Ahmet Arslan

CPA, MBA

Kamuda tasarruf tedbirleri deyince hemen akla makam araçları, kırtasiye vb. tüketim malzemeleri ile enerji giderleri gibi göstermelik hususlar akla gelmektedir. Oysa, ilk olarak belirtmek gerekir ki tasarruf tedbirleri genelgesinde belirtilen hususlar zaten kanunlarda yer alan hususlar olup, kanunlara riayet edilmesi esas olduğu gibi kanunlara riayet edilmesi halinde tasarruf tedbirleri genelgesi yayımlanmasına da gerek olmayacaktır. Kaldı ki, kanunlarla sağlanmayan bir hakkın Tasarruf Tedbirleri Genelgesi ile sağlanması (örneğin 237 sayılı Taşıt Kanunu’na göre genel müdürlerin makam aracı hakkı bulunmadığı halde genelgede bunların makam aracından yararlanabileceğinin belirtilmesi) ayrı bir garabettir.

Ülkemizde bugüne kadar çok sayıda tasarruf tedbirleri genelgesi yayımlanmış olmasına karşın istenen sonucun alınamamış olmasının başlıca sebebi yerinde denetim ve güzel örnek davranışların eksikliği ile hesap verebilirlik mekanizmalarının yeterince işletilmemesidir.

Konuya ilişkin daha önceki makalelerimizde de belirttiğimiz gibi ülkemizin kamu sektöründe temel sorun tasarruf değil, israftır. Zira, tasarruf tedbirleriyle sağlanabilecek tasarruf bütçenin ancak %1’i civarında olup, söz konusu oran israfın önlenmesi halinde sağlanabilecek kaynağın yanında zerre kadardır.

İsraf ise yeterli ihtiyaç analizi yapılmadan gerçekleştirilen altyapı yatırımları, yap-işlet-devret modeliyle yüklenicilere ödenen yüksek garanti ücretleri, kamu idarelerinin (bakanlıklar dahil) plazalardaki yüksek bedelli kiralamaları (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı gibi), kamu idarecilerinin kamu bütçesinden karşılanan şahsi reklam ve tanıtım faaliyetleri, kalitesiz ürün ve hizmetler kullanılması veya kullandırılması sonucunda aynı işin kısa süre içinde tekrar yaptırılması (örneğin sürekli kaldırım ve asfalt yenilenmesi), hizmet binaları ve makam odalarındaki lüks yenilemeler, gereğinden çok daha fazla personel istihdamı, işe gelmeyen veya tam mesai yapmayan çok sayıda personele (bankamatik memuru) maaş ödemesi yapılması, ihaleyle ve rekabete açık şekilde yapılması halinde daha uygun fiyatla gerçekleştirilebilecek olan mal ve hizmet alımlarının kanunların izin vermesi nedeniyle ihalesiz ve sürekli olarak doğrudan temin yoluyla yapılması sonucunda rayiç fiyatların oldukça üzerinde fiyatla yapılması, kamunun taşınır veya taşınmaz mallarının çeşitli vakıf, dernek ve diğer kişilere bedelsiz kullandırılması, hizmet dışı kalan taşınır malların çeşitli şekillerde değerlendirilmesi yerine çürümeye terk edilmesi ve benzeri diğer şekillerde gerçekleşmektedir.

Sadece yasal mevzuata aykırı davrananların bazen cezalandırılması yoluna gidildiği, kamu kaynaklarını bu şekilde israf edenlerin disiplin cezasıyla, görevden alma, etik kınamaları vb. yollarla dahi cezalandırılmadığı bir sistemde bu tür uygulamaların tasarruf tedbirleriyle önlenmesi mümkün değildir.

Öte yandan, tasarruf tedbirleri ile getirilen yasaklamalar kamu idareleri tarafından bir şekilde çeşitli yöntemlerle delinmektedir. Örneğin, makam aracı edinimi ve kullanımıyla ilgili olarak getirilen kısıtlamalar idareler tarafından kendisinden mal ve hizmet alımı yapılan yüklenicilerin idareye makam araçları (oldukça lüks) tahsis etmesi ve yakıt, şoför vb. giderlerinin de bunlar tarafından karşılanmasının sağlanması suretiyle aşılmaktadır. Bu şekilde bir gidere katlanan yüklenici firma bu maliyeti telafi etmek için ihale konusu mal ve hizmeti nicelik ve nitelik bakımından idareye eksik teslim edilmekte ve böyle bir teslime idare tarafından göz yumulmaktadır.

Aynı şekilde, kamuda lüks otelleri aratmayan misafirhane ve konukevlerinin işletme giderleri yasal mevzuata göre kendi gelirleriyle karşılanması gerekirken bu tür sosyal tesislerin ismi “Eğitim Merkezi” (aslında içerisinde herhangi bir eğitim yapılmayan) olarak ifade edilmek suretiyle kamu bütçesinden karşılanmaktadır. Sosyal tesislerin yanı sıra spor merkezi, plaj, yüzme havuzu ve kreş vb. aslında kamu personeli tarafından bedeli ödenmek suretiyle karşılanması gereken hizmetler personele ücretsiz ya da çok düşük ücretle olarak sunulmakta ve maliyeti kamu bütçesinden karşılanmaktadır.

