Zeytinburnu’na en son ne zaman gitmişimdir, hatırlamıyorum bile. Çok çok etrafından geçen ana yolları kullanarak ilçe sınırlarına girmişimdir. Dolayısıyla Oduncu Restaurant’ın adını bile duymamıştım.  

Bizim Haliç’e masa örtüsü kumaşı bakmak için oradaki toptancıları tavsiye ettiler. Öğleden sonra bilmediğim sokaklarda kaybolurken önünden geçtim Oduncu’nun. Başka zaman gelirim diye fotoğrafını çekip konumunu kaydettim. Ama sonunda hepten kaybolup aradığım toptancıları bulamayınca, Oduncu’da bir bira molasına karar verdim. 

Mekân tam olarak Veliefendi’de, 74. Sokak ile 270. Sokak köşesinde. İki sokaktan da girişi var. Bütün camları filmle kaplı, içeriden dışarıya ışık bile sızmıyor. Girdiğimde içerisi oldukça loş, salon da boştu. Mutfaktaki beyefendiye servise başlayıp başlamadıklarını sordum, buyur etti.  

Soldaki dörtlü masaya oturup bira söyledim. Tek markanın klasik iki çeşidi var, tercihim malt olanı. Yanına da Kars kaşarı. Kaşar kaliteli. 

Oturduktan sonra fark ettim ki üst katı da var. Hazır yoğunluk yokken bana servis yapan beyefendiyle tanışıp sohbet ettim.  

Mehmet Özmen (43) hem garsonluğunu yapıyor buranın hem aşçılığını. 30 yıldır meslekte, hep bu civarda çalışmış. Birkaç yıldır da Oduncu’da. “Ben başladığımda 32 meyhane vardı bölgede. Şimdi 11 tane kaldı. Gazino da vardı, pavyon da. Zaman içinde yıldırarak, ruhsatlarını yenilemeyerek kapanmak zorunda bıraktılar çoğunu. Eskiden dışarıdan çok müşteri gelirdi, şimdi neredeyse bu çevre dışından gelen yok.”  

Diğer kapıdan giren beyefendi selam verip dolaptan iki şişe bira aldıktan sonra benimle aynı hizadaki orta masaya oturdu. Mehmet Bey ile eski arkadaşlar belli ki, gelir gelmez takılıp şakalaşmaya başladı. Birayı bardaktan, içine votka ekleyerek içiyor.  

Biz de tanıştık. Hayrettin Gökçe, Ardahanlı, 1982’den beri de Veliefendi Hipodromu’nda. Hem antrenörlük yapıyor hem de at sahibi. Meğer hipodroma pek yakınmışız. Zaten iki ekranın birinde at yarışı, diğerinde futbol maçı yayını var. İki saate kadar da Başakşehir-Fenerbahçe maçı yayınlanacakmış.  

Biranın ardından 35’lik rakı, yarımşar porsiyon şakşuka ile haydari, Arnavut ciğeri, ismini düzeltme ukâlalığı yapmadan Amerikan salatası ile bir dilim beyaz peynir söyledim. Mezeler melamin tabaklarda geldi. Rakıyı ucuza satabilmek için 100’lük şişeden aktarıyorlar ama gerçek rakı. Zaten bu tür semt meyhanelerinde hileye kaçmak intihar olur. Sahibiyle tanışınca buna tenezzül edecek biri olmadığını da anladım. Rakıda klasiğin yeni serisini tercih ettim, Tekirdağ şişesinde geldi. 

Şimdi giren beyefendi selamını verip teklifsiz Hayrettin Bey’in masasına oturdu. Kaportacı Kemal’i sordu ama o henüz gelmemiş. Ali Bey Aksekili, Mahmutpaşa tekstil piyasasının eski esnaflarından. Kendi işini yapmış, emekliye ayrılmış. Hali vakti yerinde. Birkaç sene önce Bakırköy’e taşınsa da eve gitmeden önce eş dostla burada bir iki kadeh parlatıp, iki muhabbetin belini kırmaktan vazgeçmemiş. 

Laf emekli maaşlarına yapılan zamlardan açıldı. Ben de katıldım muhabbete. Futboldan, at yarışından anlamıyor olabilirim ama benim de bildiğim, en azından tarafı olduğum konular var neyse ki. Hayrettin Bey 9 bin günden emekli, yüzde 5’ten önce yapılan zamla eline geçen para, yeni asgari emekli maaşı sayılan 10 bin lira. Çalışmaya devam etmese yanmış.  Ali Bey ha keza. Onun da ödediği prim gün sayısı fazla olmasına rağmen eline geçen 14 bin küsur. Bende de durum farklı değil, fazla prim ödememe rağmen 12 bin küsur geçti elime. Ortak düşüncemiz yapılan zamların yaraya merhem olmaktan öte sanki bizimle alay ediliyormuş duygusu yarattığı. Çalışmasak, bırakın şurada sosyalleşmeyi, karnımızı doyuramayacağımız sonucuna vardık.

