109 yıl önce bu günlerde cereyan eden Sarıkamış Harekatı Osmanlı tarihinin en başarısız askeri operasyonlarından biridir.

Sarıkamış Harekatı, Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa’nın kararıyla düzenlendi. Harekat kararı herhangi bir stratejik gereklilik sonucu alınmamıştı. Rus ordusunun Osmanlılara karşı tartışmasız bir üstünlüğü söz konusuydu. Aslen Osmanlıların savunmada dahi Ruslara karşı ne kadar şansı olabileceği belirsizken ortaya çıkan beklenmedik bir fırsat sonucunda Enver Paşa saldırıya geçerek Doğu Cephesi’ndeki Rus kuvvetlerini imha edebileceği sanrısına kapılmıştı.

Bu fırsat Rusların Almanlar karşısında daha savaş başlar başlamaz aldıkları ağır bir yenilgi sonucu ortaya çıktı. Almanlar, Ağustos ayında saldırıya geçen iki Rus ordusundan birini Tannenberg Muharebesi’nde kuşatarak imha ettiler. Açılış hamlesinde alınan bu yenilgiyle Rusların morali ağır tahribata uğradı ve Almanlara karşı acil takviye gerektiğinden Osmanlı sınırında bulunan iki Kafkas ve bir Türkistan Kolordusu Alman cephesine gönderildi.

Geriye toplamda 115.000 mevcutlu bir Kafkas ve bir Türkistan Kolordusu ile gönüllü düzensiz birlikler kalmıştı. Karşısındaki Osmanlı III. Ordusu’nun mevcudu ise 75.000’di ve bu rakam 37.000 gayr-ı nizami başıbozuk tarafından desteklenmekteydi. Ruslar, kayda değer bir sayısal üstünlüğe sahip olmamalarına rağmen Osmanlı’nın savaşa girmesiyle birlikte saldırıya geçtiler ve Kasım sonunda ikmal merkezlerinden uzaklaşarak riskli bir konuma geldiler. İnisiyatif Osmanlılardaydı ve Enver Paşa bu fırsatı kaçırmayacaktı.

Rusya’nın içinde bulunduğu durum Enver Paşa’ya bulunmaz bir fırsat sunuyor gibi görünse de gerçekte Osmanlıların Ruslara karşı hiçbir üstünlüğü yoktu. Osmanlılar 1914 Kasım’ında savaşa girdiğinde ordu tam seferberlik halindeydi ve kağıt üzerinde savaşa hazırdı. Ancak ordu pratikte acınacak haldeydi ve yiyecek haricinde – Balkan Savaşı’nda verilen kayıplardan dolayı personel dahil olmak üzere - hemen her şeyin eksikliği çekiliyordu.

Rusların Osmanlı hatlarına girmiş olması kanatlarını açık hale getirmişti ve teoride Almanların Tannenberg’de kazandıkları zaferin benzeri gayet kazanılabilir gibi görünüyordu. Ancak Doğu Anadolu, Tannenberg Kasabası gibi düzlüklerden değil, karlı dağlardan oluşan bir araziydi ve Osmanlı ordusu, Alman ordusunun sahip olduğu silah ve lojistik üstünlüğüne sahip değildi. Doğu Cephesi’ndeki III. Osmanlı Ordusu’nun 168 topuna karşılık Rusların 256 topu mevcuttu ve Ruslar Sarıkamış’taki birliklerini demiryolu vasıtasıyla takviye ederken Osmanlıların savaş alanına en yakın tren istasyonu 600 kilometre uzaktaydı. Almanlar muharebeyi topçu üstünlükleri ve Rusların telsiz telgraf mesajlarının şifrelerini kırarak kazanmışlardı. Osmanlılar bu iki avantaja da sahip değillerdi. Enver Paşa, bu risklerin altını çizen ve operasyonu onaylamayan III. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa’yı azlederek yerine kendisini getirdi.

Plan bizzat Enver Paşa tarafından hazırlandı. Osmanlı güçleri Rus kuvvetlerinin çevresinden dolaşarak arkalarına sarkacak ve Rusları kuşatarak imha edeceklerdi. Sarıkamış’ın ele geçirilmesi durumunda Rusların ikmalini sağlayan demiryolu hattı kesilmiş oluyordu ve bu başarının sağlanması halinde gerçekten de Rusların pek fazla şansı kalmayacaktı.

