2 Ocak günü İsrail’in bir insansız hava aracıyla Beyrut’ta düzenlediği saldırıda Hamas’ın 2 numaralı yöneticisi olduğu belirtilen Salih el-Aruri ve beraberindeki 6 kişi öldürüldü.

3 Ocak günü İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Süleymani’nin 3 Ocak 2020’de öldürülmesinin 4. yılı dolayısıyla anma töreninin yapıldığı mezarlığa giden yol üzerinde iki patlama meydana geldi. İran, patlamada 103 kişinin hayatını kaybettiğini, 241 kişinin de yaralandığını açıkladı.

Beyrut saldırısının İsrail tarafından yapılan bir “dron saldırısı” sonucu olduğu belirtiliyor. İsrail bu konuda bir açıklama yapmış değil. Ancak Lübnan Hizbullahı ve Hamas askeri kaynakları İsrail’i suçluyorlar. İsrail bunu kabul etmiş olmasa da “Hayır biz yapmadık” da demiyor. Ancak İran’daki patlamanın kim tarafından yapıldığı konusunda İran’dan; ABD ya da İsrail’i suçlayan bir açıklama yok. ABD’den yapılan açıklamada ise İran’daki saldırılar reddedildi. Beyaz Saray sözcüsü, “ABD ve İsrail’in bu saldırı ile bir ilgisi yok” dedi. Ama bölgedeki gelişmeler dikkate alındığında İran’daki iki patlamanın İsrail ya da ABD tarafından yapıldığı çok güçlü ihtimaller!

Bir gün arayla gerçekleştirilen iki saldırının birbirinden bağımsız değil. Beyrut’taki saldırının İsrail, İran’daki saldırının ABD ya da başka bir organizasyonun (taşeronun) işi olması iki saldırının birbiriyle ilişkisini ortadan kaldırmaz.

Nitekim Beyrut’ta Salih el-Aruri ve yandaki Hamas yöneticilerine yönelik saldırıdan sonra “İsrail savaşı bölgeye yaymak mı istiyor” tartışması başladı.

İran’daki katliamın da bu endişeyi destekliği tartışmasızdır. Ancak endişeyle gerçek arasında hâlâ bir mesafe olduğu da gerçek. Çünkü eğer savaş genişleyecekse en önde harekete geçmesi beklenen, Hizbullah’ın savaşa doğrudan katılarak Lübnan’dan İsrail’e cephe açmasıdır. Ki, İsrail’in düzenlediği suikastta öldürülen Salih el-Aruri ve beraberindeki 6 kişi için Hamas ve Filistin halkına başsağlığında bulunan Hizbullah Hareketinin Sekreteri Hasan Nasrallah; “Dün Dahiye’de yaşanan olay büyük ve tehlikeli bir suçtur, buna karşı sessiz kalamayız. Bu suç cevapsız ve cezasız kalmayacak” diyerek çok sert konuştu. Ama sözlerini “Bugüne kadar Lübnan’ın çıkarlarını göz önünde tuttuk. Ancak Lübnan’a karşı savaş ilan edilirse, Lübnan’ın çıkarları savaşı sonuna kadar götürmemizi gerektirecektir” diyerek savaşa doğrudan, en azından şimdilik katılmayacaklarını, bunun için “İsrail’in Lübnan’a savaş ilan etmesi”şartını koşarak sözlerini yumuşattı!

İran da patlamalar konusunda ihtiyatlı ve savaşı genişletmeye yönelik bir adım atacağına dair bir şey söylemediği gibi İsrail ve ABD’yi doğrudan suçlamayan bir tutum izliyor.

İsrail ve arkasındaki ABD başta olmak üzere Batılı emperyalistler, İsrail-Filistin savaşının bölgeye yayılıp başka ülkelerin de savaşa doğrudan müdahil olmasını, en azından şimdilik istemiyorlar. İran ve Hizbullah’ın son ve çok kışkırtıcı olan Lübnan ve İran saldırılarından sonra bile açıklamalarından anlaşılıyor ki, İran da savaşın bölgeye yayılmasını istemiyor ve son saldırılara yanıtlarının bu doğrultuda olmayacağı görülmektedir. Ama şu da bir gerçek ki İsrail, “Hamas’ı yok etme” amacını, aradan geçen üç aya karşın gerçekleştirebilmiş değil. Dahası görünür bir gelecekte savaşı “zafere” dönüştürerek bitirecek gibi de görünmüyor. Bu, İsrail’de Netanyahu ve hükümetine karşı tepkileri büyütmüş, uluslararası alanda da özellikle batılı ülkelerde İsrail’i destekleyen hükümetlerine yönelik protestoları güçlendirmiştir. Meydanlar giderek daha büyük kalabalıklar tarafından doldurulmaktadır. ABD’den İngiltere’ye, Brezilya’dan İtalya’ya, İsviçre’den İsrail’e… kadar pek çok ülkede halklar Filistin halkından yana bir tutum alırken İsrail’i destekleyen hükümetlerine de açıkça karşı çıkmaktadırlar. Yine bazı ülkelerde işçiler İsrail’e mal taşıyan gemileri yüklemeyi reddederek işçi sınıfının savaş karşıtlığının örneğini sunmaktadırlar. Eğer savaş sürerse halklar ve işçi sınıfının kendi hükümetlerinin İsrail destekçiliğine tepkilerinin daha da yoğunlaşabileceğini söylemek bir abartı olmaz. Nitekim savaşın ilk haftalarında İsrail’e kayıtsız koşulsuz destek veren Batılı ülke hükümetlerinin desteklerini ayak sürüyen bir çizgiye çekmiş olmaları, ABD’nin bile artık İsrail’e “Onu yapma”, “Bunu böyle yap” demeye kadar varmış bulunmaları halkların tepkileriyle yakından bağlantılıdır.