Fiyatların, paranın değersizliğinin meyhane muhabbetinde bu kadar baskın olduğu bir dönem hatırlamıyorum. Herkes muhalif tabii. Her türlü otorite için meyhaneler bu yüzden tehlikeli yerler, kimse lafını esirgemiyor. 

Atlar koşuyor bir yandan. İstanbul Veliefendi’den yayın. Hemen şurası yani. Hayrettin Bey ile sözleştik, bir gün ziyaret edeceğim kendisini. Haftalardır bilmemekten yakınıyordum, sonunda tam kalbinde öğrenirim bu işi belki de. 

Ali Bey birasını bitirip kalktı. Birkaç kişi daha bizim katı tercih edip oturdu. Hayrettin Bey ile selamlaşmadan ya da tokalaşmadan masasına geçen yok. Sevilen biri.  Biz muhabbet ederken gelen beyefendi kasaya geçti. Tavırlarından işletme sahibi olduğu belli.  

Ahmet Özdemir (56), 18 yıl önce mülkün de sahibi olan Metin Aktaş’tan devralmış burayı. Daha önce bakkal, kahvehane işletmiş. Doğma büyüme Zeytinburnulu, “Çok mekân vardı bu çevrede. Kala kala biz ve bizim gibi birkaç mekân kaldı” diyor.  

Mesele sadece meyhanelerin kapanması, kapatmak zorunda bırakılması değil tabii, üst üste gelen zamlar da müşterinin ayağını kesmiş. Aynı dertlerden mustaribiz. “Yapılacak iş değil artık, çocuğum olmasa hemen bırakacağım. Dükkânı ancak ayakta tutuyoruz. Bugün maç var, dükkânın yarısından fazlası boş. Bu gidişle beş seneye bırakın burayı, İstanbul’da meyhane kalmayacak.”

Ağzından yel alsın! 

Ortalık biraz daha hareketlendi, maç başlamak üzere. Gelenlerin çoğu üst kata çıktı. Mahallenin, yaşı tutmadığı için içki servisi yapılmayan gençlerinden de gelen var. Ailelerin güvendikleri bir yer belli ki. Herkes birbirini koruyup kolluyor.  

Tesadüf bu ya, maç seyretmeye gelenlerden biri de Oktay Aktaş (42), buranın kurucusu ve mülk sahibi Metin Bey’in oğlu. Bankacı. Yakındaki bir şubede çalışıyor. Güler yüzlü, iç açıcı biri. “Üniversite yıllarımda garsonluk yapardım burada. Bu çevrenin insanları yüksek gelirli değildi o zaman da ama haftada birkaç gün gelebiliyorlardı. Şimdi fiyatlar çok uçuk.” 

Dedesinin karşı sokakta odun-kömür deposu varmış bir zamanlar. Restoranın adı da oradan geliyor.

Maç başladı, artık kimse çekemez benim muhabbetimi. Futboldan anlamam. Futbol üzerinden cinsiyetçi söylemin en ünlü öznesi ofsayta kafam basmaz. Cinsiyet ile ne alâkası var, ona hiç basmadı.  

Yandaki genç bilemedin 16’sında, “Hayatımda bu kadar kötü, yanlış pas veren takım görmedim yav” diye takımını eleştiriyor. On pasın dokuzu yanlışmış. Beyan esastır, inanırım. 

On pasın dokuzu yanlışmış. Beyan esastır, inanırım. 

Maç izlemeye çaba gösterip bir yandan da yemeğime devam ettim. Haydari daha çok cacık gibi olsa da malzemeler iyi, tamamdır. Arnavut ciğeri dana ciğerinden, temiz yağda yapılmış. Şakşuka da olur. Göz mezesi olarak söylediğim Rus salatası da taze, meraklısına. Peynir yarı sert, rakı ile gayet uyumlu. Mehmet Bey’in tavsiyesiyle ana yemek olarak ızgara köfte söyledim. Lezzetli ve kıvamında.  

Gol var… Muhtemelen tuttuğumuz takım attı, salondaki sevinçten öyle anladım. 

Mekân üç katlı. Oturduğum giriş, üst katta iki televizyon ekranının olduğu daha geniş salon -ki çoğunluk burada oturuyor- bodrum katta tek pisuvar, alaturka taşlı tek kabin ve tek lavabonun olduğu, pek özen gösterilmemiş bir tuvalet var.  

