Ruhun rahat bir limana demir atma lüksü yok bu dünyada şayet vicdanın varsa!

Dilsiz şeytan da değilsen haksızlıklar karşısında susamazsın…

Pazar sabahı Tülay Ateş kardeşimin mesajı ile hüzün rüzgarı yüreğime öyle bir esti ki içim çok üşüdü.

3 çocuk babası belediye şirket işçisi Zekeriya G. canına kıymış!

Ek işler yaptığı halde ailesine, çocuklarına yetememe duygusu, geçim sıkıntısı bunalıma sokup hayattan koparmış onu.

Asıl mesleği veteriner hekimmiş Zekeriya’nın…

Vatan sevdalısı Zekeriya, 15 Temmuz hain darbe girişiminde de sokaklardaymış hep. Arkadaşlarının içi çok yandı.

Tülay Ateş’in dediği gibi çocuklar bir şey istediğinde “yok” demek çok zor!

Şimdi onunla aynı durumda olanlar en azından 3 çocuğuna bakabilmesi adına eşine iş verilsin istiyor.

Zekeriya ile birlikte aynı belediyede 3. işçimiz canına kıymış bu yıl.

Yazık değil mi onlara ve geride bıraktıkları ailelerine…

Hiçbir ders almıyor muyuz yitip giden bu insanların acılarından, sonlarından, ihmallerimizden, yaptıklarımızdan ve yapamadıklarımızdan. Şu an hayatta olan işçilerimize kulak verelim bari!

Daha önce bu köşeden “600 bin belediye işçisinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrı!” ve “Bir SMS ile işten çıkarılmak!” başlıklarıyla bu konuyu gündeme taşımıştım.

Kamuda en düşük ücreti belediye şirket işçilerinin almasından tayin hakkı verilmemesine tüm sıkıntılarına değinmiştim. Son olarak tekrar konuştuk. Bir değişiklik olup olmadığını sordum. Aynen aktarıyorum;

“Belediye Şirket işçisinin kadrosu yok, Kamu Çerçeve Protokolünde değil (Cumhurbaşkanımız dahil olduğunu

söylese dahi.) Özlük Hakları yok, Kadro verilmediği halde

kadrolu deniyor. Artan vergiler ve zamlar karşısında, asgari ücrete mahkum edilen 100 bin taşeron söylemi yaygın olsa da, 600 bin) Şirket İşçisi hala kadrosuz.

Sonuç olarak;

1)Belediye İktisadi Teşekküllerinde Şirket İşçisi olarak istihdam edilen memur işi yapan, ön lisans, lisans, lisans üstü çalışanların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na istinaden Devlet Memuru yapılması,

2) Belediye İktisadi Teşekküllerinde Şirket İşçisi olarak istihdam edilen İşçilerimizin de fiilen yaptıkları işler göz önüne alınarak Kamu İşçisi (4D) yapılması önem arz etmektedir.

3) Temel yaşam ihtiyacını karşılayabilmesi için KÇP nin bir an önce uygulanarak, kamuda ücret dengesizliğinin giderilmesi elzemdir.

Modern Taşeronlaşmanın (BELEDİYE ŞİRKETİ MODELİ) kaldırılması, insan onuruna yakışır eşit çalışma koşullarının sağlanması, belediyelerde liyakatin öncelikli olması için

devletimizden Kamu Çalışanı olduğumuzun bilinciyle taleplerimiz karşılık bulana kadar bu hakkımız olan konuda çalışmalarımız devam edecektir.”

Talepler bu şekilde…

Twitter (X)’de Zekeriya’nın canına kıymasından sonra paylaşılan bir mesaj beni çok üzdü. Size onu da aynen aktarıyorum.

“Kadro gelmez ise 31 marttan sonra ölümler artacak.”

———————-

UZMAN ÇAVUŞLARIMIZIN SESİNİ DUYABİLİYOR MUYUZ?

Daha önce bu başlıkla bu köşeden bir yazı kaleme aldım. Tam anlamıyla duyulduğu kanısında olmadığım için tekrar aynı başlığı kullandım. 1,5 milyon uzman çavuşumuz var ve

1986 yılında çıkarılan Uzman Erbaş Kanunu'ndaki eksiklikler nedeni ile yıllardır mağduriyet yaşıyorlar.

