31 Mart 2024 yerel seçimlerinde bazı illerde seçim sonuçlarını etkilemek için güvenlik güçlerinin seçim bölgesine geçici olarak taşındığı tartışılmıştı. Şırnaklı bir amca oy kullanılan okulun kapısında önünden geçen söz konusu her taşımalı seçmene “konuş sen nerelisin?” diye gösterdiği tepki sosyal medyada çok fazla ilgi görmüştü. Amca tepkisinde haklı idi. Çünkü orada yaşamayan ve yaşamayacak insanlar eliyle seçim sonuçlarının değiştirilmek istenmesi amca gibi her insanı rahatsız eder. Taşınan güvenlik personeli seçmen konusunda yetkililer açıklamasında yasaya uygun olduğu ifade edilmişti. Yasaya uygunluk açıklaması ise rahmetli Alev Alatlı’nın meşhur “her yasal olan helâl değildir” sözlerini anımsatıyor.

Neyse! Yazının konusu bu olmamakla birlikte yazının başlığı bu konu ile ilgilidir. Taşımalı seçmeni “konuş” diyerek sorgulayan amca gibi bir soruyu DEM Partisine sormak lazım. Konuş! Senin demokratik bir siyaseti geliştirmen için daha kaç belediye kazanman lazım? Konuş! Senin şiddetten vazgeçmen için daha kaç milletvekili kazanman lazım? Konuş! Meşru, sivil, ahlâkî bir mücadele yürütmen için daha ne olması lazım?

Genel olarak ifade edilecek olursa pratikleri ve takındıkları tutum bunu desteklemiyor olsa da iddialarına göre DEM Kürtlerin hak ve özgürlüklerini savunmakta ve Türkiye’de demokratik bir hukuk devletinin gelişimi için bir mücadele içindedir.

Böylesi bir hak ve mücadele söz konusu ise o zaman üzerinde durulması gereken konu birçok partiye nasip olmayan siyasî imkân ve halkın desteğine rağmen nasıl oluyor da DEM geleneği şiddet ile arasına mesafe koyamamaktadır? Bu kadar seçilmiş belediye başkanlığı ve milletvekilliği, sayıları milyonlar ile ifade edilen seçmen desteği, güçlü bir örgütsel ağ ve örgütlenmeyi başarmış sivil toplum kuruluşlarına rağmen demokratik ve meşru bir siyasetle ulaşılamayıp şiddet ile ulaşılacak ne olabilir?

Bu gelenekte yer alanlar tarafından verilen ilk cevap Türkiye’de demokratik bir siyasetin imkânının olmadığıdır. Özellikle tek parti yönetiminin bitmesinden sonra Türkiye’de Kürtler için demokratik imkânlar sürekli gelişmiştir. Türkiye’de DEM geleneğinin kurulduğu 90’lı yıllar dâhil Türkiye’de meşru ve demokratik siyasî imkânlar her zaman var olmuştur. 2000’li yıllardan sonra bu imkânlar 90’lı yıllar ve öncesine kıyasla hayal bile edilemeyecek derecede artmıştır. Örneğin Kürtçe propagandanın önü açılmış, askerî vesayet geriletilerek siyaset alanı daha da rasyonelleşmiştir. Türkiye’de Kürtler artık Kürt olduklarını anlatma gereği duymuyor.

DEM Partisi 2019 yerel seçimlerinde 3’ü büyükşehir olmak üzere 8 il ve 50 ilçede belediye başkanlığında galip gelmişti. 2024 yerel seçimlerinde ise aynı 3 büyükşehir ile birlikte toplamda 10 il ve 65 ilçede belediye başkanlığını kazanmış oldu. Sonuç olarak 2019 yerel seçimlerine kıyasla 2024 yerel seçimlerinde daha fazla belediye başkanlığını elde etti. Seçimi kazandığı yerlerde artan seçmen sayısına rağmen DEM eski oy oranını koruyamadı. Yani oyları nispeten düşerek daha fazla belediye başkanlığı kazanan parti olmuş oldu.

Ama mesele bu değil zaten. Mesele, bütün siyasi imkân ve fırsatlara rağmen DEM ve içinde bulunduğu mahallenin silahlardan vazgeçemiyor/ geçmiyor olmasıdır. Böylesi bir gündemin olmaması, Kürt gençlerine ve çocuklarına silahların yerine siyasî imkân ve yöntemlerin geliştirilmiyor olması düşündürücüdür.

Milletvekilliği veya cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, şimdiye kadar bu siyasî hareket önemli başarılar elde etmiştir: 2015 meclis seçimlerinde % 13’ün üstünde oy alarak 80 milletvekiliyle meclise girdi. Haziran 2015 milletvekilliği seçimi sonrasında kurulan 63’üncü hükümette bakanlık düzeyinde yer elde etti. 2015 Kasım seçimlerinde %10’un üzerinde oy alıp 60’a yakın milletvekili ile 2018 meclis seçimlerinde %11’i aşan oy alarak 67 milletvekiliyle mecliste yer aldı. Meclis milletvekili dağılımında DEM veya aynı gelenekte yer alan HDP mecliste AK Parti ve CHP’den sonra üçüncü büyük parti grubu kurabilmektedir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Selahattin Demirtaş ile 2014 seçimlerinde % 9,76 oranında, 2018 seçimlerinde % 8’in üzerinde oy aldılar. 2023 seçimlerinde bir akıl tutulması olsa da CHP’nin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na ciddi bir destek verdiler.