Her gün 12:00-02:00 saatlerinde açık. Kandillerde iş olmadığı için tatil niyetine kapalı. Fiyatlara gelince; Bira 75, 35’lik yeni 500, yeni seri 600, duble rakı 130, meze porsiyonları 100, köfte, ciğer 200, ızgara et (antrikot) 250, et sote 275 lira. 

Maç bitti. TRT Müzik kanalına geçtik. Alaturka Akşamlar programı Balıkesir Sındırgı’dan yayın yapıyor. Hesabım bahşiş hariç 1270 lira tuttu. Tekrar görüşmek dileğiyle ayrıldım. Geldiğim gibi yakındaki duraktan Bağcılar-Kabataş tramvayına binip döndüm eve. Masa örtüsü işi bir süre yattı ama ferah ve lâtif bir meyhane daha keşfettim. 

QOSHE - Zeytinburnu’nda bir direnişçi: Oduncu  - Behzat Şahin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Zeytinburnu’nda bir direnişçi: Oduncu 

21 1
01.02.2024

Zeytinburnu’na en son ne zaman gitmişimdir, hatırlamıyorum bile. Çok çok etrafından geçen ana yolları kullanarak ilçe sınırlarına girmişimdir. Dolayısıyla Oduncu Restaurant’ın adını bile duymamıştım.  

Bizim Haliç’e masa örtüsü kumaşı bakmak için oradaki toptancıları tavsiye ettiler. Öğleden sonra bilmediğim sokaklarda kaybolurken önünden geçtim Oduncu’nun. Başka zaman gelirim diye fotoğrafını çekip konumunu kaydettim. Ama sonunda hepten kaybolup aradığım toptancıları bulamayınca, Oduncu’da bir bira molasına karar verdim. 

Mekân tam olarak Veliefendi’de, 74. Sokak ile 270. Sokak köşesinde. İki sokaktan da girişi var. Bütün camları filmle kaplı, içeriden dışarıya ışık bile sızmıyor. Girdiğimde içerisi oldukça loş, salon da boştu. Mutfaktaki beyefendiye servise başlayıp başlamadıklarını sordum, buyur etti.  

Soldaki dörtlü masaya oturup bira söyledim. Tek markanın klasik iki çeşidi var, tercihim malt olanı. Yanına da Kars kaşarı. Kaşar kaliteli. 

Oturduktan sonra fark ettim ki üst katı da var. Hazır yoğunluk yokken bana servis yapan beyefendiyle tanışıp sohbet ettim.  

Mehmet Özmen (43) hem garsonluğunu yapıyor buranın hem aşçılığını. 30 yıldır meslekte, hep bu civarda çalışmış. Birkaç yıldır da Oduncu’da. “Ben başladığımda 32 meyhane vardı bölgede. Şimdi 11 tane kaldı. Gazino da vardı, pavyon da. Zaman içinde yıldırarak, ruhsatlarını yenilemeyerek kapanmak zorunda bıraktılar çoğunu. Eskiden dışarıdan çok müşteri gelirdi, şimdi neredeyse bu çevre dışından gelen yok.”  

Diğer kapıdan giren beyefendi selam verip dolaptan iki şişe bira aldıktan sonra benimle aynı hizadaki orta masaya oturdu. Mehmet Bey ile eski arkadaşlar belli ki, gelir gelmez takılıp şakalaşmaya başladı. Birayı bardaktan, içine votka ekleyerek içiyor.  

Biz de tanıştık. Hayrettin Gökçe, Ardahanlı, 1982’den beri de Veliefendi Hipodromu’nda. Hem antrenörlük yapıyor hem de at sahibi. Meğer hipodroma pek yakınmışız. Zaten iki ekranın birinde at yarışı, diğerinde futbol maçı yayını var. İki saate kadar da Başakşehir-Fenerbahçe maçı yayınlanacakmış.  

Biranın ardından 35’lik rakı, yarımşar porsiyon şakşuka ile haydari, Arnavut ciğeri, ismini düzeltme ukâlalığı yapmadan Amerikan salatası ile bir dilim beyaz peynir söyledim. Mezeler melamin tabaklarda geldi. Rakıyı ucuza satabilmek için 100’lük şişeden aktarıyorlar ama gerçek rakı. Zaten bu tür semt meyhanelerinde hileye kaçmak intihar olur. Sahibiyle tanışınca buna tenezzül edecek biri olmadığını da anladım. Rakıda klasiğin........

© Diken


Get it on Google Play