7 Ekim 2023’teki yazımda; Türkiye’nin sırtına binen 71 yıllık NATO süreci içinde NATO’nun ne mal olduğunu anlayan Türk subaylarının kendilerine yapıştırılmaya çalışılan “Atlantik vatanseveri” etiketini reddettiklerinden bahsetmiştim. Aynı yazıda, siyasetçiler arasında çok yaygın olan “Atlantik vatanseverliği”nin Türkiye’nin başına bela olduğunu da dikkatinize sunmuştum. 28 Ekim 2023’te yayımlanan yazımda ise, CHP’nin ‘Çağdaş Türkiye için Değişim Programı’nı kaynak göstererek CHP’nin “NATO’culuğunu” ilan etmiş bir parti olduğunu yazmıştım. Son bir haftada yaşananlar, âdeta yazdıklarımın turnusol kâğıdı gibi oldu.

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, 17 Kasım 2023 günü, askerî okul öğrencilerine hitaben yaptığı konuşmasında Karadeniz’in güvenliği için Türkiye’nin askerî yeteneklerinin yeterli olduğunu belirttikten sonra, “NATO’yu veya ABD’yi Karadeniz’de istemediğimizi beyan ediyoruz.” dedi. 30 yıllık deniz subaylığı dönemimde, Türk Deniz Kuvvetleri bünyesinde görev almış yüzlerce amiralden yüzlerce defa duyduğum ve benim de sonuna kadar benimsediğim görüşü, anlayacağınız Ercüment Tatlıoğlu Komutanımız da kısaca ifade etmiş. Geçen haftaya kadar onlarca yıldır kapalı kapılar ardında kalan bu hâkim görüş, ilk defa kapının dışından duyulunca vatanseverler arasında coşkulu bir sevince yol açtı. Doğal olarak, Türkiye’nin tam bağımsızlığından yana olan herkes, Ercüment Tatlıoğlu Komutanımızı ayakta alkışladı.

Alkışlamayanlar da oldu elbette. Örneğin, Namık Tan isimli bir CHP milletvekili, 18 Kasım’da “Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu bilmeyen bir Oramiral, hem de kuvvet komutanı. Çok yazık…” gibi saçma bir tweet atıverdi; aklınca Türk Deniz Kuvvetleri Komutanı’nı cehaletle suçladı. İşin aslı; özgün, özgür ve yapıcı eleştiri yerine, kendine “polemik arayan” bu tweet’i -daha ne maksatla ve ne zaman atıldığını anlamadan- ilk gördüğümde, 10-15 yıl önce Fethullahçıların attıkları tweetlerden biri sanmıştım. Meğer, Fetöcü bir tweet değilmiş ve geçen hafta atılmış. Görevde olduğu sürece kendisine yönelen siyasi eleştirilere cevap vermesi “yasak” olan bir askere “tweet” saldırısı yapmanın gerilerde kaldığını sanıyordum; yanılmışım. Balyoz, Ergenekon kumpas davaları döneminde, Zaman, Bugün, Samanyolu gibi Fethullahçı yayın organlarının TSK’yı yıpratmak için ABD ile birlikte hazırladıkları “bilgi çarpıtma (dezenformasyon)” çalışmaları yaptıkları yetmezmiş gibi “Süper Denizciler” adında bir Twitter sayfası açan Fetöcüler, NATO’cu olmayan deniz subayları hakkında yalan yanlış, çarpıtmalarla dolu, saçma sapan ve alaycı tweetler atarlardı. Pek çok deniz subayı “hakkımızda neler uydurdular” diye merakımızdan ara sıra o sayfayı açıp okur, yazılanları birbirimize gösterip makaraya alır, kahkahalarla eğlenirdik. Aynı dönemde, 2-3 hafta kadar hakkımda tweet yazılmayınca, “Pabucum dama atıldı galiba; Fetöcüler artık hakkımda uydurma tweet atmaktan vazgeçtiler.” demiştim. Meğer, tweetlerin kaynağı olan Fetöcü subay, senelik izne çıkmış; izinden döner dönmez hakkımdaki saçma sapan tweetler tam gaz devam etmişti. 15 Temmuz’da Fetö’nün tweetçileri, deşifre olana kadar, saçma tweet komiklikleri devam edip durmuştu.

TSK’nın onca işinin arasında Fetö’nün psikolojik harekâtıyla başa çıkmak için gereksiz enerji harcadığı o dönem, yani 2007-2014 yılları, aynı zamanda günümüzün yeni CHP milletvekili Namık Tan’ın yıldızının parladığı bir dönem olmuş. Binlerce subayın suçsuz yere hapis yatırıldığı, hapis yatmasa bile Fetöcülerin kontrolündeki mahkemelerde yargılanarak baskı altına alındığı o uğursuz 2007-2014 yılları arasında, günümüzün CHP milletvekili Namık Tan, Türkiye’nin Tel Aviv ve Washington büyükelçiliği görevlerinde bulunmuş. Uzatmadan günümüze gelelim; CHP’nin eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kendi döneminde, eski Tel Aviv ve Washington Büyükelçisi Namık Tan’ı Dışişlerinden sorumlu Başdanışmanlığına getirip milletvekili seçtirmiş. Açık söyleyeyim, geçen haftaya kadar “Namık Tan diye birini duydun mu?” sorusunu sorsaydınız benden “Hayır, duymadım.” cevabını alırdınız. Kendisinin “Çok Yazık” tweetini okuduktan sonra, merakımdan özgeçmişini okuyup -belki siz de duymamışsınızdır diye- buraya özetleme gereğini duydum.