Terörle mücadele için görev yapıyorlar ama sözleşmeli olarak!

Sağlık, ekonomik ve özlük haklarına yönelik acil düzenleme yapılması şart.

Sözleşmeli değil kadrolu olmalılar.

Aile bütünlükleri olmadan üs bölgelerinde operasyonlarda görev yapmaları hakkaniyet ölçülerine sığmıyor.

Hastalandıklarında hastaneden aldıkları sağlık raporu eğer 90 günü aşıyorsa sözleşmeleri fesh ediliyor.

20 yıllık uzman çavuşla bir yıllık uzman çavuş arasında fark yok. İkisi de aynı maaşı alıyor.

Her rütbenin görev tanımı olmadığı gibi astlık, üstlük mertebe yok.

Sağlık, çalışma ve nöbet yönetmeliği yok.

En düşük memur maaşı ile emekli oluyorlar.

“Kalırsam gazi, ölürsem şehit” diyebilecek yüreği taşıyan yiğitler sıcak, yağmur, çamur, kar demeden vatanı ve milleti için göğsünü siper edecek kadar sevdalılar bu topraklara…

Önceki yazımda belirttim bunları…

Tekrarında yarar görüyorum.

Atanamayan Uzmanlar Derneği (ATAUZDER) Genel Başkanı Mustafa Gündeşli aracılığı ile bir basın açıklaması yayınlamışlar. Basın açıklamasında da şu ifadelere yer veriliyor;

"Uzman Çavuşların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri çerçevesinde yapılan atamaları 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 5'inci maddesinin son fıkrası ile Uzman Erbaş Yönetmeliği hükümlerine göre yürütülmektedir."

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 5'inci maddesinin son fıkrasında ;

"Uzman Erbaşların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 92'nci maddesi hükmünden yararlanabilmeleri için en az yedi hizmet yılını tamamlamış olmaları gerekir." denilmektedir.

Bu durumda Türk Silahlı Kuvvetlerinde en az 7 hizmet yılı süresini dolduran ve kendi isteği ile görevinden ayrılan Uzman Çavuşlar Kamu Kurum ve Kuruluşlarının boş Memur Kadrolarına atanma hakkına sahiptirler.2016 yılından önce göreve başlayan ve 2 yıl görev yapmaya mutakiben bırakmak zorunda kalan Uzman Çavuşlarda hak kaybına uğramıştır. Bu Uzman Çavuşların kazanılmış haklarıdır. Lakin hak sahibi binlerce Kahraman Uzman Çavuş Kazanılmış Hakları olmasına rağmen yıllardır Kamuda Memurluk Kadrolarına atanamamaktadır. Kamu kurum ve kuruluşları Atanma taleplerine Personel Alımı Yapmıyoruz, Atanabileceğiniz boş kadromuz yoktur, hizmetinize ihtiyacımız yoktur, personel giderlerimiz fazladır vb şeklinde cevaplar vererek olumsuz yanıt vermektedirler.

Yukarıda söz edilen kanun maddesinde atanma hakkında sadece usul belirtilmiş Vatan ve Millet için sahada canını ortaya koyarak görev yapan Kahramanların Atanma taleplerinin kurumlarca kabul edilmesi yönünde herhangi bir açıklama olmaması nedeniyle ve atama takdirinin Kurumların inisiyatifine bırakılması sebebiyle kazanılmış hakkımız olmasına rağmen atanamıyoruz.

Aynı üniforma altında terörle ve teröristlerle Kahramanca mücadele etmiş fakat Şehit ve Gazi olmuş Uzman Çavuslar 3173 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında;

-Şehit yakınları

-Gazi ve Gazi yakınları Devletimiz tarafından Yılın belirli aylarında Kamu Kurum ve Kuruluşlarının boş Memur ve işçi kadrolarına hak sahipliğinin tespitinden sonra kura ile atandırılarak istihdamları sağlanmaktadır. Bu mücadele de bir şekilde sağ kalıp silah arkadaşlarının kanını yerde koymayan ilerleyen süreçte bir şekilde mesleğinden ayrılan Uzman Çavuşlar ise bir başlarına ellerinde bir kanun maddesi ile kurum kurum gezip Atanabileceği Atanma başvurusunu kabul edebilecek yer aramaktadır.

