Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi, terör gündemiyle toplandı ve bilgilendirme amaçlı oturumda, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan birer konuşma yaptı.

‘Devlet aklını’ temsil eden isimlerden ikisi olan Güler ve Fidan’ın konuşmaları içerik bakımından zengin, Ankara’nın güney sınırlarını alakadar eden meselelerin kamuoyu tarafından anlaşılmasına sunduğu katkı bakımından doyurucuydu.

Milli Savunma Bakanı Güler, “Ne işimiz Irak’ta” sorusu üzerinden TSK’nın Kuzey Irak’taki varlığını tartışma konusu eden çevreleri, “Acıları siyasi malzeme etmekle” suçladıktan sonra, “Neden Irak’tayız” sorusuna dinleyen herkesin tek seferde anlayabileceği bir açıklıkla şöyle cevap verdi:

“Irak'taki varlığımız sayesinde ülkemizin tamamında güvenlik ve huzur ortamı tesis edildi. Teröristler temizlendikçe yatırımlar büyük bir ivme kazanmıştır. Sık sık bölgeye gidiyorum. Sizlerin de huzur ortamını görmeniz için bu şehirlerimizi görmenizi tavsiye ediyorum. Gabar'da petrol çıkıyorsa, Hakkari yaylaları turist ağırlıyorsa bunlar terörü kaynağında yok etme stratejisi sayesindedir.”

Milli Savunma Bakanı Güler’in konuşmasında dikkat çekici bir cümle daha vardı:

“Irak makamlarıyla istişare sürecimiz devam ediyor, Irak yönetiminin PKK'ya yönelik evrilmekte olan anlayışını tahkim etmek üzere çalışmalarımız titizlikle sürdürülmektedir.”

Irak makamlarının PKK’ya dönük görüşlerinin Türkiye’nin arzu ettiği istikamette değişmekte olduğuna işaret eden bir cümle bu, o nedenle altını çizmekte fayda gördüm.

ÖZGÜRLÜK/GÜVENLİK DENGESİNDE ‘ALTIN ORAN’

Milli Savunma Bakanı Güler’den sonra kürsüye gelip milletvekillerine bir bilgilendirme konuşması yapan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, terörle mücadelede elde edilen kazanımları, kendisinin entelektüel birikimine uygun düşecek yeni kavramlar üzerinden değerlendirdi.

Bu bağlamda;

“Türkiye’nin özgülük ve güvenlik dengesinde adeta altın oranı yakaladığını’ dile getirdikten sonra bu ‘altın orana’ nasıl erişildiğini, şu iki cümle ile özetledi:

“İlk önce, Türkiye’de halkın demokratik talepleri karşılanarak, teröre zemin oluşturan toplumsal şartlar ortadan kaldırılmıştır.

Eşzamanlı olarak askeri ve istihbari alandaki yöntemler gözden geçirilerek, yeni bir anlayış ve stratejiyle uzun soluklu bir mücadele başlatılmıştır”

Hakan Fidan konuşmasının devamında, terörle mücadelede kamuoyuna dönük bir müjde niteliği de taşıyan bir cümle kurdu.

“Terör örgütü artık Türkiye değil, Irak ve Suriye için tehdit” dedi.

TALABANİ’YE “AYAĞINI DENK AL” UYARILARI…

PKK’nın hem Irak’ta, hem Suriye’de yeterince üzerinde durulmayan bir müttefiki daha var.

Süleymaniye merkezli Talabani yönetimi…

Baba Celal Talabani’den miras, amaca giden her yolu mübah gören kaypak tutumlar, oğullar tarafından da sürdürülüyor.

Özellikle de Bafel Talabani tarafından.

Suriye’deki PKK/YPG oluşumuyla Süleymaniye merkezli KYB oluşumu arasındaki ilişkiler, ABD ve İran’ın da verdiği destekle stratejik ittifak ilişkisine dönüşmüş durumda.

Bu durum, Ankara’nın yakın takibinde ve MİT’in Süleymaniye ve çevresine dönük son zamanlarda artan nokta operasyonları da bununla alakalı.

En son, Süleymaniye havalimanının bir bölümünde PKK için drone eğitimi verildiği ortaya çıkarılınca, bu noktaya bir operasyon yapılmıştı.

