Yoksulluk, tanımını, “bir şeylerden yoksun olmak” ve bu şeyler her ne ise onlardan mahrumiyet olarak tanımlıyoruz. Kimine göre bu günlük bir “kalori” hesabıdır. Kimine göre de hane halkının, bilmem kaç bin liralık kazancı olamama halidir. Kimisi de bilgisizliği, ilgisizliği; yoksulluk olarak tanımıyor.

İnsanın, ihtiyaçları sınırlı fakat istekleri sonsuz... Kaynakları kısıtlı fakat iştahı sınırsız... Kısıtlı kaynaklarla sonsuz istekleri arasındaki “temel ihtiyaçlarını” karşılayamama hali de yoksulu şekillendiriyor. Herkesin yoksulluk tanımı ayrı; yükselen değerleri topluma dayatıp, bir şekilde kendi içinde dengeye gelmiş ihtiyaç tatminini bozduk. Sonsuz istekleri “ihtiyaçmış gibi” gösterip, buna ulaşamayanları zaten “yoksullaştırdık.”

ZEKÂT KURUMLARIMIZ NEREDE?

Bu da yetmedi, onlara iş ve aş üretme konusunda gayret göstermek yerine, “sırtımızda taşıdığımız, bizi Batı’ya mahcup eden...” diye aşağıladık. Yaşadığımız depremler ve Korona bize ayna tuttu, aklımızı başımıza getirdi ancak, davranışlarımız eskide kaldı. Şimdi de onlar için farklı bir şey yapmıyoruz. İş vermiyoruz, önemsemiyoruz, görmezlikten geliyoruz. Hâlbuki inancımız; “komşusu aç iken uyuyan, bizden değildir” diyordu. Onlar için zekât kurumumuz vardı.

■ Sırt çevirenlerden misiniz? Depremde bölgeye yardım seli akıtan, Suriyeli mülteciye kucak açan gönlü bol bir ulus olarak, şükür ki yoksulu gözeten zekâtını fazlasıyla veren, binlerce hayırseverimiz var. İyi ki de varlar… Ancak yoksula sırt çevirmeyi marifet sayanlarımız da çok… Böyle düşünenlerin kaçırdığı şudur; eğer insanımızı yoksulluktan kurtaramaz iseniz, toplumsal bomba olur, size de rahat yüzü veremezler.

■ Yoksula yardımın arkasında yatan nedir? Bu gibiler, yoksul komşusuna yardım etmek yerine; potansiyel suçlarından korunmak için, güvenlik teknolojileriyle donattıkları gettolarına kapanırlar. Yolda giderken otomobil camlarına yapışanları, vicdani körlükle; ya suçlar ya da örselerler.

Bayram; işsize, evsize, sokakta yaşamak zorunda bırakılan çocuklara, yoksunlara, yoksullara da gelir! Mültecilerimize kucak açmak ve insanlık dramı Afrika’daki açlara yardım; önceliğimiz... Ancak bayram, bizdeki yoksullar için de gelecek... Misal deprem bölgesinde felaketin yoksullaştırdığı, yoksunlaştırdığı yüzbinlerce insanımız var.

Bir öykü geldi aklıma; Adamın biri son model arabasıyla, karlı bir kış günü, sokakta camına yaklaşan bir kız çocuğu görür. Ayakları çıplak kızın soğukla nasıl baş edebildiğini merakla izler, içi sızlar. Tam da bir şeyler yapacakken, yeşil ışık yanar ve gaza basar. Ama vicdanı hala “kırmızı ışıkta” kalmıştır; “Allah’ım; bu yoksullara yardım için neden bir şeyler yapmıyorsun?” Ve içine o anda bir ses ilham olur; “-Seni yarattım ya!”

Eğer bir günde 2500 kalori, 3 litre su ve 3 gigabyte bilgiye sahip değilseniz, yoksul sayıldığınız bir zamanda yaşıyoruz. Belki de son söz olarak; sana borcunu asla ödeyemeyecek birine yardım yapmadıkça, bayramı mutlu geçirdim diye saymamalısın. Mutlu ve kutlu bir bayram dilerim.

QOSHE - Bayram, yoksula da gelir - Şeref Oğuz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bayram, yoksula da gelir

60 22
09.04.2024

Yoksulluk, tanımını, “bir şeylerden yoksun olmak” ve bu şeyler her ne ise onlardan mahrumiyet olarak tanımlıyoruz. Kimine göre bu günlük bir “kalori” hesabıdır. Kimine göre de hane halkının, bilmem kaç bin liralık kazancı olamama halidir. Kimisi de bilgisizliği, ilgisizliği; yoksulluk olarak tanımıyor.

İnsanın, ihtiyaçları sınırlı fakat istekleri sonsuz... Kaynakları kısıtlı fakat iştahı sınırsız... Kısıtlı kaynaklarla sonsuz istekleri arasındaki “temel ihtiyaçlarını” karşılayamama hali de yoksulu şekillendiriyor. Herkesin yoksulluk tanımı ayrı; yükselen değerleri topluma dayatıp, bir şekilde kendi içinde dengeye gelmiş ihtiyaç tatminini bozduk. Sonsuz istekleri “ihtiyaçmış gibi” gösterip, buna ulaşamayanları zaten “yoksullaştırdık.”

ZEKÂT KURUMLARIMIZ NEREDE?

Bu da yetmedi, onlara iş ve aş üretme konusunda gayret göstermek yerine, “sırtımızda taşıdığımız, bizi Batı’ya mahcup eden...” diye aşağıladık. Yaşadığımız depremler ve Korona bize ayna tuttu, aklımızı........

© Ekonomim


Get it on Google Play