Yaşanan mağduriyetin bitirilmesi ve Kahramanların haklarının teslimi için bir defaya mahsus olmak üzere 3173 sayılı kanunda belirtilen atama şeklinde yada 6191 sayılı kanuna tabi Sözleşmeli Erlerin kamuda istihdamı yönünde hazırlanan yönetmelik benzeri bir yönetmelik ile kamuda Memuriyete Atanmalarının Devletimiz eliyle yapılmasını istiyoruz.”

Sesleri yeterince gür çıkıyor aslında! Yeter ki duymak isteyelim.

QOSHE - Bu işçinin canına kıyması da mı bize bir şey anlatmayacak? - Arzu Erdoğral
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu işçinin canına kıyması da mı bize bir şey anlatmayacak?

4 0
28.11.2023

Ruhun rahat bir limana demir atma lüksü yok bu dünyada şayet vicdanın varsa!

Dilsiz şeytan da değilsen haksızlıklar karşısında susamazsın…

Pazar sabahı Tülay Ateş kardeşimin mesajı ile hüzün rüzgarı yüreğime öyle bir esti ki içim çok üşüdü.

3 çocuk babası belediye şirket işçisi Zekeriya G. canına kıymış!

Ek işler yaptığı halde ailesine, çocuklarına yetememe duygusu, geçim sıkıntısı bunalıma sokup hayattan koparmış onu.

Asıl mesleği veteriner hekimmiş Zekeriya’nın…

Vatan sevdalısı Zekeriya, 15 Temmuz hain darbe girişiminde de sokaklardaymış hep. Arkadaşlarının içi çok yandı.

Tülay Ateş’in dediği gibi çocuklar bir şey istediğinde “yok” demek çok zor!

Şimdi onunla aynı durumda olanlar en azından 3 çocuğuna bakabilmesi adına eşine iş verilsin istiyor.

Zekeriya ile birlikte aynı belediyede 3. işçimiz canına kıymış bu yıl.

Yazık değil mi onlara ve geride bıraktıkları ailelerine…

Hiçbir ders almıyor muyuz yitip giden bu insanların acılarından, sonlarından, ihmallerimizden, yaptıklarımızdan ve yapamadıklarımızdan. Şu an hayatta olan işçilerimize kulak verelim bari!

Daha önce bu köşeden “600 bin belediye işçisinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrı!” ve “Bir SMS ile işten çıkarılmak!” başlıklarıyla bu konuyu gündeme taşımıştım.

Kamuda en düşük ücreti belediye şirket işçilerinin almasından tayin hakkı verilmemesine tüm sıkıntılarına değinmiştim. Son olarak tekrar konuştuk. Bir değişiklik olup olmadığını sordum. Aynen aktarıyorum;

“Belediye Şirket işçisinin kadrosu yok, Kamu Çerçeve Protokolünde değil (Cumhurbaşkanımız dahil olduğunu

söylese dahi.) Özlük Hakları yok, Kadro verilmediği halde

kadrolu deniyor. Artan vergiler ve zamlar karşısında, asgari ücrete mahkum edilen 100 bin taşeron söylemi yaygın olsa da, 600 bin) Şirket İşçisi hala kadrosuz.

Sonuç olarak;

1)Belediye İktisadi Teşekküllerinde Şirket İşçisi olarak istihdam edilen memur işi yapan, ön lisans, lisans, lisans üstü çalışanların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na istinaden Devlet Memuru yapılması,

2) Belediye İktisadi Teşekküllerinde Şirket İşçisi olarak istihdam edilen İşçilerimizin de fiilen yaptıkları işler göz önüne alınarak Kamu İşçisi (4D) yapılması önem arz etmektedir.

3) Temel yaşam ihtiyacını karşılayabilmesi için KÇP nin bir an önce........

© İstiklal


Get it on Google Play