Türkiye’nin 5’inci nesil savaş uçağı KAAN’ın havalanması, dünya genelinde ses getirdi, büyük sükse yaptı.

Yabancı basında KAAN’la alakalı çıkan haberlerden bazı spotlar paylaşalım:

-Türkiye’nin kendi beşinci nesil uçağını üretmesi, şu ana kadar yapılan en iddialı proje. Radarlar bu uçakları neredeyse hiçbir zaman tespit edemiyor.

-Erdoğan için mümkün olan en yüksek seviyede savunma bağımsızlığı, tanımlanmış bir hedef.

-KAAN’ın uzun vadede F-16’ların yerin alarak Hava Kuvvetleri’nin bel kemi olması isteniyor.

-Türkiye’deki yerli savunma sanayii ürünleri, ulusal gurur haline geldi.

Gerçekten de, Türkiye’nin savunma sanayii alanında yaptığı hamleler, hayal edilenin bile ötesine geçen bir seviyeye geldi.

Toplumda geniş anlamda bir sahiplenme de olduğu KAAN’ın havalanmasıyla kendini gösterdi.

Ancak unutulmaması gereken bir husus var:

Son 10 yıl içerisinde bu alanda yakalanan ivmenin zirve yapması için Türkiye’nin en az bir 10 yıla daha ihtiyacı var.

Bu süreçte yakalanan bu ivmenin kaybedilmemesi gerekiyor.

Savunma sanayiinin sabotaja uğramaması, Türkiye’nin bu alanda tökezlememesi gerekiyor.

Bu işlere takoz olmak isteyenlerin içeride ve dışarıdaki varlığı, Selçuk Bayraktar tarafından kaç kere dillendirildi, onu hatırlatayım.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in iddia ettiği üzere KAAN gibi büyük işler, 50 yıllık bir çalışmanın ürünü değil.

Bir önceki yazımızda yer verdiğimiz sözlerinde olduğu gibi, Özel’in AK Parti dönemi ve Erdoğan’ın katkılarını ‘minimalize’ etme adına başvurduğu bir yöntem bu.

Ve tabi gülünç kaçıyor.

Neden derseniz, KAAN’ın proje olarak gündeme gelmesi 2016 sonrasına denk geliyor.

SİHA teknolojisi dahil havacılıkta yakalan büyük sıçrama da 2014 sonrasına ait bir hikaye.

Hikayeden bir hikaye değil bu.

Şimdi…

Savunma sanayii alanında elde edilen bu başarıların arkasındaki temel itici gücün siyasi irade olduğu, o iradenin de en güçlü sahibinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olduğu çok net bir şekilde ortada duruyor.

Bu yazı için görüşlerine başvurduğum birazdan burada sözlerini aktaracağım Savunma Sanayii Başkanlığı’nın tepesinde yer alan isimlerinden biri de aynı şeyleri söylüyor zaten.

İşin bu kısmı, seçim döneminde Erdoğan’a bir paye çıkarmak adına değil, yukarıda söz ettiğim, bu projelerin akamete uğramaması, sabote edilmemesi, tökezletilmemesi adına siyasi iradenin ne kadar önemli ve hayati olduğunun altını çizmek adına önem taşıyor.

Şimdi gelin, Savunma Sanayii Başkanlığı’nda KAAN dahil 1000’e yakın projeyi yürüten ekibin tepesinden gelen açıklamalara kulak verelim:

Deniyor ki:

“Cumhurbaşkanımızın bu savunma sanayiine ortaya koyduğu destek ve tüm sektöre verdiği motivasyon çok açık.

Yani bizim onun önüne götürdüğümüz her projeyi yerli ve milli yapılması ve ihtiyacı karşılaması açıklandığında hiçbir zaman, hiçbir kaynağı esirgemedi. Bunu ve bu projeleri yakından takip ediyor.”

“Onun dışında cumhurbaşkanımızın bizim buradaki uluslararası anlamda da, dost ve müttefik ülkelerle muhataplarıyla konuştuğu konularda her zaman ilk üç konu arasında savunma sanayi oluyor. İhracatımıza çok büyük desteği ve katkısı var. Malumunuz ihracatta da çok büyük ilerlemeler kaydettik.

5.5 milyar $’a ulaştı %27’lik bir artış oldu en önemlisi bize her zaman “ Türk mühendisine güveniyorum, Türk gençliğine güveniyorum” diyor ve firmaların ve sektörün önünü açıyor. Şu ana kadar ne olursa olsun savunma sanayi icra kurulları toplantılarını başından sonuna kadar kendisi yönetiyor biliyorsunuz. Savunma sanayinin en önemli kurulu, cumhurbaşkanımızın himayesinde.”

“Cumhurbaşkanlığına bağlı bir kurum olması çok önemli bir destek değil mi? TB2, TB3, Akıncı, Anka, Aksungur Anka 3. Şimdi Kaan. Bunların her biri bizzat Sayın cumhurbaşkanımızın her aşamasını takip ettiği ve verdiği desteklerle ortaya çıkıyor. Sadece şirketlerin ihtiyaç duyduğu bu ürünleri geliştirmek için değil ihtiyaç duyduğu altyapılara önemli destek veriyor.