Tüm bu hususlar aslında yerinde yapılan denetimlerde tespit edilebilecek mahiyette bulunmakla birlikte tespit edilmemektedir. Tespit edilenler ise bu uygulamalardan üst yönetimin bilgisinin olduğu ve bunların herkes tarafından yapıldığı söylemleriyle veya bunların yapılmaması gerektiği şeklindeki tavsiyelerle geçiştirilmektedir. Örneğin, kamuoyuna yansıdığı üzere bir kamu idarecisinin makam odasına jakuzi yaptırması, mermerli banyolar yaptırması veya jeep tarzı makam aracı kullanması, yüzlerce personelin hiç işe gelmediği halde maaş alması, kamu idarecilerinin şahsi reklam ve tanıtım faaliyetleri, gereksiz ajanda, takvim, broşür, kitapçık vb. yayın basımı, çürümeye terkedilen demirbaşlar ve benzeri diğer hususlar normal bir denetimde (ihbara açık bir kulak ve gözlemle) tespit edilebilecek ve raporlanabilecek hususlar olup, bunların ancak makamın devri sırasında tespit edilmiş olması denetim eksikliğini açıkça göstermektedir.

Kamu kaynaklarının israf ve tasarrufunun denetimi için devletin denetim elemanlarının özel olarak görevlendirilmesi zorunluluğu bulunmamakta olup 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa devlet memurları devletin menfaatlerini korumakla yükümlü olup, devletin aleyhindeki iş ve işlemleri tespit ve raporlama görev ve yetkisi bulunmaktadır.

Yerinde denetimin yanısıra özellikle merkezi yönetimin emsal davranış ve iyi yönetim uygulamalarıyla da diğer kamu idarelerine örnek olması gerekmektedir. Bu bağlamda, örneğin tasarruftan söz eden üst düzey yöneticilerin devletin jet uçaklarını kullanmaya ve bir çok yerden maaş almaya devam etmesinin iyi bir örnek davranış olmadığı ve tasarruf tedbirlerinin inandırıcılığını zedelediği aşikardır.

Sonuç

Ülkemizde tasarruf tedbirleri sadece masa başında harcamaların analizi ve mevzuat (genelge vb.) düzenlemesi yapılmak suretiyle işlemez. Kamu sektöründe gerçek anlamda tasarruf sağlanması ve israfın önlenmesi için yerinde denetim, özellikle merkezi yönetim ve üst yöneticilerin örnek davranışlar sergilemesi ve hesap verebilirlik yani yanlış eylem ve işlemlerin yaptırımsız kalmaması gerekmektedir.

Öte yandan, tasarruf tedbirleriyle yapılacak düzenlemelerin ve yerinde yapılacak denetimlerin Anayasa ve kanunlarla kişilere sağlanan hakları ortadan kaldıracak veya kısıtlayacak ve kamu idaresinin işleyişini ve kamu hizmetlerinin ifasını aksatacak boyutlara da gelmemesi de gerekmektedir.

QOSHE - Tasarruf tedbirleri masabaşı çalışmalarla işlemez, yerinde denetim, hesap verebilirlik şart - Serbest Kürsü
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tasarruf tedbirleri masabaşı çalışmalarla işlemez, yerinde denetim, hesap verebilirlik şart

44 1
30.04.2024

Ahmet Arslan

CPA, MBA

Kamuda tasarruf tedbirleri deyince hemen akla makam araçları, kırtasiye vb. tüketim malzemeleri ile enerji giderleri gibi göstermelik hususlar akla gelmektedir. Oysa, ilk olarak belirtmek gerekir ki tasarruf tedbirleri genelgesinde belirtilen hususlar zaten kanunlarda yer alan hususlar olup, kanunlara riayet edilmesi esas olduğu gibi kanunlara riayet edilmesi halinde tasarruf tedbirleri genelgesi yayımlanmasına da gerek olmayacaktır. Kaldı ki, kanunlarla sağlanmayan bir hakkın Tasarruf Tedbirleri Genelgesi ile sağlanması (örneğin 237 sayılı Taşıt Kanunu’na göre genel müdürlerin makam aracı hakkı bulunmadığı halde genelgede bunların makam aracından yararlanabileceğinin belirtilmesi) ayrı bir garabettir.

Ülkemizde bugüne kadar çok sayıda tasarruf tedbirleri genelgesi yayımlanmış olmasına karşın istenen sonucun alınamamış olmasının başlıca sebebi yerinde denetim ve güzel örnek davranışların eksikliği ile hesap verebilirlik mekanizmalarının yeterince işletilmemesidir.

Konuya ilişkin daha önceki makalelerimizde de belirttiğimiz gibi ülkemizin kamu sektöründe temel sorun tasarruf değil, israftır. Zira, tasarruf tedbirleriyle sağlanabilecek tasarruf bütçenin ancak %1’i civarında olup, söz konusu oran israfın önlenmesi halinde sağlanabilecek kaynağın yanında zerre kadardır.

İsraf ise yeterli ihtiyaç analizi yapılmadan gerçekleştirilen altyapı yatırımları, yap-işlet-devret modeliyle yüklenicilere ödenen yüksek garanti ücretleri, kamu idarelerinin (bakanlıklar dahil) plazalardaki yüksek bedelli kiralamaları (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı gibi), kamu idarecilerinin kamu bütçesinden karşılanan şahsi reklam ve tanıtım faaliyetleri, kalitesiz ürün ve hizmetler kullanılması veya kullandırılması sonucunda aynı işin kısa süre içinde tekrar yaptırılması (örneğin sürekli kaldırım ve asfalt yenilenmesi), hizmet binaları ve makam odalarındaki lüks yenilemeler, gereğinden çok daha fazla personel istihdamı, işe gelmeyen veya tam mesai yapmayan çok sayıda personele (bankamatik memuru) maaş ödemesi yapılması, ihaleyle ve rekabete açık şekilde yapılması halinde daha uygun fiyatla gerçekleştirilebilecek olan mal ve hizmet........

© Ekonomim


Get it on Google Play