İsrail Başbakanı Netanyahu neredeyse görev yaptığı tüm Amerikan başkanları tarafından çok da sevilen bir isim değil. Özellikle Obama ve Biden bu başkanların önüne gelen isimler. Bunun temel nedeni ise Netanyahu’nun tepeden bakma hacı tavrı. Netanyahu, ABD’nin İsrail’e muhtaç olduğu ve mecbur olduğu gibi bir anlayışa sahip. Kuşkusuz, Netanyahu’nun bu tavrında on yıllar boyunca ABD’nin İsrail’e yönelik körü körüne takip ettiği koru kolla yaşat politikasının büyük etkisi var.

Öyle ki, Netanyahu’nun politikaları İsrail’i korumaktan çok kendi siyasi kariyerini korumaya odaklanmış bir politika haline dönüştü. En son yargı reformu da bunun en büyük örneğiydi. Aslında Netanyahu iyi başlayıp kötü biten bir film gibi başarılı bir kariyeri olan önemli bir asker ve siyasetçi. Bu uzun başarılı kariyerin yolsuzluklarla, soykırım suçuyla kirlenmesi Netanyahu’yu ve Netanyahu ailesini de yakından etkiledi. Zira Netanyahu’nun babası İsrail’de önemli bir tarih profesörüydü.

Haftalardan beri İsrail ile Hamas arasında olası bir geçici ateşkesin ilan edileceği söyleniyordu. Önce 10 Mart tarihine kadar bu ateşkesin imzalanacağı söylendi ardından ise Ramazan’ın ilk hafta sonuna kadar bu ateşkesin ilan edileceği söylendi. Ne 10 Mart ne de Ramazan’ın ilk hafta sonu bu ateşkesin imzalanmayacağı daha bu tartışmalar başladığında belliydi. Zira çarşambanın gelişi perşembeden belliydi.

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun umursamaz, “bana mecbursunuz” tavırları ABD’de özellikle Biden yönetiminde bardağı taşıran son damla oldu. ABD dünyada demokrasileri, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü savunan yegane güç olarak kendisini yıllar boyunca takdim ettiği için İsrail’de yaşananlara duyarsız kalması veya etkisiz kalması ister istemez hem dünyada hem de ülke içinde ABD’nin bu konumunu sorgulatır hale getirdi. Sağduyulu Amerikalı politikacılar ve akademisyenler bu durumu ABD’nin geleceği açısından oldukça tehlikeli bir durum arz ettiğini her fırsatta kamuoyuyla paylaştılar; özellikle, Çin’in başını çektiği merkezinde güçlü bir Birleşmiş Milletler teşkilatının olduğu çok kutuplu, çok sesli, çok merkezli yeni dünya söylemi Küresel Güney’de destek buldu.

En son ABD Başkanı ve İsrail Başbakanı karşılıklı kırmızı çizgiler ilan ederek birbirlerine rest çektiler. Biden, Netanyahu’nun ABD’nin kırmızı çift çizgileri aşması halinde askeri desteği durduracağı konusunda net bir şekilde uyarmasına rağmen Netanyahu Amerikan haber kanallarına çıkarak demagoji yapmaya devam et. ABD’de yönetim ne derse desin Netanyahu hala ana akım büyük medya şirketlerinin desteğine sahip gözüküyor.

Ancak 14 Mart’ta sürpriz bir gelişme oldu Demokrat Parti’nin Senato’daki çoğunluk lideri ve aynı zamanda ABD Senato’sunun ilk Yahudi çoğunluk lideri ve ABD’de şimdiye kadar seçilmiş en yüksek rütbeli Yahudi yetkili olarak Senatör Chuck Schumer, Senato’da İsrail-Filistin gerginliği üzerine bir konuşma yaptı. Konuşmasına “İsrail’i iliklerimize kadar seviyoruz” diyerek başlayan Senatör Schumer, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmanın anlaşmazlığın temelinde iki devletli çözümün hayata geçirilememesi yattığını söyledi. Eğer başarılı bir şekilde Filistin devleti İsrail’in yanında kurulabilseydi ve bir arada yaşayabilselerdi bütün bu çatışmaların hiçbiri bugün ve geçmişte olmayacaktı.

Senatör Schumer’e göre Gazze ve Filistin sorununun çözümü önünde dört engel var:

1-Hamas ve onu destekleyen Filistinliler

2-Hükümette ve toplumda radikal sağcı İsrailliler

3-Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas

4-İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu

İlk üç madde zaten hep bilinen tartışılan meseleler olduğu için dünyada da gündem olan Netanyahu’dan bahseden dördüncü maddeyi ele almak uygun olacak. Senatör Schumer şu soruyla Netanyahu dosyasını açıyor: “Beş aydan beri bir arpa boyu yol alamayan İsrail rotasını değiştirmeli mi?