Aslına bakarsanız, eski Tel Aviv / Washington Büyükelçisi ve yeni CHP Milletvekili Namık Tan; son 30 yılın Türk Deniz Kuvvetlerini göz önüne alacak olursa; -şu an hapiste veya firari olan FETÖ’cüleri istisna tutmak kaydıyla- “Karadeniz’de NATO’yu ve ABD’yi isteyebilecek” bir amirali kolay kolay bulamaz. NATO’yu herkesten çok iyi bilmesi gereken (!) eski Tel Aviv / Washington Büyükelçisi ve yeni milletvekili Namık Tan’ın, CHP’de birlikte görev yaptığı vatansever emekli askerler de bulunmaktadır. Örneğin, CHP’nin Millî Savunma Bakanlığından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Em. Tümamiral Yankı Bağcıoğlu veya 25. ve 26. Dönem CHP milletvekillerinden Em. Deniz Piyade Albay Dursun Çiçek, NATO’nun ne mal olduğunu çok iyi bilen vatanseverlerdendir. Yankı Bağcıoğlu ve Dursun Çiçek Komutanımızın -aynı Ercüment Tatlıoğlu Komutanımız gibi- “NATO’yu da ABD’yi de Karadeniz’de görmek istemediklerinden” kendi adımdan ne kadar eminsem o kadar eminim. Eski Tel Aviv / Washington Büyükelçisi ve NATO’cu CHP’nin yeni milletvekili Namık Tan, keşke Deniz Kuvvetleri Komutanı’nı cehaletle suçlayan saçma bir tweet atmadan önce kendi partisindeki çalışma arkadaşları olan vatansever emekli askerlere ABD’nin NATO üzerinden neden Karadeniz’e girmek istediğini soruverseydi, belki böyle bir tweet atma talihsizliğine düşmezdi.

Son olarak şunu yazayım: “NATO ve ABD’yi Karadeniz’de istemeyen vatanseverleri, cehaletle suçlayan eski bir Tel Aviv / Washington Büyükelçimiz ve yeni bir CHP milletvekilimiz olduğunu öğrendik… Çok yazık!”

QOSHE - Görevdeki bir askere yapılan ‘çok yazık’lı tweet saldırısı - Halil Özsaraç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Görevdeki bir askere yapılan ‘çok yazık’lı tweet saldırısı

39 29
25.11.2023

7 Ekim 2023’teki yazımda; Türkiye’nin sırtına binen 71 yıllık NATO süreci içinde NATO’nun ne mal olduğunu anlayan Türk subaylarının kendilerine yapıştırılmaya çalışılan “Atlantik vatanseveri” etiketini reddettiklerinden bahsetmiştim. Aynı yazıda, siyasetçiler arasında çok yaygın olan “Atlantik vatanseverliği”nin Türkiye’nin başına bela olduğunu da dikkatinize sunmuştum. 28 Ekim 2023’te yayımlanan yazımda ise, CHP’nin ‘Çağdaş Türkiye için Değişim Programı’nı kaynak göstererek CHP’nin “NATO’culuğunu” ilan etmiş bir parti olduğunu yazmıştım. Son bir haftada yaşananlar, âdeta yazdıklarımın turnusol kâğıdı gibi oldu.

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, 17 Kasım 2023 günü, askerî okul öğrencilerine hitaben yaptığı konuşmasında Karadeniz’in güvenliği için Türkiye’nin askerî yeteneklerinin yeterli olduğunu belirttikten sonra, “NATO’yu veya ABD’yi Karadeniz’de istemediğimizi beyan ediyoruz.” dedi. 30 yıllık deniz subaylığı dönemimde, Türk Deniz Kuvvetleri bünyesinde görev almış yüzlerce amiralden yüzlerce defa duyduğum ve benim de sonuna kadar benimsediğim görüşü, anlayacağınız Ercüment Tatlıoğlu Komutanımız da kısaca ifade etmiş. Geçen haftaya kadar onlarca yıldır kapalı kapılar ardında kalan bu hâkim görüş, ilk defa kapının dışından duyulunca vatanseverler arasında coşkulu bir sevince yol açtı. Doğal olarak, Türkiye’nin tam bağımsızlığından yana olan herkes, Ercüment Tatlıoğlu Komutanımızı ayakta alkışladı.

Alkışlamayanlar da oldu elbette. Örneğin, Namık Tan isimli bir CHP milletvekili, 18 Kasım’da “Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu bilmeyen bir Oramiral, hem de kuvvet komutanı. Çok yazık…” gibi saçma bir tweet atıverdi; aklınca Türk Deniz Kuvvetleri Komutanı’nı cehaletle suçladı. İşin aslı; özgün, özgür ve yapıcı eleştiri yerine, kendine “polemik arayan” bu tweet’i -daha ne maksatla ve ne zaman atıldığını anlamadan- ilk........

© Aydınlık


Get it on Google Play