Her ölümlü trafik kazasında, ülkeyi bir karabuluttur kaplar. Uzmanlar konuşur, herkes görüş ve düşüncelerini dile getirir. Ardından birkaç gün geçtikten sonra, olay soğur ve unutulmaya yüz tutar. Aynen itfaiyenin, yanan ormanı kontrol altına aldıktan sonraki soğutma çalışması gibi! Ta ki yeni bir ölümlü kaza oluversin, yeni bir yangın çıksın…

Trafik kazalarının nedenlerini sıralamaya gerek yok, herkes bilmektedir. Çocuklar bile! Aşırı sürat, alkol veya uyuşturucu etkisi, altyapı eksikliği ve zifiri karanlık… Son sebep olan karanlık, şimdiki koşullarda ortadan kalkacak gibi görünmüyor. Ta ki, Türkiye’den kablo ile elektrik gelsin ve her tarafı aydınlatsın, geceyi gündüze çevirsin!

Her zaman vurgularım, bu ülkenin Dipkarpaz’dan Yeşilırmak’a, Girne’den Akıncılar’a (Lurucina) kadar, Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e ışıl ışıl olması, karanlıkları delmesi gerekir. Böyle olsa da, tam olarak trafik kazalarının önüne geçebilmek mümkün mü? Aşırı sürat, alkol, dikkatsizlik, cep telefonu ile konuşma, hatta mesajlaşma ve yol güvenliğinin yetersiz olduğu sürece mümkün değildir.

Sıraladığımız bu nedenler, bu güne kadar nicelerini hayattan koparmış, nice ocakları söndürmüş, geride kalanları da yaşamdan bezdirmiştir. Hayatlarının sonuna kadar acıları dinmeyen o aile bireylerini ne kadar ve nasıl teselli edebilirsiniz? Direksiyon başına geçip de, kaldırımda yürüyen insanları ezme hakkını sana kim, niye versin? Allah’ın verdiği canı almak bu kadar kolay olmamalı! Aralarında sohbet ederken, bir anda hayatı kararan Cihan Yüksel’in kim bilir, ne hayalleri vardı? Beklenmedik bir sırada söndü o hayaller…

Bundan sonrası mahkeme aşaması… Sonunda mutlaka bir cezası, bedeli olur. Dört-beş yıl, hadi bilemedin yedi yıl. Yargının işine karışmak neyimize! Ancak genelde şimdiye kadar verilen cezalar, Eşref Çetinel’in sıkça kullandığı tabiriyle ‘üç aşağı beş yukarı’ bu civarlarda.

Ha cezalar artırılamaz mı? Hem ülkedeki nüfus artışı, hem de araba bolluğu dikkate alındığında, mutlaka bir şeyler yapılmalı diye düşünüyoruz. Başka ülkelerden örnekler alınır, bünyemize uygun olanlar uygulamaya konulur ve trafikte caydırıcılık sağlanmış olur. Kurallar saptandıktan sonra, direksiyon başına geçecek olanın beş değil, on kez düşünmesi ve ona göre karar vermesi gerekir. En ufak bir hatanın bedelinin çok ağır olacağının bilinciyle hareket etmesi lazım! Gerekirse araba sigortalarında da yeni düzenlemelere gidilmeli ve caydırıcılık artırılmalıdır. Trafik uzmanlarının bu konularda ciddi, çağdaş ve yapıcı önerileri olduğu inancındayız.

Dünyada her ülkede trafik kazaları olmaktadır. Ancak avuç içi kadar bu ülkede yukarıda saydığımız çeşitli nedenlerden dolayı aşırıdır diyebiliriz.

Her ne kadar Güney’den örnek vermek istemesem de, bu gibi hallerde oradaki durumdan da söz etmek gerek. Metehan Kapısı’ndan güneye geçenler, en ufak bir eksiği olup olmadığına bakar, yoluna devam ederken de kurallara riayet etmeye özen gösterirler. Bizde kemerini takmasa bile, Güneye geçerken evvela kemerini yoklar, arabanın ışıklarını çek eder ve ona göre yol alır. ‘Aman bir yanlışlık yapmayayım’ dercesine! Bazı sorumsuz sürücülerin bizde yaptığı gibi, kırmızı ışıkta geçmesi mi? Geç geçebilirsen. Devletin otoritesini ensesinde hissetmek buna derler.

Peki; bu tarafta niye uygulamaz da boş verir? Tüm sürücüleri bu konularda töhmet altında tutmak haksızlık olur. Ancak öyleleri var ki, kural tanımazlık yüzünden bu güne dek nice masum insanların hayattan koparılmasına, ocaklarının sönmesine sebep olmuşlardır. Trafikte kural tanımazlığa ve bu yüzden canların heba edilmesine artık bu toplumun tahammülü kalmamıştır. Caydırıcı kuralların yeniden gözden geçirilmesi kaçınılmazdır. Trafikte gözyaşlarını ancak bu şekilde dindirebiliriz.

Polis çavuşu Nadir Timuçin, mahkemedeki ifadesinde, sürücünün aşırı sürat ve önündeki araca makas attığını ve direksiyon hakimiyetini kaybettiğini söyledi.

Yukarıda dedik ya; sen git de Güneyde makas at sıkıysa!

Onun için kim olursa olsun, direksiyon başındakinin öncelikle devletin gücünü, otoritesini ensesinde hissetmesi lazım. Kuralların caydırıcılığı yeterli değilse, yeterli hale getirilmelidir.

QOSHE - Sıkarsa git Rum tarafında da makas at, atabilirsen! - Akay Cemal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sıkarsa git Rum tarafında da makas at, atabilirsen!

5 1
26.03.2024

Her ölümlü trafik kazasında, ülkeyi bir karabuluttur kaplar. Uzmanlar konuşur, herkes görüş ve düşüncelerini dile getirir. Ardından birkaç gün geçtikten sonra, olay soğur ve unutulmaya yüz tutar. Aynen itfaiyenin, yanan ormanı kontrol altına aldıktan sonraki soğutma çalışması gibi! Ta ki yeni bir ölümlü kaza oluversin, yeni bir yangın çıksın…

Trafik kazalarının nedenlerini sıralamaya gerek yok, herkes bilmektedir. Çocuklar bile! Aşırı sürat, alkol veya uyuşturucu etkisi, altyapı eksikliği ve zifiri karanlık… Son sebep olan karanlık, şimdiki koşullarda ortadan kalkacak gibi görünmüyor. Ta ki, Türkiye’den kablo ile elektrik gelsin ve her tarafı aydınlatsın, geceyi gündüze çevirsin!

Her zaman vurgularım, bu ülkenin Dipkarpaz’dan Yeşilırmak’a, Girne’den Akıncılar’a (Lurucina) kadar, Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e ışıl ışıl olması, karanlıkları delmesi gerekir. Böyle olsa da, tam olarak trafik kazalarının önüne geçebilmek mümkün mü? Aşırı sürat, alkol, dikkatsizlik, cep telefonu ile konuşma, hatta mesajlaşma ve yol güvenliğinin yetersiz olduğu sürece mümkün değildir.

Sıraladığımız bu nedenler, bu güne kadar nicelerini hayattan koparmış, nice ocakları söndürmüş, geride kalanları da yaşamdan bezdirmiştir. Hayatlarının sonuna kadar acıları dinmeyen o aile bireylerini ne kadar ve nasıl teselli edebilirsiniz? Direksiyon başına geçip de, kaldırımda yürüyen........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play