DEM Partisiyle eş güdümlü birçok önemli ve nispeten güçlü sivil toplum kuruluşu bulunmaktadır. DEM Parti seçmenleri muhtemelen en politik seçmendir. DEM Partisi bir taraftan HDP’ye yönelik kapatma davası ve tutuklanan birçok üyesne rağmen siyasi bir parti olarak seçimlerden önemli sayılacak sonuçlar elde etmektedir. Diğer taraftan İstanbul, Adana gibi illerde olduğu gibi CHP ile girdiği ittifaklarla seçim sonuçlarını etkileyebilmektedir. Genel seçimlerde özellikle Başkanlık modeli sayesinde DEM’in desteğini aldığı milyonlarca seçmen partinin ciddiye alınmasına yetiyor.

Buraya kadar ifade edilenlerden çıkartılacak zorunlu sonuç, KCK-PKK ile ilişkileri ve çoğu yetkilisinin bu ilişkiyi güçlendiren tutum ve pratiklerine rağmen, DEM Partisi açısından demokratik ve meşru siyasî imkânların göz ardı edilemeyecek kadar mevcut olduğudur. Yani Türkiye’de meşru, şiddete dayanmayan bir siyaset geliştirmenin imkânları ve yolları vardır. DEM Partisinin sahip olduğu siyasî imkân ve fırsatlar DEM’i siyaseten ağırlıklı bir yere getirip, pazarlık gücünü artırabilir. Buna rağmen, DEM’in gündeminde meşru ve sivil bir siyaset yöntemi geliştirme düşüncesi yer almamaktadır.

DEM’in gayri-meşru şiddet ile olan ilişkisi DEM’in siyasî imkân ve fırsatlarını kullanma kabiliyetini yok ederek siyaseten kendileri açısından bir tıkanmaya yol açmaktadır. Bütün imkânlara rağmen demokratik bir siyaseti geliştirmeyi başaramamaktadırlar. Bunun temel sebebinin Türkiye’de siyasî zemininin olmadığı açıktır. DEM’in iddia ettiği gibi amacıı Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması veya Türkiye’nin demokratik özgürlükçü gelişimi ise bunun için yapacağı ilk iş derhal ve amasız bir şekilde KCK-PKK şiddetiyle aralarına mesafe koymasıdır. Parti misyon ve faaliyetlerini, amaçlarını, perspektifini KCK-PKK’nın silahlı faaliyetleri alanından çıkartmalıdır.

Özgürlük ve haklar açısından DEM’in sahip olduğu siyasî imkânlar ile elde edilemeyip şiddet ile elde edilebilecek ne var?

QOSHE - Konuş! Şiddetten vazgeçmen için daha ne lazım? - Mahmut Özdemirkol
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Konuş! Şiddetten vazgeçmen için daha ne lazım?

61 1
29.04.2024

31 Mart 2024 yerel seçimlerinde bazı illerde seçim sonuçlarını etkilemek için güvenlik güçlerinin seçim bölgesine geçici olarak taşındığı tartışılmıştı. Şırnaklı bir amca oy kullanılan okulun kapısında önünden geçen söz konusu her taşımalı seçmene “konuş sen nerelisin?” diye gösterdiği tepki sosyal medyada çok fazla ilgi görmüştü. Amca tepkisinde haklı idi. Çünkü orada yaşamayan ve yaşamayacak insanlar eliyle seçim sonuçlarının değiştirilmek istenmesi amca gibi her insanı rahatsız eder. Taşınan güvenlik personeli seçmen konusunda yetkililer açıklamasında yasaya uygun olduğu ifade edilmişti. Yasaya uygunluk açıklaması ise rahmetli Alev Alatlı’nın meşhur “her yasal olan helâl değildir” sözlerini anımsatıyor.

Neyse! Yazının konusu bu olmamakla birlikte yazının başlığı bu konu ile ilgilidir. Taşımalı seçmeni “konuş” diyerek sorgulayan amca gibi bir soruyu DEM Partisine sormak lazım. Konuş! Senin demokratik bir siyaseti geliştirmen için daha kaç belediye kazanman lazım? Konuş! Senin şiddetten vazgeçmen için daha kaç milletvekili kazanman lazım? Konuş! Meşru, sivil, ahlâkî bir mücadele yürütmen için daha ne olması lazım?

Genel olarak ifade edilecek olursa pratikleri ve takındıkları tutum bunu desteklemiyor olsa da iddialarına göre DEM Kürtlerin hak ve özgürlüklerini savunmakta ve Türkiye’de demokratik bir hukuk devletinin gelişimi için bir mücadele içindedir.

Böylesi bir hak ve mücadele söz konusu ise o zaman üzerinde durulması gereken konu birçok partiye nasip olmayan siyasî imkân ve halkın desteğine rağmen nasıl oluyor da DEM geleneği şiddet ile arasına mesafe koyamamaktadır? Bu kadar seçilmiş belediye başkanlığı ve milletvekilliği, sayıları milyonlar ile ifade edilen seçmen desteği, güçlü bir örgütsel ağ ve örgütlenmeyi başarmış sivil toplum kuruluşlarına rağmen demokratik ve meşru bir siyasetle ulaşılamayıp şiddet ile ulaşılacak ne olabilir?

Bu gelenekte yer alanlar tarafından verilen ilk cevap Türkiye’de demokratik bir siyasetin imkânının olmadığıdır. Özellikle tek parti yönetiminin bitmesinden sonra........

© Hür Fikirler


Get it on Google Play