Ve Schumer bombayı patlatıyor: İsrail’de yeni bir seçim yapılmalı!

Bu kritik noktada, pek çok İsraillinin hükümetlerinin vizyonuna ve yönüne olan güvenini kaybettiği bir dönemde, İsrail’in geleceği hakkında sağlıklı ve açık bir karar alma sürecine izin vermenin tek yolunun yeni bir seçim olduğuna inanıyorum… Ayrıca İsrail halkının çoğunluğunun değişim ihtiyacını anlayacağına inanıyorum ve savaş sona erdiğinde yeni bir seçim yapılmasının İsraillilere savaş sonrası gelecekle ilgili vizyonlarını ifade etme fırsatı vereceğine inanıyorum… Elbette ABD bir seçimin sonucunu dikte edemez, biz de bunu denememeliyiz. Buna İsrail kamuoyu karar verecek7 Ekim’den sonra İsrail’in geleceği konusunda yeni bir tartışmanın yaşanması gerekiyor. Bana göre bunun en iyi yolu seçim yapılmasıdır.”

Ve Schumer Netanyahu’yu tehdit ediyor:

Eğer Başbakan Netanyahu’nun mevcut koalisyonu savaş sona ermeye başladıktan sonra da iktidarda kalırsa ve ABD’nin mevcut yardım standartlarını test eden tehlikeli ve kışkırtıcı politikalar izlemeye devam ederse, o zaman ABD’nin savaşın şekillendirilmesinde daha aktif bir rol oynamaktan başka seçeneği kalmayacak.”

Sonuç olarak, ABD’de ve dünyadaki sağduyulu Yahudiler Schumer üzerinden görüşlerini dile getirdiler. Bu konuda Schumer; “Gazze’deki savaşla ilgili tartışmalarında hiçbir zaman iyi bir şekilde temsil edilmeyen pek çok ana akım Yahudi Amerikalı (sessiz çoğunluk) adına da konuşuyorum” diyerek bu gerçeği dile getirdi.

Schumer’in konuşması İsrail’de deprem etkisi yarattı; İsrail siyasetine adeta bir bomba gibi düştü. Her kesimden farklı açıklamalar gelse de ortak kanaat “kimse dışarıdan İsrail iç işerine ve iç politikasına müdahale edemez”

Netanyahu liderliğindeki Likud partisi, yaptığı açıklamada Schumer’i İsrail’in seçilmiş hükümetini “baltalamaması” konusunda uyardı. Açıklamada, “İsrail bir muz cumhuriyeti değil, Başbakan Netanyahu’yu seçen bağımsız, gururlu bir demokrasidir” denildi. İsrail’in ABD Büyükelçisi, konuşmayı “ortak hedeflerimize ters etki” olarak nitelendirdi ve İsrail Hamas’la savaş halindeyken iç politika hakkında yorum yapmanın “yararsız” olduğunu söyledi.

İsrail savaş kabinesi üyesi olan Netanyahu’nun siyasi rakibi Benny Gantz, Schumer’i “İsrail’in dostu” olarak nitelendirdi ancak yine de Senatör Schumer’in hata yaptığını” söyledi. İç işlerine “dış müdahalenin” “amaca ters etki yarattığını ve kabul edilemez” olduğunu ifade etti.

Muhalefet lideri Yair Lapid de Schumer’in konuşmasının “Netanyahu’nun İsrail’in ABD’deki en büyük destekçilerini birer birer kaybettiğinin kanıtı” olduğunu söyledi.

İsrail dışlanırsa ayakta kalamaz..” Süreç artık bu noktaya doğru gidiyor. Bir tarafta soykırım suçu işlediği iddialarıyla Lahey’de Uluslararası Adalet Divanı önünde yargılanıyor bir tarafta da uluslararası toplumdaki destekçilerini kaybediyor. İsrail’e cüzzamlı muamelesi yapılmaya başlandı bile…

Meselenin Biden tarafına bakıldığında ise Biden, sivil kayıplardan oldukça rahatsız. Özellikle Netanyahu’nun ateşkese yanaşmaması, insani yardımları engellemesi ve iki devletli çözüme karşı çıkması nedeniyle ipler gerilmiş durumda. Biden, Refah’a yapılacak bir kara harekâtına karşı çıkıyor ve bunun kırmızı çizgileri olduğunu söylüyor. Bu kırmızı çizginin ihlal edilmesi halinde ABD’nin İsrail’e askerî desteği durduracağı konusunda uyarıyor. Netanyahu ise Hamas’ın yok edilmesinin kendilerinin kırmızı çizgisi olduğunu söylüyor ve Biden’ a karşı çıkıyor.

