Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, asgari ücret görüşmelerinin ilk turunun yapıldığı Pazartesi günü kamuoyuna pek yansımayan ikinci bir görüşme daha gerçekleştirdi.

Kimlerle?

Asgari ücret tespit komisyonuna katılan işçi temsilcileri olan

TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı: Ramazan Ağar,

Hastane İşçisi: Hatice Akgedik,

AVM İşçisi: Meliha Nur Şıkbudak,

Karayolları İşçisi: Durmuş Öztürk,

Ve Enerji İşçisi Saffet Canbaz ile.

Öğrendiğimize göre Bakan bey işçilerle konuşurken “Ben de 6 kardeşimle bir evde büyüdüm. İşçi çocuğuyum, bu nedenle sizleri özel olarak dinlemek istedim” demiş.

Şimdi de üç ay önce bir kahvaltılı buluşmada bir araya geldiğimiz Bakan Işıkhan’la ilgili yazdığım yazıdan bir alıntı yapayım:

“Kamuoyunun bakan olduktan sonra yakından tanımaya başladığı Işıkhan, aynı zamanda bir akademisyen ve Profesör titrini taşıyor.

Biyografisine baktığınızda çok enterasan bazı araştırmalara imza attığını görüyorsunuz. Yönetim stresi, kentlerin gölgesinde yaşayan evsizler, çalışma hayatında stres ve başa çıkma yolları, engelli çocuğa sahip anne ve babalarda depresyon, Türkiye'de zihinsel engelli çocuğa sahip annelerin sorunları gibi başlıklarda araştırmalar yapmış.

Öyle midir bilmiyorum ama ses tonuna yansıyan insancıl ve merhametli haline, bu özel nitelikli araştırmalarının da katkısı olmuş olabilir.”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de buna benzer bir başka hayat hikayesi var.

O da, Batman’da kalabalık ve fakir bir aile de doğup büyüyüp, zor şartlarda okuyup yetiştikten sonra bugünlere geldi.

Bu bilgileri niçin verme ihtiyacı hissettim?

Önümüzdeki günlerde on milyonlarca insanı ilgilendiren kararlarda etkili olacak her iki bakanın da ‘halden anlayan’ ‘görmüş geçirmiş’ insanlar olmalarını hatırlatmak için.

Dengeli ve dengeleyici tutumuyla Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ı da unutmayalım tabi.

Öyle olmaları, imkanları maksimum ölçüde zorlamaları konusunda psikolojik bir güvence veriyor.

En nihayetinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu konularda ağırlığını koyacağı hususunda da yaygın bir kabul söz konusu.

ASGARİ ÜCRETTE İŞVEREN 17 BİN LİRAYI SATIN ALMIŞ DURUMDA

Şimdi gelelim on milyonlarca kişiyi ilgilendiren asgari ücret ve emekli maaşlarıyla ilgili izlenimlere…

Edindiğim en önemli izlenim şu:

Asgari ücretin %50 artışla 17 bin 100 liraya çıkarılması fikri işveren temsilcileri tarafından satın alındığı söyleniyor.

Biraz daha yukarısı da belki zorlanabilir.

Sayıları 6,7 milyonu bulan asgari ücretli çalışanların büyük bölümü hayata yeni atılmış, evlenen/evlenecek olan, ev geçindiren, çocuk büyüten/okutan kesimlerden oluşuyor.

Açık söylemek gerekirse özel sektörde çalışanların sendikalı çalışanlar gibi seslerini yükseltebilecekleri bir lobi araçları da bulunmuyor.

Ayrıca, diğer ücretlilerin skalası üzerinde de asgari ücretin zorlayıcı bir etkisi bulunuyor.

O nedenle ‘optimum seviyede’ mümkün olan en yüksek ücret artışının gerçekleşmesi gerçekten güzel bir haber olacaktır.

Optimum seviye derken, bu alandaki risklerden de söz etmeliyim tabi.

Bu rakam öyle seviyede olmalı ki, kayıt dışına kaçışı besleyen ve istihdama zarar verici bir etki üretmesin.

Bu anlamda özellikle 10 kişiye kadar personel çalıştıran küçük ölçekli işletmelerde böyle bir riskin mevcut olduğundan söz ediliyor.

YENİ BİR PRİM DESTEĞİ GELİR Mİ?

Hükümet 2022 yılı başında çok önemli bir karar ve çok önemli bir fedakarlıkla asgari ücrete kadar olan vergiyi kaldırdı.

Şöyle bir rakam verelim ki bu kararın ne anlama geldiği daha iyi anlaşılsın.

Eğer asgari ücret vergisi kaldırılmamış olsaydı, 2024 bütçesine gelir kalemi olarak 595 milyar lira girecekti.

Ayrıca yine hükümetin 500 lira prim desteği bulunuyor.

Bu şu anlama da geliyor:

Her bir işveren, her bir çalışan için devlete ödemesi gereken aylık 2 bin liradan fazla vergi/primi 2022 yılı başından beri ödemiyor.

Bunun hükümet adına önemli bir fedakarlık olduğu açık bir gerçek.

Bütün bunların üzerine yeni bir hükümet katkısı gelebilir mi?

Konuşulan bir konu bu, ama netice ne olur bekleyip göreceğiz.

İŞÇİ VE BAĞ-KUR EMEKLİLERİ İÇİN REFAH PAYI OLACAK MI?

Ülkemizde emekli maaşı almaya hak edenler için devlet ayda 174 milyar lira ödeme yapıyor.

