Birkaç ay önce AKP'nin 20-25 yıldır Efemçukuru altın madeni işletilebilsin diye yapımına engel olduğu Çamlı Barajı ile ilgili bir takım yeni gelişmeler olduğuna dair duyumları sorduğum İZSU'dan bir bürokrat, "Haberim yok" demişti. Sonra Çamlı Barajının ÇED belgesinin onaylandığı bilgisi geldi. Tanıdığım bürokrata bunu da sordum, derin bir sessizlik geldi karşıdan!..

Efemçukuru Altın Madeni ile ilgili gelişmeleri madenin bölgede sondaj çalışmaları yaptığı 2002 yılından bu yana izliyorum. Arşive baktığımda konuya dair karşıma çıkan ilk haber 20.09.2002 tarihinden "Suyumuzu da kirletecekler!.." başlığını taşıyor.

Haberden kısa bir bölüm; "Menderes ilçesi Efemçukuru köyü yakınlarında Tüprag Metal Madencilik San. ve Ticaret Ltd.Şti. tarafından işletilmek istenen altın madeni İzmir'in içme suyunun büyük bir bölümünü karşılayan Çamlı ve Tahtalı Barajları uzun mesafeli koruma alanında kalıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Su ve kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU), konuyla ilgili kendisinden görüş isteyen İzmir Barosuna gönderdiği yazıda, İzmirlileri bekleyen tehlikelerin altı çiziyor. İZSU'nun yazısında ayrıca içme suyu havzası içinde olan bölgede hiçbir maden işletmeciliği yapılamayacağına dair açık kanun hükümlerine rağmen her türlü yöntemi deneyen TÜPRAG'ın ısrarına ve özellikle devlet kurumlarının kendilerine yaptığı "Altın madenine izin verin" anlamına gelen baskılara da dikkat çekiliyor".

Haberde, İZSU'nun Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Daire Başkanlığına ve Çevre İl Müdürlüğüne birer yazı göndererek maden ocağı açılmak istenen yerin baraj havzası içinde olduğunu ilettikleri belirtiliyordu. Bu yazılardan bir ay sonra bölgede incelemede yapan İZSU TÜPRAG altın şirketi tarafından Efemçukuru köyünde 50 adet sondaj yapıldığını tespit eder. Kurum bu durumu bildirdiği Çevre İl Müdürlüğünden "Şirketin maden arama izni var, ama işletme izni için henüz müracaat etmedi" şeklinde bir yanıt alır. Çevre İl Müdürlüğü 05.10.1998 tarihinde İZSU'dan madenin ÇED raporu için görüş ister. İZSU yazıya 4 gün sonra gönderdiği yanıtta ; "Maden arama sahasının bir kısmının Tahtalı Barajı uzun mesafeli koruma alanında, bir kısmının da Çamlı Barajının uzun mesafeli koruma alnında kaldığı"nı belirterek olumsuz yönde görüş verir. Şirket bu görüşe karşı "kazanılmış hakları" olduğunu belirterek görüşün olumlu yönde değiştirilmesini ister. İZSU şirkete kendi görev ve sorumluluklarını anımsatır ve talebi reddeder. İZSU ayrıca görüşlerini isteyen İzmir Valiliğine de madenin açılmasının sakıncaları üzerine görüş bildirir. Bu aşamada devreye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı girer. Bakanlık İZSU'ya 07.04.1999 tarihinde gönderdiği yazıda İZSU'dan TÜPRAG'ın madenine "Kirletici unsur taşıyan katı, sıvı ve gaz atık üretmeme koşuluyla arama/açma izni verilmesini" istemektedir. İZSU, 07.05.1999'da gönderdiği yanıtta daha ÇED raporu bile hazırlanmamış olan madene izin verilmesinin mümkün olamayacağını bildirir.

