettirmek için güvenmiyor mu?

Yazının başında seçmenlerin verdiği mesajdan bahsetmiştik ya, asıl seçmen mesajını sandığı giderek değil gitmeyerek verdi. Tabi ki hem iktidarım hem de muhalefetin oy orantıdaki ciddi oynama var ama yüzde 90’ların üzerindeki bir katılım oranın yüzde 78’e düşmesi, Kocaeli’de de yüzde 76’ya kadar inmesini nasıl değerlendireceğiz? Sadece Kocaeli’de 360 binden fazla kişi oyunu kullanmadı.

Geçmiş dönemlerde bıkkınlık yaşayan muhalefet seçmeni için derlerdi asıl sandığa gitmeyenler diye. Bu kez ise iş terse döndü. 31 Mart seçimlerinde sandığa gitmeyen muhalefet seçmeni değil de iktidar seçmeniydi. Düşünsenize, Kocaeli’de sandığa gitmeyen seçmenin yarısı oy kullansa nasıl bir tablo çıkar karşımıza?

Velhasıl kelam, 31 Mart seçimlerinin geride bıraktığı kadar çok soru var ki. Hem iktidar hem de muhalefet uzun uzun bunları düşünecek ve cevap arayacaktır elbet.

Ama net bir tablo var ki önümüzde, ekonomi her zaman olduğu gibi yine belirleyici oldu ve her zaman da böyle olacak.

Büyük ekonomik değişiklikler ya da sert tedbirler içeren ekonomik kararlar mutlaka iktidarlara bir fatura çıkarıyor. Şimdi bu durumda mevcut iktidar nasıl bir ekonomik programı uygulayacak. 4 yıllık bir sürede nasıl bir Türkiye tablosu ile karşılaşacağız?

Yaşayıp göreceğiz…

QOSHE - Son sözü her zaman vatandaş söyler… - Hüseyin Davutoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Son sözü her zaman vatandaş söyler…

4 0
02.04.2024

Hep demokrasiden dem vururuz ya, önümüze çetrefilli bir konu gelince. Demokrasi şöyledir, demokrasi böyledir, demokrasiye bırakmak lazım falan filan…

Bunu bir kez daha gördük ki, Dünyada seçmen nezdinde bu kadar güzel uygulayan bir ülke daha yok.

Vatandaş derdini zaman zaman çeşitli mecralarda veya sokakta ifade ediyor elbet ama mesele sandık olunca ne mesaj vermesi gerekiyorsa onu sonuna kadar uyguluyor.

Seçmen iktidara mesaj veya ders mi verecek, sandıkta veriyor. Bizin insanımız bunu çok iyi biliyor.

CHP’nin seçiminde birinci parti olmasının ardından hep 1989 yerel seçimi örneği veriliyor.

Peki ne olmuştu 1989’da?

İktidar ANAP var, ekonomide ben bugün yaşadığımız benzer bir tablo.

ANAP’ın “liberalleşme” politikaları yüzünden özelleştirmeler sürerken geniş kitleler fakirleşmeye başladı. Bununla beraberde toplumsal muhalefet de artmaya başladı. Enflasyonun giderek artması, geçim şartlarının zorlaşması, KİT’lerdeki işten çıkarmalar derken 1989 yerel seçimleri geldi çattı.

O meşhur seçimlerde SHP neredeyse bütün büyükşehirleri alarak birinci parti olmuştu. Seçmen yaşanan ekonomik........

© Kocaeli Koz


Get it on Google Play