Yeni zamlar ve yeni emeklilerle birlikte 2024’te çok daha yukarılara çıkacak bu rakam.

EYT düzenlemesiyle emekli olanların sayısındaki hızlı artış ve deprem bölgesi için yapılan harcamaların bütçe üzerine getirdiği ağır yük emekliler için yürütülen çalışmaların en zor kısmını teşkil ediyor.

1999 Marmara depremi olduğunda sosyal güvenlik sistemi çökmüş, devlet EYT düzenlemesini çıkarmak zorunda kalmıştı.

Marmara depreminden çok daha büyük ve etkili olan 6 Şubat depremleri sonrası ise 24 sene önceki çöküş durumu şöyle dursun, Cumhurbaşkanı Erdoğan, EYT sorununu çözmek için koyduğu iradeden vazgeçmemişti.

Şimdi sadede gelelim ve şöyle bir hesap yapalım:

5 aylık enflasyon oranı %33,66 olarak ortaya çıktı.

Aralık ayı enflasyonu ile birlikte emekli maaşları için yapılan zamlar için referans alınacak rakam netleşecek.

Ki, bu rakamın %37 civarı olacağı anlaşılıyor.

Memur ve sayıları 2 milyon civarı olan memur emeklileri enflasyon artı %12 oranında zam alacak.

Ama asıl soru, sayıları 12,7 milyon civarı olan işçi ve bağ-kur emeklilerinin durumunun ne olacağı sorusu.

HÜKÜMET ÇEVRELERİ İŞÇİ VE BAĞ-KUR EMEKLİLERİ İÇİN ‘DENGELEYİCİ’ BİR ZAM ORANINDAN SÖZ EDİYOR.

İşçi ve bağ-kur emeklilerinin sayısının çok yüksek olması hükümet için en zorlayıcı faktör.

Yukarıda dile getirdik, bir de EYT ve deprem yaralarının sarılması meselesi var.

Ancak beklentiler malum.

Sorumuz:

Acaba işçi ve bağ-kur emeklileri için bir refah payı olur mu?

Olursa ne kadar olur?

Bu soruya muhatap olan bir Kabine üyesinin verdiği cevabı aktarayım:

“Onlar için de ‘dengeleyici’ bir düzenleme olabilir.”

Bu ne demek oluyor?

Şu demek oluyor:

Memur emeklileri ile diğer emekliler arasındaki 12 puanlık farkı diğer emekliler lehine daraltacak ve oradaki orana ‘yaklaştıracak’ bir oran belirlemek.

Bu durumda memur emeklileri dışındaki emekliler için ilan edilecek olan zam oranı;

%40 mı olur?

%45 mi olur? Bilemem.

Keşke %50 olsa.

QOSHE - Asgari ücret, emekli maaşları ne olacak? - Mehmet Acet
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Asgari ücret, emekli maaşları ne olacak?

30 0
14.12.2023

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, asgari ücret görüşmelerinin ilk turunun yapıldığı Pazartesi günü kamuoyuna pek yansımayan ikinci bir görüşme daha gerçekleştirdi.

Kimlerle?

Asgari ücret tespit komisyonuna katılan işçi temsilcileri olan

TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı: Ramazan Ağar,

Hastane İşçisi: Hatice Akgedik,

AVM İşçisi: Meliha Nur Şıkbudak,

Karayolları İşçisi: Durmuş Öztürk,

Ve Enerji İşçisi Saffet Canbaz ile.

Öğrendiğimize göre Bakan bey işçilerle konuşurken “Ben de 6 kardeşimle bir evde büyüdüm. İşçi çocuğuyum, bu nedenle sizleri özel olarak dinlemek istedim” demiş.

Şimdi de üç ay önce bir kahvaltılı buluşmada bir araya geldiğimiz Bakan Işıkhan’la ilgili yazdığım yazıdan bir alıntı yapayım:

“Kamuoyunun bakan olduktan sonra yakından tanımaya başladığı Işıkhan, aynı zamanda bir akademisyen ve Profesör titrini taşıyor.

Biyografisine baktığınızda çok enterasan bazı araştırmalara imza attığını görüyorsunuz. Yönetim stresi, kentlerin gölgesinde yaşayan evsizler, çalışma hayatında stres ve başa çıkma yolları, engelli çocuğa sahip anne ve babalarda depresyon, Türkiye'de zihinsel engelli çocuğa sahip annelerin sorunları gibi başlıklarda araştırmalar yapmış.

Öyle midir bilmiyorum ama ses tonuna yansıyan insancıl ve merhametli haline, bu özel nitelikli araştırmalarının da katkısı olmuş olabilir.”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de buna benzer bir başka hayat hikayesi var.

O da, Batman’da kalabalık ve fakir bir aile de doğup büyüyüp, zor şartlarda okuyup yetiştikten sonra bugünlere geldi.

Bu bilgileri niçin verme ihtiyacı hissettim?

Önümüzdeki günlerde on milyonlarca insanı ilgilendiren kararlarda etkili olacak her iki bakanın da ‘halden anlayan’ ‘görmüş geçirmiş’ insanlar olmalarını hatırlatmak için.

Dengeli ve dengeleyici tutumuyla Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ı da unutmayalım tabi.

Öyle olmaları, imkanları maksimum ölçüde zorlamaları konusunda psikolojik bir güvence veriyor.

En nihayetinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu konularda ağırlığını........

© Haber7


Get it on Google Play