Sinema yazarların ölümü sessiz olur bu coğrafyada. Kimi zaman kimseler duymaz… Birkaç dosttan birkaç satır yazı, birkaç anı, sosyal medyada birkaç fotoğraf paylaşılır yalnızca. Sonrası unutulup giderler…

Oysaki hiçbiri hak etmez bunu. Onlar sinemamıza ilişkin her bir şeyi yazarlar da bir kendilerini yazamazlar. Unutulmaları da bu yüzdendir.

Mesut Kara sinemayı bir meslekten daha çok bir yaşam biçimi olarak kabul etmiş ender sinema tutkunlarından biri, daha çok da bir Yeşilçam sevdalısıydı. Yeşilçam’ı geçmişe duyulan özlemin başköşesine oturtup tadına doyum olmaz bir nostaljinin konusu yapar ya da bu alana ilişkin geleceğe yönelik kuramsal ve de her biri belgesel tatta olan araştırmalarla tarihini yazardı. Dahası Yeşilçam’ı “Artistler Kahvesi”nden, nice “Unutulmayan Yüzler”e en iyi bilen ender sinema yazarı ve kendisi ifade etmekten kaçınsa da benim için sinemamızın önemli tarihçilerinden biriydi.

Ancak onun Yeşilçam tutkusu starlar kadar belki de onlardan daha fazla Yeşilçam’ın kahrını çekmiş, afişlerde adı ya hiç yazılmayan ya da en altlarda küçük punto olanlardı. Sanki onların Yeşilçam’a verdikleri emeklerinin bedelini öder gibi peşlerine takılır, arkadaş olur, film gibi her birinin dramlarla kuşatılmış yaşamının acı dozu ağırlaştırılmış yanlarını kurgular sonra da film gibi hayatlar diye bizlere ulaştırırdı.

Ya belgeselleri… Onlar da hep Yeşilçam’ın unutulmazları üzerineydi. Sinemamızla ilgili hangi araştırmayı yaparsanız yapın, hangi kitabı yazarsanız yazın, mutlaka onun yazdıklarına bakmadan son nokta koyamazdınız.

Yazarlık, belgesel yönetmenliği, editörlük, reklamcılık vs… Sinemanın her bir alanında eserler verdi. Yaşamı sinema, sinemayı ise bir yaşam yaptı. Agah Özgüç’le birlikte Yeşilçam sinemasını en iyi bilenlerden biriydi. Unutulmayan Yüzler belgesel serisinde adeta Yeşilçam antolojisini oluşturdu. Kamerasından Cahide Sokular, Sezer Sezinler, Belgin Doruklar, Ayhan Işık ve Bülent Oran’lar başta olmak üzere adeta Yeşilçam’ın tüm yüzleri geçti. Bir tutku, karşılıksız bir sevdaydı Yeşilçam onun için.

Yeşilçam’ı yazanlar da bu yazılara konu olanlar da bir bir ayrılıyor aramızdan. Bir dönem oyuncularıyla, yönetmenleriyle, o sektöre emek vermiş ünlü ünsüz her biriyle adeta bizden bu kadar dercesine, yaşamın kapanan perdelerinin içinde kaybolup gidiyor… Sinemalardaki gibi ne “gelecek program”ları oluyor ne de “pek yakında”ları…

Yeşilçam’ın tarihini yazanlar da tarih oluyor…

Her biri Mesut Kara’nın yazdığı gibi “Sanatlarıyla İz Bırakıp Geçtiler Hayatımızdan”…

QOSHE - Bir Yeşilçam sevdalısıydı: Mesut Kara - Burçak Evren
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir Yeşilçam sevdalısıydı: Mesut Kara

20 1
17.04.2024

Sinema yazarların ölümü sessiz olur bu coğrafyada. Kimi zaman kimseler duymaz… Birkaç dosttan birkaç satır yazı, birkaç anı, sosyal medyada birkaç fotoğraf paylaşılır yalnızca. Sonrası unutulup giderler…

Oysaki hiçbiri hak etmez bunu. Onlar sinemamıza ilişkin her bir şeyi yazarlar da bir kendilerini yazamazlar. Unutulmaları da bu yüzdendir.

Mesut Kara sinemayı bir meslekten daha çok bir yaşam biçimi olarak kabul etmiş ender sinema tutkunlarından biri, daha çok da bir Yeşilçam sevdalısıydı. Yeşilçam’ı geçmişe duyulan özlemin başköşesine oturtup tadına doyum olmaz bir nostaljinin konusu yapar ya da bu alana ilişkin geleceğe yönelik kuramsal ve de her biri belgesel tatta olan araştırmalarla tarihini yazardı. Dahası Yeşilçam’ı “Artistler Kahvesi”nden, nice “Unutulmayan Yüzler”e en iyi bilen ender sinema........

© Aydınlık


Get it on Google Play