Kıbrıs Yeşil Vatan Medya Grubu Genel Müdürü Pınar Savun’un, geçen hafta Akıncılar (Luricina) köyü hakkında ilginç bir röportajı vardı. “Elif’in Mutfağı” restoranını işleten, sürekli çalışmayı kendisine prensip edinen Elif Garip ile yapılan söyleşide, köyün geçmişinden ve bu günkü durumundan da söz edilmişti.

“Kayınpederim çok güzel fırın kebabı yapardı. Ben ondan öğrendim. 2014 yılından beri yapmaya devam ediyoruz. Ekmeğimizi, hellim, nor, yoğurdumuzu ve tatlılarımızı hep kendimiz yapıyor, kendi ürünlerimizi kullanıyoruz.” diyen Elif Garip, köyün sorunlarından bahseder ve KKTC makamlarına mesaj iletirken özetle şunları vurgulamıştı:

“En büyük sorunumuz ulaşım. Burası, merkezlerden uzak… Köy halkının talebi, Güney Kıbrıs ile ulaşımın da sağlanacağı bir geçiş kapısı açılmasıdır. Gerçekleşmesi halinde köyün kaderinin değişeceğine ve buranın bir çekim merkezi olacağına inanıyorum. Çok sayıda Rum müşterimiz de vardır ve kapı açılırsa köy canlanacak, göç duracaktır. Nüfus 280 civarında. Hafta sonları dışarıdan gelenler oluyor. Ancak Luricina terk edilmiş bir görüntü veriyor. Bu durum hepimizi çok yaralıyor. Gençler burada kalmıyor. Yaşlıların yaşadığı bir köye dönüştü burası.”

Geçmişte nüfusu 5-6 bine dayanan ve ‘En büyük Türk köyü unvanına sahip olan Luricina’nın bugünkü hali gerçekten yürekler acısı. Nice tanınmış kişiler çıktı bu köyden. Yılmaz Bora’nın, geçtiğimiz günlerde eşini kaybeden Mehmet Ali Özyalçın’ın, Süleyman Askun’un, Kemal Gazi Komutanın, Soner Kamil’in; dahası Kemal Özsoydan, Ali Rauf, Adem Ademgil’in ve daha nicelerinin doğup büyüdüğü Akıncılar böyle mi olmalıydı?

Hatırladığım kadarıyla Kemal Özsoydan ile Adem Ademgil, Akıncılar’ın boşaltılmasına karşıydılar. “Akdoğan’a gitmeyelim ve bu yörede tutunalım.” diyorlardı. Ancak başta ulaşım zorluğu olmak üzere, çeşitli nedenlerden dolayı halk Luricina’dan göç etti. Tüm zorluklara rağmen, orada kalıp da yaşamını sürdürenler, üretenler ne kadar takdir edilse azdır.

Luricina, garip ve de öksüz bir görünüm arz ederken, civardaki Rum köylerine bakıyoruz, hepsi de kasaba olmuş, günden güne daha da gelişmektedir. Mesela Limya, hemen Akıncılar’ın yanı başında. Akıncılar’dan taş atsan Limya’ya ulaşır. Nüfusu 700 idi, şimdi 4 bini aştı. Bunun yanında, Bodamya, Piroyi, Kiracıköy, Dali’den söz etmeden geçemeyiz. Kiracıköy’ün nüfusu 7-8 bini bulurken, Dali 15 bine dayandı. Ve bunlar hep ‘sınır köyleri’! Köy olmaktan çoktan çıktılar. Sınırdaki yerleşim birimleri planlı bir kalkınmaya tabi tutuldu. Sınıra yakın olmasına rağmen, halkın köylerinde kalmalarıteşvik edildi, destek sağlandı. Örneğin bugün Limya’nın yollarında bir çöp, bir sigara izmariti bulamazsınız. Yollarına basmaktan adeta çekinirsiniz.

Her ne kadar Akıncılar, stratejik askeri bir bölgede ise de, gelişmemesi sadece buna bağlı değildir. Askeri bölgenin dışında geçen Ercan-Akıncılar yolu zamanında gerek eski Başbakanlardan Hüseyin Özgürgün’ün, gerekse eski Meclis Başkanı ve Başbakan Sibel Siber’in girişimleri sonucu, yeni bir güzergah izlenerek kısaltılmış ve kısmen de olsa bir rahatlama olmuştu. Bir ara Akıncılar’ı ziyaret eden Başkan Yardımcısı Recep Akdağ, “Bu köy nasıl bu hale geldi?” diye sormaktan kendini alamamıştı.

