Son Güncellenme Tarihi: Şubat 18, 2024 / 07:00

Bu güzel ülkede her gün bir olayla gün doğuyor.

Bir fırtınayı atlatamadan bir başka kasırga ile sarsılıyoruz.

13 Şubat günü Erzincan’daki maden kazası ile sarsıldık.

Güzel Erzincan ne büyük doğa sarsıntıları geçirdi. 1939 depreminde Erzincan adeta yok oldu. Rahmetli babam, “Erzincan açıldı ve kapandı” diye o depremi anlatırdı. Annem de “Mala mine Erzincan- Evim yıkılaydı Erzincan” diye gözyaşı dökerdi. O deprem felaketinin boyutu o kadar büyüktü ki her insan kendince tanımlıyordu.

Nâzım Hikmet, Erzincan depremi için şiir yazıyor:

Kara haber

Erzincan’da bir kuş var

Kanadında gümüş yok

Gitti yarim gelmedi

gayrı bunda bir iş yok.

Oy dağlar dağlar, dağlar, dağlar…

Aldı ellerine kanlı başını

Karın ortasında Erzincan ağlar…

O ağlamasın da kimler ağlasın…

Öyküler, romanlar şiirler her depremde her sarsıntıda 1939 depremini anımsatıyor.

Âşık Veysel de bu acıya Erzincan isimli bir şiir yazıyor:

“Bahar gelir güller açmaz bağında

Kainat uykuda hep yatağında

Bir seher vaktinde uyku çağında

Feryadı Dağlardan aşan Erzincan”

Erzincan’ın İliç ilçesinde altın madeni sahasında meydana gelen toprak kayması sonucu bir anda tüm ülke ve dünya koskoca dağın devrildiğine tanıklık etti.

Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 2010 yılı Aralık ayından beri altın üretimi yaptığı ‘Çöpler Maden Sahası’nda çıkarılıp istiflenen toprak, 13 Şubat saat 14.28’de yediği darbelere dayanamayıp kaydı.

Yaklaşık 10 milyon metreküp toprak, saniyede 10 metre hızla 800 metrelik bir alana yayıldı. İlk belirlemelere göre dokuz işçi toprak altında kaldı.

Rant sevdasına dağ bile dayanmadı!

İliç’teki maden faciası bir kez daha sömürge tipi madencilik çürümesini, ihmaller zincirini gözler önüne sererken dağın altında kalan dokuz canın analarının omuzlarına acı çöktü…

Çalışma sahasına anneler, kardeşler, eşler koştular. Sevgiyle seyrettikleri kadife yumuşaklığındaki güzelim dağlar sevdiklerini aldı. Dağlar almadı, rant amacıyla gelen dağları delik deşik eden uluslararası şirketler ve yerli işbirlikçileri aldı.

13 Şubat günü bu kara haberle ülkenin üstüne kara bulutlar çöktü!!!

Toprak altında kalan işçileri bulma çalışmaları sürerken; TMMOB raporlarını bir dost gönderdi.

Bu siyasi iktidarın yok etmeye çalışmasına karşın dimdik ayakta duran TMMOB bu kazaya yol açan Anagold’un öyküsünü ‘Erzincan İliç Altın Madeni Derhal Kapatılmalıdır!’ diye bildiriler yayınlamıştı.

TMMOB, 2021 yılında “Çöpler Kompleks Madeni”nde kapasite artışı ve ek tesisler yapılmasına yönelik projeye verilen “ÇED olumlu” kararının iptali için dava açmıştı.

Projenin çevrede yarattığı yok etmeyi, bölgenin depremsellik ve heyelan açısından tehlikelerini vurgulamıştı. Ne ülkeyi yöneten sorumlular, ne şirket kısacası bu yağmalamanın sahipleri bu bildirileri ne okumuş ne duymuştu.

TMMOB yasal yollara başvurmuş, yargılamalar sürerken, riskler de ne yazık ki büyümeyi sürdürmüş.

Mahkeme, TMMOB’un açtığı davanın reddine karar veriyor. Danıştay 6. Dairesi, mahkemenin bu kararını bozuyor. Dosya halen bilirkişi incelemesi aşamasında bekliyor.

Hiçbir engel tanımadan çok uluslu şirket ve yerli işbirlikçileri hız kesmeden genişleterek çalışmalarını sürdürdüler. Ne yazık ki geldiğimiz nokta budur!

Bu aymazlık ülkemizin üzerine kara bulut gibi çökmüştür!

Anagold’un CEO’su bir röportajında ‘Bu işe başladıkları yıl dolar kaç lira şimdi kaç lira, biz orada Türk Lirası ile çalışıyoruz. Şu kadar altın çıkardık, maden böyle kaliteli, şöyle kaliteli…’ diye söyleşi boyunca kâr ve çıkarılan altından söz etti. Orada çalışan işçi ve emekçinin alın terinden söz etmeye gerek bile duymadı. Emeğin kalitesi kimin umurunda ki CEO’nun umurunda olsun! Ne yazık ki tüm işverenler dünyanın her yerinde aynı dili konuşuyorlar.

