Biliyorum, biraz ağır oluyor bu söz ama büyüklerimiz ve genellikle annelerimiz bize böyle söylerdi. Elimize geçen harçlığımızı bir anda boğazımıza harcadığımızda ve özellikle lüzumsuz şeylere verdiğimizde;

“Şu pisboğazına azıcık dur de” derlerdi.

Hani etkili de olurdu, çünkü sadece bizi iğnelemek için değil terbiye etmek için böyle söylerlerdi. Biz ancak sözün böyle olanından anlardık.

Mecbur olmadığımız halde lokantaya gittiğimizde; “oraya verdiğin parayla yarım kilo et alsaydın evimizde hepimiz yerdik” derlerdi, gerçekten de öyleydi ve sonunda pişman olurduk, bir daha kolay kolay yapmazdık.

Üstelik bizim çocukluğumuzda bugünkü gibi marketleri lüzumsuz ve zararlı yiyecekler doldurmuyor, her birimizin elinde böylesine zararlı ve pahalı uyduruk yiyecekler de olmazdı. Demek ki bugünleri görseler öfkeden ne yapacaklarını şaşırırlardı.

Hiç kimse bu konuyu basite almasın, zannedildiğinden çok daha hayati bir meseledir bu. Bu bir duruştur, bu bir hayat tarzıdır.

Elinize bir kalem alın, pisboğazımıza dur diyemeyişimiz bize nelere mal oluyor lütfen bir hesap yapın. Sadece boğazımızdan geçen değil hiçbir işimize yaramayan harcamalarımızı da buraya ekleyin.

Lütfen bizim bu sert söylemimizi okurken Gazzeli yavrularımızı gözünüzün önüne getirin, aslında aklımızdan hiç çıkmaması gerekir.

Pisboğazımız uğruna yaptığımız savurganlıklar bir yana özellikle bu savurduğumuz paraların önemli bir kısmının doğrudan veya dolaylı olarak Siyonistlere gittiğini, Gazze’deki yavrularımızın üzerine bomba olarak yağdığını düşünürsek işlediğimiz suçun boyutlarını birazcık anlamış oluruz.

Aslında pisboğazımıza dur demesini öğrendiğimizde sadece Siyonistleri çökertmekle kalmayız, hayvani arzularına tapmaktan başka birey yapmayan günümüz dünyasına da yön vermiş, yol göstermiş oluruz.

Lütfen, yaklaşmakta olan Ramazan ayını şimdiden anlamaya çalışalım.

Unutmayalım en güçlü Müslüman hayatın her anında pisboğazına dur demesini bilen Müslümandır. İradesi elinde olan, nefsinin yularını elinde tutan Müslümandır.

Selam ve dua ile.