ANKARA SÜLEYMANİYE HAVA SAHASINI NİSAN BAŞINDAN BERİ KAPALI TUTUYOR. YENİ ADIMLAR DA GELEBİLİR

Talabani’nin PKK’yla içli dışlı hallerinin Ankara’da yol açtığı rahatsızlık, 3 Nisan’da alınan bir kararın gerekçesi olmuştu.

Türkiye, bu tarihte aldığı kararla, Süleymaniye’ye hava sahasını kapattı.

Dün bu yazıya başlamadan önce, diplomatik kaynaklara, bu kararın devam edip etmediğini sordum.

Hava sahasının kapalı hali devam ediyormuş.

Yine diplomatik kaynakların ifade ettiğine göre, bu kararın üç gerekçesi var:

“Söz konusu karar, Süleymaniye’de PKK terör örgütünün faaliyetlerinin yoğunlaşması, terör örgütünün havalimanına nüfuz etmesi ve böylece uçuş güvenliğinin tehdit edilmesi çerçevesinde alınmıştır”

Hakan Fidan’ın dünkü konuşmasında dile getirdiği “Daha ileri tedbirleri” bu gelişmenin muhtemel devamı olarak nitelendirmek mümkün:

“KYB, Irak'ta PKK'ya alan açtı. Süleymaniye'ye yönelik yaptırımlarımıza rağmen KYB, PKK'ya müzahir tutumunu değiştirmezse daha ileri tedbirler almakta tereddüt etmeyeceğiz. Bölücü örgüt Irak içinde nüfuzunu artırma gayreti içinde.”

Son olarak…

Mayıs seçimleri dönemine denk geldiği için gözden kaçan bir bilgiyi daha hatırlatayım.

Nisan başında Süleymaniye’ye hava sahasının kapatılmasından hemen sonra, Talabani kardeşlerden biri olan Kubad Talabani Ankara’ya çağrılmış ve PKK ile ilişkileri konusunda uyarılar yapılmıştı.

QOSHE - “Terör örgütü artık Türkiye değil, Irak ve Suriye için tehdit” - Mehmet Acet
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Terör örgütü artık Türkiye değil, Irak ve Suriye için tehdit”

30 1
17.01.2024

Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi, terör gündemiyle toplandı ve bilgilendirme amaçlı oturumda, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan birer konuşma yaptı.

‘Devlet aklını’ temsil eden isimlerden ikisi olan Güler ve Fidan’ın konuşmaları içerik bakımından zengin, Ankara’nın güney sınırlarını alakadar eden meselelerin kamuoyu tarafından anlaşılmasına sunduğu katkı bakımından doyurucuydu.

Milli Savunma Bakanı Güler, “Ne işimiz Irak’ta” sorusu üzerinden TSK’nın Kuzey Irak’taki varlığını tartışma konusu eden çevreleri, “Acıları siyasi malzeme etmekle” suçladıktan sonra, “Neden Irak’tayız” sorusuna dinleyen herkesin tek seferde anlayabileceği bir açıklıkla şöyle cevap verdi:

“Irak'taki varlığımız sayesinde ülkemizin tamamında güvenlik ve huzur ortamı tesis edildi. Teröristler temizlendikçe yatırımlar büyük bir ivme kazanmıştır. Sık sık bölgeye gidiyorum. Sizlerin de huzur ortamını görmeniz için bu şehirlerimizi görmenizi tavsiye ediyorum. Gabar'da petrol çıkıyorsa, Hakkari yaylaları turist ağırlıyorsa bunlar terörü kaynağında yok etme stratejisi sayesindedir.”

Milli Savunma Bakanı Güler’in konuşmasında dikkat çekici bir cümle daha vardı:

“Irak makamlarıyla istişare sürecimiz devam ediyor, Irak yönetiminin PKK'ya yönelik evrilmekte olan anlayışını tahkim etmek üzere çalışmalarımız titizlikle sürdürülmektedir.”

Irak makamlarının PKK’ya dönük görüşlerinin Türkiye’nin arzu ettiği istikamette değişmekte olduğuna işaret eden bir cümle bu, o nedenle altını çizmekte fayda gördüm.

ÖZGÜRLÜK/GÜVENLİK........

© Haber7


Get it on Google Play