Bir yanda acı içinde bekleyen insanların acısına teselli olarak saha sorumlusunun da aralarında bulunduğu dört kişi, birkaç saat sonra yedi kişi gözaltına alındı haberleri yayınlanıyor. Maden ocağında çalışan 67 işçinin yaşadığı Çöpler köyünün üstüne unutulmaz bir acı çöküyor…

“Tek konumuz dokuz canımızın yerlerini bulmak” diye verilen demeçler inandırıcılığını yitiriyor.

Erzincan’ın İliç’inde boyutları her geçen gün artan çevre kirliliği, sularımızın zehirlenmesi, dokuz canımızın göçük altında kalması rant peşinde koşanları etkilemiyor. Şirketin ve yerli işbirlikçilerinin derdi kâr kapasitesinin düşmemesi oluyor.

Doğanın, suların zehirlenmesi, dokuz canın bulunmaması acıyla ağıt yakan analar… Hep söylüyorum, adı Anadolu… Ne yazık ki hep analar ağıt yakıyor. Maden şirketinin adı Anagold, analar yine göçük altındaki çocukları için bu kez de dağa feryat ediyor…

Bu ülkede dağ da çevre de nehirler de canlar da sahipsiz!

Ama!!

“Oy vermeyene hizmet yok” diyen bu anlayışa sizlerin dur deme zamanı hâlâ gelmedi mi?

Yaşar Seyman (d. 17 Mart 1954; Erzincan), siyasetçi, yazar, sendikacı. Kadın hakları savunucusu, aktivist. Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyesi.
Yaşar Seyman 17 Mart 1954 tarihinde Erzincan’da dünyaya gelmiştir. Ankara Eğitim Enstitüsü ve Bankacılık Enstitüsünden mezun olmuştur.

İş Bankası bünyesinde çalışma hayatına atılmış ve 1976-1987 yılları arasında çalışmaya devam etmiş aynı dönemde Sendikacılık yapmıştır. 1983 yılından itibaren Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası, Ankara ve İç Anadolu Başkanlığını sürdürmüştür. 2018 yılında 29 yıldır sürdürdüğü görevini CHP’den Milletvekili aday adaylığı için sendikacılık görevlerinden ayrılmıştır.

1982 yılında Hürriyet Gösteri’de ilk yazısı, Ozan Ali Yüce İle Söyleşi yayınlanmış daha sonra Milliyet, Cumhuriyet ,Bizim Gazete ve Birgün bünyesinde yazıları yayınlanmıştır. Sendikacı, yazar olarak yaşamını Ankara’da sürdürmektedir.

QOSHE - PARA HIRSI DOKUZ CANIMIZI YUTTU  - Yaşar Seyman
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

PARA HIRSI DOKUZ CANIMIZI YUTTU 

9 0
18.02.2024

Son Güncellenme Tarihi: Şubat 18, 2024 / 07:00

Bu güzel ülkede her gün bir olayla gün doğuyor.

Bir fırtınayı atlatamadan bir başka kasırga ile sarsılıyoruz.

13 Şubat günü Erzincan’daki maden kazası ile sarsıldık.

Güzel Erzincan ne büyük doğa sarsıntıları geçirdi. 1939 depreminde Erzincan adeta yok oldu. Rahmetli babam, “Erzincan açıldı ve kapandı” diye o depremi anlatırdı. Annem de “Mala mine Erzincan- Evim yıkılaydı Erzincan” diye gözyaşı dökerdi. O deprem felaketinin boyutu o kadar büyüktü ki her insan kendince tanımlıyordu.

Nâzım Hikmet, Erzincan depremi için şiir yazıyor:

Kara haber

Erzincan’da bir kuş var

Kanadında gümüş yok

Gitti yarim gelmedi

gayrı bunda bir iş yok.

Oy dağlar dağlar, dağlar, dağlar…

Aldı ellerine kanlı başını

Karın ortasında Erzincan ağlar…

O ağlamasın da kimler ağlasın…

Öyküler, romanlar şiirler her depremde her sarsıntıda 1939 depremini anımsatıyor.

Âşık Veysel de bu acıya Erzincan isimli bir şiir yazıyor:

“Bahar gelir güller açmaz bağında

Kainat uykuda hep yatağında

Bir seher vaktinde uyku çağında

Feryadı Dağlardan aşan Erzincan”

Erzincan’ın İliç ilçesinde altın madeni sahasında meydana gelen toprak kayması sonucu bir anda tüm ülke ve dünya koskoca dağın devrildiğine tanıklık etti.

Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 2010 yılı Aralık ayından beri altın üretimi yaptığı ‘Çöpler Maden Sahası’nda çıkarılıp istiflenen toprak, 13 Şubat saat 14.28’de yediği darbelere dayanamayıp kaydı.

Yaklaşık 10 milyon metreküp toprak, saniyede 10 metre hızla 800 metrelik bir alana yayıldı. İlk belirlemelere göre dokuz işçi toprak altında kaldı.

Rant sevdasına dağ bile dayanmadı!

İliç’teki maden faciası bir kez daha sömürge tipi madencilik çürümesini, ihmaller zincirini gözler önüne........

© Gazete Pencere


Get it on Google Play