Enver Paşa, askerinin bir kış harekatı için yeterli donanıma sahip olmadığının farkındaydı. Ancak moraller yüksekti ve operasyon planının hazırlandığı günlerde hava şartları gayet iyi seyretmekteydi.

Harekat 22 Aralık günü başladı. İyi hava şartları sayesinde hızla ilerleyen Osmanlı birlikleri ilk hedeflerini kolayca ele geçirdiler. Enver Paşa’nın tahmin ettiği gibi Rusların morali hızla çökmüştü ve geri çekilmekten başka hiçbir şey yapmamışlardı. 25 Aralık günü Osmanlı birlikleri Sarıkamış’a ulaştığında zafer kesin gibiydi. Ancak aynı gün sıcaklık aniden düştü ve eksi yirmi beş dereceye kadar indi. İlerleyen günlerde sıcaklık eksi kırk dereceye kadar düşecekti. Askerlerin donanımı sıfırın altıdaki hava şartlarıyla başa çıkabilecek düzeyde değildi. Olumsuz hava şartlarına Allahuekber Dağlarında yakalanan X. Kolordu’nun pek çok askeri kısa süre içerisinde donarak can verdi.

Ancak tüm olumsuz şartlara rağmen askerlerin Sarıkamış’a ulaşmasından moral bulan Enver Paşa harekatın devam etmesine karar verdi ve 27 Aralık’ta kanlı Sarıkamış Muharebesi başladı. 30 Aralık’ta baskın etkisiyle sarsılmış olan Ruslar toparlandı ve karşı-taarruza geçtiler. Soğuk hava şartlarından dolayı Osmanlılar oldukça yıpranmış bir durumdaydı ve Rus karşı-taarruzu karşında III. Osmanlı Ordusu tamamen çöktü. Birlikler ağır kayıplar vererek geri çekilmeye başladı. Kaçmayı başaramayan IX. Kolordu 4 Ocak’ta kuşatılarak imha edildi. X. Kolordu’dan ise sadece 2.500 kişi sağ kurtulabildi.

Harekat tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştı ve kayıplar muazzam boyuttaydı. İki hafta gibi kısa bir süre içerisinde III. Ordu 30.000 ölü, 7.000 yaralı ve 27.000 esir vererek personelinin yarısından çoğunu yitirmişti. Bu rakamlar Osmanlı ordusunun verdiği sayılardı ve Ruslar sadece Sarıkamış civarlarında 30.000 kadar donarak ölmüş Türk askeri bulduklarını iddia etmişlerdir. Rus kayıpları ise 28.000 civarındaydı. Rus kayıplarının da büyük çoğunluğunu Osmanlılar gibi donarak ölen askerler oluşturuyordu.

Enver Paşa 9 Ocak’ta komutayı devrederek apar topar İstanbul’a döndü. Enver Paşa, ülke içinde sansür uygulayarak felaketin boyutunu gizlemeye çalışsa da Sarıkamış Harekatı Birinci Dünya Savaşı’na çok kötü başlamış olan Ruslar için bulunmaz bir propaganda kaynağıydı ve bu fırsatı kaçırmayarak olan biteni tüm dünyaya ilan ettiler.

Sarıkamış, asla düzenlenmemesi gereken, başarı şansı çok düşük, riskleri çok yüksek bir harekattı. Risklerine nazaran olası başarının getirisi de düşüktü. Enver Paşa, her ne kadar harekatın başarıya ulaşması halinde Rus boyunduruğu altındaki Türklerin özgürleştirilerek Osmanlı’ya katılacağını iddia ediyor olsa da bölgeye intikal eden Rus takviyeleriyle Osmanlı güçlerinin Türklerin yaşadığı bölgelere ulaşamadan durdurulacağı barizdi. Olası bir başarının muhtemel kısa vadeli getirisi sadece 93 Harbi’nde Ruslara kaptırılan Kars, Batum ve Ardahan’ın geri alınması olacaktı.