O süreçte DSİ 2. Bölge Müdürlüğü 31.01.2002 tarihinde "Çamlı Baraj Havzası’nın tamamının ormanlık ve dik yamaçlı arazi olduğu, havzanın tümüne yönelik koruma tedbirleri alınarak doğal sit alanı veya milli park yapılması hususunda gerekli girişimlerin başlatılması..." yazısı da çok ilginçtir. 2. Bölge Müdürlüğünün bu görüşüne karşın DSİ Genel Müdürlüğü milli park ilan edilmeli denilen bölgede "Altın madeni çıkarılmasında bir sakınca görülmediği"ni bildirmiştir. Bu bile altın madeninin işletilebilmesi için devlet kurumları üzerindeki siyasi baskının boyutunu göstermektedir.

O dönem siyasi iktidarın tüm baskılarına direnerek altın madenine karşı çıkan ve Çamlı Barajının önemini ortaya seren İZSU bugün 180 derece görüş değiştirmiş durumda. İZSU Çamlı Barajı ile ilgili ÇED raporuna dair yaptığı açıklamada; "İZSU olarak aylık olarak maden sahasının çevresinden yer altı ve yer üstü su kaynaklarından numuneler alınmaktadır. Bu güne kadar herhangi aykırı bir duruma rastlanmamıştır" diyor!

İZSU'yu bu noktaya getiren Çamlı Barajı konusunda AKP hükümeti ile yapılan bir anlaşma olabilir mi? AKP Çamlı Barajını engellemekten vazgeçecek, İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzmir BB ) de Efemçukuru Altın Madenine olan itirazını geri çekecek! Olan biten buymuş gibi görünüyor. Oysa bu teklif 2008 yılında o zamanki İzmir BB Başkanı Aziz Kocaoğlu'na, bizzat Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun müsteşarı tarafından yapılmıştı; "Siz madene karşı çıkmayın maden işini bitirdikten sonra Çamlı Barajını size yapıp hediye etsin".

"Ahlaksız teklif" olarak değerlendirilen bu teklif, Kocaoğlu'nun TMMOB odalarının İzmir şube başkanları ile yaptığı bir toplantıda bizzat kendisi tarafından aktarılmıştı. O toplantıda bulunan bir oda başkanının bize aktarmasının ardından bu haberi "ahlaksız teklif" başlığı ile yaptık. Daha sonraki Çepeçevre Yaşam programı gerekse birçok haber ve yazıda bu meseleden bahsetmişken bugüne kadar buna dair konunun muhataplarından herhangi bir yalanlama gelmiş değil. Anlaşılan o ki aradan yıllar geçtikten sonra 'ahlaksız teklif' kabul edilmiş!...

Üstelik bir yanda altın madeni çalışırken, öte tarafta madenin uzak mesafe koruma alanında bulunan Çamlı Barajı yapımında bir sorun görülmemiş. ÇED raporunda; "Çamlı Barajı drenaj alanında uzun mesafeli koruma alanı sınırları içinde altın cevheri çıkarmak ve zenginleştirme işlemi yapmak üzere TÜPRAG Madencilik tarafından inşa edilmiş olan ve halen çalışmakta olan bir madencilik tesisi bulunmaktadır" denilmekte. İZSU'nun yıllarca bölgedeki Kokarpınar Deresi'ne dikkat çekerek Çamlı Barajının orta mesafeli koruma alanı ve 'dere mutlak' alanında olduğunu belirterek altın madenine yaptığı karşı çıkış da değişivermiş. Kokarpınar Deresi birdenbire "Çamlı Barajı uzak mesafeli koruma alanı içinde kalan sürekli akışı bulunmayan bir yan dere niteliğindeki Kokarpınar Deresi" oluvermiş!

