Kıbrıs Türk tarafı, ‘üniversiteler adası’ olma yolunda adımlar atarken, Rum tarafı gerilerdeydi. Yalnız Rumlar değil, burada görevli yabancı diplomatlar da, KKTC’de bu yöndeki girişim ve yatırımların farkındaydı. Çok yazdım, ama bir kez daha hatırlatmakta sakınca görmüyorum. Yıllar önce Yakın Doğu Üniversitesi’nde Tıp Fakültesi açıldığında, Rum siyasilere ağır eleştiriler yapılmış, Güney Kıbrıs’ta Tıp Fakültesi yokken, Kuzey’de nasıl olur da açılır diye konu gazete manşetlerine yansıtılmıştı. Yoğun eleştiriler üzerine zorda kalan Rum Bakanlar Kurulu toplanarak bazı kararlar almıştı…

Bu da gösteriyor ki, Kıbrıs Türkü, eşit koşullar olmasa da, ambargolar altında yaşam mücadelesi verse de, girişimcilikte, yatırımda Rumlardan geri kalan yanı yoktur.

Hal böyle iken, Güzelyurt’ta bulunan Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’nde geçen ay patlak veren ‘sahte diploma’ ve yolsuzluk olayları, Güzelyurt sakinlerini hem üzdü, hem de derinden yaraladı. Arkadaşlarımız Emine Gül Özer ve Özmen Yılancılar’la konuşan değerli dostum, Güzelyurt’un önde gelenlerinden emekli Başöğretmen Şinasi Özdeş ile birlikte Fethiye Akpınar, Aslı Sönmez, Ali Erses, Kadir Kaya ve Umut Can Karataş özetle şunları dile getirdiler:

“Üniversitenin bölgeye açılmasıyla bayram etmiştik. Canlılık gelmişti. Kapatılması halinde Güzelyurt’un yeniden geriye gideceğine kuşku yoktur. Bu üniversiteden ekmek yiyen 500 çalışan var. Suçlu varsa cezalandırılmalı. Ama üniversitenin kapanması demek, bu kadar insanın tekrardan sıfırlanması anlamına geliyor. Bir olay yaşandı, ama çürük elmalar temizlensin, düzen aynı şekilde devam etsin. Bölgede üniversite olması biz esnafa en büyük destektir. Öğrenci giderse burası biter. Üniversite kapanırsa Güzelyurt ölür.”

Güzelyurt’ta dile getirilenler özetle böyle! YÖK heyeti ile yapılan toplantıda konuşan Büyükelçi Metin Feyzioğlu, Güzelyurt halkının hislerine tercüman olurcasına, “Yanlış yapanlar olabilir, ama önemli olan sistemi bozanların üzerine giderken, sistemi korumak, kollamak, güçlendirmektir” dedi. Hükümetin bu konuya yüzünü çevirmediğini, aksine üzerine gittiğini belirten Feyzioğlu, “diploma güvenliği ve ciddiyeti açısından kimsenin endişesi olmasın” şeklinde konuştu. Büyükelçi, bu konuya duyarlılıkta Başbakan Üstel’i hızlı reaksiyon vermesinden dolayı tebrik etti. YÖK heyetiyle görüşen Başbakan Ünal Üstel de “Üniversiteler adası hedefinden sapma yok” dedi.

Özetle görüldüğü gibi, ölüm hariç, her şeyin bir çaresi var. ‘Sahte diploma’ vesilesiyle ortaya çıkan durumdan dolayı Türkiye, her zaman olduğu gibi, imdada yetişti, yine yardım elini uzattı ve Büyükelçi Feyzioğlu’nun girişimleri sonucu çalışmalar süratle başladı. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkan Vekili ve Yürütme Kurulu Üyesi Haldun Göktaş başkanlığındaki heyeti kabulünde, KKTC’de yükseköğretimin önemine işaret etti, bir üniversiteden kaynaklı yaşanan olumsuzlukların, ileride yapılması düşünülen çalışmaları öne aldırdığını belirtti. Tatar, YÖK’ün yapacağı katkılarla yükseköğretimde kalitenin artacağını vurguladı.