Sarıkamış Harekatı sonucunda Doğu Cephesi’nde inisiyatif kalıcı olarak Ruslara geçti. Felaketten sonra her ne kadar III. Ordu takviye edilmiş olsa da hiçbir zaman Ruslarla başa çıkabilecek kapasiteye erişemedi ve Ruslar 1915 ve 1916’da kolayca kazandıkları zaferlerle Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’in büyük kısmını ele geçirdiler. 1916 sonunda Doğu Cephesi, Osmanlıların en çaresiz olduğu cepheydi ve Rusların nasıl durdurulacağı yönünde kimsenin bir fikri yoktu. 1917’de Osmanlıların imdadına Rusya’nın devrim sürecine girmesi yetişti. Rus yönetiminin ordu üzerindeki kontrolünü kaybetmesiyle birlikte Rusların operasyonları kendi kendine durdu ve zaman içinde Rus birliklerinin büyük çoğunluğu bölgeden geri çekildi. Brest Litovsk görüşmelerinin devam ettiği 1918 kış ve baharında Osmanlılar kaybettikleri toprakları parça parça geri aldılar. Nisan sonunda Kars, Ardahan ve Batum da dahil olmak üzere kaybedilen toprakların tamamı geri alınmıştı. Bu tarihten sonra da Osmanlı güçleri Rus topraklarına girerek Hazar Denizi’ne kadar ilerlediler.

QOSHE - Sarıkamış Harekatı - Dr. Doruk Akyüz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sarıkamış Harekatı

10 0
29.12.2023

109 yıl önce bu günlerde cereyan eden Sarıkamış Harekatı Osmanlı tarihinin en başarısız askeri operasyonlarından biridir.

Sarıkamış Harekatı, Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa’nın kararıyla düzenlendi. Harekat kararı herhangi bir stratejik gereklilik sonucu alınmamıştı. Rus ordusunun Osmanlılara karşı tartışmasız bir üstünlüğü söz konusuydu. Aslen Osmanlıların savunmada dahi Ruslara karşı ne kadar şansı olabileceği belirsizken ortaya çıkan beklenmedik bir fırsat sonucunda Enver Paşa saldırıya geçerek Doğu Cephesi’ndeki Rus kuvvetlerini imha edebileceği sanrısına kapılmıştı.

Bu fırsat Rusların Almanlar karşısında daha savaş başlar başlamaz aldıkları ağır bir yenilgi sonucu ortaya çıktı. Almanlar, Ağustos ayında saldırıya geçen iki Rus ordusundan birini Tannenberg Muharebesi’nde kuşatarak imha ettiler. Açılış hamlesinde alınan bu yenilgiyle Rusların morali ağır tahribata uğradı ve Almanlara karşı acil takviye gerektiğinden Osmanlı sınırında bulunan iki Kafkas ve bir Türkistan Kolordusu Alman cephesine gönderildi.

Geriye toplamda 115.000 mevcutlu bir Kafkas ve bir Türkistan Kolordusu ile gönüllü düzensiz birlikler kalmıştı. Karşısındaki Osmanlı III. Ordusu’nun mevcudu ise 75.000’di ve bu rakam 37.000 gayr-ı nizami başıbozuk tarafından desteklenmekteydi. Ruslar, kayda değer bir sayısal üstünlüğe sahip olmamalarına rağmen Osmanlı’nın savaşa girmesiyle birlikte saldırıya geçtiler ve Kasım sonunda ikmal merkezlerinden uzaklaşarak riskli bir konuma geldiler. İnisiyatif Osmanlılardaydı ve Enver Paşa bu fırsatı kaçırmayacaktı.

Rusya’nın içinde bulunduğu durum Enver Paşa’ya bulunmaz bir fırsat sunuyor gibi görünse de gerçekte Osmanlıların Ruslara karşı hiçbir üstünlüğü yoktu. Osmanlılar 1914 Kasım’ında savaşa girdiğinde ordu tam seferberlik halindeydi ve kağıt üzerinde savaşa hazırdı. Ancak ordu pratikte acınacak haldeydi ve yiyecek haricinde – Balkan Savaşı’nda verilen kayıplardan dolayı personel dahil olmak üzere - hemen her şeyin eksikliği çekiliyordu.

Rusların Osmanlı hatlarına girmiş olması kanatlarını açık hale getirmişti ve teoride Almanların Tannenberg’de kazandıkları zaferin benzeri gayet kazanılabilir gibi görünüyordu. Ancak Doğu Anadolu, Tannenberg Kasabası gibi düzlüklerden değil, karlı dağlardan oluşan bir araziydi ve Osmanlı ordusu, Alman ordusunun sahip olduğu silah ve lojistik üstünlüğüne sahip değildi. Doğu Cephesi’ndeki III. Osmanlı........

© 12punto


Get it on Google Play