Geçtiğimiz günlerde Biden’ın MSNBC’ye verdiği röportajda Netanyahu’nun “İsrail’e yardım etmekten çok İsrail’e zarar verdiğini” söylemesi Netanyahu ile ilişkilerin durumunu özetler nitelikteydi. Geçtiğimiz hafta Savunma Bakanı Benny Gantz’in Netanyahu’dan habersiz apar topar ABD’ye gitmesi ve burada kapalı kapılar ardında üst düzeyde görüşmeler yapması, akıllara Netanyahu’ya karşı bir hükümet içi darbe mi planlanıyor sorusunu gündeme getirdi. Senatör Schumer’in Savunma Bakanı Gantz’in Washington ziyaretinden sonra bu konuşmayı yapmış olması sanki bir işaret fişeği niteliğinde…Acaba yeni İsrail başbakanı Gantz mi olacak ? Ne demişti Senatör Schumer böyle giderse ABD’nin “savaşı kendi kontrolüne alacağını söylemesi Netanyahu’nun tasfiye edileceğinin işareti olarak görülebilir.

Barış Adıbelli

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN

QOSHE - ABD, Netanyahu’yu tasfiye mi edecek ? - Barış Adıbelli
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ABD, Netanyahu’yu tasfiye mi edecek ?

6 6
18.03.2024

İsrail Başbakanı Netanyahu neredeyse görev yaptığı tüm Amerikan başkanları tarafından çok da sevilen bir isim değil. Özellikle Obama ve Biden bu başkanların önüne gelen isimler. Bunun temel nedeni ise Netanyahu’nun tepeden bakma hacı tavrı. Netanyahu, ABD’nin İsrail’e muhtaç olduğu ve mecbur olduğu gibi bir anlayışa sahip. Kuşkusuz, Netanyahu’nun bu tavrında on yıllar boyunca ABD’nin İsrail’e yönelik körü körüne takip ettiği koru kolla yaşat politikasının büyük etkisi var.

Öyle ki, Netanyahu’nun politikaları İsrail’i korumaktan çok kendi siyasi kariyerini korumaya odaklanmış bir politika haline dönüştü. En son yargı reformu da bunun en büyük örneğiydi. Aslında Netanyahu iyi başlayıp kötü biten bir film gibi başarılı bir kariyeri olan önemli bir asker ve siyasetçi. Bu uzun başarılı kariyerin yolsuzluklarla, soykırım suçuyla kirlenmesi Netanyahu’yu ve Netanyahu ailesini de yakından etkiledi. Zira Netanyahu’nun babası İsrail’de önemli bir tarih profesörüydü.

Haftalardan beri İsrail ile Hamas arasında olası bir geçici ateşkesin ilan edileceği söyleniyordu. Önce 10 Mart tarihine kadar bu ateşkesin imzalanacağı söylendi ardından ise Ramazan’ın ilk hafta sonuna kadar bu ateşkesin ilan edileceği söylendi. Ne 10 Mart ne de Ramazan’ın ilk hafta sonu bu ateşkesin imzalanmayacağı daha bu tartışmalar başladığında belliydi. Zira çarşambanın gelişi perşembeden belliydi.

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun umursamaz, “bana mecbursunuz” tavırları ABD’de özellikle Biden yönetiminde bardağı taşıran son damla oldu. ABD dünyada demokrasileri, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü savunan yegane güç olarak kendisini yıllar boyunca takdim ettiği için İsrail’de yaşananlara duyarsız kalması veya etkisiz kalması ister istemez hem dünyada hem de ülke içinde ABD’nin bu konumunu sorgulatır hale getirdi. Sağduyulu Amerikalı politikacılar ve akademisyenler bu durumu ABD’nin geleceği açısından oldukça tehlikeli bir durum arz ettiğini her fırsatta kamuoyuyla paylaştılar; özellikle, Çin’in başını çektiği merkezinde güçlü bir Birleşmiş Milletler teşkilatının olduğu çok kutuplu, çok sesli, çok merkezli yeni dünya söylemi Küresel Güney’de destek buldu.

En son ABD Başkanı ve İsrail Başbakanı karşılıklı kırmızı çizgiler ilan ederek birbirlerine rest çektiler. Biden, Netanyahu’nun ABD’nin kırmızı çift çizgileri aşması halinde askeri desteği durduracağı konusunda net bir şekilde uyarmasına rağmen Netanyahu Amerikan haber kanallarına çıkarak demagoji yapmaya devam et. ABD’de yönetim ne derse desin Netanyahu hala ana akım büyük medya şirketlerinin desteğine sahip gözüküyor.

Ancak 14 Mart’ta sürpriz bir gelişme oldu Demokrat Parti’nin Senato’daki çoğunluk lideri ve aynı zamanda ABD Senato’sunun ilk Yahudi çoğunluk lideri ve ABD’de şimdiye kadar seçilmiş en yüksek........

© CGTN Türk


Get it on Google Play