Sahte diploma olayı ortaya çıkmasa, işin boyutları buraya kadar gelir miydi? Elbette gelmezdi. Tatar’ın dediği gibi, bir üniversiteden kaynaklı olumsuzluklar, ileride yapılması düşünülen çalışmaları öne aldırttı. Bir başka deyişle her nerede olursa olsun, kötü gidişatı göremezsen, iyiye dönüştüremezsin. Mutlaka çürükler ayıklanmalı ki, sepetteki öteki elmalar sağlam kalabilsin.

Bu konuda Güzelyurt halkının istekleri de farklı değildir. Onlar da diyor ki, ‘suçlu varsa cezalandırılsın, ama üniversite kapanmasın.’ Esasen yapılmakta olan çalışmalar da bu doğrultuda. Fırsatçılara, rantçılara meydanı boş bırakmayacak şekilde sistemi oluşturmak, ‘gaz kaçağına’ izin vermemektir. YÖK’ün desteğiyle YÖDAK’ın bunu başaracağı inancındayız. Başarmak da zorundadır!

***

Becer, Alsancak’ın çınarıydı

Emine Becer, 1932 doğumlu olup, Alsancak’ın çınar isimlerindendi. Çevresinde sevilen iyi bir insandı. Merhum Mevlüt Becer’in eşi Emine Hanım’ın dün Alsancak’ta toprağa verildiği tüm akraba, dost ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Çocukları Hüseyin-Serpil Becer (merhume), Eray-Ajda Becer, torunları Kamil, Eda, Tülay-Hasan, Görkem, “Acımız sonsuzdur. Yattığı yer nur, mekanı cennet olsun” dediler.

QOSHE - Çürük elmalar dışarı, burası ‘üniversiteler adası’ - Akay Cemal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Çürük elmalar dışarı, burası ‘üniversiteler adası’

2 41
28.03.2024

Kıbrıs Türk tarafı, ‘üniversiteler adası’ olma yolunda adımlar atarken, Rum tarafı gerilerdeydi. Yalnız Rumlar değil, burada görevli yabancı diplomatlar da, KKTC’de bu yöndeki girişim ve yatırımların farkındaydı. Çok yazdım, ama bir kez daha hatırlatmakta sakınca görmüyorum. Yıllar önce Yakın Doğu Üniversitesi’nde Tıp Fakültesi açıldığında, Rum siyasilere ağır eleştiriler yapılmış, Güney Kıbrıs’ta Tıp Fakültesi yokken, Kuzey’de nasıl olur da açılır diye konu gazete manşetlerine yansıtılmıştı. Yoğun eleştiriler üzerine zorda kalan Rum Bakanlar Kurulu toplanarak bazı kararlar almıştı…

Bu da gösteriyor ki, Kıbrıs Türkü, eşit koşullar olmasa da, ambargolar altında yaşam mücadelesi verse de, girişimcilikte, yatırımda Rumlardan geri kalan yanı yoktur.

Hal böyle iken, Güzelyurt’ta bulunan Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’nde geçen ay patlak veren ‘sahte diploma’ ve yolsuzluk olayları, Güzelyurt sakinlerini hem üzdü, hem de derinden yaraladı. Arkadaşlarımız Emine Gül Özer ve Özmen Yılancılar’la konuşan değerli dostum, Güzelyurt’un önde gelenlerinden emekli Başöğretmen Şinasi Özdeş ile birlikte Fethiye Akpınar, Aslı Sönmez, Ali Erses, Kadir Kaya ve Umut Can Karataş özetle şunları dile getirdiler:

“Üniversitenin bölgeye açılmasıyla bayram etmiştik. Canlılık gelmişti. Kapatılması halinde Güzelyurt’un yeniden geriye gideceğine kuşku yoktur. Bu üniversiteden ekmek yiyen 500 çalışan var. Suçlu varsa........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play