Bu arada bir sohbet sırasında, arkadaşımız Erkan Eğmez, Piroyi yolu açıldığı takdirde, Metehan’ın da rahatlayacağını söyledi. İş gereği ya da turist olarak Türkiye’ye seyahat eden Rumların Ercan’a ulaşabilmek için çok uzun yol kat ettiklerini ifade etti, sınır kapısı açılması durumunda rahatlayacaklarını, bunun da Metehan Sınır Kapısı’ndaki yoğunluğu azaltacağını kaydetti.

Her şeye karşın, nefis fırın kebabı, kerpiç evleri, otantik görünümüyle Akıncılar’ın gelişmesi ve kalkınması, bir çekim merkezi haline gelmesi imkânsız değildir. Köydeki festivallerin sayısını artırmak ve Luricina’ya ilgiyi çoğaltmak geçici bir tedbir olarak düşünülebilir. Biraz çaba gösterildiği takdirde, hem nüfus artar, hem de gençler köyde kalmayı tercih eder. Bu arada İngiltere’de olup da, köyünün özlemi ile yanıp tutuşan, en azından son dönemlerini orada geçirmek veya yatırım yapmak isteyenler de mutlaka vardır. Onları da teşvik etmek gerek. Ancak en önemlisi, devletimizin bu konuda ciddi adım atmasıdır. KKTC, Lüricina’yı boynu bükük durumdan kurtaracak güçtedir.

Yazıyı Elif Garip’in, arkadaşımız Pınar Savun vasıtasıyla yetkililere iletmek istediği mesajıyla noktalayalım: “Bizi yönetenler artık biraz da buraya gelip, yaşadığımız zorlukları görsünler. Köyümüz yok olmasın diye çok büyük bir mücadele veriyoruz. Köyün eski haline gelmeyeceğini biliyoruz; ama bir şeyler yapılsın ve bu köy yok olmasın. Çocuklarımız köylerinde bir gelecek görebilsin.”

QOSHE - Luricina’yı ayağa kaldıralım! Bu devlet, Luricina’yı boynu bükük olmaktan kurtaracak güçte değil midir? - Akay Cemal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Luricina’yı ayağa kaldıralım! Bu devlet, Luricina’yı boynu bükük olmaktan kurtaracak güçte değil midir?

5 1
04.03.2024

Kıbrıs Yeşil Vatan Medya Grubu Genel Müdürü Pınar Savun’un, geçen hafta Akıncılar (Luricina) köyü hakkında ilginç bir röportajı vardı. “Elif’in Mutfağı” restoranını işleten, sürekli çalışmayı kendisine prensip edinen Elif Garip ile yapılan söyleşide, köyün geçmişinden ve bu günkü durumundan da söz edilmişti.

“Kayınpederim çok güzel fırın kebabı yapardı. Ben ondan öğrendim. 2014 yılından beri yapmaya devam ediyoruz. Ekmeğimizi, hellim, nor, yoğurdumuzu ve tatlılarımızı hep kendimiz yapıyor, kendi ürünlerimizi kullanıyoruz.” diyen Elif Garip, köyün sorunlarından bahseder ve KKTC makamlarına mesaj iletirken özetle şunları vurgulamıştı:

“En büyük sorunumuz ulaşım. Burası, merkezlerden uzak… Köy halkının talebi, Güney Kıbrıs ile ulaşımın da sağlanacağı bir geçiş kapısı açılmasıdır. Gerçekleşmesi halinde köyün kaderinin değişeceğine ve buranın bir çekim merkezi olacağına inanıyorum. Çok sayıda Rum müşterimiz de vardır ve kapı açılırsa köy canlanacak, göç duracaktır. Nüfus 280 civarında. Hafta sonları dışarıdan gelenler oluyor. Ancak Luricina terk edilmiş bir görüntü veriyor. Bu durum hepimizi çok yaralıyor. Gençler burada kalmıyor. Yaşlıların yaşadığı bir köye dönüştü burası.”

Geçmişte nüfusu 5-6 bine dayanan ve ‘En büyük Türk köyü unvanına sahip olan Luricina’nın bugünkü hali gerçekten yürekler acısı. Nice tanınmış kişiler çıktı bu köyden. Yılmaz Bora’nın, geçtiğimiz günlerde eşini kaybeden Mehmet Ali Özyalçın’ın, Süleyman Askun’un, Kemal Gazi Komutanın, Soner Kamil’in; dahası Kemal Özsoydan, Ali Rauf,........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play