Öte yandan ABD, Doğu Akdeniz’deki silah ve savaş gemisi üstünlüğünü Kızıldeniz ve Umman Denizi’ne taşımayı amaçlayan girişimler yapmaktadır. Bu amaçla Doğu Akdeniz’e getirilen bir uçak gemisi eşliğindeki savaş gemilerine Avrupalı müttefiklerinden katılım bekleyen ABD Umman Denizi ve Kızıl Deniz’i de fiilen savaş alanı ilan ederek bölgede sürekli görev yapacak bir koalisyon gücü oluşturmaya çalışmaktadır. Tabii Basra Körfezi’ndeki ABD 5. filosunu güçlendirmek için yeni savaş gemileri gönderme ve üslerini tahkim etmesinden hiç söz etmiyoruz bile.

Bölgeyi yeniden organize etmenin bir boyutu da elbette Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin Şanghay bölgesiyle ilişkilerini geliştirme yönündeki girişimlerini de zapturapt altına almaktır.

Kısacası İsrail’in savaşı sürdürmesi sadece İsrail’in kendi iç sorunu ve “Hamas’ı yok etme” amacıyla değil aynı zamanda ABD ve Batılı emperyalistlerin bölgeyi yeniden organize etme, Trump’ın “Arap NATO’su” ve “Yüzyılın barışı anlaşması” kapsamında gündeme gelen amaçları günümüz koşullarında gerçekleştirme ile de bağlantılıdır.

Bu yüzden;

Bu nedenle sadece İsrail’e ve onun vahşi savaş yöntemlerine indirgenen bir savaş karşıtlığı, emperyalistlerin ve bölge gericiliklerinin rolünün saklanmasına çıkacaktır.

Bu yüzden Filistin’de barış mücadelesinin sadece İsrail’in vahşetine değil emperyalistlerin bölgeye müdahalesini de gören bir çizgide yürütülmesi, halkların kardeşliğini esas alan bir antiemperyalist mücadelede ısrar edilmesi daha bir önem kazanmıştır.

QOSHE - Lübnan ve İran’daki saldırılar İsrail-Filistin Savaşı’nda neye işaret ediyor? - İhsan Çaralan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Lübnan ve İran’daki saldırılar İsrail-Filistin Savaşı’nda neye işaret ediyor?

23 1
05.01.2024

2 Ocak günü İsrail’in bir insansız hava aracıyla Beyrut’ta düzenlediği saldırıda Hamas’ın 2 numaralı yöneticisi olduğu belirtilen Salih el-Aruri ve beraberindeki 6 kişi öldürüldü.

3 Ocak günü İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Süleymani’nin 3 Ocak 2020’de öldürülmesinin 4. yılı dolayısıyla anma töreninin yapıldığı mezarlığa giden yol üzerinde iki patlama meydana geldi. İran, patlamada 103 kişinin hayatını kaybettiğini, 241 kişinin de yaralandığını açıkladı.

Beyrut saldırısının İsrail tarafından yapılan bir “dron saldırısı” sonucu olduğu belirtiliyor. İsrail bu konuda bir açıklama yapmış değil. Ancak Lübnan Hizbullahı ve Hamas askeri kaynakları İsrail’i suçluyorlar. İsrail bunu kabul etmiş olmasa da “Hayır biz yapmadık” da demiyor. Ancak İran’daki patlamanın kim tarafından yapıldığı konusunda İran’dan; ABD ya da İsrail’i suçlayan bir açıklama yok. ABD’den yapılan açıklamada ise İran’daki saldırılar reddedildi. Beyaz Saray sözcüsü, “ABD ve İsrail’in bu saldırı ile bir ilgisi yok” dedi. Ama bölgedeki gelişmeler dikkate alındığında İran’daki iki patlamanın İsrail ya da ABD tarafından yapıldığı çok güçlü ihtimaller!

Bir gün arayla gerçekleştirilen iki saldırının birbirinden bağımsız değil. Beyrut’taki saldırının İsrail, İran’daki saldırının ABD ya da başka bir organizasyonun (taşeronun) işi olması iki saldırının birbiriyle ilişkisini ortadan kaldırmaz.

Nitekim Beyrut’ta Salih el-Aruri ve yandaki Hamas yöneticilerine yönelik saldırıdan sonra “İsrail savaşı bölgeye yaymak mı istiyor” tartışması başladı.

İran’daki katliamın da bu endişeyi destekliği tartışmasızdır. Ancak endişeyle gerçek arasında hâlâ bir mesafe olduğu da gerçek. Çünkü eğer savaş genişleyecekse en önde harekete geçmesi beklenen, Hizbullah’ın savaşa doğrudan katılarak Lübnan’dan İsrail’e cephe açmasıdır. Ki, İsrail’in düzenlediği suikastta öldürülen Salih el-Aruri ve beraberindeki 6 kişi için Hamas ve Filistin halkına başsağlığında bulunan........

© Evrensel


Get it on Google Play