Ufacık bir şey olsa, siyasi irade de bir şey olsa, bu kadar hızlı bu kadar gayretli çalışmalar olmaz.

Yani sayın cumhurbaşkanımızın asla en başından itibaren sürekli destekledi. Ufacık bir şüphesi, endişesi olmadı. Ben inanıyorum, ben güveniyorum, önünüz açık, buyurun güvenini her zaman verdi.”

“Biz bir çok üründe şu anda kara/deniz/hava araçlarında bir çok ülkeye ihraç eder konuma geldik ürünlerimizi.

Yani savaş gemileri ihraç ediyoruz. Kara araçlarımızı ihraç ediyoruz. 4000’in üzerinde kara aracı şu ana kadar ihraç olmuş durumda 30-35’ten farklı ülkeye. 15’e yakın ülkeye deniz savunma, yani savaş gemileri çeşitli tipte, daha doğrusu savunma alanında kullanılacak gemiler ihraç edildi.

İHA’ların SİHA’ların durumunu biliyorsunuz. 35’e yakın ülkeye ihraç edildi. Bu cumhurbaşkanımızın destekleriyle oluyor, bunun herkes çok iyi farkında yani çok iyi biliyorlar.”

CEVAP:

“Biraz değil tamamen bence. Yani en önemli şey o. Yani karar verici bu konuda irade ortaya koymazsa bu sonuçlar olmaz ki.

Yani Kaan’a şöyle bakmak lazım. Kaan ilk 1 Mayıs’ta hangardan çıktı ondan sonra bir sene olmadan uçtu. Yani bu, dünyada hiç bilmiyorum farklı platformlar için belki geçerli olabilir ama savaş uçağı için çok görülmüş bir şey değil…”

“Şimdi tabi seri üretimle ilgili ciddi bir hedefimiz var. 2028’de bunu teslim etmeye çalışıyoruz hava kuvvetlerimize. İlk partisini teslim etmeyi düşünüyoruz ve ilk partide de özellikle motorunda yerli olacak şekilde yetişmesi için gayret gösteriyoruz.

Savaş uçağında kullanılacak motoru geliştirme çalışmalarımız da devam ediyor inşallah yani çok azimli çok gayretli çok motive bir sektör var ve bu sektör o motivasyonu en tepeden alıyor.”

QOSHE - “Bu işlerin tamamı güçlü siyasi irade ile mümkün oldu” - Mehmet Acet
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Bu işlerin tamamı güçlü siyasi irade ile mümkün oldu”

21 1
26.02.2024

Türkiye’nin 5’inci nesil savaş uçağı KAAN’ın havalanması, dünya genelinde ses getirdi, büyük sükse yaptı.

Yabancı basında KAAN’la alakalı çıkan haberlerden bazı spotlar paylaşalım:

-Türkiye’nin kendi beşinci nesil uçağını üretmesi, şu ana kadar yapılan en iddialı proje. Radarlar bu uçakları neredeyse hiçbir zaman tespit edemiyor.

-Erdoğan için mümkün olan en yüksek seviyede savunma bağımsızlığı, tanımlanmış bir hedef.

-KAAN’ın uzun vadede F-16’ların yerin alarak Hava Kuvvetleri’nin bel kemi olması isteniyor.

-Türkiye’deki yerli savunma sanayii ürünleri, ulusal gurur haline geldi.

Gerçekten de, Türkiye’nin savunma sanayii alanında yaptığı hamleler, hayal edilenin bile ötesine geçen bir seviyeye geldi.

Toplumda geniş anlamda bir sahiplenme de olduğu KAAN’ın havalanmasıyla kendini gösterdi.

Ancak unutulmaması gereken bir husus var:

Son 10 yıl içerisinde bu alanda yakalanan ivmenin zirve yapması için Türkiye’nin en az bir 10 yıla daha ihtiyacı var.

Bu süreçte yakalanan bu ivmenin kaybedilmemesi gerekiyor.

Savunma sanayiinin sabotaja uğramaması, Türkiye’nin bu alanda tökezlememesi gerekiyor.

Bu işlere takoz olmak isteyenlerin içeride ve dışarıdaki varlığı, Selçuk Bayraktar tarafından kaç kere dillendirildi, onu hatırlatayım.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in iddia ettiği üzere KAAN gibi büyük işler, 50 yıllık bir çalışmanın ürünü değil.

Bir önceki yazımızda yer verdiğimiz sözlerinde olduğu gibi, Özel’in AK Parti dönemi ve Erdoğan’ın katkılarını ‘minimalize’ etme adına başvurduğu bir yöntem bu.

Ve tabi gülünç kaçıyor.

Neden derseniz, KAAN’ın proje olarak gündeme gelmesi 2016 sonrasına denk geliyor.

SİHA teknolojisi dahil havacılıkta yakalan büyük sıçrama da 2014 sonrasına ait bir hikaye.

Hikayeden bir hikaye değil bu.

Şimdi…

Savunma sanayii alanında elde edilen bu başarıların........

© Haber7


Get it on Google Play