Sahte reçete olaylarından dolayı vatandaş epeyce bunalmıştı… ‘Kurunun yanında yaş da yanar’ misali nice saygın kişiler dahil, ‘itibarsızlaştırma’ hareketi aldı, yürüdü. Birilerinin ‘açgözlülüğü’ sağlamlarla çürükleri aynı sepete koydurttu. Aralarında mahkûm olsa dahi, ceza alsa dahi, milyonlar verseniz de bu adadan kaçmayacak olanlar da vardı. ‘Keşke onlardaki vatan sevgisi kadar, başkalarında da olabilse’ demekten kendimizi alamıyoruz.

Sonunda denildi ki, bu çarpıklıklar sistemsizlikten kaynaklanıyor. Sistem çürük! Eğer sistem tamam olsaydı, bunların hiçbiri olmaz, kimsenin de başı ağrımazdı. Yeter ki art niyet olmasın! İyi niyetten yoksun kişiler, nasıl ki yasaların boşluklarından yararlanarak kişisel çıkar sağlar, sahte reçete olayında da öyle oldu. Bu da gösterdi ki, nerede ve hangi kurumda olursa olsun, sistemde en ufak bir açığa fırsat verilmemeli! Bunları düzeltecek olan da, elbette hukuk camiasının muteber temsilcileridir.

Sahte diploma olayına gelince; bu çok daha büyük bir ayıp… Bir yanda yıllarını üniversite sıralarında dirsek çürüterek, sınavlarda ter dökerek, almaya hak kazandığı diplomayı evinin en mutena köşesine veya işyerine asanlar, diğer yanda da dirsek çürütmeden, sınava girmeden, ter dökmeden 5-10 dakika içinde para karşılığı, daha doğrusu rüşvet vererek aldığı sahte diplomayla övünenler! Bu gibilerin yüz ifadelerinde bile sahte diplomadan kaynaklanan o sahte gülümseme hissedilebilir. Hani ‘Korkunun ecele faydası yok’ derler ya!..

Her neyse; Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’nin küçük ortağı ve Genel Sekreteri olan ve hükümsüz tutuklu olarak cezaevine gönderilen Serdal Gündüz’ün, 600’ü aşkın kişiye sahte diploma verildiğini itiraf ettiği öğrenildi. Mali Şube’nin ulaştığı ve sahte diploma aldığı ileri sürülen rütbeli bazı polislerin yanı sıra, askeri personel, devlet memurları da olmak üzere, birçok farklı meslekten kişinin soruşturma kapsamında tutuklanması bekleniyor.

Bu arada sahte diploma olayında hükümetin tavrını bir kez daha ortaya koyan Başbakan Ünal Üstel, “Gün konuşma değil, kalıcı, sistem özellikli çare üretme günüdür. Suçlular kim olursa olsun, yasal süreç kapsamında gereken yapılacaktır” dedi. Yargı sistemine eksiksiz güvendiklerine işaret eden Üstel, kişilerin hatalarının kurumsal yapılara mal edilemeyeceğini, kişiler nedeniyle kurumsal yapıların yıpratılamayacağını, polis örgütüne güvenin kişisel hatalardan dolayı sarsılamayacağını vurguladı.

İşte esas olan da bu! Ben gazeteciliğe 1961 yılında Dr. Küçük’ün yanında başladım. Tam 63 yıl önce… Bana ve arkadaşlarıma en önemli ‘baba nasihati’ şuydu: Mesleğinizi yaparken, kişisel çıkarları kesinlikle ön plana çıkarmayacak, toplumsal çıkarları her şeyin üstünde tutacaksınız…

Dr. Fazıl Küçük, arada bir hatırlatırdı bize bu sözünü. Böyle yetiştik biz. Şimdi bakıyoruz da, birçok kurumda kişisel menfaatler çatışma durumunda. Yarış ediyorlar adeta. “Ben şu makama oturayım da, nasıl oturursam oturayım. İşin ehli de olmasam ne yazar; parayı bastırıp diplomayı aldım ya! Ona göre maaş da tamam; çalsın sazlar oynasın kızlar” havalarında. Burunlarından kıl çektirmezler. Eskiler “Yağma Hasan’ın böreği” derlerdi. Hani herkes kapış kapış eder ya!

Ama sonuçta bu devlet, ne Ali’nindir, ne Veli’nin, hepimizindir. Yağma Hasan’ın böreği de değildir!

