Komşu üç gündür Yermasoya’yı konuşuyor. Hani şiddetli yağışla birlikte, hortumun, kasırga ve dolunun vurduğu kenti! Bizdeki bazı gazeteler, Yermasoya’dan “Limasol’a bağlı bir köy” diye bahsediyorlar. Halbuki Yermasoya, köylükten çıkalı yıllar oldu. Limasol ile birleşmiş durumda modern bir kasabadır. Modern tesisleriyle en fazla turist çeken yerlerden de biridir. Özetle Limasol’un girişidir Yermasoya.

“Limasol’a bağlı bir köy” deyimi çok eskilerde kaldı. Bizde Lefkoşa ile Ortaköy’ün, Gönyeli’nin, Hamitköy’ün birleştiği gibi! Okuyucuya, dinleyiciye ve izleyiciye doğru ve sağlıklı bilgi aktarmak gerek.

Her neyse; Rum basını, bölgenin savaş alanını andırdığını yazarken, bombalanmış bir yer gibi görüntü ortaya çıktığını, evlerin camlarının kırıldığını, mobilya ve arabaların selde sürüklendiğini, elektrik direkleri ve ağaçların kökünden söküldüğünü, çatılardaki kiremitlerin uçtuğunu yazdı. Sarı alarm Güney’de dün de devam etti. Trodos’ta ise kar yağışı sürüyor.

Dün de vurguladığımız gibi, doğal afetlerin önüne geçebilmek mümkün değildir. Bazı ülkeler aya çıkar, ama doğal afetin önünde çaresiz kalır, boyun eğer. Doğanın öyle bir gücü var ki, örneğin aşırı yağışlar selleri oluşturur ve önünde ne bulursa sürükler götürür. Hortum, kasırga ha keza! Hele deprem yıkar geçer. Gene de her türlü olasılığa karşı tedbiri elden bırakmamak gerek. Doğal afetlerin mutlaka etkisi olur, ancak sağlam altyapılar, dayanıklı binalar doğal afetlere mukavemet edebilir.

Hatırlarsanız birkaç yıl önce, yine aşırı yağışlar nedeniyle Güney’deki barajlar dolmuş ve taşma riskine karşı bazı barajların kapakları açılarak fazla sular derelere koy verilmişti. Vay sen misin kapakları açan diye bir telaş olmuştu bizde. Barajlar yüzde yüz doluluk oranına ulaşınca patlama riskine karşı baraj kapaklarından bazıları ölçülü bir şekilde açılır ve fazla su akıtılır. Böyle bir durumda boşalan su sele dönüşür ve önüne geleni adeta süpürür.

Hani, ‘Derenin yönünü değiştirsen de, su yolunu bulur’ derler ya, aynen öyle!

Diyeceğimiz; eğer Güney Kıbrıs’ta barajlardaki doluluk oranı yüzde yüze dayanmış olsaydı, kapaklar yine açılır ve başta Güzelyurt bölgesi olmak üzere; birçok alan su ile kaplanırdı. Ancak daha geçenlere kadar barajlardaki doluluk oranından şikâyetler vardı ve suyun beklenen seviyeye çıkmadığından yakınılır, kuraklıktan söz edilirdi. Son yağışların her iki kesimde de çiftçi ve hayvancının yüzünü güldürdüğü, barajlardaki su seviyesinin de yükseldiği bir gerçek.

Ne yangının şakası vardır, ne de suyun! Özellikle suyun azından da şikâyet edilir, çoğundan da! Trodos’ta karların erimesiyle suların daha da yükseleceği dikkate alınarak, burada olumsuzluklara meydan vermeme bakımından ilgili bakanlığın şimdiden önlemini almasını salık veririz. Bostancı’nın çamurlu suyla buluşması bile bu denli zarara neden olurken, Güney’de bölgeye yakın baraj kapaklarının açılması durumunda akacak suyun yapabileceği tahribatı varın siz düşünün.

***

Baturay’ların başı sağ olsun

Değerli arkadaşımız ve kıymetli meslektaşımız, Bağımsız Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Ali Baturay’ın kayınpederi, Dilekkaya’nın sevilen isimlerinden, iyi insan İbrahim Kızıl dün kendi köyünde son yolculuğuna uğurlandı. Yardımseverliğiyle bilinen Kızıl’ın vefatı, ailesi ve sevenleri arasında derin üzüntü yarattı. Nur içinde yatması, mekânının cennet olması temennisinde bulunulurken, Kızıl ailesi ve Baturay’ların başı sağ olsun.

Öte yandan Mehmet Salih Özüşen de dün Mağusa’da toprağa verildi. Çevresinde sevilen bir kişi olan Özüşen’in ailesi ve dostları acılarını dile getirerek, mekânının cennet olmasını temenni ettiler.

Bu arada Geçitkale’nin köklü ailelerinden Palu ailesinin değerli büyüğü Cahit Soyel’in vefatı derin üzüntüye neden oldu. Uzun zamandır sağlık sorunlarıyla mücadele eden Palu dün Geçitkale’de defnedildi.

QOSHE - Ya Rum tarafı, baraj kapaklarını açmış olsaydı? - Akay Cemal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ya Rum tarafı, baraj kapaklarını açmış olsaydı?

6 3
17.02.2024

Komşu üç gündür Yermasoya’yı konuşuyor. Hani şiddetli yağışla birlikte, hortumun, kasırga ve dolunun vurduğu kenti! Bizdeki bazı gazeteler, Yermasoya’dan “Limasol’a bağlı bir köy” diye bahsediyorlar. Halbuki Yermasoya, köylükten çıkalı yıllar oldu. Limasol ile birleşmiş durumda modern bir kasabadır. Modern tesisleriyle en fazla turist çeken yerlerden de biridir. Özetle Limasol’un girişidir Yermasoya.

“Limasol’a bağlı bir köy” deyimi çok eskilerde kaldı. Bizde Lefkoşa ile Ortaköy’ün, Gönyeli’nin, Hamitköy’ün birleştiği gibi! Okuyucuya, dinleyiciye ve izleyiciye doğru ve sağlıklı bilgi aktarmak gerek.

Her neyse; Rum basını, bölgenin savaş alanını andırdığını yazarken, bombalanmış bir yer gibi görüntü ortaya çıktığını, evlerin camlarının kırıldığını, mobilya ve arabaların selde sürüklendiğini, elektrik direkleri ve ağaçların kökünden söküldüğünü, çatılardaki kiremitlerin uçtuğunu yazdı. Sarı alarm Güney’de dün de devam etti. Trodos’ta ise kar yağışı sürüyor.

Dün de vurguladığımız gibi, doğal afetlerin önüne geçebilmek mümkün değildir. Bazı ülkeler aya çıkar, ama doğal afetin önünde çaresiz kalır, boyun eğer. Doğanın öyle bir gücü var ki, örneğin aşırı yağışlar selleri oluşturur ve önünde ne bulursa sürükler götürür. Hortum, kasırga ha keza!........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play