AKP devlet hazinesine tek kuruş yük bindirmeden bütün masrafları İzmir BB tarafından karşılanacak olan Çamlı Barajının yapımına sırf altın madeni çalışabilsin diye engel olurken şu gerekçeyi ileri sürmüştü; "İzmir'in 2050 yılına kadar içme suyu diye bir sorunu yok. Biz Gördes'ten İzmir'e yılda 60 milyon ton su vereceğiz. 2040 yılından sonra da Çamlı Barajının yapılıp yapılmayacağını tekrar değerlendiririz". Anlaşılan o ki AKP bu görüşünden artık vazgeçmiş görünüyor. İzmir'e 120 kilometre uzaklıktaki Gördes Barajından şu ana kadar kente tek damla su verilemedi. Barajın dibi delik çıktı, su tutmadı, yakınlardaki Göl Marmara Gölü bu baraj nedeniyle kurudu. Ciddi bir ekolojik felaketin yanı sıra İzmir'in su sorununun da gün geçtikçe büyüdüğü artık iyice ortaya çıkınca AKP ve İzmir BB anlaştı. İzmir BB madene ses etmeyecek, AKP'de Çamlı Barajına geçit verecek!

'Ahlaksız teklif'te anlaşılmış görünüyor.

QOSHE - Efemçukuru'nda "ahlaksız teklif"te anlaşıldı mı? - Özer Akdemir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Efemçukuru'nda "ahlaksız teklif"te anlaşıldı mı?

21 13
29.04.2024

Birkaç ay önce AKP'nin 20-25 yıldır Efemçukuru altın madeni işletilebilsin diye yapımına engel olduğu Çamlı Barajı ile ilgili bir takım yeni gelişmeler olduğuna dair duyumları sorduğum İZSU'dan bir bürokrat, "Haberim yok" demişti. Sonra Çamlı Barajının ÇED belgesinin onaylandığı bilgisi geldi. Tanıdığım bürokrata bunu da sordum, derin bir sessizlik geldi karşıdan!..

Efemçukuru Altın Madeni ile ilgili gelişmeleri madenin bölgede sondaj çalışmaları yaptığı 2002 yılından bu yana izliyorum. Arşive baktığımda konuya dair karşıma çıkan ilk haber 20.09.2002 tarihinden "Suyumuzu da kirletecekler!.." başlığını taşıyor.

Haberden kısa bir bölüm; "Menderes ilçesi Efemçukuru köyü yakınlarında Tüprag Metal Madencilik San. ve Ticaret Ltd.Şti. tarafından işletilmek istenen altın madeni İzmir'in içme suyunun büyük bir bölümünü karşılayan Çamlı ve Tahtalı Barajları uzun mesafeli koruma alanında kalıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Su ve kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU), konuyla ilgili kendisinden görüş isteyen İzmir Barosuna gönderdiği yazıda, İzmirlileri bekleyen tehlikelerin altı çiziyor. İZSU'nun yazısında ayrıca içme suyu havzası içinde olan bölgede hiçbir maden işletmeciliği yapılamayacağına dair açık kanun hükümlerine rağmen her türlü yöntemi deneyen TÜPRAG'ın ısrarına ve özellikle devlet kurumlarının kendilerine yaptığı "Altın madenine izin verin" anlamına gelen baskılara da dikkat çekiliyor".

Haberde, İZSU'nun Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Daire Başkanlığına ve Çevre İl Müdürlüğüne birer yazı göndererek maden ocağı açılmak istenen yerin baraj havzası içinde olduğunu ilettikleri belirtiliyordu. Bu yazılardan bir ay sonra bölgede incelemede yapan İZSU TÜPRAG altın şirketi tarafından Efemçukuru köyünde 50 adet sondaj yapıldığını tespit eder. Kurum bu durumu bildirdiği Çevre İl Müdürlüğünden "Şirketin maden arama izni var, ama işletme izni için henüz müracaat etmedi" şeklinde bir yanıt alır. Çevre İl Müdürlüğü 05.10.1998 tarihinde İZSU'dan madenin ÇED raporu için görüş ister. İZSU yazıya 4 gün sonra gönderdiği yanıtta ; "Maden arama sahasının bir kısmının Tahtalı Barajı uzun mesafeli koruma alanında, bir kısmının da Çamlı Barajının uzun mesafeli koruma alnında kaldığı"nı belirterek........

© Evrensel


Get it on Google Play