***

Bir dönemin ünlü futbolcularından

Hasan Kasnak sonsuzluğa uğurlandı

Futbolseverler onu Hasan Kasnak olarak bilir. Soyadını Özkasnak olarak almış… Dün Lefkoşa’da son yolculuğuna uğurlandığı tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Sevgili eşi Nesibe Hanım, evlatları Mehmet-Gözde Özkasnak, Arzuhal-Bahadır Özel, torunları Merih, Nesibe ve Berk, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını dilediler. Hasan Özkasnak için yazılan yazıda özetle şöyle denildi:

“Kasnak… Kimi için zamanın damga vuran futbolcusu ve hakemi, 5 kardeşin abisi, güzel nenemin 40 senelik hayat arkadaşı, bizim için bir baba ve dede… Ne zaman hastaneye girsek, dedem her zaman çıkacak 25 yaşında genç bir erkeğin enerjisi onda var, o çok güçlü derdik, ama şimdi maalesef bizi yanılttı. Güzel vücudu artık yaşanmış o kadar ameliyata, hastalığa, yılların yorgunluğuna dayanamadı.”

Postacı Cevdet ve Solman

Öte yandan Özkut ailesinin değerli büyüğü, sevilen, iyi insan Cevdet Özkut, namı diğer ‘Postacı’ geçen Pazartesi günü Lefkoşa’da defnedildi. Tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Sevgili eşi Niyal Hanım, evlatları Nevgül-Feridun Üstün, Yelda-Hüseyin Üstün, Selda-Emre Büyükeğilmaz, torunları Küfi-Ayşe, Fikriye-Ali, Niyal, Cevdet, Berke-Umay ve torun çocukları, “Acımız sonsuzdur. Yokluğuna asla alışamayacağız. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” dediler.

Bu arada Savaş Solman, namı diğer ‘Fix’ ailesinin çok değerli varlığı, her şeyi Savaş Solman (Fix) da geçen Pazartesi günü Lefkoşa’da toprağa verildi. Tüm akraba, dost ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. ‘Tüm Ailesi, Akrabaları ve Arkadaşları’ adına yayınlanan mesajda, sonsuz acı içerisinde oldukları ifade edilerek, nur içinde yatması, mekânının cennet olması temennisinde bulunuldu.

QOSHE - Bu devlet, “Yağma Hasan’ın Böreği” değildir!.. - Akay Cemal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu devlet, “Yağma Hasan’ın Böreği” değildir!..

3 5
22.03.2024

Sahte reçete olaylarından dolayı vatandaş epeyce bunalmıştı… ‘Kurunun yanında yaş da yanar’ misali nice saygın kişiler dahil, ‘itibarsızlaştırma’ hareketi aldı, yürüdü. Birilerinin ‘açgözlülüğü’ sağlamlarla çürükleri aynı sepete koydurttu. Aralarında mahkûm olsa dahi, ceza alsa dahi, milyonlar verseniz de bu adadan kaçmayacak olanlar da vardı. ‘Keşke onlardaki vatan sevgisi kadar, başkalarında da olabilse’ demekten kendimizi alamıyoruz.

Sonunda denildi ki, bu çarpıklıklar sistemsizlikten kaynaklanıyor. Sistem çürük! Eğer sistem tamam olsaydı, bunların hiçbiri olmaz, kimsenin de başı ağrımazdı. Yeter ki art niyet olmasın! İyi niyetten yoksun kişiler, nasıl ki yasaların boşluklarından yararlanarak kişisel çıkar sağlar, sahte reçete olayında da öyle oldu. Bu da gösterdi ki, nerede ve hangi kurumda olursa olsun, sistemde en ufak bir açığa fırsat verilmemeli! Bunları düzeltecek olan da, elbette hukuk camiasının muteber temsilcileridir.

Sahte diploma olayına gelince; bu çok daha büyük bir ayıp… Bir yanda yıllarını üniversite sıralarında dirsek çürüterek, sınavlarda ter dökerek, almaya hak kazandığı diplomayı evinin en mutena köşesine veya işyerine asanlar, diğer yanda da dirsek çürütmeden, sınava girmeden, ter dökmeden 5-10 dakika içinde para karşılığı, daha doğrusu rüşvet vererek aldığı sahte diplomayla övünenler! Bu gibilerin yüz ifadelerinde bile sahte diplomadan kaynaklanan o sahte gülümseme hissedilebilir. Hani ‘Korkunun ecele faydası yok’ derler ya!..

Her neyse; Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’nin küçük ortağı ve Genel Sekreteri olan ve hükümsüz tutuklu olarak cezaevine gönderilen Serdal Gündüz’ün, 600’ü aşkın kişiye sahte diploma verildiğini itiraf ettiği öğrenildi.........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play